Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
Bugün çağımız dünyası yani tüm yeryüzü FAİZLİ SÖMÜRÜ SİSTEMİ üzerine bina edilmiş “merkezi yönetimlerle” yönetilmektedir. “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki ana sorunların müsebbibi bu sistemdir. Bu tespit ana tespitimizdir.
Elbette bu böyle gitmez, böylesine sosyal tufan seviyesinde sorunları olan bir dünya düzeni varlığını sürdüremez; nitekim sürdüremiyor. Bu da bir diğer tespitimizdir.
‘Bu böyle gitmez’ dedikten sonra bir şey daha söylemek, daha doğrusu ‘peki, ne olacak’ sorusuna cevap vermemiz gerekiyor. Bizim bu soruya cevabımız şöyle:
Tav’an veya kerhen yani ister istemez, kansız/barışlı ya da kanlı/savaşlı bir şekilde yani her halükârda yaşanacak yahut hâlen yaşanmakta olan bir hercümerçten sonra “ADİL KUR’AN DÜZENİ” gelecektir… Bu düzen geldiği zaman bu “zalim faizci sömürü düzeni” tamamen ortadan kalkacaktır… Bu arada eskiden yani zalim sömürü düzeni döneminde yapılmış olan yanlışlıklar, haksızlıklar, adaletsizlikler olabildiğince düzeltilecektir...
Bugün sömürü sermayesi zannediyor ki faiz yok olursa benim kazancım fesada uğrayacaktır. Tam tersine, bizzat “faiz” onu mahvoluşa sürüklemekte ve böyle devam ederse tamamen yok oluşa götürmektedir. Hadi, ona yani sömürü sermayesine de bir ümit kapısı açalım. “Adil Kur’an Düzeni”ni kabul ederse, sistem ona da helalinden yani faize bulaşmadan servetler kazandıracaktır; yeter ki tövbe edip, ıslah olsun, sömürü ve faizden vazgeçsin...
Faizsiz düzende de elbette sermaye vardır ve sermaye devamlı kazanç içindedir. Önce halk artırdığı emekle yatırım yapmaktadır, çocuk yapmaktadır ve daha fazla nesil bırakmaktadır. Sermaye de bu arada kârını sürdürmede daha yeni alanlar keşfedecektir.
Çağımız dünyasını ve eldeki verileri yani imkânları hesaplama açısından şöyle bir genel değerlendirme yapabiliriz. Bir aile 10 dönüm yerde tarım yapabilmektedir. Bu da iki aileye yetecek ürün alabilmek demektir. Yani 10 dönümlük yer 10 kişiyi yaşatmaktadır. Bugünkü insanlara 10 milyar dönüm yetmektedir. Bu 10 milyar dönüm on milyon kilometrekaredir. Dünya’daki karalar 150 milyon kilometrekaredir. Demek ki olması gereken nüfusun henüz onda birindeyiz. Sermeye mevcut teknoloji ile bile daha on misli yatırım alanları sahibidir. Doğayı vahşice tahrip etmeden, çevreyi kirletmeden, sadece mevcut imkânları ve teknolojiyi değerlendirmek suretiyle 150 milyar nüfus yaşayabilir. “Adil Kur’an Düzeni”ni kabul edecek sermayenin önü böylece on misli açılmaktadır.
Sömürü sermayesi tövbe ederse, sermayeye takılıp kuyruk olanlar da tövbe ederlerse;
- Allah’ın mağfireti ve rahmeti onlar için de hazırdır...
- Her zaman onlara da 150 milyar nüfusu nasıl yaşatacaklarını gösterebiliriz...
SONUÇ olarak sermaye veya devlet ya da ikisi birlikte ne yapacak?
- Faizsiz faydalı ve müspet yatırım yapacak…
- Nüfusun artması için çalışana lojman yapacak…
- Nüfusa göre herkese âdil bir şekilde bölüşme yapacak...
- Devlet bunları bizim/halkın vereceği vergiyle/zekâtla yapacaktır.
İşte…
Allah’ın mağfireti ve rahmeti tüm insanlığın üzerinde bu şekilde gerçekleşecektir.
KUR’AN tüm insanları, halkı, sermayeyi ve devleti bir yere çağırmaktadır.
Lojmanlı yüz daireli işyeri apartmanlarını yapmaya çağırmaktadır.
Seçim sermayenin ve elbette bütün dünyanın, bütün insanlığın:
- Ya hayatın dinî-ilmî-iktisadî-siyasî her alanını kapsayan “SOSYAL TUFAN”…
- Ya da kurtuluşa giden “ADİL KUR’AN DÜZENİ” kurtuluş gemisi...