Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
Her gün, her hafta, özellikle ana sorunlar ve ana gündem maddeleri ile ilgili çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz. Muharrem Gökhan arkadaşımız, “Çözüm Süreci” ile ilgili geçen haftaki çalışmamıza ilave görüşler beyan etmiş. Önce o görüşlere bakalım.
“Çözüm Süreci ile ilgili çalışmanızı okudum, yazıya ilave maksadı ile görüşlerimi ifade etmeyi uygun gördüm.
- “Kürt Sorunu” kavramı küresel emperyalizm tarafından özellikle kullandırılıyor. Devlet ricali de farkında olmadan kullanmaktadır. Sorun Marksist eğilimde bulunan PKK sorunudur. PKK aynı zamanda Kürtlerin de büyük düşmanıdır. Toplum bunu fark edemiyor. Basın ve medya güdümlü olduğu için uluslararası mahfillerin işine gelecek şekilde kullanılıyor.
- Kandil tamamen ABD kontrolündedir, iktidar ABD’yi müttefik olarak gördüğü sürece “Çözüm Süreci”nin başarılı olması çok zordur.
- Bu bölgede tüm eksik uygulamalarına rağmen MEDRESE EĞİTİMLERİ vardı, PKK sayesinde silip süpürdüler.
- Kürt kimliği kavramı kullanılıyor! Dikkat ediniz, bu bölgenin en önemli toplum kimliği “MÜSLÜMANLIK”tı. Bunu da ucube başka kavramlarla silip süpürdüler.
- Diyarbakır Cezaevi’nde zamanında yapılan zulümler insanları dağa çıkarma projesi idi. Bunu geniş anlamda sosyal boyutları itibariyle açıklamak mümkün.
- Bugün tüm bu bölgede küresel emperyalizmin hedefi Kürt kavramının arkasına sığınmış PKK, PYD gibi örgütlenmeler kullanılarak, bilhassa Türkiye’nin tüm sınır boylarını bu kurumlara terk ederek bölgenin yeraltı kaynaklarını (ham petrol, doğalgaz vs) bu bölgeden İsrail bağlantılı olarak dünya pazarlarına açmak olduğunu unutmamalıdır. Rahmetli Erbakan’ın Haim Nahum doktrinine sık sık atıfta bulunmasını unutmayalım. Selamlar.”
Bölgenin insanı olarak o yöreyi çok iyi bilen Muharrem Gökhan arkadaşımızın “Çözüm Süreci” ile ilgili ilave görüşleri böyle ve biz de tamamına aynen katılıyoruz.
Arkadaşlarımızın görüşlerine şu ilaveler yapılabilir:
a) Teröristlerin teslim olmaları istenir. Teslim olmayanlar için ödüller konur. Başını getirene, küçükten başlanarak ödüller verilir. Örnek olarak 20 bin liradan başlanır, 20 milyon liraya da çıkılabilir, çok önemli kişilerin başına daha yüksek miktar da konabilir.
b) Teröristleri destekleyen siyasi partiler seçime giremezler, kişiler de devlet görevlisi olmazlar, milletvekili olmazlar. Bunlara bundan başka bir ceza verilemez.
Ancak bunların terörist olduğunu hakemler kararı ile tespit etmemiz gerekir. İki hakemden birini HDP yahut teröristin ailesi seçer ve âdil bir muhakeme yapılır...
HDP’den söz etmişken, HDP’nin bu süreçteki en önemli hatasını da hatırlatalım.
HDP bu sürece karşı çıkmıştır ve hatalıdır. Bir devlet karar vermişse savaşa girer. Artık ona karşı çıkmak demek karşı cephede olmak demektir. Kandil’e gider katılırsın, ama devletimiz haklı olsun veya olmasın karşı çıkmak vatana ihanettir, idamlık suçtur.
Bu arada devleti yönetenler başta olmak üzere herkese şunu hatırlamamız gerekir. İdam cezasının olmadığı bir ülkede güvenlik sağlanamaz. Sömürü sermayesi saçma saçma kararlar almış/aldırmış, Türkiye de dâhil olmak üzere akılsız insanlık da bunları benimsemiştir. Tekrar hatırlatıyoruz; idam cezası getirilmeden güvenliği sağlayamazsınız...
Konu çok önemli, sorun ve süreç bir türlü sona erdirilemiyor, “teşhisler” bile doğru konamıyor ki doğru “tedaviler” uygulansın yani “Adil Kur’an Düzeni” inşa edilsin…