SULH - UYUŞMA
GİRİŞ:
Bir kimse üzerinde başkasının hakkı olduğunu bilirse onu bildirmekle yükümlüdür. Karşı tarafın talebi olmadıkça hemen iade etmesi gerekmez; fakat, vasiyet etmesi gerekir. Bir kimsenin birinden alacağı varsa onu istemesi gerekir. İstemezse ahirette de hak iddia edemez. Eğer hibe veya tasadduk edecekse ona bildirdikten sonra sevap olur, bildirmezse sevap olmaz.
Sulh için önce iki taraf oturup karşılıklı konuşup birbirlerini ikna etmeleri ve böylece meseleyi halletmeleri hakemlere gitmekten daha iyidir. Tatmin olmadıkları hususlarda hakemlere gitmek gerekir. Hakemlere gitmeden sulh yapmak mekruhtur. Haklı olduğuna kani olan kimsenin sulh yapması haramdır; haksızlığını bilen kimsenin hakemlere gitmesi de haramdır. Çünkü mallar emanettir. Emanete ihanet edilmiş olur.
Tarafların hakemlere gidip sonuç almadan geçici olarak anlaşmaları ve işin seyrini durdurmamaları gerekir. Bu hususta karşı taraf haksız da olsa ona geçici olarak terketmekte beis yoktur. İşleri yürütmede kim ehilse ona terkedilir. Bu hususta bucak başkanına başvurup geçici olarak hakemlik yapmasını istemek yerinde bir davranıştır. Bucak başkanı yoksa taraflar birinde ittifak ederlerse o da geçici karar verebilir. Hiçbiri olmazsa nizadan vazgeçip geçici olarak terkedilmelidir.
Kesin olarak haklı olduğunu bilen, karşı tarafın haksız olduğunu bile bile saldıracağında kesinlik varsa mudafa ve mübareze etmesi meşrudur. Birbirlerine kalıcı sakatlıklar vermişlerse dört şahidin şehadeti ile haksız olan ağır diyet, iki şahidin şehadeti ile zarar veren hafif diyet öder.
SORU:1- Kendi haksızlığını bilen birinin karşı tarafla uzlaşarak sulh yapması helal midir?
Numan, Malik, Şafii ve Ahmet- Haramdır.
Karagülle- Kendi haksızlığını bilen birinin karşı tarafla uzlaşarak sulh yapması haramdır. Hakkını teslim ettikten ve tevsik ettikten sonra helal etmesini ister; helal etmesi caizdir.
SORU:2- Kendisi üzerinde bir hak olduğunu iddia eden kimsenin iddia edenle sulh yapması caiz midir?
Numan, Malik ve Ahmet- Caizdir.
Şafii- Caiz değildir.
Karagülle- Kendisi üzerinde bir hak olduğunu iddia eden kimsenin iddia edenle sulh yapması, haklı olduğunu kesin olarak bilene caiz değildir. Hakemlere gitmelidir. Mütereddit olanın sulhu mekruktur. Geçici terk cazidir. Niza yapmaktansa geçici terk ahsendir. Çatışma hakkını kullanmamak daha iyidir.
SORU:3- Meçhul üzerinde sulh caiz midir?
Numan, Malik ve Ahmet- Caizdir.
Şafii- Caiz değildir.
Karagülle- "Bize gelecek mirastan bana düşen hissemi sana devredeyim, bana bin dinar ver" derse, ama gelecek mirasın ne olduğu bilinmezse meçhul üzerinde sulh yapılmış olur. Yahut müflisteki alacak üzerinde sulh yapsalar caiz midir? Yahut çiftçi hasılanın yarısını vermemiş, bir yıl geçmiş miktarı bilinmiyor, sulh yapılıyor. Yahut iare veya icar olduğunda ihtilaf edip yarım icarla anlaşsalar caiz midir? Bu hususlarda hakemlerin karar vermesi evladır. Ancak sulh yapmaları mekruh olarak sahihtir.
