7-HACC VE UMRE-7
Yeryüzü insanlığındır. Yaşıyanlar onu atalarından miras almışlardır. Birlikte ondan yararlanırlar. Yararlanmanın karşılığı olarak onu imar etmekle yükümlüdürler. Sonra çocuklarına miras bırakırlar.
Yeryüzünü insanlar işgal ile bölüşürler. İşgal eden başka yerlerdeki hakkından vazgeçmiş, başkaları da o yerdeki haklarından vazgeçmişlerdir. Herkes boşalmış olan yeri işgal etme hakkına sahibtir.
Herkesin emeği kendisine aittir, istediği gibi kullanır. Boşalttıktan sonra emeği geçen yerleri işgal edenler, emeğin hakkını vermekle yükümlüdürler. Yeryüzü bu ilkelere göre bölüşülür.
Kişiler aile içinde doğarlar. Başkalarının yardımı ile büyürler. Kendi güçleriyle yaşıyacak ve başkalarına yardım edecek hale gelirler. Sonra da yaşlanır ve yine yardıma muhtaç hale gelirler.
Muhtaç olanlar, varlıklarına sebep olanlardan yardım alma haklarına sahiptirler. Buna karşılık kendileri de ilerde başkalarının var olmalarına sebep olmak ve onlara yardım etmekle yükümlüdür. Erginler yaşlılara yardım eder, karşılığında kendileri yaşlanınca yardım alırlar. Böylece dünyayı borçsuz ve alacaksız terk ederler.
İnsanlar, dayanışma içindedir. Birine gelecek bir sıkıntı, herkese gelmiş kabul edilir ve birlikte direnilir. Sıkıntıya düşen yardım alır, düşmeyen yardım eder. Ölümlerinde borçlu ve alacaklı kalmazlar.
Aile çocuk yetiştirme ortaklığıdır. İnsanlığa karşı olan hak ve ödevler, ailede başlar ve ailede biter. Ergin hale gelenler nikah-aile akdi yapar, evlenirler. Bir kadın, bir doğurma devresi içinde, birden fazla erkekle cinsi ilişki kuramaz. Yakın akrabalar birbirleriyle cinsi ilişkiler kuramazlar. Bu kendilerinin ve çocuklarının sağlıkları için gereklidir. Bu her kadının kendisine eş bulabilmesi ve insanlık hizmetini yapabilmesi için gereklidir. Kadın ve erkek gizli cinsi ilişkiler kuramazlar. Bu da ailenin ve nesebin korunması için gereklidir.
Kadınlar çocuk doğurmak ve büyütmekle yükümlüdür. Buna karşılık evde söz kadına aittir. Evde çocuğu terbiye etmek de kadına aittir. Erkek eve nafaka temin etmek ve onları korumakla yükümlüdür. Dışarıda söz erkeğe aittir. Dışarda çocuğu erkek temsil eder.
Anne yoksa annenin kadın akrabaları, baba yoksa babanın erkek akrabaları yerlerine geçer. Annenin sırf kadından akrabaları diğer akrabalar, babanın sırf erkekten akrabaları diğer akrabalara tercih edilir.
Akrabalar yakınlıklarına göre usul, furu, kardeşler, usulün kardeşleri, kardeşlerin furuları olarak derecelenirler. Bunlar arasında evlenmeler yasaktır.
Anadan kardeşler yalnız kadından; babadan kardeşler yalnız erkekten ve hem anadan hem babadan kardeşler hem erkekten, hem kadından akrabadırlar. Hak ve görevleri buna göre yüklenirler. Tercih sebebi değildir. Aynı derecede akraba olanlarda bölüşme yoksa en yaşlısı hak sahibidir ve görevlidir.
Kadın ve erkekler kendi hizmetlerini yapabilmeleri için ayrı ayrı dayanışma ortaklıkları kurarlar. Nüfusları 30 ile 100 arasında olan bu ortaklığa aşiret-ocak denir. Yerleri ocak adını alır. Sözleşmeleri ve kadınların ayrı, erkeklerin ayrı başkanları vardır. Bunlardan biri de ocağın başkanıdır. Bütün kadın ve erkeklerin katıldıkları meclisleri vardır, ayrı şuraları yoktur. Sözleşmeleri şura yapar.
