Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017
9464 Okunma, 3 Yorum

 

TÜRKİYE VARLIK FONU

Prof.Dr.Sabri TEKİR

2016 Ağustos'unda TBMM'de kabul edilen bir kanunla Türkiye Varlık Fonu A.Ş. kuruldu. Birkaç gün önce de yöneticileri atandı, böylece Varlık Fonu fiilen göreve başlamış oldu. Fon kurulurken, Mecliste müzakere edilirken yapılmayan tartışmalar, Fonun faaliyete geçmesiyle birlikte yapılmaya başlandı. Tartışmalar yoğunlaşarak uzun süre devam edecek gibi görünmektedir

Varlık Fonuna çeşitli açılardan eleştiriler yöneltilmektedir. Eleştirilerin yoğunlaştığı noktalar şunlar: Fon, Meclis ve Sayıştay denetimi de dahil Sermaye Piyasası, kamu ihale ve devlet memurları mevzuatı gibi hiçbir kamu denetim mekânizmasına tabi değildir, bu milyarlarca dolarlık varlık işlemini denetimden kaçırmaktır; devletin tüm kârlı kurum, kuruluş ve varlıkları (Ziraat ve Halk Bankaları ve diğer bankalardaki devlet hisseleri ve bunların yönetimi dahil) Fonun yönetimine verilmiştir; var olan ve bundan sonra elde edilecek gelirler, devlet tarafından taahhüt edilmiş büyük projelere yöneltilecek ve bu projelerden daha önce müşteri garantisi verilip bu garantinin gerçekleşemediği yerlere ödeme için kullanılabilecek; yeni projeler için finansman kaynağı olarak kullanılacak; zamanla, Osmanlı Devletini malî yönden tutsak hale getiren ve bir tür "paralel bütçe yapılanması" olarak görülen Düyûn-ı Umûmiye İdaresine dönüşecektir. Bu eleştirileri daha da ilerilere götürmek mümkün.

Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Türkiye Varlık Fonu A.Ş.'nin faaliyet konusu ve görevleri de yasada şöyle belirlenmiştir: "Fonların kurulması ve yönetimi yoluyla sermaye piyasalarında araç çeşitliliğine ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonlar kurmak ve yönetmek."

Türkiye Varlık Fonu'nun kuruluş amaç ve görevlerinin bu şekilde belirlenmiş olması çok önemlidir. Tüm işletmelerde olduğu gibi devletin de kurum, kuruluş ve kaynaklarını  "müdebbir (dikkatli - tedbirli) bir tüccar" gibi verimli, programlı, ülkenin ve milletin geleceğini düşünerek yönetmesi hem siyasî sorumluluk açısından, hem de aklın ve irfanın gereğidir.

Türkiye'nin malî problemlerinden biri de bütçe açıklarıdır. Bütçe açıkları, vergi gelirlerinin yetersizliği ve/veya bu gelirlerin kullanılmasında verimliliğin yeterince sağlanamamasından kaynaklanır. Mükelleflerin kamu hizmetlerinin finansmanı için devlete ( bana göre emaneten ) ödedikleri vergilerin öteden beri  siyasi amaçlı verimsiz kullanıldığı bilinmektedir. Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin özellikle iç finansman amaçlı olanı, verimsiz kamu harcamalarından doğar. Nitekim, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptığım hükumet tarafından, yine benim teklifim ile 1997 yılı başından itibaren yürürlüğe konulan Kamu TEK Hesabı ( çok bilinen ismi ile Havuz Sistemi) vergi gelirlerinde verimliliği sağlamak amaçlı getirilmiş bir sistemdi.