Evlilikte sulh hayrdır. Kur'an'da "ve elsulhu hayr" diyor. "Fe elsulhu hayr" demiyor. Demek ki, her sulh hayr değildir. Ancak sosyal ilişkilerde sulh hayrdır. Ekonomik münasebetlerde sulh hayr değildir. Ancak işin yürümesi esnasında sulh yapmak sosyal ilişkileri de ihtiva ettiği ve hakkı izrar etmediği için sulhde hayır vardır.
SORU:4- Sınırda bir duvar olsa, birinin üzerine konmuş kalas bulunsa ve duvarın kendisine ait olduğunu iddia etse diğeri de “ortakdır” derse söz kimindir?
Numan ve Malik- Söz kalas sahibinindir. Yeminle ona bırakılır.
Şafii ve Ahmet- Söz ikisinindir. İkisine yemin ettirilir.
Karagülle- İki kişi arasında bir anlaşmazlık olsa başkana başvururlur. Başkan zilyet kimde ise ona hükmeder.
Sınırda bir duvar olsa, birinin üzerine konmuş bir kalas bulunsa ve duvarın kendisine ait olduğunu iddia etse diğeri de “ortakdır” derse kalasın duvarda kalması gerektiği hususundaki söz, kalas sahibinindir. Geçici mülkiyette başka emare yoksa ortak bırakılır; çünkü, ikisinin menfaati vardır. Sonra hakemlere gitme hakkı mahfuzdur. Zilyetlikle verilen tüm kararlar geçicidir, sulh ile verilen kararın aynısıdır.
SORU:5- Kat mülkiyetinde döşeme kimindir?
Numan ve Malik- Alt katındır.
Şafii ve Ahmet- Döşeme ortaktır.
Karagülle- Kat mülkiyetinde döşeme ortaktır. Birinin üst tarafından faydalanma, diğerinin alt tarafından faydalanma hakkı vardır. Döşeme masrafları üst tarafa, tavan masrafları alt tarafa aittir. Orta kısmında masraflar ortaktır.
SORU:6- Bina yıkılsa üst kattaki alt kattakini inşa etmeye zorlayabilir mi?
Numan ve Malik- Zorlanamaz; ancak, ikisini de kendisi yapar ve alt tarafından faydalanması için ödeme şartını isteyebilir.
Şafii- Zorlanamaz; ancak, ikisini de kendisi yapar ve alt tarafından faydalanması için ödeme şartını isteyebilir. (Faydalanmasına mani olamaz.)
Ahmet- Zorlanamaz; ancak, ikisini de kendisi yapar ve alt tarafından faydalanması için ödeme şartını isteyebilir.
Karagülle- Kat mülkiyetinde her kat için bir arsa payı takdir edilir. Bu pay dairenin büyüklüğüne ve mevkiine göre tesbit edilir. Herkese kendi dairesi verildiği gibi arsa payı da belirtilir. Yapı yıkılınca herkesin arsada baştaki payı kalır. Arsanın payı yapının beşte biridir. İnşaatın iskeleti ortak olarak yapılır. Temel, karkas ve örtülmüş olarak çatı, dış duvarlar ve sıva; su, elektrik, kanalizasyon, telefon ve antenler ortak masraflardandır. Bu masraflar dairelere arsa payları nisbetinde bölünür.
Bu masraflara kim katıldıysa demir fiyatı ile iştirak etmiş olur. Temele yapılan masraflar baz alınarak her kat ile çarpılır ve bir o kadarı da çatı masrafı ilave edilir. Bu nominal maliyetidir. Bina bitmeden önce girenler maliyetin %5'ini kira olarak verirler. Buna mukabil parayı ilk yatıranlar %80 ucuz almaya başlarlar, gittikçe artırılır. Herkese katı teslim edildiğinde kira sistemi biter, hesaplar ona göre yapılır.
