44 – DUHAN SURESİ
Duhan (dal,hı) : Dumandır.
Keşef (kef) : Açık baş demektir. Açmak, örtüyü açmak, saçı kaldırıp alnı açmak anlamlarına gelir.
A’zl (ayn, ze) : “A’zel(zal)” denk yapmak için bir torbada bulunanı iki torbaya böldükten sonra yük yerleştirildikten sonra her bir torbaya verilen addır. “A’zl(ze)” ayırmak demektir.
Rehv (he) : Deve hörgüçleri arasındaki boşluğa denir.
Terk (te, kef) : “Terke” civciv çıkmış yumurta kabuğu demektir.
1- Ha Mim.
2- Mübin kitab için..
3- Biz onu mubarek bir leylede inzal ettik ve biz münzirler olduk.
4- Onda hekim emrin küllü ifrak olunur.
5- İ’ndimizden bir emir olarak.. Biz mürsiller olduk.
6- Rabbinden bir rahmet olarak.. O alimdir semi’dir.
7- Mukinlerden oldu iseniz semavatın, arzın ve ikisinin beyninde olanların rabbidir.
8- O’ndan başka ilah yoktur, ihya eder ve imate eder. Rabbinizdir ve evvelki ebilerinizin rabbidir.
9- Bel, onlar şekde la’b ediyorlar.
10- İrtikab et, o yevm sema mübin bir duhan ile etvet eder.
11- Nasa ğaşy eder. Bu elim bir a’zabdır.
12- “Rabbimiz, a’zabı bizden keşfet, biz müminleriz”.
13- Onlara zikra nerede? Onlara mübin bir resul geldi.
14- Sonra ondan tevelli ettiler ve mecnün bir muallemdir, kavlettiler.
15- Biz a’zabı kelilen keşfedenleriz, siz a’idlersiniz.
16- O yevm kübra betşeyi betşederiz. Biz müntekimleriz.
17-18- Onların kablinde Firavn kavmini fetnettik ve Allah’ın a’bdlerini bana te’diye edesiniz diye onlara kerim bir resul ciet etmişti. Ben size mübin bir resulum.
19- Allah’a u’lvetmeyesiniz diye ben size mübin bir sultanla etvet ettim.
20- Ben, beni recmetmenizden rabbim ve rabbinize i’yaz ettim.
21- Bana iman etmiyorsanız benden i’tizal ediniz.
22- İşte bunlar mücrim bir kavimdir diye rabbine dua’ etti.
23- A’blerimi leylen isra et, siz müttebe’siniz.
24- Bahrı rehven terk et. Onlar ğark olacak bir cunddur.
25-26- Cennetlerden, a’ynlardan, zer’lerden ve kerim makamlardan nicesini terkettiler..
27- İçinde fakihelerin olduğu ne’meyi de..
28- İşte böyle oldu.. Oraları aherin kavme iras ettik.
29- Onlara sema ve arz bek etmedi, inzar da olunmadılar.
30- İsrail beninini mühin a’zabdan tenci ettik.
31- Firavndan.. O müsriflerden bir a’li idi.
32- Bir ilim üzere onları alemlere ihtiyar ettik.
33- Onlara içinde mübin bir belaın olduğu ayetlerden ita ettik.
34- İşte bunlar kavlediyorlar.
35- O ancak ula mevtimizdir ve biz münşerler değiliz.
36- Sadıklardan iseniz eblerimiz ile etvet edin.
37- Onlar mı hayr yoksa tubba’ kavmi ve onların kablinde olan kimseler mi? Onları ihlak ettik. Onlar mücrimlerdi.
38- Semavatı, arzı ve ikisinin beynindekini lai’b olarak halketmedik.
39- Onları ancak hakk ile halkettik ve lakin onların ekseri i’lmetmez.
40- Fasl yevmi ecmai’in olarak onların mikatıdır.
41- O yevm mevla mevladan hiçbir şeyi iğna edemez, onlara nasr da olunmaz.
42- Allah’ın rahmet ettiği kimse dışında. O rahimdir, azizdir.
43-44- Zakkumun şeceri esimin tea’mıdır.