Kamu TEK Hesabı sisteminin etkili şekilde uygulandığı 1997 yılının ilk beş aylık döneminde bütçe önemli miktarda fazlalık vermiş, kamu kesimi borçlanma ihtiyacı tamamen ortadan kalkmıştır. Sanırım kamuoyunun yeterince bilmediği bir  husustur, cumhuriyet döneminde özellikle 1960 sonrasında, halâ etkileri devam eden önemli siyasi çalkantılar yaşanmış olmasına rağmen, ilk defa 1997 yılı Nisan ve Mayıs aylarında Hazine iç borçlanmaya çıkmamış ve borçlanma yapmamıştı, çünkü bütçe yeterli miktarda fazlalık veriyordu. O zaman şöyle bir gerçekle karşılaşılmıştı: Devleti yönetenlerin samimi ve ciddi olarak sahip çıkması halinde mükelleflerin ödedikleri vergiler kamu hizmetlerinin finansmanı için yetiyor ve artıyordu, bütçe harcamaları için borçlanmaya ihtiyaç kalmıyordu. Çok önemli temel devlet yatırımlarının finansmanı dışında, dış borçlanma gereği de ortadan kalkıyordu. Yine, ilk defa hükumet ettiğimiz dönemde bir yıl süreyle IMF'ten hiçbir kredi talep edilmemiş ve alınmamıştı, çünkü kaynak paketleri ile ihtiyacımız olan kaynakları sağlayabilmiş idik.

Şimdi getirilen Varlık Fonu'nu, birilerinin iddia ettiği gibi, o dönemde uygulanan Kamu TEK Hesabı ile karıştırmak ve karşılaştırmak doğru değildir. Kamu TEK Hesabı asla paralel bir bütçe değildi. Tersine var olan devlet bütçesinin, yani genel ve katma bütçeli devlet kuruluşlarının ve kamu iktisadi teşebbüslerinin kaynak ve finansman imkânlarının disipline edilmesi, bütçe denkliğinin sağlanması, vergi gelirlerinin peşkeş çekilmesinin önlenmesi ve bütçenin tam bir denetim altına alınmasına yönelikti. Yani, bu sistem kamu harcamalarında tam anlamıyla tasarruf ve verimliliği sağlıyordu. Son yarım asırlık dönemde, ülkemizde uygulanan ekonomik ve malî politikaların en başarılı ve en parlak olanıydı. Milletin hakkına ve hukukuna siyasi iradenin sahip çıkmasıydı. Bazı çıkar çevrelerini, bu çevreler ile siyasi ve ekonomik çıkarlarını özdeşleştirmiş, birleştirmiş  olanları rahatsız etmesinin nedeni de hükümetin milletin hakkına bu sahip çıkma iradesiydi.

İç ve dış sorunlarımızın katlanarak artmakta olduğu, ülkemizin dörtbir taraftan ekonomik ve siyasi yönden sıkıştırıldığı böyle bir dönemde hükümetin Varlık Fonu ile birlikte Kamu TEK Hesabına benzer bir uygulamayı yürürlüğe koyması ne kadar çok yarar sağlardı.

Bu iki politika birlikte yürütülmediğinde ise, Varlık Fonu uygulamasında zamanla karşılaşılabilecek  temel risklerden biri de şu olacaktır: Fona devredilen kuruluşların önce gelirleri karşılık gösterilerek dış finansman teminine gidilecek, bu da yetmeyince kuruluşların doğrudan kendileri karşılık gösterilme zorunluluğu  doğacak, hatta dış borçların ödenemeyecek düzeye yükselmesi halinde ise alacaklı ülkeler çeşitli baskı yöntem ve araçlarını kullanmak suretiyle Fon yönetiminde bulunan kuruluşların bir kısmının veya Fonun bizzat kendisinin dolaylı ya da doğrudan yönetimini isteyebileceklerdir.

19. y.yılın ikinci yarısında Osmanlı Devletinin karşılaştığı malî ve ekonomik sorunlar buna benzer bir sürecin sonunda yaşanmıştır. Osmanlı Devletinin o dönemde yaşadığı Düyûn-ı Umûmiye deneyimini Türkiye'nin yaşamaması gerekir. Varlık Fonu yönetiminde bulunanların Osmanlı Devletinin 19. y.yılda içinde bulunduğu ekonomik ve malî şartları çok iyi bilmeleri, bilgi, tecrübe ve tarihsel perspektife sahip olmaları, emperyalist devletlerin sömürge metot ve politikalarını bilmeleri gerekir.  Aksi takdirde, tekerrür eden tarihin çarkları arasında ezilip gitmek işten bile değildir.
Testi kırılmadan önce uyarılarımızı yapmak istedik.

