48 – FETİH SURESİ
Rahman Rahim Allah’ın ismine
Niks(kaf,p.se) : Bozulmuş iptir.
Şeğl : “Şe’iile” tutuşturulmuş fitil, “şu’le” “şe’iile”nin verdiği ışıktır. “Ayn”ın “ğayn”a dönüşmesi ile “şeğiile” boşta olmayan, işte olan demektir.
Bevr : Ekilmemiş ham topraktır.
Lei’n (ayn) : Bostan korkuluğudur. Kişileri topluluğa almamak veya dışlamak anlamına gelir.
Herec (ha) : Ormanda içinden geçilmesi zor, dar ve sık ağaçlı yer demektir.
Keffe : Avuç demektir.
Mekke : Kemik iliği demektir.
Bekke : Mekke olarak da telafuz edilmektedir.
A’kif(ayn,kef) : Örgülü saç demektir. Hayvanı bağlandığı ipe benzetilerek “a’kefe” bağlanmak anlamında kullanılmıştır. Bir işe bağlanmak anlamına da gelmektedir.
A’rre (ayn) : “U’ryan” çıplak, “mu’terre” yoksul anlamında çıplak demektir. “A’rre” hayvanların uyuz olup tüylerini dökmesi demektir.
Zeyl (ze) : “Zeval” öğle vaktinde güneşin en yüksekte olduğu yer, “zail” olmak çökmeye başlamak, gücünü kaybetmek, “tezeyyül” etmek dağılmak demektir.
Zeval (ze) : “Zeval” öğle vaktinde güneşin en yüksekte olduğu yer, “zail” olmak çökmeye başlamak, gücünü kaybetmek, “tezeyyül” etmek dağılmak demektir.
Lazim (ze) : Birbirine bitişen iki şeyin bitiştiği yer demektir.
Halk(ha,kaf) : Çıplak dağ demektir.
Şetıv (tı) : Bitki filizidir.
A’zr (ayn,ze) : “Te’zir”deki “za”nın “ra” dönüşmesi ile oluşmuştur. Güçlendirmek demektir. “Ta’zir” manevi güç, “a’zer” maddi güç demektir.
Ğanem : Koyun sürüsü demektir.
1-2-3- Allah zenbinden tekaddüm ve teahhur edeni sana mağfiret, üzerine ni’metini itmam, sana müstakim sıratı hidayet etsin diye ve Allah sana aziz bir nasr ile nüsret etsin diye biz sana mübin bir fethi feth ettik.
4- İmanlariyla beraber imanlarını ziyade etsin diye müminlerin kalplerine sekineyi inzal eden kimse O’dur. Semavat ve arzın cünudu Allah’ındır. Allah hakim alimdir.
5-6- Allah’ın i’ndinde azim bir fevz olmak üzere, mümin ve mümineleri tahtında enharın cereyan ettiği içinde halid kalacakları cennetlere idhal ve onlardan seyyieleri tekfir etsin, sev’in dairesi üzerlerine olarak sev’in zannı ile Allah’ı zann eden müşrik ve müşrikeleri, münafık ve münafikeleri ta’zib etsin diye.. Allah onlara ğazab etmiştir, onlara la’net etmiştir ve mesiren sev’et olmak üzere onlara cehennemi i’dad etmiştir.
7- Semavatın ve arzın cünudu Allah’ındır. Allah, hakim azizdir.
8-9- Allah ve resulüne iman etmeniz, onu ta’zir, tevkir, bükreten ve esilen tesbih edesiniz diye biz seni şahid, mübeşşir ve nezir olarak irsal ettik.
10- Sana mubaye’e eden kimseler sadece Allah’a mubaye’e etmiş olurlar. Allah’ın yedi onların yedlerinin fevkindedir. Kim neks ederse sadece nefsine neks etmiş olur. Ve kim Allah ile mu’ahede ettiğini ifa ederse o ona azim bir ecri ita edecektir.
11- A’rablardan muhallefler mallarımız ve ehlimiz bizi şuğl etti, bize istiğfar et diye sana kavledecekler. Lisanları ile kalblerinde olmayanı kavlederler. Allah, size bir darrı irade ederse veya bir nef’i irade ederse ondan bir şeye sizin için kim malik olacak diye kavlet. Bel, Allah amel ettiklerinizi habir bulunmaktadır.
12- Bel, resul ve mü’minlerin ehillerine ebeden inkilab edemeyeceğini zannettiniz. Bu sizin kalblerinize tezyin olundu ve siz sev’in zannını zann ettiniz. Ve bur bir kavm oldunuz.
13- Kim Allah’a ve resulüne iman etmezse biz kafirlere se’iiri i’tad ettik.
