http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Anlatip_ve_nasihat_ediyoruz_dinleyip_yapsalar/25732#.Vb8G1_ntmko
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
Söylediklerimiz, anlattıklarımız, yazdıklarımız çok basit ve sade değil mi?
Bu söylediklerimizde, yazdıklarımızda, önerdiklerimizde anlaşılmayan, anlaşılamayan, anlaşılamayacak ve uygulanamayacak tek bir şey var mı?
Merkezden atanmış hâkimler yerine merkezden diplomalı HAKEMLERDEN birer hakemleri taraflar seçsin, başhakemi de hakemler seçsin, bunlar muhakeme etsin diyoruz. Hakemlere diplomayı merkez verecektir. Dolayısıyla ülkenin bölünmez bütünlüğü korunacak, hakemleri taraflar seçecek, dolayısıyla yargılama adil olacak. Kimse mağdur edilmeyecek. Yargı kararları kesindir. Temyiz yoktur. Mağdur olanlar yeni hakemler nezdinde eski hakemleri dava edebilirler. Haklı çıkarlarsa eski hakemlerin dayanışması onların mağduriyetini giderir. Bundan daha sade, bundan daha anlaşılır cümleler söylenebilir mi? Ama duymuyor, işitmiyor ve küfürlerinde yani bu gerçekleri örtmekte ısrar ediyorlar...
Evet, söylüyoruz, anlatıyoruz, yazıyoruz yani NASİHAT ediyoruz. “Nasihat” kelimesi daha çok Mezopotamya peygamberleri için zikredilmiştir. Bunlar kabileleri birleştirmekle ve uzlaştırmakla mükelleftirler. Ben bunları birleştirmek istesem de size benim nushum, benim nasihatim işe yaramaz. Türkçede “nasihat” dille söylenen olarak görülür. Oysa Kur’an’da “nasihat” insanları birbirlerine barıştırma manasında olduğu gibi insanlara bir şeyi sevdirme anlamındadır. Bir işi sevdirme anlamındadır. İlkin zor görülen işler “nasihat” sonunda insan onu öğrenir, alışır, sonra o işi yapmak ona zevk verir. Mesela, bir hastayı tedavi eden doktor sevinir. Bir topluluğu oluşturanlar birleştikleri zaman eğer doğru bir yapıyı oluşturmayacaklarsa, siz onları ne kadar birleştirmeye çalışsanız da birleşmezler.
Bugün Türkiye parçalanmak üzeredir. Partiler hayırda yarışan gruplar olmaktan çıkmış, birbirleri ile boğuşan gruplar olmuşlardır. Baksanıza, hep birlikte AK Parti’yi iktidardan düşürmüşler ama kendileri de iktidara gelmiyorlar. Bu düşmanlıklarını bırakmalarını öneriyoruz. Fiilen MHP ile HDP birbirini tanımamakta ve vatandaş olarak kabul etmemektedir. Biz diyoruz ki; ORTAK HÜKÜMET KURUN. Bakanları adilane bölüşün, sonra her bir taraf kendi bakanlıklarını istediği gibi yönetsin, başbakan veya diğer bakanlar karışmasın. Anlaşamadıkları yerde hakemlere gidin…
İşte, bu bizim nushumuz, bizim nasihatimiz, bizim önerimizdir.
AK Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi’ne diyoruz ki; Meclis’te tartışın, anayasa önerilerinizi hazırlayın. Sonra hakemler sizi uzlaştırsın. Bu da bu partilere nushumuzdur.
Kulak veriyorlar mı?
Hayır!
Demek ki Allah henüz bazı şeylerin olmasını murat etmiyor...
İnşallah nasuh tevbe ile tevbe ederler de gerçekleri görürler...
Ayrıştırıcı değil birleştirici nasihatlerimizi kabul ederler…
Ve… Hem kendilerini hem de ülkelerini kurtarırlar, inşallah...
Anlatmaya ve yazmaya çaba gösterdiğim meselelerin kolayca anlaşılabileceğini teyit etme mahiyetinde, bundan önceki “Sn. Cumhurbaşkanımız ve ilgililere açık mektup!” yazıma yorum yazan Ahmet Yücel’in yorumu ile bitireyim: “Allah razı olsun hocam... Gerçekten net. Anlaşılmayacak bir şey yok. Belki AKP de anlıyor fakat elini, kolunu ABD'ye, AB'ye kaptırmış kurtaramıyor. ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT ilkeleri doğrultusunda, MANEVİ EĞİTİM REFORMU ile çözüme başlanacak günleri, şeksiz şüphesiz inanarak, hasretle bekliyorum. SELAMLAR…”