51 – ZARİYAT SURESİ
Rahman Rahim Allah’ın ismine
Hubuk (ha,kaf): Rüzgarın kum üzerinde oluşturduğu çizgiler.
Hars (hı, sat) : Meyvelerin devşirilmesinde veya balın alınmasında kullanılan sopa demektir.
Ğamr : Derin su demektir.
Hec’ (he, ayn) : Otladıktan sonra hayvanların merada dinlendikleri yerdir.
Revğ : Önü ve arkası görülmeyen yol demektir.
Vecs (sin) : Kabın dibinde kalan az yiyecek ve içecek demektir.
Sekke(sad,kaf) : İşaretlenmiş belgedir.
Remim : Döküntüdür.
1-2-3-4- Tozup tozaranlar, yükü taşıyanlar, kolayca akanlar, işi bölüştürenler için..
5- Size bildirilenler doğrudur.
6- Ve sorgu olacaktır.
7- Oyalı gök için..
8- Siz çelişen bir söylem içindesiniz.
9- Çevrilmiş olan kimse ondan çevrilecektir.
10- Devşirenler vurulmuştur.
11- Onlar derinlikler içinde dalgındırlar.
12- Sorgu günü hangi gün diye soruyorlar.
13- O gün onlar ateşte denenecekler.
14- Denenişinizi tadınız. Çabuklaştırmak istediğiniz budur.
15- Korunanlar bahçelerde ve gözelerdedir.
16- Yetiştiricilerinin onlara verdiklerini almaktadırlar. Onlar bundan önce iyilik edenler idi.
17- Gecenin azında dinleniyorlardı.
18- Ve tanlarda da örtülmelerini istiyorlardı.
19- Ve varlıklarında dilenenin ve yoksunun payı vardır.
20-21- Yerde ve kendinizde kananlar için kanıtlar vardır. Görmüyor musunu?
22- Gökte de yiyeceğiniz ve size bildirilen var.
23- Göğün ve yerin yetiştiricisi için o, sizin düşündüğünüzün benzeri gerçektir.
24- İbrahim ağırlanan konukların olayları sana gelmedi mi?
25- Hani ona girip “barış” diye söylediler. “Barış” diye söyledi. Tanımadık bir ulussunuz.
26- Çoluk çocuğuna karışıp semiz bir danayı getirdi.
27- Onu onlara yaklaştırdı. Yemiyor musunuz, diye söyledi.
28- Onlardan korku duydu. “Korkma” diye söylediler. Ve ona bilgin bir oğul ile sevindirdiler.
29- Karısı şaşkınlık içinde karşılayarak yüzüne vurmaya başladı ve kısır bir yaşlıyım dedi.
30- Yetiştiricin böyle diyor, söylediler. Buyuran odur, bilen odur.
31- Ey göderilenler, isteğiniz ne diye söyledi.
32-33-34- Biz, yetiştiricinin yanında savurganlar için belirlenmiş çamurdan taşları onlara salmak üzere suçlu bir ulusa gönderildik, dediler.
35- Orada inanmışlardan olan kimseleri çıkardık.
36- Orada barışçılardan bir evin dışında kimseyi bulamadık.
37- Ve orada acıklı tattırmadan korkan kimselere bir kanıt bıraktık.
38- Açık bir araç ile Firavun’a onu gönderdiğimizde Musa’da da..
39- Kurmaylarına döndü ve bu bir büyücüdür veya delidir diye söyledi.
40- Onu ve ordusunu tutup o caygın iken onları akıntı içine fırlattık.
41- Üzerlerine soyu kesen yeli saldığımızda Ad içinde de..
42- Üzerine geldiği hiçbir şeyi onu döküntü gibi yapmanı dışında bir şey bırakmadı.
43- Onlara bir güne dek geçininiz söylendiğinde Semud içinde de..
44- Yetiştiricilerinin buyruğuna direndiler de onlar bakarken yıldırım onları alıverdi.
45- Ne kalkabildiler ne de yardım alabildiler.
46- Önceden Nuh’un ulusuna da.. Onlar kaçkın bir ulus idiler.
47- Göğü sığınakta kurduk ve genişletiyoruz.
48- Yeri döşedik de biz ne güzel donatanız.
49- Anlarsınız diye her şeyi çift yarattı.
50- Allah’a kaçınız. Ben size ondan açık bir uyarıcıyım.
51- Allah ile beraber başka bir tanrı kılmayınız.
52- İşte böylece kendilerinden önce olan kimselere elçiden biri gelmedi ki, onlar “buyucudur” veya “delidir” diye söylemesinler.
53- Bununla mı öğütleşiyorlar? Değil, onlar azgın bir ulustur.
54- Onlardan ayrıl, sen yerilmiş biri değilsin.
