64 - TEĞABUN SURESİ
Rahman Rahim Allah’ın ismine
Zea’me (ze) : Ganimetten ve kollektif olarak elde edilen maldan yöneticilere ayrılan paydır. Sonra kefil anlamı kazanmıştır. Bir şeyi ısrarla iddia etmek anlamında da kullanılır.
Ğeben : Eteklik kumaştan kısaltmak amacıyla alınan parçaya denir. Bir alışverişte değerinden az karşılık vermek anlamına gelmektedir.
Hızr (ha, zal) : Savaşta kullanılan savunma aleti, zırh gibi.
Sefih (sad, ha) : İnce ve yassı taş demektir.
Şehah (ha) : Rutubetli kav, çakıldığı zaman ateş almayan kav demektir.
Hilm (ha) : Meme başı, yumuşak deri demektir.
-Semavatta olanlar ve arzda olanlar Allah’a tesbih ediyor. Mülk O’nun, hamd O’nundur. O, her şeye kadirdir1).
-Sizi halk eden odur. Sizden kafir olanlar var, sizden mümin olanlar var. Allah amel etmekte olduklarınızı basirdir(2).
-Semavatı ve arzı hakla halk etti. Suverinizi ihsan etti. Ona masirdir(3).
-Semavattaki ve arzdakini ilmeder. İsrar ettiklerinizi ve i’lan ettiklerinizi ilmeder. Allah sudurun zatını alimdir(4).
-Size min kabl küfreden kimselerin nebei etvet etmedi mi? Emirlerinin vebalini zevk ettiler. Onlara elim a’zab da vardır(5).
-Bu onlara resullerinin beyyinatla etvet etmiş olup, onlar da bize bir beşer mi hidayet edecek diye kavl ederek küfr etmiş ve tevelli etmiş olmalarından dolayıdır. Allah da istiğna etmiştir. Ve Allah ğanidir, hamiddir(6).
-Küfr eden kimseler ba’s olunmayacaklarını zu’m etti. Sen onlara “bela, rabbim için, ba’s olunacaksınız, sonra amel ettikleriz size tenbi olunacak. Bu Allah’a yesirdir(7).
-Allah’a, resulune ve inzal etmiş nur ile iman edin. Allah amel eder olduğunuzu habirdir(8).
-O yevm sizi cem’in yevmine cem’ edecek. Teğabunun yevmi budur. Ve kim Allah ile iman eder ve salihi amel ederse ondan seyyiatını tekfir eder ve onu tahtinden enharın cereyan ettiği içinde ebeden halid olacakları cennata idhal eder. Azim fevz budur(9).
-Küfr etmiş ve ayatımızı tekzib etmiş olan kimseler işte onlar narın ashabıdır. Orada haliddirler. Masir bi’sedir(10).
-Allah’ın izni dışında hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah ile iman ederse kalbine hidayet eder. Allah herşeye alimdir(11).
-Allah’a itaat ediniz, resule de itaat ediniz. Eğer tevelli ederseniz resulümüzün üzerine sadece mübin belağ vardır(12).
-Allah kendisinden başka ilah olmayandır ve müminler Allah’a tevekkül etsinler(13).
-Ey iman etmiş olan kimseler. Ezvacınız ve evladınızdan size a’duv olanlar var. Onlara hazer ediniz. Eğer a’fv eder, sefh eder ve mağfiret ederseniz Allah ğafurdur, rahimdir(14).
-Emvalınız ve evladınız sadece fitnedir. Allah azim ecr indinde olandır(15).
-İstita’ ettiğinizce Allah’a ittika ediniz. Sem’ ediniz ve itaat ediniz. Nefsinize hayrı infak ediniz. Kim nefsinin şuhhunu vikaye ederse işte müflihun onlardır(16).
-Eğer Allah’a hasen karzı ikraz ederseniz onu size muda’f eder ve size ğufr eder. Allah şekurdur, halimdir(17).
-Ğaybın ve şehadetin alimidir. Azizdir, hakimdir(18).
-Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah’ı arındırıyor. Hanlık O’nun, değer onundur. Her nene gücü yetendir(1).
-Sizi yatan O’dur. Sizden kapatan var, sizden inanan var. Allah yapmakta olduklarınızı görendir(2).
-Gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı. Biçiminizi güzel yaptı. Varış onadır(3).
-Göklerdekini ve yerdekini bilir. Gizlediklerinizi ve açıkladığınızı bilir. Allah başların kendilerini bilir(4).
-Size önceden kapatan kimselerin bilgisi gelmedi mi? İşlerinin baskısını tattılar. Onlara acı bir tat da vardır(5).
-Bu onlara elçilerinin açıklamalarla gelmiş olup, onlar da bize bir kişi mi yol gösterecek diye söyleyerek kapatmış ve yüz çevirmiş olmalarından dolayıdır. Allah da önemsememiştir. Allah varlıklıdır, değerlidir(6).
-Kapatan kimseler diriltilmeyeceklerini sandı. Sen onlara “öyle değil, yetiştiricim için, diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size bildirilecek. Bu Allah’a kolaydır(7).
-Allah’a, elçisine ve indirilmiş ışık ile inanın. Allah yapar olduklarınızı bilir(8).
-O gün sizi toplanma gününe toplar. Bu yıkışma günüdür. Ve kim Allah ile inanır ve iyiyi yaparsa ondan kötülüklerini kapatır ve onun altından ırmakların aktığı, içinde hep kalacakları bahçelere sokar. Yüce kurtuluş budur(9).
-Kapatmış ve kanıtlarımızı yalanlamış olan kimseler işte onlar ateşin yerlileridir. Orada kalıcıdırlar. Varış yeri kötüdür(10).
-Allah’ın oluru dışında hiçbir kötülük çarpmaz. Kim Allah ile inanırsa gönlüne yol gösterir. Allah her neni bilir(11).
-Allah’ı dinleyiniz, elçiyi de dinleyiniz. Dönüp giderseniz elçimizin üzerine sadece açık bildiri vardır(12).
-Allah kendisinden başka tanrı olmayandır ve inananlar Allah’a dayansınlar(13).
-Ey inanmış olan kimseler. Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar var. Onlara önlem alınız. Eğer bağışlar, uyuşur ve örterseniz Allah örtendir, yaşatandır(14).
-Varlıklarınız ve çocuklarınız sadece bir denektir. Allah kendisinde yüce karşılık olandır(15).
-Gücünüz yettiğince Allah’ta korununuz. İşitiniz ve dinleyiniz. İyiyi kendinize kullanın. Kim kendisini tutuculuktan korursa işte oluşanlar onlardır(16).
-Eğer Allah’a iyi bir kullanışla kullandırırsanız onu size katlar ve size örter. Allah iyiliği görür, yumuşaktır(17).
-Görünen ve görünmeyenin bilenidir. Saygındır, sözü geçendir(18).
AÇIKLAMA : Bu sure ilk 64 surelik grubun son on suresinin sekizinci suresidir. Bu surede “Allah’a itaat ediniz, resule itaat ediniz...” emirleri ile şeriata ve yöneticilere itaati emr etmektedir. Ancak şeriata itaat ile yöneticilere itaati ayrı itaat kelimesi ile zirk etmekle bu itaatlerin farklı olduğunu belirtmektedir. Allah’a itaat, mutlak itaattir. Mutlak itaat ise ne emr ediliyorsa ona itaattir. Burada kişiler sonuçtan değil, şeriata göre davranıp davranmadığından sorumludurlar. Üstlerine karşı değil, hakemlere karşı sorumludurlar. Yetkililere (yöneticiler) ise yetkileri içinde ve şeriata uygun olması şartı ile itaattir. Yöneticiye itaat, kişiyi şeriata karşı yani hakemlere karşı sorumluluktan kurtarmaz. Son iki ayet ise zekat ve karz-ı hasen üzerine hükümler getirmektedir. Böylece İslam düzeninin mali dayanağı bu ayette yer almıştır.