14- Semavat ve arzın mülkü Allah’ındır. Meşiyeti olana ğufr eder ve meşieti olanı ta’zib eder. Allah rahim ğafurdur.
15- Muhallefler, ğanimetlere onları ahz etmeniz için intilak ettiğinizde bizi vezredin, size ittiba’ edelim, diye kavledecekler. Allah’ın kelamını tebdil etmeyi irade ediyorlar. Bize tabi olamayacaksınız, Allah min kabl böyle kavletti. Bel, bize hased ediyorsunuz kavledecekler. Bel, onlar ancak kalili fıkh etmektedirler.
16- A’rabdan muhalleflere şedid be’isli olan bir kavme davet olunacaksınız. Onlarla mukatele edersiniz veya islam edersiniz. İtaat ederseniz Allah size hasen bir ecri ita edecektir. Min kabl tevelli ettiğiniz gibi tevelli ederseniz elim bir a’zab ile ta’zib edecektir.
17- Ne a’maya harac vardır, ne a’rece harec vardır, ne de meride harec vardır. Allah ve resulüne kim itaat ederse tahtında enharın cereyan ettiği cennetlere onu idhal eder. Ve kim tevelli ederse elim bir a’zab ile ta’zib eder.
18-19- Allah, şecerin tahtında seninle mübaye’e ettiklerinde müminlerden radiy olmuştur. Kalblerinde olanı ilmetti de onlara sekineyi inzal etti ve onlara karib bir fethi ve ahzedecekleri kesir ğanimetleri isabet ettirdi. Ve Allah hakim olan azizdir.
20- Ve Allah size ahzedeceğiniz kesir ğanimetleri va’d etti de bunu size ta’cil etti ve nasın eydini sizden keffetti. Müminlere bir ayet ve sizi müstekim sırata hidayet etsin diye...
21- Takdir edemediğiniz uhrayı da... Allah onu ihate etmiştir. Allah her şeye kadirdir.
22-23- Küfretmiş olan kimseler sizinle mukatele etselerdi min kabl huluv etmiş Allah’ın sünneti olarak dübürlerine tevelli ederler. Sonra ne bir veli ne de bir nasir vecd ederler. Allah’ın sünnetinde bir tebdil vecd edemeyeceksin.
24- O, sizi onların üzerine izfar etmesinden ba’d mekkenin betnında sizden eydlerini ve onlardan eydinizi keffeden kimse odur. Allah amel edeceklerinizi basirdir.
25- Küfr etmiş ve haram mescidden sizi ve ma’küf olarak hedyin mahalline buluğunu seddetmiş olan kimseler onlardır. Kendilerini vat’ edeceğiniz ve bi ğayri ilim onlardan ma’arre isabet edecek mümin rical ve mümine nisa olmasaydı.. Allah rahmetine meşieti olanı idhal etsin diye.. Tezeyyül etselerdi onlardan küfr etmiş olan kimseleri elim bir azab ile ta’zib ederdik.
26- Hani, küfretmiş olan kimseler kalblerine hamiyyeti, cahiliyyenin hamiyyetini ca’l etmişlerdi de, Allah resulüne ve müminlere sekineyi indirmiştir ve onlara tekvanın kelimesini ilzam etmişti. Ona ehakk idiler ve onun ehli idiler. Allah şeyin küllüne alimdir.
27- Allah resülüne rüyayı hakk ile sıdk etmiştir. Allah meşiet ederse emin olarak, ruusunuz muhallik ve mukassir olarak havf etmeksizin haram mescide duhul edeceksiniz. İlmetmediğinizi ilm etti de bunun dunundan karib bir fethi ca’l etti.
28- Resulünü huda ile ve onu dinin küllüne izhar etsin diye hak din ile irsal etmiş kimse odur. Şehid olarak Allah kifayet eder.
29- Muhammer Allah’ın resulüdür. Birlikte olan kimseler kafirlere eşidda ve beyinlerinde ruhemadırlar. Onları secde ederek raki’ re’y edersin. Allah’ın fadlını ve rıdvanı ibtiğa ederler. Simaları, secdelerin eserinden dolayı vecihlerindedir. Bu Tevrat’taki meselleridir ve İncil’deki meselleridir. Şet’ini ihrac eden zer’ gibidir. Onu vezr etmiş, istiğraz etmiş, suku üzerine istiva etmiş, küffar onlara ğayz etsin diye zürrra’ı i’caz etmiştir. Allah, onlardan iman etmiş ve salihatı amel etmiş kimselere mağfireti ve azim ecir va’d etmiştir.
1-2-3- Allah yazığından geçmiş olanı ve gelecek olanı senin için örtsün, üzerine iyiliklerini doldursun, seni doğru yola götürsün diye ve Allah sana güçlü bir yardım ile yardım etsin diye biz sana açık bir alışla sana aldırdık.