55- Anlat, anlatış inananlara yarar.
56- Cinni ve insi ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
57- Onlardan ne bir yiyecek istiyorum ne de beni doyurmalarını istiyorum.
58- Pek güçlü yediren Allah’tır.
59- Ezen kimselere arkadaşlarının yazıklarının benzeri yazıklar vardır. Benden çabuklaşmasını istemesinler.
60- Kapatmış olan kimseler kendilerine bildirilen günlerinden vay.
1-2-3-4- Zerven zariyat, vikren hamilat, yüsren cariyat, emren mükassimat için.
5- Size va’dolunanlar sadıktır.
6- Ve din vuku’ bulacaktır.
7- Hubuklu sema için..
8- Siz muhtelif bir kavl içindesiniz.
9- Ufk olunmuş kimse ondan ifk olunuyor.
10- Herrslar katl olundu.
11- Onlar bir ğamre içinde sehv eden kimselerdir.
12- Din yevmi hangi an diye sual ediyorlar.
13- O yevm onlar nar üzere fitne olunacaklar.
14- Fitnenizi zevk ediniz. İsti’cal etmekte olduğunuz budur.
15- Müttekiler cennetlerde ve aynlardadır.
16- Rablerinin onlara ita ettiklerini ahz etmektedirler. Onlar bundan kabl muhsinler idi.
17- Leylden hec’ ettikleri kelil idi.
18- Ve esharda da istiğfar ediyorlardı.
19- Ve mallarında sail ve mahrum için bir hak vardır.
20-21- Arzda ve sizin enfusunuzda mukinler için ayetler vardır. Basr etmeyecek misiniz?
22- Semada de rızkınız ve va’d olunanlar vardır.
23- Semanın ve arzın rabbi için o, sizin nutk etmekte olduğunuzun misli haktır.
24- İbrahim mükremin dayfının hadisi sana etvet etmedi mi?
25- Hani ona duhul edip selam diye kavlettiler. Selam diye kavletti. Münker bir kavimsiniz.
26- Ehline reğv etti de semin bir i’cl ile ciet etti.
27- Onu onlara tekrib etti. Ekletmiyor musunuz, diye kavletti.
28- Onlardan hifeten ivcas etti. Havf etme diye kavlettiler. Ve onu alim bir ğulam ile tebşir ettiler.
29- Merresi sarre içinde ikbal etti ve vechini sakketti ve a’kim bir a’cuzum diye kavletti.
30- Rabbin böyle kavletti diye kavlettiler. Hakiim odur aliim odur.
31- Ey mürseller, hatbınız nedir diye kavletti.
32-33-34- Biz, rabbin indinde müsrifler için müsevvem tinden hicareyi onlara irsal etmek üzere mücrim bir kavme irsal olunduk diye kavlettiler.
35- Orada müminlerden olan kimseleri ihrac ettik.
36- Orada müslimlerden bir beytin ğayrisini vecd etmedik.
37- Ve orada elim azabdan havf edenler için bir ayeti terk ettik.
38- Mübin bir sultan ile Firavn’a onu irsal ettiğimizde Musa’da da..
39- Rüknüne tevelli etti ve bu bir sahirdir veya mecnundur diye kavletti.
40- Onu ve cünudunu ahz ettik ve o munim iken onları yemm içinde nebz ettik.
41- Üzerlerine a’kim rihi irsal ettiğimizde Ad içinde de..
42- Üzerine etvet ettiği hiçbir şeyi onu remim gibi ca’l etmenin dışında vezr etmedi.
43- Onlara hiine dek temettu’ ediniz kavl edildiğinde Semud içinde de..
44- Rablerinin emrine a’tv ettiler de onlar nazar ederken sai’ke onları ahz etti.
45- Ne kıyama istita’e ettiler ne de muntasir oldular.
46- Min kabl Nuh’un kavmine de.. Onlar fasık bir kavim idiler.
47- Semayı eydde bina ettik ve isa’e ediyoruz.
48- Arzı ferş ettik de ni’me mahidiz.
49- Tezekkür edersiniz diye şeyin küllünü zevceyn halk ettik.
50- Allah’a firar ediniz. Ben size ondan mübin bir nezirim.
51- Allah ile beraber aher bir ilahı ca’l etmeyiniz. Ben size ondan mübin bir nezirim.
52- İşte böylece kabillerinde olan kimselere resulden biri etvet etmedi ki, sahirdir veya mecnundur diye kavletmesinler.
53- Bununla mı tavsiyeleşiyorlar? Bel, onlar tağun bir kavimdir.
54- Onlardan tevelli et, sen melum değilsin.
55- Tezkir et, zikra mümine nef’ eder.