Erkekler kendi hizmetlerini yapabilmeleri için bir dayanışma ortaklığını kurup, hukuk düzenini oluştururlar. Kadınlar bu ortaklıktan yararlanırlar ve hizmet vermeye ehildirler; ancak, hizmet vermekle yükümlü değildirler. Buna kabile-bucak diyoruz. Bucağın nüfusu 3.000 ile 10.000 arasındadır. Yerleri bucak adını alır. Temsilcilerden oluşan meclisleri vardır. Bunlar ilmi, dini, siyasi ve mesleki şuralar-meclisler halinde çalışırlar, sözleşmeleri bunlar yaparlar. Haftalık kurultayları vardır. Erkekler katılır, kadınlar da katılabilir. Başkanlarını ilmi şura ittifakla seçer.
Erkekler birleşip bucakları içine alan daha geniş bir dayanışma içine girerler. Hukuk düzenine uymayanları bunlar askeri metodla cezalandırırlar. Kadınlar bu hizmetlere ehildirler; fakat, yükümlü değildirler. Bunlar şa'b-illerdir. Yerleri il adını alır. Temsilcilerden oluşan meclisleri ve ilmi, dini, siyasi ve mesleki şuraları vardır. Başkanlarını ilmi şura ittifakla seçer.
Erkekler birleşip illeri içine alan daha geniş bir dayanışma içine girerler. Dıştan gelecek saldırılara karşı kendilerini korurlar. Toprakların genel güvenliği bunlara aittir. Kadınlar bu hizmetleri yapmaya ehiller; fakat, yükümlü değiller. Bu yerin adı ülkedir, teşkilatı devlettir. Meclisleri ve şuraları vardır. Başkanı ilmi şura ittifakla seçer.
İnsanlık bütün kavim-ulusları içine alır. Ortak organizasyonu vardır. Kişilerin buralarda bedeni mükellefiyetleri yoktur. Siyasi güçleri yoktur. Ekonomik ve sosyal dayanışma ve yardımlaşma içindedirler. Hizmetliler ücret mukabili hizmet verir. Kadın erkek herkes aynı hak ve yükümlülüklere sahiptir. Meclisleri ve ilmi, dini, mesleki şuraları vardır. Siyasi şuraları yoktur. Başkanı, ilmi şura seçer.
Herkes hürdür. Kimse kimseye emretme yetkisine sahip değildir. Herkes sözleşme hakkına sahiptir. Sözleşmeye uymakla yükümlüdür. Herkes vekil tayin etmek hakkına sahiptir. Ehil olmayanlar vekil olamaz. Ehliyet, yeter sayıda müvekkil ile belirlenir. Ehliyetli vekil tayin etmeyenler, o topluluğa katılmamış olur ve onların yerlerinde veya topraklarında yaşıyamaz.
Herkesin hak ve hürriyetinin sınırı başkasının hak ve hürriyetinin sınırıdır. Aralarında çıkan ihtilaflar, tarafların seçeceği iki hakem ile onların seçeceği baş hakem tarafından karara bağlanır. Hakim olan sözleşmedir, tabii ve sosyal kanunlardır. Kişilik bakımından bütün insanlar eşittir.
Hakemleri, kendileriyle ve yakınları ile danışarak ilmi, dini, mesleki veya siyasi dayanışma başkanları seçer; yoksa kendileri seçer. Seçmezlerse, davacının hakemi seçer.
İnsanlığın görevi yeryüzünü daha iyi imar etmek ve ilmen ileri götürmedir. Bunun için yeryüzü kıtalara bölünürr ve kıtaların merkezlerinde araştırma vakıfları kurulur. Rasihler-mutlak müctehidler-teorisyenler içitihatlarını burada yaparlar.
Denizler dışında kalan kıtalar kavimlere-uluslara temlik edilir. Devlet toprakları bölgelere bölünerek merkezleri olan medinelerde ihtisas hizmet vakıfları kurulur.
