http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/7_Haziran_Secimi_sonucundan_alinacak_dersler/25043#.VXYA6c_tmko
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
Siyaset ile meşgul olanlar iyi bilir, bu meşgale “sabır, sebat, dirayet ve siyaset ilmi” gerektirir. Uzun yıllar siyaset yapmış ve saydığım bu dört özelliği taşıyan “Millî Görüş Hareketi” kurucu lideri Necmettin Erbakan ile kırk yıl çalışmış biri olarak diyorum ki…
Evet, siyaset “sabır, sebat, dirayet” ve de Millî Görüş Hareketi yani Saadet Partisi mensupları için ayrıca çok ama çok “fedakârlık” gerektirir ama bir de “SİYASET İLMİ” de gereklidir.
Genel olarak bu köşedeki makalelerimde ve özel olarak da kitaplarımda bu mesele yani “siyaset ilmi” üzerinde “ADİL DÜZEN” merkezli olmak üzere çok durdum; aynen Necmettin Erbakan Hocam gibi son nefesime kadar da durmaya devam edeceğim…
Aradan 13 yıl geçtikten sonra, bu seçim sonucuyla da iyice anlaşıldı ki; Türkiye’nin ana sorunları “AKP/ANAP vs zihniyeti” ile çözülemez.
Bunun detaylarını bundan önceki “Yapamadılar, ya-pa-ma-ya-cak-lar” başlıklı yazımda yazdım, detaylar tekrar okunabilir...
İşte, bundan dolayı bu seçimde en büyük dersi “Adalet ve Kalkınma Partisi” almalıdır. “ADALET” mülkün yani yönetimin temelidir.
Seçim barajından her alandaki yönetime kadar yani uygulamada “adalet” olmazsa, çekirge birkaç defa sıçrar ama sonunda seçmen duvarına toslar ve TOSLADI!
Demek ki neymiş?
Sadece isim olarak “adalet” kelimesi yetmiyormuş…
Millî Görüş gömleği çıkarılıp “adalet” yani “ADİL DÜZEN” ceketi hiç giyilmeyince, olacağı buydu!
Ama bunun anlaşılması için -hem de tek başına iktidarla heder edilen- 13 yılın geçmesi gerekti.
Halkımız sonunda gerçeği gördü ve iktidar partisine ilk büyük dersini verdi...
Peki, tek başına iktidar olan partisi dersini aldı mı?!. Bekleyip göreceğiz…
Aslında bugünkü yazımı daha genel bir değerlendirme ile sürdürmeyi düşünüyordum ama birkaç önemli değerlendirme ve köşe yazısı bu düşüncemi değiştirmeme sebep oldu. Bunlardan sadece ikisinden söz edeceğim.
Daha genel değerlendirmeler gelecek yazılarda…
Ünlü anketçi Adil Gür’ün 7 Haziran seçim değerlendirmesi özetle şöyle: “HDP 2014 yerel seçimlerinde 6.2 oy aldı. Bu seçimde yüzde 100'den daha fazla oy oranını arttırdılar. 4 puanı Ak Parti'den, 2 puan CHP'den, 1 puan da diğer partilerden aldı; MHP'den dahi oy aldı. Bu seçimde barajı geçsin diye oy veren seçmen oldu. Muhafazakâr Kürt seçmenler AK Parti'den HDP'ye geçti. İstanbul'da AK Parti yüzde 9 oranında oy kaybetti...”
Ali Bulaç “Top AK Parti’de!” başlıklı daha geniş ve detaylı bir değerlendirme yapmış. İlk dediği şu: “AK Parti genelde Kürt seçmenin 2/3’ünün oyunu alıyordu, bu seçimde dindar Kürt seçmen AK Parti’yi bıraktı. Bundan sonraki seçimlerde söz konusu dönüşü AK Parti’nin pozitif, HDP’nin negatif performansı belirleyecektir...”
Sonra 10 madde ile durumu özetlemiş; özetin özeti şöyle:
“1) AK Parti, Türkiye’yi kutuplaştırdı ve kutuplar arasında çatıştırdı… 2) Sayın Cumhurbaşkanının bir parti lideri gibi meydanlara inmesi… 3) AK Parti, kötüye giden ekonomiyi iyileştirme konularında umut vermedi; gelir adaletsizliğini düzeltmedi; şehirleri belli bir zümreyi zenginleştirmek üzere rant alanına çevirdi… 4) Bir Müslüman’ı utandıracak derecede kibir, umursamazlık, şımarıklık… AK Partililer herkese tepeden bakmaya başladı… 5) Nerede yetiştiği belli olmayan gazeteciler ve danışmanlar AK Parti adına toplumun çeşitli kesimlerine tehditler savuruyor… 6) Ortadoğu’da içine düşülen hatalar… 7) “Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları” ve artık ayyuka çıkmış söylentiler… 8) Muhafazakâr Kürt seçmen “çözüm süreci”nden vazgeçilmesinin maliyetini AK Parti’nin önüne koydu… 9) İnanılmaz bir adaletsizlikle seçim kampanyası yürütüldü, vicdan ve iz’an sahiplerini rahatsız etti, infiale yol açtı… 10) İsraf, ihtişam tepki gördü...
Yüzde 10 barajı büyük adaletsizlikti...
Baraj yüzde 5’e indirilseydi AK Parti tek başına iktidar olabilirdi, kapatmadığı tuzak çukuruna düştü...”
Ne dersiniz, 13 yıllık iktidar partisi seçmenin verdiği bu dersi alır mı?..
Almazsa…