58. MÜCADELE SURESİ
Rahman Rahim Allah’ın ismine
Cidal : “Cedvel” su kanalı demektir. Değişik taraflara kol verilerek bölüşüm yapılır. Bir konunun değişik tarafa çekilerek tartışılmasına “cidal” denmektedir. “Cihad” bir işi başarmak için birleştirmeye çalışılır, “cidal”de ise dağıtmaya çalışılır.
Şikayet (kaf) : “Şekve” içine mai madde konan tulum demektir. Şişkinlik yapan hastalıklara “şekva” denmiştir. Hastanın arazlarını anlatmasına da “şikayet” denmiştir.
Harir (ha) : İpek demektir.
Rekabe : Boyun demektir.
Messe (sin) :
Savm (sad) : “Sume” damga demektir. “Saime” damgalanıp meraya salınan hayvan demektir. Saime hayvanlara alaf verilmez. Bundan oruç tutan yani günün bir kısmında yemeyen ve içmeyen kişilere “saim” denmiştir.
Kebet (kaf) : “Kebed” ciğer demektir. “Kibad” ciğerdeki hastalık demektir. Bu hastalık dışarıya sarılık veya bitkinlik şeklinde vurur. “De” “be”ye dönüşmüş “kebet” olmuştur.
Nesiy : Çadırın kurulduğu yer demektir.
Rebi’ (ayn) : Bağdaş kurmak demektir. Diz ve ayakların sayısı dört olduğu için rabi’ denmiştir.
A’vd (ayn) :
Huzn (ha, ze) : “Huzal (he, ze)” zayıf hayvan, semizin zıddı demektir. İnsanı zayıflatan sıkıntıya “hüzün(ha,ze)” denmektedir.
Fusha (sin, ha) : Aralık demektir.
Celes (sin) : İnsanların üstüne oturduğu sert kaya demektir.
Neşz (ze) : Tümsek yer demektir. Mastar olarak yerden doğrulup kalkmak anlamı kazanmıştır.
Hayz (ha, zal) : “Hayt (tı)” çeper demektir. “Tı” “zal”a dönüşmüş çevirmek, sarmak, kaplamak anlamları kazanmıştır.
Hizb (ha, ze) : “Huzme” demet demektir. “Hizb” insanların oluşturduğu grup demektir.
1- Allah’a şikayet ederek zevci konusunda seninle mücadele etmekte olan kimsenin kavlini Allah sem’ etmiştir. Allah da muhaverenizi sem’ ediyordu. Allah semi’dir, basirdir.
2- Sizden nisalarından müzaharet eden kimselerin, onlar, onların ümmehatı değildir. Onların ümmehası sadece onları veldet edenlerdir. Onlar kavlden münkeri ve zuru kavlederler. Allah a’fuvdur ğafurdur.
3- Nisalarından müzaharet eden kimseler sonra kavillerine a’vdet ederlerse ikisinin temasından min kabl bir rakabeyi tahrir vardır. İşte siz bununla va’z olunuyorsunuz. Allah amel ettiklerinizi habirdir.
4- Kim vecd edemezse, ikisinin temasından kabl mütetabi’in olarak iki şehr sıyam vardır. Kim istita’e edemezse sittin miskini ita’m vardır. Bu Allah’a ve resulune iman etmekte olduklarındandır. Bu Allah’ın hudududur. Kafirler için elim bir a’zab vardır.
5- Allah’a ve resulune muhadde eden kimseler onların kablinde olan kimselerin kebt olunduğu gibi kebt olundular. Ve beyyin ayetleri inzal ettik. Muhin azab kafirler içindir.
6- Allah o yevm onları cemia’n ba’s eder de amel ettiklerini onlara tenbi eder. Allah onu ihsa etti ve onlar da onu nesyettiler. Allah şeyin külüne şehiddir.
7- Semavattakileri ve arzdakileri Allah’ın i’lmettiğini re’y etmedin mi? Nerede olurlarsa olsunlar rabi’i O olmadıkça selasenin, sadisi O olmadıkça hamsenin, o onların mai’yetinde olmadıkça bundan ne ednanın ne de ekserin necvası olmaz. Sonra kıyamet yevminde amel ettiklerini onlara tenbi edecek. Allah şeyin küllünü alimdir.
8- Necvadan nehy olunmuş, sonra da nehy olunduklarına a’vdet eden kimseleri re’y etmedin mi? İsmi ve u’dvanı ve resule ma’siyeti tenacev ediyorlar. Sana ciet ettiklerinde Allah onunla sana hayy etmediği ile sana hayy ederler. Nefislerinde de “Allah kavl ettiklerimizle bize ta’zib etmese” diye kavlederler. Onların hasbi cehennemdir. Ona sıliy ederler. Mesir bi’se oldu.
9- Ey iman etmiş olan kimseler, tenaci ettiğinizde ismi, u’dvanı ve resule ma’siyeti tenaci etmeyiniz. Birri ve takvayı tenaci ediniz. Kendisine haşr olunacağınız Allah’a ittika ediniz.