Savunma hizmetlerinde kullanılan ve kırlar dışındaki topraklar, illere temlik edilir. İl toprakları beldelere ayrılır, merkezleri olan beldelerde kamu hizmetleri verilir.
Ormanlar dışında kalan belde toprakları bucaklara temlik edilir. Bucak toprakları köylere bölünür. Köyler kollektif çalışma merkezleridir. Buradaki işyerleri yararlanma ve işletme mülkiyetleri ilkeleri ile yönetilir. Yararlanma mülkiyetine hisse senediyle sahip olunur.
Mera ve işyerleri dışında kalan köy-mahalle toprakları aşiretlere - ocaklara temlik edilir. Aileler burada mesken edinir ve kendilerine park ve sokaklar tesis ederler. Meskenler özel mülkiyete geçer. Kendileri kullanır veya kira ortaklığı içinde değerlendirirler.
Köylerde herkesin bir işyeri bulunur, işletme mülkiyeti ona ait olur, yararlanma mülkiyeti ise hisse senedi sahiplerine aittir. Hisse senetleri tüm köy işyerleri için birdir. Bucakta yaşıyanlardan herkes alma hakkına sahiptir.
Bucak merkez köyünde-mahallesinde her ocağın bir evi vardır. Ocak halkı bucak merkezine geldiğinde orada misafir olur. Çocuklar orada kalarak ilk öğrenime devam ederler. Merkez köy-mahalle böyle oluşur. Merkez ocağı ise şura üyelerinden oluşur.
İlçe merkez bucağında her ocağın bir evi vardır. İlçeye geldiklerinde burada konuk edilirler. İlçe bucağının merkez köyü ilçe hizmetlilerinden oluşur. Yirmi beş bakanlık ve her bakanlığın on hizmetlisi vardır. Bu toplam 250 hizmetli eder.
İl merkez bucağında her köyün bir evi vardır, il merkezine geldiklerinde burada konuk edilirler. İl merkez köyü şurası il meclis üyelerinden oluşur. Bunların sayısı yüz kadardır.
Bölge merkezlerinde her bucağın bir ocağı bulunur. Bucaktan gelenler buralarda konuk edilirler. Bunlar bölge merkez ilçelerini oluşturur. Merkez ilçelerin merkez bucakları ihtisas hizmetlilerinin oluşturduğu bucaktır.
Devlet merkez ilinde her ilçenin bir ocağı vardır. İlçeden gelenler burada misafir edilirler. Bu devlet merkez bucağını oluşturur. Meclis üyeleri devlet merkez bucağını kurarlar.
Kıtada her bucağın bir evi, her ilçenin bir ocağı, her ilin bir bucağı, her bölgenin bir ilçesi ve her devletin bir ili vardır. Merkez ili o kıtaların ilçelerinden oluşur. Merkez ilçesi, insanlık araştırma merkezi olur.
Mekke Devleti'nde her devletin bir ilçesi, her bölgenin bir bucağı, her ilin bir mahallesi, her ilçenin bir ocağı, her bucağın bir evi vardır. Buraya geldiklerinde burada misafir edilirler. Mekke bucağı, insanlık merkezidir.
Bunun dışında devletlerin birbirinin nezdinde daimi elçi bulundurmaları meşru değildir. Şeriatta böyle bir şey yoktur. Geçici elçiler gönderilir. Siyasi ve ekonomik münasebetler bu elçiler aracılığı ile yapılır.
Ocaklarda mescitler olur. Buralarda cuma kılınmaz.
İnsanlar aileler halinde yaşarlar. Aileler birleşerek ocakları oluşturur. Ocaklar günlük yaşamda birbirleriyle dayanışırlar. Günde beş defa toplanırlar, cemaat yaparlar. Sabah kalkıp, vitir namazını kılarlar, ocak mescidine gelip sabah namazını kılar, mesaiye giderler. Mesai bitiminde iş mescidinde öğle namazını kılar ve evlerine dönerler. İkindi vakti namazlarını birlikte kılarlar, serbest işe giderler. Akşam vakti işten döner, cemaatle namaz kılarlar. Yatmadan önce akşam toplantısını yapar, dağılırlar.
