Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
ERBAKAN HAFTASI ve “ERBAKAN’I ANMAK, ANLAMAK VE ERBAKAN GİBİ YAPMAK” vesilesiyle, “İSLAM EKONOMİSİ ÇERÇEVESİNDE NECMETTİN ERBAKAN’IN ADİL DÜZEN SÖYLEMİ” akademik çalışmasını değerlendirmeye devam ediyoruz… Çalışma “NECMETTİN ERBAKAN’IN EKONOMİK SÖYLEM VE UYGULAMALARI” adlı “YÜKSEK LİSANS TEZİ”nden türetilmiş...
Bugün, çalışmanın “Erbakan’ın Adil Düzen Söyleminin Teorisi” üzerinde duralım.
ADİL EKONOMİK DÜZEN, kapitalizm ve sosyalizm sistemlerinin dışında İslami prensiplere dayanan ayrı bir ekonomik sistem olarak ifade edilmektedir (Erbakan 2010). Erbakan, Adil Ekonomik Düzeni, 80’li ve 90’lı yıllarda uygulanan rant ekonomisine karşı faizsiz bir üretim ve kar ortaklığı sistemi üzerine söylemleştirmiş ve program haline getirmiştir. Mevcut düzeni rant ekonomisi olarak dile getiren Erbakan, bu ekonominin insanları sömürdüğünü söylemektedir (Erbakan 2010).
Erbakan’a göre, “hâlihazır ekonomik zulümlerden kurtulmak ve bu zulümlere sebep olan mikropları ortadan kaldırmak ancak “ADİL DÜZEN” ile mümkündür. Millî Görüş, “Yeniden Büyük Türkiye”yi kurmak için, bugünkü anayasaya aykırı köle düzenini ortadan kaldıracak, yerine anayasada sözü edilen herkese refah getiren, herkese hakkını veren ve herkese fırsat eşitliği tanıyan bir sistemi oluşturacaktır”. Ona göre, Millî Görüş’ün kuracağı yeni düzende faiz olmayacak, haksız vergiler kalkacak, paranın değeri hak ölçüsü olarak kabul edilecek, sağlam paraya geçilecek, karşılıksız para basılmayacak, paranın değeri düşürülmeyecek ve krediler adil ölçüler içinde faydalı iş yapacak herkese verilecektir. Böylece herkes bugünkü düzende bir ekmek aldığı parayla üç ekmek alma imkânına kavuşacak ve aynı işletme sermayesiyle bugünkünün üç misli fazla üretim yapabilecektir. Bugünkünden üç misli fazla insan çalışabilecek, her şeyin fiyatı üçte birine düşecek, herkes üç misli fazla satın alma gücüne kavuşacak, en ucuz üretim Türkiye'de olacak, ihracat artacak, müslüman ülkelerle “Ortak Pazar” kurularak onların ihtiyaçları Türkiye'den karşılanacak ve böylece Türkiye, çok kısa bir zamanda dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olacaktır (Erbakan 1991).
Erbakan’a göre ADİL EKONOMİK DÜZEN, “(…) temel prensipler itibariyle, kapitalizm ve komünizmin bazı ilkelerini bir araya toplayarak yeni suni bir düzenin kurulmasına çalışılması olayı değil, insanlığın uzun süre kapitalizm ve komünizmi denedikten, bunların zulüm, sosyal patlama ve felaketten başka bir şey getirmediğini gördükten sonra, bu dejenere sakat düzenleri, bu düzenler vasıtasıyla kabul edilmiş olan yanlış, haksız ve insan tabiatına aykırı prensipleri terk ederek zulümden hakka dönmek ve böylece gerçekte var olan, tabiî olan, hakka dayalı olan bir düzenin bugünün şartlarına göre yürürlüğe konması demektir” (Erbakan 1991).
ADİL DÜZEN, geçmiş dönemlerde peygamberlerin kendi halklarına uyguladıkları sistemi referans alır. Ekonomik dönemlerden yola çıkarak tarihte iki zihniyetin mücadele ettiğini söyleyen Erbakan’a göre, “Hakkı Üstün Tutan” ve “Kuvveti Üstün Tutan” zihniyetler temelinde Hak-Batıl mücadelesi gerçekleşmektedir. ADİL DÜZEN’i “Hakkı Üstün Tutan” zihniyet çerçevesine yerleştiren Erbakan, peygamberlerin bu yolu kullandığını belirtmiş ve batılla her daim savaş içerisinde olduğunu söylemiştir. Erbakan, Adil Ekonomik Düzen’i İslam tarihine atıfta bulunarak açıklamaktadır. (Erbakan 1991).
Erbakan’a göre, “ADİL EKONOMİK DÜZEN; ekonomik düzenin her noktasında sömürüye müsaade etmeyen, herkese hakkını veren, herkese karşı eşit davranan ve herkese fırsat eşitliği veren, herkesin faydalı, yapıcı faaliyetlerini destekleyen, ekonomik faaliyetleri teşvik eden, ekonomik gelişmenin önündeki lüzumsuz ve haksız engelleri ortadan kaldıran bir ekonomik düzendir” (Erbakan 1991).