10- Necva sadece şeytandandır. İman etmiş kimseleri hüzünlendirmesi içindir. Ve Allah’ın izni dışında hiçbir şey onlara darr değildir. Müminler Allah’a tevekkül etsinler.
11- Ey iman etmiş kimseler, size mecaliste tefessuh edin kavlolununca ifsah ediniz. Allah da size fesh etsin. Nüşüz ediniz kavlolununca nüşüz ediniz. Allah sizden iman etmiş olan kimseleri ve ilim ita olumuş kimselerin derecelerini ref’ eder. Allah amel ettiklerinizi habirdir.
12- Ey iman etmiş olan kimseler, resule tenaci ettiğinizde necvanızın yedey beyninde bir sadaka takdim ediniz. Bu size hayırdır ve ethardır. Vecd edemezseniz Allah ğafurdur, rahimdir.
13- Necvanız yedey beyninde sadakaları takdim etmekten işfak mı ettiniz? Hani fi’letmemiştiniz de Allah size tevbetmişti. Selatı ikame ediniz, zekatı ita ediniz ve Allah’a ve resulüne ita’at ediniz. Allah amel ettiklerinizi habirdir.
14- Allah’ın kendilerine ğadab ettiği bir kavme tevelli eden kimseleri rü’yet etmedin mi? Onlar sizden değildir ve onlardan da değil. Onlar i’lmettikleri halde yalana half ediyorlar.
15- Allah onlara şedid bir azabı i’dad etti. Onlar amelleri sevet edenlerdir.
16- Onlar eymanlarını cünne ettiler de Allah’ın sebilinden sudud ettiler. Onlara muhin bir a’zab vardır.
17- Onlardan ne malları ne de evladları Allah’tan hiçbir şeyi iğna edecektir. İşte onlar narın ashabıdır. Onlar orada haliddirler.
18- O yevm Allah onları cemian ba’s eder. Size hulf ettikleri gibi ona da hulf ederler. Kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını hesab ederler. Ela, kazib olan onlardır.
19- Şeytan onlara istihvaz etti de onlara Allah’ı zikretmeyi insa etti. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Ela, hasir olanlar şeytanın hizbidir.
20- Allah ve resulüne muhad eden kimseler işte onlar ezellindedirler.
21- Allah ben ve resullerim ğalib olacak diye ketb etti. Allah kavidir, azizidir.
22- Allah ve ahiret yevmine iman edenlerden bir kavmi abaları veya ebnaları veya ihvanları veya aşiretleri olsa da Allah ve resulune muhadde eden kimselerle muvaddi eder bulamazsın. İşte onların kalblerinde imanı ketb etti ve kendisinden bir ruh ile onları te’yid etti. Ve onları tahtından enharın cereyan ettiği orada halidin oldukları cennata idhal eder. Allah onlardan radiydir, onlardan ondan radidir. İşte bunlar Allah’ın hizbidir. Ela, muflih olanlar Allah’ın hizbidir.
1- Allah’a başvurmak üzere eşi konusunda seninle tartışmakta olan kimsenin sözünü Allah işitmiştir. Allah işitendir, görendir.
2- Sizden kadınlarından andla ayrılan kimselerin, onlar, onların anneleri değildir. Onların anneleri sadece onları doğuranlardır. Onlar sözden belirsizi ve çekiştiresi söylerler. Allah silendir, örtendir.
3- Kadınlarından andla ayrılan kimseler sonra sözlerine dönerlerse dokunmalarından önce bir köleyi özgürleştirir. İşte size bununla öğütleniyorsunuz. Allah yaptıklarınızı bilendir.
4- Kim bulamazsa, dokunmalarından önce arka arkaya iki ay oruç vardır. Kim güç yetiremezse altmış yoksulu doyurur. Bu Allah’a ve elçisine inanmakta olduklarınızdandır. Bu Allah’ın sınırlarıdır. Kapatanlar için sıkıcı bir tad vardır.
5- Allah’a ve elçisine sınır çeken kimseler ondan önceki kimselerin sarsıldığı gibi sarsıldılar. Ve açık kanıtları indirdik. Tiksindirici tattırma kapatanlar içindir.
6- Allah o gün onları birlikte çıkarır da yaptıklarını onlara bildirir. Allah onu saklamıştır ve onlar da onu unuttular. Allah şer şeye tanıktır.
7- Göktekileri ve yerdekileri Allah’ın bildiğini görmedin mi? Nerede olurlarsa olsunlar dördüncüsü O olmadıkça üçün, altıncısı O olmadıkça beşin, O onlarla beraber olmadıkça bundan ne azın ne de çoğun gizli buluşması olmaz. Sonra kalkış gününde yaptıklarını onlara bildirecek. Allah her şeyi bilendir.
8- Gizli buluşmadan yasaklanmış, sonra da yasaklandıklarına dönen kimseleri görmedin mi? Yazık, düşmanlık ve elçiye ayaklanmada gizli buluşmalar yapıyorlar. Sana geldiklerinde Allah onunla sana sağlık dilemediği ile sana sağlık dilerler. Kendi kendilerine de “Allah söylediklerimizle bize tattırmasa” diye söylerler. Onların işlemi tandırdır. Ona tutulurlar. Varış yeri ne kötü.