10 Şubat 2017

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
10.02.2017
07:57


Türkiye Varlık Fonu ne iş yapar?

26 Ağustos 2016'da kabul edilen yasa uyarınca kurulan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, ''Özel hukuk hükümlerine tabi''dir.

Kamu varlıklarının toplanarak bir fon kurulması ve bu fonun da özel hukuk hükümlerine tabi olması, dünyada bir ilktir. Bu projenin görünen ve görünmeyen amaçları da kendi kanunu içinde ve bilinmeyenlerle doludur.

Kanunda sayılı olan ve TVF'nin yapacağı işlemler:

1. Her türlü hisse senedi, tahvil ve diğer menkul değerleri alır ve satar.

2. Her türlü para piyasası işlemleri,

(Türkiye'de para piyasası 3 ayrı piyasadan oluşur. Bunlar; Bankalararası Piyasa, Merkez Bankası Piyasası ve Takasbank Piyasasıdır. Ortak özellikleri, kısa vadeli işlemler olması ve teminatların hazine bonosu olmasıdır. Bu piyasalarda paranın yabancı para olması durumunda para piyasası yerini Forex piyasasına bırakır. Fon bu haliyle Merkez Bankası ve bankaların yaptığı işlemleri nasıl yapacak?)

3. Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı haklar ile her türlü gayrimaddi hakların değerlendirilmesi;

(Gayrimaddi haklar, patent, ticari marka, ticari unvan, tasarım ya da model gibi sınaî varlıkların kullanım hakkı ile edebiyat ve sanatsal eserlerin mülkiyet haklarını, fikri hakları kapsar.)

4. Her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma, dış proje kredisi sağlama ve diğer yöntemlerle kaynak temini işlemleri;

(Üçüncü köprü ve yeni hava limanı projelerinde özel sektörün kredi bulmakta zorlandığı ve bu nedenle Hazine'nin bazı proje kredilere kefil olduğu biliniyor.  Yine Türkiye'nin dış borçları son verilere göre 411 milyar dolardır. Millî Gelire oranı olarak yüksek değil ve fakat Türkiye'nin dış borç ödeme kapasitesi olarak  yüksektir. Çünkü Türkiye döviz yaratamıyor. Ayrıca cari açık veriyor. Dahası son yıllarda gelir de yaratamıyor. Kur artışı da özel sektörün dış borçlarını riske soktu. Ortalama olarak fert başına yıllık Millî Gelir büyümesi de yüzde 1 ile yüzde 2 arasında seyrediyor. Dış borcu ödemek için önce gelir yaratmak, sonra döviz elde etmek gerekir.

Bu şartlarda Türkiye dış borç bulmakta zorlanıyor. Hazinenin borçlanması veya kefaleti de bir yerden sonra etkili olmuyor. Zira bir ülke moratoryuma giderse, alacaklar Hazineyi haciz edemezler. Oysaki şimdi Türkiye Varlık Fonu, elindeki varlıkları teminat olarak gösterecektir. Fona borç verenler alacakları riske girerse, özel hukuk hükümlerine göre fon varlıklarını ve hisseleri haczedebilecektir. Fonun dış borcu Hazine kayıtlarında yer almayacaktır. 

Fonun aldığı dış borç verimli ve gelir getirici yatırımlarda kullanılırsa, borç kendini öder. Ancak yap-işlet devret yatırım modellerinde Hükümet oyunu kurallarına göre oynamıyor. Hem uzun dönemli yatırım gelirinden oluyor. Hem de geçiş garantisi veriyor. Bütçeden para ödüyor. Yetmedi yap-işlet devret müteahhidinin aldığı dış krediye de hazine kefil oluyor.)