SORU:7- Ortak bir taşınmazın imarına ortağı zorlayabilir mi?
Numan, Malik ve Ahmet- Zorlayamaz, kendisi masraf yapıp imar eder, ortağı ödeyinceye kadar yararlandırmaz.
Şafii- Zararı defetmek için zorlayabilir. (Zorlayamaz- Eski)
Gazali- Zorlayamaz; ancak, maksadının kötü olduğuna hakim karar verirse zorlayabilir.
Karagülle- Ortak taşınmazın yararlanma mülkiyeti pay sahiblerine aittir. İşletme mülkiyeti ise yalnız bir kişinin olabilir. Ortaksa münavebe ile işletirler. İşleten nemasıyla önce imarını yapar, bakiyesini dağıtır. Kendisi dağıttığının % 2.5’unu alır. Nema dışı imara ortakların temsilcileri ittifakla karar alırlar ve yeni paylarla imar ederler, ortak edilirler. Proje içi imarlar için gerekiyorsa pay artırılarak imar yapılır.
SORU:8- Kamunun kullandığı kuyu, kanal, nehir gibi tesisilerin imarına yararlananlar zorlanabilir mi?
Numan, Malik ve Ahmet- Zorlanamaz; yararlandırılmaz.
Şafii- Zorlanabilir. (Zorlanamaz; yararlandırılmaz.)
Karagülle- Her yapının ortak giderini karşılamak için vakıf bir yeri olur. Ortak yapının gideri o vakıf gelirleri ile yapılır, ortaklardan herhangi gider istenmez. Her sitenin vakıf işyerleri olur, onların kira payları ile sitenin altyapı bakımı yapılır. İslamiyette cizye dışında kimseden herhangi bir vergi ve aidat istenemez. Bütün bunlar üretimden paydır. İnşaatın beşte biri ortak tesisiler ve gelirler için vakıf yeri olarak ayrılır.
Böyle vakfa sahip olmayan siteler için sitenin tümünün beşte biri vakıftır. İsteyen kendi mülkünün beşte bir değerini verip tam mülke sahip olur. İsteyen mülkü ortak bırakır. Bu beşte bir mülkler kiraya verilir ve sitenin alt yapısı tamamlanır. İnşa edilmemiş arsalar ve araziler imar durumu olsun olmasın harman yapılır pay senetleri verilir. Kim önce inşaat yapacaksa arsayı o seçer.
SORU:9- Komşusuna zarar veren tasarruflar caiz midir?
Numan ve Şafii- Hamam, tuvalet ve yıkama yerleri tesis ederek komşunun yolunu, havasını bozmak, kuyu kazıyarak suyunu eksiltmek, komşunun tarafına kapı veya pencere açmak gibi komşuya zarar veren fiillerden kişi men olunamaz; komşu korunsun.
Malik ve Ahmet- Hamam, tuvalet ve yıkama yerleri tesis ederek komşunun yolunu, havasını bozmak, kuyu kazıyarak suyunu eksiltmek, komşunun tarafına kapı veya pencere açmak gibi komşuya zarar veren fiillerden kişi men olunur.
Karagülle- Projede olmayan birşey yapılamaz.
Mutlak arsa mülkiyeti yoktur. Yeryüzü kıtalara ayrılmıştır ve denizlerin dışında kalan topraklar devletlere temlik edilmiştir. Ülke toprakları bölgelere ayrılmıştır. Savunma yerleri dışındaki topraklar illere temlik edilmiştir. İller ilçelere ayrılmıştır. Ormanlar dışındaki yerler bucaklara temlik edilmiştir. Bucaklar köylere ayrılmıştır. Mera gibi kollektif üretim yerleri dışında kalanlar iş ve mesken sitelerine ayrılmış olup siteler parsellenmiştir. Her parselin mülkiyet şartları mukavelesinde yazılıdır. Herkes ancak o mukavelede yazılanların içinde ve planda gösterilen şart ve tarz ile oraya malikdir. Plana uygun inşaat yapılabilir.