45-46- Muhl gibidir. Hamimin ğalyi gibi batınlarda ğalyeder.
47- Onu ahzediniz, cehimin sevaına onu a’tlediniz.
48- Sonra hamim a’zabdan re’sinin favkıne sabbedin.
49- Zevk et, sen kerim olan a’zizsin.
50- Bu sizin onu imtira ettiğinizdir.
51- Muttakiler emin makamdadır.
52- Cennetlerde ve a’yınlardadır.
53- Sündüsten ve istebrakten mutekabiller olarak lebs ederler.
54- İşte böyle.. Onları i’n hur ile tecviz ettik.
55- Orada eminler olarak fakihenin küllünü da’vet ederler.
56- Ula mevtin dışında orada mevti zevketmezler. Ve onları cehim a’zabtan vikaye etmiştir.
57- Rabbinden bir fazl olarak.. İşte bu azim olan fevzdir.
58- Tezekkür ederler diye ancak onu senin lisanınla teysir ettik.
59- İrtikab et, onlar mürtekibdirler.
1- Ha Mim
2- Açık yazıt için..
3- Biz onu bolluk bir gecede indirdik ve biz uyarıcılar olduk.
4- Onda kesin buyruğun hepsi ayrılır.
5- Yanımızdan bir buyruk olarak.. Biz gönderenleriz.
6- Yetiştiricinden bir esenlik olarak.. O bilendir, işitendir.
7- Çözüm bulanlardan oldu iseniz göklerin, yerin ve ikisinin arasında olanların yetiştiricisidir.
8- O’ndan başka Tanrı yoktur, diriltir ve öldürür. Yetiştiricinizdir ve önceki atalarınızın yetiştiricisidir.
9- Değil, onlar ortaklıkta eğlence yapıyorlar.
10- Denetle, o gün gök açık bir tütün ile gelir.
11- Herkesi kaplar. Bu acıklı bir tadıştır.
12- “Yetiştiricimiz, tadışı bizden kaldır, biz inananlarız”.
13- Onlara anış nerede? Onlara açık bir elçi geldi.
14- Sonra ondan döndüler ve zır bir delidir, söylediler.
15- Biz tadışı azar azar kaldıranlarız, siz dönenlersiniz.
16- O gün büyük yakalayışla yakalarız. Biz öç alıcılarız.
17-18- Onlardan önce Firavun ulusunu yokladık ve Allah’ın kullarını bana geri veresiniz diye onlara görkemli bir elçi gelmişti. Ben size açık bir elçiyim.
19- Allah’a böbürlenmeyesiniz diye ben size açık bir erkle geldim.
20- Ben, beni dışlamanızdan yetiştiricim ve yetiştiricinize sığındım.
21- Bana inanmıyorsanız benden uzak durun.
22- İşte bunlar suçlu bir ulustur diye yetiştiricisini çağırdı.
23- Kullarımı geceleyin götür, siz izleneceksiniz.
24- Denizi ayrıkken bırak. Onlar boğulacak bir ordudur.
25-26- Bahçelerden, pınarlardan, ekinlerden ve görkemli konaklardan nicesini bıraktılar..
27- İçinde yemişlerin olduğu besilikleri de..
28- İşte böyle oldu.. Oraları başka ulusa bıraktık.
29- Onlara gök ve yer ağlamadı, uyarılmadılar da.
30- İsrailoğularını alçaltıcı tadıştan kurtardık.
31- Firavun’dan.. O savurganlardan bir üst idi.
32- Bir bilim üzere onları topluluklara seçtik.
33- Onlara içinde açık bir sınavın olduğu kanıtları verdik.
34- İşte bunlar söylüyorlar.
35- O ancak ilk ölümümüzdür ve biz yayılacak değiliz.
36- Doğrulardan iseniz atalarımız ile gelin.
37- Onlar mı iyi yoksa Tubba’ ulus ve onlardan önce olan kimseler mi? Onları yok ettik. Onlar suçlulardı.
38- Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakini eğlence olarak yaratmadık.
39- Onları ancak gerçek ile yarattık ve ancak onların çoğu bilmez.