9- Ey iman etmiş olan kimseler, gizli buluştuğunuzda Yazık, düşmanlık ve elçiye karşı ayaklanmayı görüşmeyiniz. İyiliği ve korunmayı görüşünüz. Toplanacağınız Allah’ta korununuz.
10- Gizli görüşme sadece şeytandandır. İnanmış kimseleri üzmesi içindir. Ve Allah’ın oluru dışında hiçbir şey onlara etki yapmaz. İnanalar Allah’a dayansınlar.
11- Ey inanmış kimseler, size oturumda açılın denilince açın, Allah da size açsın. Kalkınız denilince de kalkın. Allah sizden inanmış olan kimseleri ve bilim verilmiş kimselerin konumlarını yükseltir. Allah yaptıklarınızı bilmektedir.
12- Ey inanmış olan kimseler, elçiyle kapalı görüştüğünüzde önce bir bağış sununuz. Bu sizin için iyidir ve daha arıdır.
13- Kapalı görüşmenizin önünde bağışları sunmaktan sıkıldınız mı? Hani yapmamıştınız da Allah size dönmüştü. Toplantı yapınız, vergi veriniz ve Allah’a ve elçisini dinleyiniz. Allah yaptıklarınızı bilmektedir.
14- Allah’ın kendilerine kızdığı bir ulusa arka veren kimseleri görmedin mi? Onlar ne sizden ne de onlardandır. Onlar bilerek yalana and ediyorlar.
15- Allah onlara sıkı bir tattırmayı ayarladı. Onların işleri kötü olmuştur.
16- Onlar andlarını kalkan yaptılar de Allah’ın yolundan çıktılar. Allah’a iğrenç bir tadış vardır.
17- Onlardan ne varlıkları ne de çocukları Allah’tan hiçbir şeyi savacaktır. İşte onlar ateşliktirler. Onlar orada kalıcıdırlar.
18- O gün Allah onları topluca çıkarır. Size and ettikleri gibi ona da and ederler. Kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. Yalancı olanlar onlardır ha!
19- Şeytan onları sardı da onlara Allah’ı anmayı unutturdu. İşte bunlar şeytanın takımıdır. Yıkılmış olanlar şeytanın takımıdır, ha!
20- Allah ve elçisi ile sınırlaşan kimseler, işte onlar en aşağıda olanlardandır.
21- Allah ben elçilerim yenecek diye yazdı. Allah erklidir, güçlüdür.
22- Allah ve öte güne inananlardan bir ulusu ataları veya çocukları veya kardeşleri veya soyları olsa da Allah ve elçisi ile sınırlaşan kimselerle yakınlık kuranı bulamazsın. İşte onların gönüllerinde inancı yazdı ve kendisinden bir tin ile onları güçlendirdi. Ve onları altından ırmakların aktığı orada kalacak oldukları bahçelere sokar. Allah’ın onlardan gönlü oldu, onların da ondan gönülleri oldu. İşte bunlar Allah’ın takımıdır. Onanlar, Allah’ın takımıdır, ha!
AÇIKLAMA : Bu surede insanların kendi kendilerine verdikleri sözler üzerinde durmalarının gerekip gerekmediği hususu kurala bağlanmıştır. İnsanlar eğer kendileri iyi bir şey yapmaya söz vermiş ve nezr etmişlerse bu yerine getirmeleri gerekir. Bir mazeret olup sözü yerine getiremezlerse bunun için herhangi bir şey yapmaları gerekmez. Ancak yemin ederlerse bu takdirde mazeretleri olup da yerine getirmezlerse kefaret vermeleri gerekir. Kötülüğü yapmaya yemin ederlerse böyle bir yemin yaptıkları için kefaret vermeleri gerekir. Yemin bu hususta söylenen sözlerin hiçbir hükmü yoktur.
İnsanlar arasındaki ilişkileri düzenlemede çok önemli bir kuralı açıkladıktan sonra kapalı toplantılar hakkında hükümler koymakta ve kapalı toplantıların şeytan işi olduğu ifade edilmektedir. Barış düzeninde kapalı toplantılarda alınan kararlar topluluğu bağlamaz. Hele başkalarına zarar verecek hususlarda kapalı toplantıları yapmak tamamen yasaklanmıştır, haram kılınmıştır. Başkanla yapılan görüşmeler açık olmalıdır. Bazı özel durumlarda kapalı yapılması zorunlu olursa başkanı meşgul ettiği için bütçeye katkıda bulunması gerekir. Bir konuda birkaç defa görüşme yapılmışsa bir defa veriş olması yeterli sayılmıştır. Böylece bundan sonraki bütçenin bölüşülmesi ile ilgili hükümlerden önce görüşmelerin ve topluluğa ait kararların nasıl alınacağı ifade edilmiştir.