4- İnançları ile beraber inançlarını artırsın diye inananların yüreklerine duruluğu indiren kimse O’dur. Gökler ve yerin orduları Allah’ındır. Allah kesin bilendir.
5-6- Allah’ın yanında büyük bir kurtuluş olmak üzere inanmış erkek ve kadınları altında ırmakların aktığı içinde kalıcı oldukları bahçelere soksun ve onlardan kötülükleri kapatsın, kötülüğün döngüsü üzerlerine olarak, kötülüğün sanısı ile Allah’ı sanan ortaklayan kadın ve erkeklere ve iki yüzlü kadın ve erkeklere tattırsın diye.. Allah onlara kızmıştır, onları dışlamıştır ve kötü bir dönüş yeri olmak üzere onlara tandırı tayarlamıştır.
7- Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah kesin güçlüdür.
8-9- Allah ve elçisine inanmanız, O’nu güçlendirmeniz, ağırlamanız, erkence ve geçkince arındırınız diye biz seni tanık, sevindiren ve uyaran olarak gönderdik.
10- Sana el veren kimseler sadece Allah’a elvermiş olurlar. Allah’ın eli onların elleri üstündedir. Kim bozarsa sadece kendine bozmuş olur. Ve kim Allah ile sözleştiğini yerine getirirse O ona büyük bir karşılığı verecektir.
11- Taşralılardan geri duranlar “varlıklarımız ve çağa çoluğumuz bizi oyaladı, bize örtmeyi iste” diye sana söyleyecekler. Dilleri ile yüreklerinde olmayanı söylerler. Allah, size bir sıkıntıyı dilerse veya bir yararı dilerse ona kim bir şey yapabilir diye söyle. Değil, Allah işleyeceklerinizi bilmektedir.
12- Değil, elçi ve inananların çağa çoluğuna süresiz dönemeyeceklerini sandınız. Bu sizin yüreklerinize süslendi ve siz kötünün sanısını sandınız ve ilkel bir ulus oldunuz.
1 3- Kim Allah’a ve elçisine inanmazsa biz kapatanlara sıcağı ayarladık.
14- Göklerin ve yerin hanlığı Allah’ındır. Dilediğine örter ve dilediğine tattırır. Allah yaşatan örtendir.
15- Geri duranlar, bulunanları almaya gittiğinizde bizi bırakın, size uyalım, diye söyleyecekler. Allah’ın sözlerini değiştirmeyi istiyorlar. Bize uyamayacaksınız, Allah önceden böyle söyledi. Değil, bize çok görüyorsunuz, söyleyecekler. Değil, onlar ancak azı kavramaktadırlar.
16- Taşralılardan geri duranlara sıkı kötülüğü olan bir ulusa çağrılacaksınız. Onlarla vuruşursunuz veya barışırsınız. Dinlerseniz Allah size iyi bir karşılık verecektir. Önceden döndüğünüz gibi dönerseniz acıklı bir tadışı tattıracaktır.
17- Ne köre güçlük vardır, ne sakata güçlük vardır ne de hastaya güçlük vardır. Allah ve elçisini kim dinlerse altında ırmakların aktığı bahçelere onu sokar. Ve kim dönerse acıklı bir tadışı tattırır.
18-19- Allah ağacın altında sana el tuttuklarında inanmışlardan gönlü olmuştur. Yüreklerinde olanı bildi de onlara duruluğu indirdi ve onlara yakın bir alışı ve alacakları çok buluntuları karşılaştırdı. Ve Allah kesin güçlüdür.
20- Ve Allah size alacağınız çok buluntuları söz verdi de bunu çabuklaştırdı ve herkesin ellerini sizden çektirdi. İnananlara bir kanıt ve sizi doğru yola koysun diye..
21- Değer biçemediğiniz diğerlerini de.. Allah onu çevirmiştir. Allah her şeye güç yetirir.
22-23- Kapatmış olan kimseler, sizinle vuruşsalardı önceden geçmiş Allah’ın kuralı olarak arkalarına dönerler. Sonra ne bir arka ne de bir yardımcı bulurlar. Allah’ın kuralında bir değişme bulamayacaksın.
24- O, size onları yendirmesinden sonra Mekke’nin karnında sizden ellerini ve onlardan ellerinizi çeken kimse odur. Allah işleyeceklerinizi görendir.
25- Kapatmış ve korunmuş tapınaktan sizi ve adanmış olarak adağın yerine ulaşmasını engellemiş olan kimseler onlardır. Kendileri ile çarpışacağınız ve bilmeden onlardan karşılık dokunacak inanmış erkek ve kadınlar olmasaydı.. Allah iyiliğine dilediğini soksun diye.. Dağılsalardı onlardan kapatmış olan kimseleri acıklı bir tadışı tattırırdık.