5) Her türlü ticari ve finansal faaliyetleri, ulusal ve uluslararası birincil ve ikincil piyasalarda gerçekleştirilir. Şirket tarafından, ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler ve/veya yabancı şirketlerce yapılacak yatırımlara iştirak edilebilir.

Bir hisse senedinin, Devlet iç borçlanma senetlerinin ilk defa piyasaya sürülmesi birincil piyasa işlemidir. Bu kıymetlerin İlk ihraçtan sonra işlem gördükleri piyasa ikincil piyasadır

Benim düşünceme göre bu fon, kamu varlıklarının özel hukuk hükümlerine tabi tutulup, dış ve iç borçlanmada teminat olarak gösterilmesi ve tıkanma noktasına gelen dış borçlanmanın önünün açılması, yap-işlet devret şeklindeki alt yapı yatırımları için kaynak sağlanması, kamuya ait zarar eden banka ve işletmelerle kâr eden Millî Piyango gibi işletmeleri aynı sepete koyarak , zararların karşılanması, Merkez Bankası yanında ayrıca kurlara, likiditeye ve faize alım-satım yoluyla müdahale etmek için kuruldu.

Doğru mu? Doğru değil... Kamu malı ve özel mal ayırımı ve bu malların toplum açısından fayda ve maliyeti, kamuya ait varlıkların kamu hukukuna göre yönetilmesi insanlık tarihinin bin yıllık tecrübesi ile oluşmuştur. Tüm kamu varlıkları ile özel fon yaratmak belki de bu dünyada bir ilktir.


http://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiye-varlik-fonu-ne-is-yapar-41618yy.htm




Reşat Nuri Erol
12.02.2017
20:06


http://www.milligazete.com.tr/turkiye_varlik_fonu/prof_dr_sabri_tekir/kose_yazisi/33191


Reşat Nuri Erol
12.02.2017
20:52


MİLLÎ GAZETE 

http://www.milligazete.com.tr/turkiye_varlik_fonu/prof_dr_sabri_tekir/kose_yazisi/33191


Prof. Dr. Sabri Tekir

Prof. Dr. Sabri Tekir

12.02.2017@RSS

Sesli Köşe Yazısı


Türkiye varlık fonu

2016 Ağustos’unda TBMM’de kabul edilen bir kanunla Türkiye Varlık Fonu A.Ş. kuruldu. Birkaç gün önce de yöneticileri atandı, böylece Varlık Fonu fiilen göreve başlamış oldu. Fon kurulurken, Meclis’te müzakere edilirken yapılmayan tartışmalar, Fonun faaliyete geçmesiyle birlikte yapılmaya başlandı. Tartışmalar yoğunlaşarak uzun süre devam edecek gibi görünmektedir.
 
Varlık Fonuna çeşitli açılardan eleştiriler yöneltilmektedir. Eleştirilerin yoğunlaştığı noktalar şunlar: Fon, Meclis ve Sayıştay denetimi de dâhil Sermaye Piyasası, kamu ihale ve devlet memurları mevzuatı gibi hiçbir kamu denetim mekanizmasına tabi değildir. Bu milyarlarca dolarlık varlık işlemini denetimden kaçırmaktır; devletin tüm kârlı kurum, kuruluş ve varlıkları (Ziraat ve Halk Bankaları ve diğer bankalardaki devlet hisseleri ve bunların yönetimi dâhil) Fonun yönetimine verilmiştir. Var olan ve bundan sonra elde edilecek gelirler, devlet tarafından taahhüt edilmiş, büyük projelere yöneltilecek ve bu projelerden daha önce müşteri garantisi verilip bu garantinin gerçekleşemediği yerlere ödeme için kullanılabilecek. Yeni projeler için finansman kaynağı olarak kullanılacak; zamanla, Osmanlı Devletini malî yönden tutsak hale getiren ve bir tür “paralel bütçe yapılanması” olarak görülen Düyûn-ı Umûmiye İdaresine dönüşecektir. Bu eleştirileri daha da ilerilere götürmek mümkün!
 
Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Türkiye Varlık Fonu A.Ş.’nin faaliyet konusu ve görevleri de yasada şöyle belirlenmiştir: “Fonların kurulması ve yönetimi yoluyla sermaye piyasalarında araç çeşitliliğine ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonlar kurmak ve yönetmek.”
 
Türkiye Varlık Fonu’nun kuruluş amaç ve görevlerinin bu şekilde belirlenmiş olması çok önemlidir. Tüm işletmelerde olduğu gibi devletin de kurum, kuruluş ve kaynaklarını “müdebbir (dikkatli - tedbirli) bir tüccar” gibi verimli, programlı, ülkenin ve milletin geleceğini düşünerek yönetmesi hem siyasî sorumluluk açısından, hem de aklın ve irfanın gereğidir.
 
Türkiye’nin malî problemlerinden biri de bütçe açıklarıdır. Bütçe açıkları, vergi gelirlerinin yetersizliği ve/veya bu gelirlerin kullanılmasında verimliliğin yeterince sağlanamamasından kaynaklanır. Mükelleflerin kamu hizmetlerinin finansmanı için devlete (bana göre emaneten) ödedikleri vergilerin öteden beri siyasi amaçlı verimsiz kullanıldığı bilinmektedir. Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin özellikle iç finansman amaçlı olanı, verimsiz kamu harcamalarından doğar. Nitekim Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptığım hükumet tarafından, yine benim teklifim ile 1997 yılı başından itibaren yürürlüğe konulan Kamu TEK Hesabı (çok bilinen ismi ile Havuz Sistemi) vergi gelirlerinde verimliliği sağlamak amaçlı getirilmiş bir sistemdi.
 
Kamu TEK Hesabı sisteminin etkili şekilde uygulandığı 1997 yılının ilk beş aylık döneminde bütçe önemli miktarda fazlalık vermiş, kamu kesimi borçlanma ihtiyacı tamamen ortadan kalkmıştır. Sanırım kamuoyunun yeterince bilmediği bir husustur, cumhuriyet döneminde özellikle 1960 sonrasında, hâlâ etkileri devam eden önemli siyasi çalkantılar yaşanmış olmasına rağmen, ilk defa 1997 yılı Nisan ve Mayıs aylarında Hazine iç borçlanmaya çıkmamış ve borçlanma yapmamıştı, çünkü bütçe yeterli miktarda fazlalık veriyordu. O zaman şöyle bir gerçekle karşılaşılmıştı: Devleti yönetenlerin samimi ve ciddi olarak sahip çıkması halinde mükelleflerin ödedikleri vergiler kamu hizmetlerinin finansmanı için yetiyor ve artıyordu, bütçe harcamaları için borçlanmaya ihtiyaç kalmıyordu. Çok önemli temel devlet yatırımlarının finansmanı dışında, dış borçlanma gereği de ortadan kalkıyordu. Yine, ilk defa hükumet ettiğimiz dönemde bir yıl süreyle IMF’ten hiçbir kredi talep edilmemiş ve alınmamıştı, çünkü kaynak paketleri ile ihtiyacımız olan kaynakları sağlayabilmiş idik.
 
Şimdi getirilen Varlık Fonu’nu, birilerinin iddia ettiği gibi, o dönemde uygulanan Kamu TEK Hesabı ile karıştırmak ve karşılaştırmak doğru değildir. Kamu TEK Hesabı asla paralel bir bütçe değildi. Tersine var olan devlet bütçesinin, yani genel ve katma bütçeli devlet kuruluşlarının ve kamu iktisadi teşebbüslerinin kaynak ve finansman imkânlarının disipline edilmesi, bütçe denkliğinin sağlanması, vergi gelirlerinin peşkeş çekilmesinin önlenmesi ve bütçenin tam bir denetim altına alınmasına yönelikti. Yani, bu sistem kamu harcamalarında tam anlamıyla tasarruf ve verimliliği
sağlıyordu. Son yarım asırlık dönemde, ülkemizde uygulanan ekonomik ve malî politikaların en başarılı ve en parlak olanıydı. Milletin hakkına ve hukukuna siyasi iradenin sahip çıkmasıydı. Bazı çıkar çevrelerini, bu çevreler ile siyasi ve ekonomik çıkarlarını özdeşleştirmiş, birleştirmiş olanları rahatsız etmesinin nedeni de hükümetin milletin hakkına bu sahip çıkma iradesiydi.
 