Bucaklarda cuma mescitleri olur. Haftada bir gün, cuma günü burada toplanıp cuma namazını kılar ve haftalık kongrelerini yaparlar.
İlçe mescitlerinin çevresi büyük, içi ise bucak mescitleri kadar yapılır. İl mescitleri daha büyüktür ve burada tedrisat yapılır. Ders yapmak isteyenlere il merkezinde iş ve ev verilir. Resmi mesailerini işte, diğer mesailerini derste geçirirler. Dersler takrir şeklinde olmaz. Hoca ile talebe arasında ikili diyalogla olur, öğrencilerin birbirleri ile yapacakları diyaloglarla olur.
Bölgelerde il mescitleri olur, çevreleri daha büyüktür. Devlet merkezinde ise daha büyük mescit yapılır. Buralarda dersler görülür.
Bölge merkezlerinde devlet merkezi mescitleri vardır, çevresi daha büyüktür. En büyük mescit Mekke'de bulunur. Çevrede evler yapılamaz. Arafat bu çevrenin meydanıdır.
Halk, cuma namazlarını kendi mescitlerinde kılar. Yılda iki defa kılınan bayram namazlarını isteyen kendi bucağında, isteyen ilinde, isteyen devlet merkezinde, isteyen de Mekke'de kılar. Ancak ömründe bir defa herkese Mekke'de hac yapmak farzdır.
* * *
Her bucak ortalama beş bin kişiden oluşur. Ortalama ömür 50 yıl kabul edilirse, her yıl 5.000/50 = 100 hacı gidecek, demektir. Dönüşler onbeş gün içinde olacak, gidişler peyder pey olacaktır. Her devlet, her yıl, bir milyon hacı gönderecek, yüz milyon insan Mekke'de ağırlanacak, demektir. Mekke bir bölge büyüklüğünde olduğuna göre, bir kimse on kişiyi misafir edecek anlamındadır. İşte geleceğin organizasyonu budur.
Hac yolu, Güney Amerika'dan, Kuzey Amerika Bering Boğazı'ndan geçer, İran ve Bağdat'tan Mekke'ye ulaşır. Avrupa'dan gelen kol, İstanbul'dan geçerek Medine'den Mekke'ye ulaşır. Afrika'nın merkezinden kalkan kol, Süveyş Kanalı'ndan geçerek kuzeyden gelenlerle birleşir. Pekin'den bir kol, kuzeydeki kolla birleşir, Avusturalya'dan gelen kol, İran'da birleşir.
Devletlerin hacıları kıta merkezlerinde birleşip, Hac Yolu ile Mekke'ye ulaşırlar. Her il kendi bölgesinde toplanır ve kafileye katılır. Hac yolunun inşası ve güvenliğinin sağlanması hacılara farzdır.
Hac İslam'ın beş rüknünden biridir. Rükünlerden biri, müslüman olduğunu dil ile ikrar ve kalb ile tasdiktir, bu söze sahip çıkıp, savunmadır. Saldıranlar olursa korunmadır. İnsanlara anlatıp davet etmektir. İkincisi namazdır. Bu vakitleri düzenleme diğer insanlarla birleşmedir. Üçüncüsü zekattır. Malları denetime alma ve diğer insanlarla üretimde birleşmedir. Dördüncüsü oruçtur. Kötülüklerden birlikte korunmadır. Beşincisi tüm insanlık içinde bir araya gelip ortak barışı sağlamaktır. Bunlar bir elin beş parmağı gibidir. Şehadet kelimesi baş parmağı, işaret parmağı namazı, orta parmak zekatı, ek parmak orucu, serçe parmak da haccı temsil eder. Namaz ve oruç bedeni, zekat ve hac mali ibadettir. Hacda bedeni ibadet de vardır.
Oruç mü'minlere farzdır. Mekke beynelmilel şehirdir. Kim dahil olursa emin olur. Orada kital yapanlar ve oranın kendi malları olduğunu iddia edenler hariç.
Mekke müşrikleri istisna edilmiştir. Kur'an'da müşrikler, cem-i müzekkeri salimin marifelisi ile gelmiştir ve ondan istisnalar yapılmıştır. Cins veya istiğrak için değil, ahd içindir. Mamafih kıyas ile teşmil edilebilir. Bu da ahdi bozmaları ve Mekke'ye sahiplenmek istemeleridir.