26- Hani, kapatmış olan kimseler, yüreklerine bağlılığı, ilkeliğin bağlılığını koymuşlardı da Allah elçisine ve inananlara duruluğu indirmiştir ve onlara korunmanın sözcüğünü eklemişti. O en çok onlara yaraşır ve ona yetkin idiler. Allah şeyin tümünü bilir.
27- Allah elçisine düşü gerçekleştirmekle doğru olmuştur. Allah dilerse güvenilir olarak başlarınızı kazıtmış ve kırpmış olarak korkmaksızın korunmuş tapınağa gireceksiniz. Bilmediğinizi bildi de bunun dışında yakın bir alışı yaptı.
28- Elçisini doğru yol ve onu düzenin hepsine üstün kılsın diye gerçek düzen ile göndermiş kimse odur. Tanık olarak Allah yeter.
29- Muhammed Allah’ın elçisidir. Birlikte olan kimseler kapatanlara katı ve aralarında yumuşaktırlar. Onları kapanmış olarak eğildiklerini görürsün. Allah’tan artışı ve beğeni aramaktadırlar. Damgaları, kapanışların izlerinden dolayı yüzlerindedir. Bu Tevrat’taki öyküleridir ve İncil’deki öyküleridir. Sürümünü çıkaran ekin gibidir. Onu yüklemiş, kalınlaştı, dal üzerine yerleşmiş, ekicileri onlara imrendirsin diye tarımcıları sevindirmiştir. Allah, onlardan inanmış ve uygun işler işlemiş kimselere örtmeyi ve büyük karşılık söz vermiştir.
AÇIKLAMA : Fetih Suresi’nden sonraki sure hukuk düzeni dışında hukuk düzenini kabul etmeyenler ile müminlerin ne tür ilişkiler içinde olacaklarını bildirmiştir. Bu sure ise savaş ve savaştan sonra alınmış olan ülkeler ile ilgili hükümleri ortaya koymaktadır. Savaşın başlaması hukuk kurallarına uygun olmalıdır. Ancak savaş başladıktan sonra hukuk kuralları değil, askeri kurallar geçerli olacaktır. Ülkeyi fethettikten sonra uygulanacak hükümler bundan önceki surede anlatılmaktadır.
Bu surede ise tarihin büyük fetihlerine ,işaret edilmektedir. Mekke insanlığın merkezi olarak seçilmiştir. Gerek karaların Kuzey ve Güney enlemine bölünmesi, gerekse Batı Doğu enlemine göre bölünmesi halinde Mekke orta noktada yer alır. İbrahim (AS)’ye burada tüm insanlık için bir mabedin inşası emredilmiş ve İsmail (AS) ile birlikte inşa edilmiştir. Sonra burası Araplar putların merkezi halline getirmiştir. Mekke’nin fethi ile Kabe tekrar Allah’ın Evi haline yani merkez haline getirilmiştir.
Bu surede Mekke’nin fethi dışında da fetihlerin olacağına işaret edilmiştir. Gerçekten bu fetihler zamanla gerçekleşmiştir. İki yerde “feth-i ğarib”den bahsetmektedir. Bunlardan biri Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs kentidir ki, o da insanlığın tek tanrıya inanan insanların ortak mabedidir.
Üçüncü fetih de bunun dışında “bir fetih daha vardır” denmektedir. Bu fetih de İstanbul’un fethidir. İstanbul gerek kara, gerekse deniz yolları ve Doğu ve Batı medeniyetlerinin birleştiği yer olup insanlığın kültür merkezidir. Mekke insanlığın beyni ise İstanbul da kalbidir. Yani ekonomik merkezdir.
“Fethen kariba” ifadesi ebced hesana göre İstanbul’un fethini göstermektedir. İncil’de de Hz. Peygamberin geleceğini haber veren bölümde savaşın meşru olacağı ve dünyanın merkezine hükm olunacağı anlatılmıştır. (Yuhanna-15.Bab)
Bu surede İslam Dini’nin bütün dinlere galip getirileceği ifade edilmiştir. Din düzen olarak anlaşıldığı takdirde yeryüzüne barış düzeninin genellikle hakim olacağı ifade edilmiştir. Bugün insanlık maddi imkanları ile çok yüksek bir seviyeye ulaşmışsa da ictimai düzen olarak en kötü durumdadır. Bununla beraber insan hakları adı altında İslam düzeninin esasları teorik olarak savunulmaktadır. Yani şimdilik fiilen dünyaya İslam düzeni hakim değilse de fikren İslam düzeni galip gelmiştir. Müslümanlar yenilmiş ama İslamiyet yenmiştir. Yakın bir zamanda fiilen de İslam düzeninin yeryüzüne hakim olacağının müjdesini bu sureden almış olmaktayız.