56- Cinni ve insi ancak bana ibadet etsinler diye halk ettim.
57- Onlardan ne bir rızık irade ediyorum ne de beni ita’m etmelerini irade ediyorum.
58- Metin kuvvetli rezzak Allah’tır.
59- Zülmedenlere ashablarının zenubunun misli zenbler vardır. Bana isti’cal etmesinler.
60- Küfr etmiş olan kimselere kendilerine va’d olunan yevmlerinden veyl vardır.
AÇIKLAMA : Bu surede de bundan sonraki surelerde olduğu gibi yeminle başlayan mucize ayetler vardır. İlk dört ayet elektrik ve mıknatısın oluşması, pozitif ve negatif yükler üstlenmesi, kolayca akması, enerjiyi ve haberleri bölüştürmesi ile Maxvell’in elektrik ile ilgili dört fomülü dört ayetle bildirilmiştir. Çevremizi aydınlatan elektrikten Nur Suresi’nde bahsedilmektedir. Burada ise elektrik ile mıknatıs çiftinin nazariyesi yapılmaktadır. Çok önemli bir husus ve “Zariyatı zerve”nin ebcet hesabı ile değeri 1837 etmektedir ki hidrojen atomunun içinde bulunan elektrik parçacıklarının toplamı yapmaktadır. Böylece hidrojen atomunun sayısal değerini de vermektedir.
“Hubuk” kum üzerindeki izler anlamına gelip saman yoluna işaret etmektedir. Kur’an’da işaret edilen 7 gökten altıncısıdır. 7. Gök bunlarla dolu olan kainattır. “Çevrilmiş” veya “döndürülmüş” anlamına gelen “ifk olunmuş olan ondan ifk olunacaktır” ayeti ile başkalarının sözleri ile gezerek kararda durmayan kimsenin devamlı sağa sola ileri geri saptırılacağı söylenmektedir.
“Mallarında sailin ve mahrumun hakkı vardır” ayeti ile sosyal yapının temeli atılmaktadır. Bakara Suresi’nde “yeryüzünü hepiniz için var etik” demek suretiyle çalışmayan insanların yeryüzünde payları olduğu belirtilmekte, bu paylar burada açıkça “hakk” olarak ifade edilmektedir. “Mahrum ve sail” nekiredir. Bir sistem içinde çalışmayanların hakları verileceği ifade edilmektedir.
“Gökte rızkınız vardır” ayeti ile insanların göklere çıkıp ayda gezegenlerde, belki de daha ötelerde tarım yapabilecekleri ifade edilmektedir. Gökten değil, gökte diyerek buna işaret etmektedir. Hem de bunu ondan sonra gelen ayette yeminle teyid etmektedir. 20. yüzyılda göklere adım atmış olmamızla bu ayetin mucizesi açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
İbrahim, Musa, Ad, Semud ve Nuh kavimlerinden bahsetmekte ve bunlardan ayetler kaldığını belirtmektedir. Kazılarda bu kavimlerin tarihleri ortaya çıkarılarak Kur’an’ın haber verdikleri teyid edilmektedir.
“Göğü biz eyd içinde yarattık, onu genişletiyoruz” ayeti ile dört boyutlu uzay içinde genişlemekte olan üç boyutlu uzaya işaret etmektedir ki, bu da 20. asırda sabit olan mucizelerdendir.
“Anlayasınız diye biz her şeyi çift yarattık” ayetinde kainatı oluşturan ikili sistemle beynimizdeki bilgisayarı oluşturan ikili sistem arasındaki paralelliğe işaret ederek “anlayasınız diye bildirmektedir” demektedir. Burada hem her şeyin çift olduğunu haber vermekte hem de ikili sistem içinde bilgisayarların oluşabileceğini bildirmek suretiyle iki mucizere işaret etmiştir. Batılılar bilgisayarı keşfetmeye başlayınca bunu müslümanlaran öğrendikleri onlu sistem içinde geliştirmek istemişler, başarılamadığı için iki sisteme dönerek ikili matematiği de öğrenmişlerdir.
“Biz cinni ve insi bana iş yapsınlar diye yarattım” ayeti ile kainatta hiçbir şey boş yere anlamsız yere boşuna yaratılmadığına işaret ederek bugünkü ilimlerin vardıkları temel kuralı anlatıyor.
Sure yeminden sonra “size va’dedilen olacaktır” diye başlıyor. “Va’dedilmiş günden dolayı küfr edenlere veyl” diyerek sure bitiyor. Böylece bu sure de bundan sonra gelmiş olan sureler gibi Allah’ın kainattaki ayetleri şahit tutarak dünyada kafirlerin mağlup olacaklarına ve ahirette de müminlerin cennete, kafirlerin ise cehenneme gideceklerini bildiriyor.