İnsanın hacca gitmeden evvel evlenmesi, işini kurması ve sonra yaşayışı ve işi bozulmayacaksa hacca gitmesi gerekir. Cihad yapanların cihadı aksayacaksa, cihadı terkedip hacca gitmesi gerekmez. Mekke'de İslam Düzeni yoksa, orada onun tesisi için cihad etmesi farzdır. Batıl sistem içinde hacca gidenler, tekrar gitmekle mükelleftirler. Bir müslüman vizesiz Mekke’ye giremiyorsa, vize almak için uğraşması farz değildir.
Ev ve işyerleri taksite bağlanmışsa ve hacca gitmekle taksitler aksayıp evi elden gitmeyecekse, işi bozulmayacaksa hacca gitmesi gerekir.
Onbeş yaşına gelen herkesin bir işyeri olması gerekir. Bu işyerinin yararlanma mülkiyeti başkasında olabilir. İşletme mülkiyeti ona ait olmalıdır. Evlenen her çiftin oturabilecekleri evleri olmalıdır. Bir çocukluya kadar iki odalı, dört çocukluya üç odalı, altı çocukluya dört odalı ve daha fazla çocukluya beş odalı ev verilmelidir.
Evin kirasını ödeyemezse de evden çıkarılmamalıdır. Daha fazla ödemesi halinde ise o oranda eve ortak olmalıdır. Emekli olunca evi taksit taksit satarak kendisine ek maaş sağlıyabilmelidir. Parasını ödediği kısım varislerine kalmalıdır.
Yol güvenli değilse koruma tutup, hacca gitmek mükkellefiyeti yoktur. Devlet ayak bastı parasını istiyorsa, bulunulan devlet çıkış paralarını alıyorsa, kişiye haccetmek değil; cihad etmek farzdır. Ben bu içtihad üzereyim. İslam devletleri birleşip hac yollarını tesis etmek ve bu yollar üzerinde emniyeti sağlamakla yükümlüdürler. Bunu yollar vakfı ile yapmalılar. Devletler bunun için transit geçitler vermeliler. Bu daralıp genişleyen bir arazi şerididir. Üzerinde otoban yollar, gidiş geliş demiryolları, hava iniş yolları ve meydanları bulunmalı. Güzergah üzerinde “gayrı zi zer” mağazalar ve fabrikalar olmalı. Buralara malların girişi ve çıkışı serbest olmalı, yani, serbest bölge olmalıdır. Uluslararası enerji nakil hatları, gaz, petrol, su ve boru hatları buralardan geçmelidir. Bunların işletilmesinden alınacak vergiler bu vakfa ait olmalı ve yolcuların emniyetini bunlar sağlamalıdır. Buraların siyasi güvenliğini ise tüm İslam devletleri sağlamalıdır.
Bu İslam devletleri içine bütün devletler dahildir. Kabe'yi ziyaret, nasıl bütün insanların hakkı ve görevi ise bu güvenliği sağlayacak olan da uluslararası güvenliktir. Buraya her devlet katılabilir. Katılmaya zorlanamaz. Ancak transit yolun inşasına izin vermezse veya yola saldırırsa onunla savaşmak bütün İslam (barış) devletlerine farzdır.
Hava, deniz limanları da serbest bölgelerdendir. Hac yollarının bitiş yerleridir. Aynı hükme tabidir. Hava güvenliği ile deniz güvenliğini sağlayan ayrı vakıflar kurulur. Her taşıt bir limana kayıtlıdır ve vergisini o limana öder. Özel taşıtlar vergi ödemezler. Ticari taşıtlar gelirlerinden bir payı vergi olarak verirler. Bu da beşte birdir. Bunlardan devlet vergi payı almaz, tüm pay vakıflara gider. Vakıflar bölüşürler. İl içinde kalan taşıtlardan devlete pay verilmez. Eğer ülke içinde seyahat ruhsatı varsa, devlete de pay verilir. Uluslararası sularda seyahat edenler insanlık vakıflarına vergi payı öderler.