Denizlerin kullanılması şeklini “insanlık ilmi şurası” ittifakla kararlaştırır. Savunma yerlerinin kullanma şeklini “ülke siyasi şurası” kararlaştırır. Ormanların kullanma şeklini “il mesleki şura” kararlaştırır. Meraların kullanma şeklini “bucak dini şurası” kararlaştırır.
Kıta merkezlerinde o kıtadaki devletlerin birer ili bulunur. Bu il yerlerini “insanlık mesleki şurası” belirler. Her bölgede her ilin bir bucağı bulunur. Bu merkez ilçede bu yerleri “devlet siyasi şurası” belirler. Köylerdeki sitelerin planlarını site kurucuları planlama teşkilatına yaptırır, mukaveleler yer alır. Halk hisse senetlerini alarak orada mesken veya işyeri edinir.
Bu planlarda alt yapıya yer verilir ve arsa satışlarından buralar imar edilir. Bütün bunlar site kurucularına aittir.
Arsa satışının yarısı site içi planlamasına harcanır, diğer yarısının beşte biri site dış alt yapısına, biri bucağının alt yapısına, biri ilinin alt yapısına, biri ülkesinin alt yapısına, biri de yeryüzünün alt yapısına harcanır.
Sular için içme, kullanma, suvarma ve sulama olmak üzere su vakıfları kurulur. Baraj yapılarak su bir havuza toplanır, dışardan su satın alınır, arıtılır ve dağıtılır. Tüketim yerlerine kişi başına su verilir. Üretim yerlerine geçmiş yıllarda ödedikleri vergi nisbetinde su verilir. Kişiler kendi paylarını satabilirler. Böylece su piyasası oluşur.
Ziaratta son on yıl, sanayide son beş yıl esas alınır. Suların giderleri vergi payından karşılanır. Elektrik için de böyle yapılır. Yol ve kanalizasiyon bakım giderleri, onlar için ayrılmış vakıfların gelirlerinden karşılanır.
SORU:10- Kişi kendi mülkünde istediği kadar kat çıkabilir mi?
Numan, Malik, Şafii ve Ahmet- İstediği kadar kat çıkabilir. Komşunun mahremiyetini ihlal helal değildir, perdelemesi gerekmez.
Karagülle- Bir kimse kendisine bir arsada, arsanın imarında görülenden daha fazla kat çıkamaz, kapalı tarafa pencere açamaz, yapı oturma sahasını taşamaz. İmar durumunda değişliklik yapmak ancak o sitenin yıkılıp yeniden yapılması ile mümkündür.
SORU:11- Duvar ortak olsa, yıkılsa biri diğerini yapmaya zorlayabilir mi?
Numan ve Şafii- Zorlayamaz.
Malik ve Ahmet- Zorlayabilir. (Zorlayamaz.)
Karagülle- Projede gösterilen ortak duvarın yapılması zorunludur. Masrafları iki tarafın “ortak gider vakfı”ndan karşılanır. Bir yapı grubu on ile yirmi daireden oluşur. Her yapı grubunun bir “ortak gelir vakfı” olur. Masraflar oradan karşılanır. Karşılanmazsa site tasfiye edilip yeniden inşa veya ihya edilir. Eski ortaklara pay senetleri verilir. Yeni pay senetleri ile ihya yapılır. eski ortakları payları ile iştirak ederler.
SORU:12- İki yapı arasında ortak kanal, nehir veya kuyu muattal hale gelse tamir için ortak ortağı zorlayabilir mi?
Numan, Malik, Şafii ve Ahmet- Zorlayabilir.
Süleyman- Yapı dışında ortak kanal, nehir veya kuyu muattal hale geldiğinde ilgili vakıflar tamir eder. Bu vakıfların gelirleri sitedeki vakıf yerlerinin kira payları ile işletmelerden alınan kamu payındaki haklarından oluşur.