İç ve dış sorunlarımızın katlanarak artmakta olduğu, ülkemizin dört bir taraftan ekonomik ve siyasi yönden sıkıştırıldığı böyle bir dönemde hükümetin Varlık Fonu ile birlikte Kamu TEK Hesabına benzer bir uygulamayı yürürlüğe koyması ne kadar çok yarar sağlardı.
Bu iki politika birlikte yürütülmediğinde ise, Varlık Fonu uygulamasında zamanla karşılaşılabilecek temel risklerden biri de şu olacaktır: Fona devredilen kuruluşların önce gelirleri karşılık gösterilerek dış finansman teminine gidilecek, bu da yetmeyince kuruluşların doğrudan kendileri karşılık gösterilme zorunluluğu doğacak, hatta dış borçların ödenemeyecek düzeye yükselmesi halinde ise alacaklı ülkeler çeşitli baskı yöntem ve araçlarını kullanmak suretiyle Fon yönetiminde bulunan kuruluşların bir kısmının veya Fonun bizzat kendisinin dolaylı ya da doğrudan yönetimini isteyebileceklerdir.
 
19. yy.’ın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı malî ve ekonomik sorunlar buna benzer bir sürecin sonunda yaşanmıştır. Osmanlı Devleti!nin o dönemde yaşadığı Düyûn-ı Umûmiye deneyimini Türkiye’nin yaşamaması gerekir. Varlık Fonu yönetiminde bulunanların Osmanlı Devletinin 19. yy.’da içinde bulunduğu ekonomik ve malî şartları çok iyi bilmeleri, bilgi, tecrübe ve tarihsel perspektife sahip olmaları, emperyalist devletlerin sömürge metot ve politikalarını bilmeleri gerekir.  Aksi takdirde, tekerrür eden tarihin çarkları arasında ezilip gitmek işten bile değildir.
Testi kırılmadan önce uyarılarımızı yapmak istedik.






Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 129906 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 32877 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 17994 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 16068 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 15685 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 15058 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14383 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14376 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 14179 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 14117 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 14004 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 13840 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 13728 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 13683 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 13655 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 13297 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13293 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 13070 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 13020 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 13015 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 12991 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 12938 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12449 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12348 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 12228 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 12146 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 12097 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 11996 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 11865 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 11847 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 11727 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 11696 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 11689 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 11636 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 11587 Okunma
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11453 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 11321 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11268 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11250 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 11215 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 11168 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 10937 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 10861 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 10850 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 10811 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 10786 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 10784 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 10761 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 10706 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 10676 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 10672 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 10669 Okunma
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 10640 Okunma
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 10634 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 10594 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 10582 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 10528 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10514 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10469 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 10467 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10466 Okunma
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10441 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10362 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10296 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 10129 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 10097 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 10080 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10072 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 10038 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 10024 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 10013 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 9983 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 9977 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 9951 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 9788 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 9721 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 9710 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 9697 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9694 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 9672 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9536 Okunma
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9480 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9464 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9435 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9418 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9328 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9311 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9310 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 9204 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 9181 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 9107 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9039 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 8934 Okunma
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 8932 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 8926 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 8916 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm/sermaye III. dünya savaşı derdinde ama
26.10.2015 8901 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm değerlendirmeleri ve çözüm
30.01.2016 8881 Okunma
1 Yorum 30.01.2016 14:35
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 8871 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 8860 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26


© 2024 - Akevler