On kilometrenin yukarısı uluslararası sahadır. Beş kilometrenin yukarısı ülke sahasıdır. Denizlerde de on kilometre karasularıdır. Beş kilometre il sularıdır. Bir kilometre bucak sularıdır.
Kadınlara için ayrı misafirhaneler varsa ve mahremiyet yok olmuyorsa, yolculuk ve hacca gitmeleri caizdir. Kadınların gerek işte, gerekse yolculukta kapalı yerlerde yabancılarla tek başına kalmamaları gerekmektedir. Bu hem güvenliği için, hem de kötü anlardan korunması için gerekmektedir. Herkese açık ve her zaman, herkesin gelip gireceği veya geçeceği yerlerde tek başına dolaşmada, yabancı erkeklerle beraber olmada bir mahzur yoktur. Bunun için yollarda gerekli tedbirler alınır. Kadın yatakhaneleri, tuvaletleri, banyoları ayrı yapılır. Yemek ve ibadet yerlerinin ayrı olması gerekmez. Ailece kalınan yerler ayrıdır. Arabalarda kadınlar ayrı, erkekler ayrı oturur. Aralarında bir mahrem veya çocuk oturur veya boş bırakılır. Kadın bu şartlar yoksa kendi yerine başkasını göndermekle yükümlüdür.
Başkasının adına hacca giden kişi kendisi hacı olur. Çünkü kurultaya o katılmaktadır. Cemaat hacca gidenlere hediyeler verir, hacı bunları götürür, satar. Hacca gidenler bu tür hediyeleri alıp getirirler.
Umre yapacaksa umre kendisinin olduğu için kurbanı kendisi keser, etler birleştirilir ve geri getirilir. Su götürür, zemzem suyu ile birleştirilir ve geri getirilir. Taşlama taşları götürülür, o sayıda taş geri getirilir. Bunların hepsi hac yapana aittir. Taşlarla mozayık yapılır ve giriş kapısında bırakılır. Herkes buranın hacı evi olduğunu bilir. Bunları beraber yapmaları ve mozayık taşını ikilemeleri caizdir ve müstehabtır.
Kurbanları herkes kendi bucağından gönderir. Hayvanların otlaya otlaya gitmeleri efdaldir. Her yerin otundan beslenmiş olurlar. Hac yollarında hayvanların giderken otlamaları için yollar ve sahalar ayrılır. Ayrıca buralarda civardan getirilen otlar satın alınır ve yedirilir. Hayvanların vasıtalarla taşınmaları caizdir. Ancak yer yer indirip yerli yemlerden satın alarak yedirirler. Gemilerle nakli halinde de adalara veya kıyılara uğrayıp, yemler alırlar.
İhram, hac veya umre kıyafetinin giyilmesi ile belirlenir. İhram olmadan hac kıyafetini giymek haramdır. Hac kıyafetini giyenler bir takım yasaklara uymak zorundadırlar. Ayrıca bir takım fiilleri de yapmak zorundadırlar. Hacdan veya umreden vazgeçmeleri halinde borçlu kalırlar. Ayrıca kurban göndermeleri gerekir.
Hac kıyafetini giymenin başka bir nedeni ise kimin ihramda olduğunun bilinmesi ve başkalarının ona göre davranmalarına yardımcı olmaktır. Bu kural her toplantıda uygulanabilir.
Katılma kıyafeti belirlenir, katılma hak ve vecibelerinden yararlanmak için o kıyafetin giyilmesi gerekir. Mesela bir akilenin dayanışma ortakları mescitte toplantı yapsalar, özel elbise giyer ve öyle katılırlar. O elbiseleri başkaları giyemez, katılanlar da başka elbise giyemez. Bir hoca mescitte ders verirken talebelerden özel kıyafet giymelerini isteyebilir. Böylece kimin talebe, kimin misafir dinleyici olduğu bilinir.
Devletler, iller ve bucaklar (Bunlar seçimle oluşan siyasi yönetimlerdir.) kendilerine has kıyafetle dolaşabilirler. Başkaları o kıyafetleri giyemezler. Bunun için elbiselerinin üzerine işaretler konur. Ayrıca ilmi mertebeleri gösteren işaretler de konabilir. İnsanlardan ona göre muamele görür.
