Cehennem hayatından kurtuluş önerisi
Son yazımızda madem “Çağımızdaki cehennem hayatı ve çaresi” dedik, bazı detaylar üzerinde durduk ve çare olarak “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” önerdik…
Üstüne üstlük bu yazımızın yayımlandığı gün, ESAM İstanbul Şubesi olarak, ESAM Genel Sekreteri Prof. Dr. Arif ERSOY’un başkanlığında, “İstanbul Termal” tesislerinin inşa edilmekte olduğu mevcut “İstanbul Tuzla İçmeler” tesislerinde sabahtan akşama kadar adeta düşünce fırtınası yaptık, çağımızın sorunlarına “çareler ve çözümler” ürettik…
Kırk yıllık Adil (Ekonomik) Düzen Çalışanları olarak çözüm önerisi sunalım… Evet, “çözüm önerisi” sunalım ve mesela diyelim ki; çağımızdaki cehennem hayatından kurtulmanın çare ve çözümü “100 DAİRELİK APARTMAN PROJEMİZ” olabilir…
***
100 dairelik apartmanlarda her kat bir aşiretin yani on aileden oluşan bir ocağın “barındığı yer” olduğu gibi; 100 dairelik apartmanın altında ayrıca 200 kişilik “çalışma yerleri” vardır. Apartman sakinleri istedikleri zaman oraya inip iş yapmaktadırlar. İşler öyle ayarlanmıştır ki, işe gitmedikleri zaman sadece kendi gündelikleri yani günlük yevmiyeleri gelmez ama kimseye zarar vermiş olmaz. Kazanmak ve yaşamak için dışarıya gidip saatlerce yolculuk yapma, özellikle büyük şehirlerde “trafik çilesi çekme” durumunda olmayacaklardır. Kişiler evlerinin altındaki işyerlerine inip çalışacak, hem boş vakitlerini dolduracak hem de gelirlerini ve geçimlerini temin edeceklerdir...
Bir apartmanda oturan insanlar yalnız akşamları ve geceleri kendi katlarında değil, gündüzleri iş zamanında da beraber olacaklardır, “Sosyal Yapı” tam olarak oluşacaktır. Kişinin kendi odası var, kendi dairesi var, kendi katı var ama bir de aynı çevrede “kendi işyeri” var. Doğduğunda başlamıştır bu birliktelik; birbirlerine her yönleriyle alışmış olan bu insanlar için dünya adeta kendi 100 dairelik apartmanlarındaki “evlerinden” ve 200 kişinin birlikte çalışıp birlikte üretim yapabilecekleri “işyerlerinden” oluşmuştur...
Çalışanların bir işyerindeki birliktelikleri yanında çalışmayanlar da o saatlerde çatıdaki teras katına çıkmakta, orada “birlikte eğitim ve beraber olma” ihtiyaçlarını gidermekte... Beş dönülük araziden oluşan “geniş bahçelere” inen çocuklar oyun oynamakta... Zaman zaman büyüklerin nezaretinde çıkıp kırlarda ve diğer yerlerde gezebilmekte...
İşyerlerinde artık herkes her şeyi üretmiyor; her apartman yalnız bir veya birkaç mal üretmekte veya hizmet sektörü olarak belli bir hizmeti sunmakta...
Amcalardan, ablalardan, ağabeylerden, büyüklerden, ustalardan uzmanlardan öğrendiği bu sanatı ömrü boyunca icra etmekte... Üretilen malların pazarlanmasına karışmamakta... Mallar semt tüccarları tarafından pazarlanmakta... Mallar tüm dünya pazarlarına ulaşmakta... İhtiyaçlar da tüm dünya pazarlarından gelmekte... Ham maddeyi tüccar getirmekte... Bunlar sadece işçilik ve ustalık yapıp ürettiklerini teslim etmekte...
Kişilerin iş bulma veya malları pazarlama dertleri yok... Kredimi kapatamadım, kiramı ödeyemedim, elektrik parasını ödeyemedim, diğer herhangi bir ödememi yapamadım diye dertleri yok... Orta veya asgari değerde her şey bedavadır ve aidatsız olarak sigortalıdır...
Bununla beraber herkesin çalışma zevki, üretme arzusu, okuma arzusu artmakta... Çünkü kim çok bilirse meslekî derecesi ona göre artacak... Kim çok çalışırsa ona göre kazancı fazla olacak... Dışarıda apartmanı dışında daha kazançlı iş bulduğu zaman oraya gidip orada çalışacak... Bakkalından daha ucuz bakkal bulursa oradan alışveriş yapacak... İnsanlar arasındaki yarış devam etmektedir ama bu yarış “yaşamak” için değil “daha üstün seviyedeki hayat” için olacak; teşbihte hata olmazsa, “dünyadaki cennet hayatı” için olacak...
***
Hülasa…
Bugünkü “ZALİM DÜNYA DÜZENİ” cehennem hayatıdır... “100 DAİRELİK APARTMAN PROJEMİZ” ise cennet hayatıdır... Bu projenin gerçekleşmesi için bir an önce başlayıp çalışmak, çalışmak, çalışmak gerekmektedir… Ve’s-selâm mea’d-dua, dua…