40- Ayrılık günü, toplu olarak onların buluşma günüdür.
41- O gün arka arkadan hiçbir şeyi savamaz, onlara yardım da olunmaz.
42- Allah’ın esenlik verdiği kimse dışında. O çalıştırandır, güçlüdür.
43-44- Ağu ağacı kötünün besinidir.
45-46- Sürgün yapan gibidir. Sıcak suyun kaynaması gibi kaynatır.
47- Onu alınız, ocağın ortasına devirin.
48- Sonra sıcağın tadışından başının üstüne akıtın.
49- Tat, sen görkemli olan güçlüsün.
50- Bu sizin kuşkulandığınızdır.
51- Korunanlar güvenilir konaktadır.
52- Bahçelerde ve pınarlardadır.
53- Hint kumaşı ve atlastan karşılıklı olarak giyerler.
54- İşte böyle.. Onları gözde ağırlayanlar ile eşleştirdik.
55- Orada güvende olarak her yemişten isterler.
56- İlk ölümün dışında orada ölümü tatmazlar. Ve onları ocağın tadıştan korumuştur.
57- Yetiştiricisinden bir artı olarak.. İşte bu güçlü olan gölgeliktir.
58- Anarsınız diye ancak onu senin dilinle kolaylaştırdık.
59- Bekle, onlar da beklemektedirler.
AÇIKLAMA : Günün gecesi ve gündüzü olduğu gibi çağların da gecesi ve gündüzü vardır. Bu gece ve gündüz başka surede işaret edildiği gibi 1000 yıl süren bir dönemdir. Gecenin karanlığında yani küfrün en şiddetli olduğu zamanda resuller gelmiş ve yeni medeniyetler kurmuşlardır. Hz. Peygamber de böyle bir karanlık dönemde gelmiş ve I. Kur’an Medeniyeti’ni tesis etmiştir. Kur’an ise bundan sonra gelecek bir çok medeniyetlerin kaynağı olacaktır. Bu nedenle o çağ en bereketli çağ olmuştur. Ondan sonra gelecek medeniyetler için hükümler va’z edilmiş ve işler belirlenmiştir. Bu surede buna işaret edilmektedir. Bununla beraber devletlerin nasıl yıllık bütçeleri varsa Allah’ın da yıllık planları vardır ve bunlar yıl başında görevlilere (meleklere) bildirilir ve o yıl içinde o işler yapılmış olur. Bu yıl başı Ramazan ayının sonu, hac aylarının başladığı Ramazan bayramının günüdür. Bu tebliğ bayramdan birkaç gün önce bildirilir ki, buna başka ayete Kadir Gecesi denmektedir. Kur’an bu gecede inmeye başlamıştır.
“O gün sema açık bir dumanla gelecek ve insanları kaplayacak” diyor. Bu duman çevre kirliliği dumanı olabilir. Çünkü “biz onu sonra kaldırırız” diyor. Savaş dumanı olabilir. Böylece bugün bize insanlığı tehdit eden tehlikeleri haber vermektedir.
“Biz gökleri ve yeri ve aralarında bulunanları oyuncak olsun diye boş yere yaratmadık” demek suretiyle ahiretin hikmetini kesin bir ifade ile açıklamaktadır. Buluşma yeri olarak ayrılma yerini göstermektedir. Bütün insanların buluşarak birbirleri ile hesaplaşacağı ve grupların birbirilerinden ayrılacakları günü anlatmaktadır. İnsanlık bir bütündür. Adem’den kıyamete kadar gelen insanların birbirlerine karşı hakları vardır. Herkesin herkesle hesaplaşabilmesi için bütün insanların bir arada toplanması gerekir. Bu nedenledir ki, ölen bu dünyada bir daha dirilmiyor. Bu aynı zamanda tenasuh inancına da cevap veriyor.
Değişik elbiselerin ahirette giyileceği ve yemeklerin yeneceği ifade edilmekle oradaki hayatın buradaki hayattan kopuk olmadığına işaret etmektedir. Böylece bu surenin konusu ile bundan sonraki surenin konosu arasında tam bir uyum vardır.