Eskiden katı halde yaşıyan topluluklar vardı. Birbirleriyle ilişkilerde bulunanlar, birbirlerini tanırlardı. Şimdi ise sıvı ilişkiler vardır. Birbirleri ile ilişkisi olanlar birbirini tanımazlar. Bunun kıyafete intikal ettirilmesi gerekir.
Bugün trafik arabaları numaralanmaktadır. Ancak bu yeterli değildir. Bunun daha belirgin hale getirilmesi gerekir. İnsanların da kıyafetlerinin belirginleştirilmesi gerekir.
Ocak içinde yüz kişi yaşar. İlk iki rakam ocak içindeki numarayı; sonraki harf köyü, sonraki harf bucağı; üçüncü harf ise ilini; ondan sonra gelen üç harf bölgeyi, devleti ve kıtayı göstermelidir.
Bu rakamları simgeleyen baş örtülerine şekiller veya yıldızlar; elbiselere şeritler konabilir. Renklerden yararlanılabilir. Bu şekil ve biçimler zamanla oluşur. Numaralama ise standart hale getirilmelidir. Ülke ve bölge numaraları koyarken enlem ve boylamlardan yararlanılabilir. Hacdaki ihram müessesesi insanlara bunları öğretmektedir. Bu kurallar kıyas yoluyla ortaya çıkmaktadır, devlet belirleyecekdir.
Cezaların illetleri:
1) Kasdi cinayetlerde kısas esastır.
2) Hukuki kararlara rıza göstermemek askeri infazı meşru kılar.
3) Suç fiillerinin gizli yapılması, devlete karşı işlenmiş suçtur. Dayak veya uzuv kesme cezaları verilir.
4) Mağduriyeti gidermeme durumları, akraba evliliği.
5) Zararların tazmini.
6) Kamu zararlarının tazmini.
Cezaların iki nedeni vardır. Biri tazminat, diğerinde ise caydırıcılıktır. Caydırıcılıkta işlenen suçun türü aynı ise ceza bir tanedir. Hırsızın yalnız bir kolu kesilir. Zaniye bir defa ceza verilir. Hırsız bir daha hırsızlık yaparsa sadece tazmin eder. Zina eden bir daha zina yaparsa ceza verilmez, üçü aşarsa fuhuş cezası verilir. Cima haccı ifsad ettiği için cezası yoktur. Ancak hacca devam edip, bitirmesi gerekir. Bırakırsa büyük baş hayvan kesmesi gerekir.
Cinsi ilişki iki grupta toplanır. Biri uzaktan ilişki, diğeri temaslı ilişkidir. Uzaktan ilişkide hüküm, taraflar için ayrı ayrıdır. Birisinin cezası, diğerininkine eşit olmayabilir. Uzaktan ilişki, erkekler için tad alma, sertleşme, su gelme, meni gelme olmak üzere dört derecedir. Bakışma veya cinsel söyleşme ile vuku bulduğunda tad alma için bir fitre, sertleşme için iki fitre, su gelme için dört fitre ve meninin gelmesi halinde bir kurban, ceza olarak verilmelidir. Kadınlar için uzaktan cinsi ilişki tad alma ve su gelme olmak üzere iki mertebedir. Tad almada bir fitre, su gelmede iki fitre ceza vermesi gerekir. Dokunarak ilişkide erkekle kadının hükmü birdir. Bir fiilde erkek için hangi ceza varsa, kadın için de aynı ceza vardır. Dokunma, etin ete değmesi, birinin uzvunun diğerinin etine değmesi, uzvun uzva değmesi ve erkek uzvunun dişinin uzvuna girmesi olmak üzere dört derecedir. Başın kapanması yeterli olup, meninin gelmesi şartı yoktur. Tam cinsi ilişkide hac veya umre fasid olur, kişi hac veya umreye devam eder ve normal olarak bitirir. Sonra en yakın zamanda kaza eder. Bu takdirde kurban gerekmez. Bitirmeden terk ederse hem kaza etmesi, hem de büyük bir kurban kesmesi gerekir. Uzvun uzva temasında bir kurban, bir uzvun diğerinin etine temasında dört fitre, örtülü uzuvlara temasta iki fitre, el ve yüz gibi açık uzuvlara temasta bir fitre ceza verilmesi gerekir.
Kurbandan maksat, yeryüzünde mevcut bütün hayvanlardan bir kısmını Mekke'de kesip, orada karıştırmak ve hacıların bu etlerden yemelerini sağlayarak bütün dünyada gıdalanma ve hastalıktan korunma dengesini oluşturmadır. Mekke civarında sırf kurbanlık için hayvanlar yetiştirilmesi, satılması ve bu hayvanların kurban edilmesi caiz değildir. Dünyanın değişik taraflarından gelen hayvanlardan oluşmuş haremin dışındaki hayvan pazarlarından alınıp kesilmesi gerekir. Temettü kurbanlarını ise doğrudan herkes kendi beldesinden temin etmesi ve hac sürüleri ile göndermesi gerekmektedir.
Çevrenin sağlığını ve dengesini bozan her çeşit hayvanın ve nebatın yetiştirilmesi haramdır. Çevrenin dengesini bozan avlanmalar, ağaç kesmeler ve otları yolmalar da haramdır. Bu hususlar mesken ve işyeri sözleşmelerinde belirlenir. Ayrıca köylerde meralar, beldelerde ormanlar, bölgelerde dağlıklar ve kıtalarda denizler adalara ayrılır ve her adanın temsilcileri tarafından yasaklar ve cezaları belirlenir. Bu yasaklara uymayanlar oralarda belirtilen kefaret cezalarını öderler. Bu hususta bedeni ceza konamaz.
Yabancıların şehir merkezlerine gelip konaklamaları yanlıştır. Şehre gelenler şehrin kenarlarındaki konak yerlerinde konaklar, oradan gündüzleri şehre girer ve işlerini yaparlar. Geceleri ise şehrin kenarına çıkarlar. Hazret-i Peygamber Mina'daki işini bitirince orada konaklamak istememiş, sonra Mina'dan hareket ederek Mekke'ye doğru yol almıştır. Mina harem içindedir. Mahseb'de veya Betha'da konaklamışdır. Biz bunun için Mikat'ın dışında her devlet için bir ilçenin tesis edilmesi gerektiği içtihadındayız. Her bölgenin burada bir bucağı ve her ilin bir köyü, her ilçenin bir ocağı, her bucağın bir temsilcisi olacaktır. Bu ilçeler Mikat’ın çevresinde dizilirler ve çevre yoluyla birbirleriyle buluşup tanışırlar.
Bu beldelerde her bucakta üretilen malların birer numuneleri bulunur. Satış, anlaşma ve bağlantılar yaparlar. Bunlar Arapça bilir ve diğer bütün dünya ülke temsilcileri ile Arapça yoluyla anlaşırlar. Her dilden Arapçaya, Arapçadan da o dillere çeviriler yapılır.
Ayrıca hillin hududunda, haremin içinde her ilçenin bucağı bulunur. Bucaktakiler hacılara rehberlik ve tercümanlık yaparlar. Mekke'ye gelen hacılar buradaki yerlerde misafir edilirler. Her yerde kanalizasyon, tuvalet ve su bulunur. Gusl yeri ve yemek pişirme yeri bulunur. Temizliğe riayet olunur. Gecelerin dışarda geçirilmesi efdaldir. Mihsab bu bakımdan siteleşmede bir nusuktur. Benzer teşkilat tüm dünya merkezlerinde yer alır.
İSTİTAA : Mali imkan
Ulaşım imkanı
Yol emniyeti
Bedeni imkan
İHRAM : İhram elbisesini giyme
Cinsel ilişkiyi terk
Hakkı resi terk
Sayd ve kaı terk
NUSUK: İfrad
Kıran
Temettü
Umre
CEZALAR: Deve
Koyun
Sadaka
Oruç
ZAMAN: Haram ayları
Hac ayları
Arafa günü
Nahır günleri
MEKAN: Mikat
Harem
Mescit
Safa Merve
Müzdelife
Mina
Arafat