Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015
12698 Okunma, 3 Yorum

 

YORUMSUZ VE TAKDİMSİZ!

 

Harun Ö. “İSLÂMCILIK” yazıları-10;

SAİD-İ NURSÎ İSLÂMCILIĞI

 

  Harun ÖZDEMİR

  

Said-i Nursî İslâmcılığı

13 Ağustos 2015 Perşembe

 

Said-i Nursî, 1878'de Bitlis'in Nurs köyünde doğdu, 23 Mart 1960'da Urfa'da vefat etti. Temel İslâmî eğitimini aldıktan sonra Doğu'da birçok medreseyi ziyaret etti. Zamanının çoğunu müzakere ve münazara ile geçirdi. Dersini aldığı kitapları ezberliyordu. 20 yaşına gelmeden ders vermeye başladı. 1907’de İstanbul'a geldi. Doğu'da iyi bir medrese kurmayı düşünüyordu, bunun için Saray'dan yardım isteyecekti. 

el-Ezher ayarında bir medrese, Doğu’nun hatta İslâm aleminin makûs talihini değiştirebilirdi. Bu medresede İslâmî ilimler yanında, Batı’da geliştirilen matematik ve fen bilimler de okutulacaktı.

30 yaşında geldiği İstanbul’un hareketli havasına erken uydu. İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin estirdiği muhalefetin etkisinde kaldı. Medrese projesini anlatayım derken kendini önce tımarhanede, sonra da hapiste buldu. Hapisten çıktı mı, çıkarıldı mı, kaçırıldı mı; orası belli değil. 

Fransız Meşrik-i Âzamlığı'na bağlı Localar İstanbul'da Saray’ın sıkı kontrolü altındaydı; çalışamıyordu. Başarısız olanlar İtalyan Meşrik-i Âzamlığı'nın aktif olduğu Selanik'e gidiyordu. O dönemde Mustafa Kemal de Suriye'den kaçıp Selanik'e gelmiş ve Loca'ya üye olmuştu. Onun da amacı İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin toplantılarına katılmaktı. 

Said-i Nursî, Selanik’te Emanuel Karasso gibi önemli Mason Üstatlarla tanıştı. İttihatçıların kongresinde "Meşrutiyet"ten yana heyecan uyandırıcı konuşmalar yaptı. Konuşmalarında “millet, hürriyet, terakki, medeniyet, emek, pozitif bilimler, istişare, parlamento” gibi kavramları başarı ile kullanabiliyordu. 

Selanik’te konuşmalarıyla iki isim fazlasıyla öne çıktı: Ziya Gökalp ve Said-i Nursî. Mustafa Kemal’in de öne çıktığı söylenmektedir ki, bu doğru değildir. Ama şunu söyleyebiliriz; Mustafa Kemal, Şam’dan kaçarak Selanik’e gelir. Mason ve İttihatçı olur. İtalyan Meşrik-i Âzamlığı’nın o günlere ait kayıtlarında Mustafa Kemal’in agresif, asabi, geçimsiz ve dik başlı olduğu yazılmıştır. 

Said-i Nursî’nin Selanik’te Emanuel Karasso gibi masonlarla dost olduğu bilinmektedir. Bunun yanında masonlar hakkında yorum yapacak kadar fazla kişiyi tanıması da ilginçtir. “Masonların %10’u fena %90’ı ise iyi insanlardı” der. 

Selanik konusunu kapatmadan bir noktaya daha değinelim: 

İttihatçıların kongresine katılanların gönüllü veya gönülsüz, ciddi veya üstünkörü mason olması yanında Said-i Nursî’nin mason olmamasının bir açıklaması yapılabilmelidir. Said-i Nursî’ye konuşma verilecek kadar önemsenmesinin bir nedeni olmalıdır, bu sorular açıklık kazanmamıştır.

Genel olarak şu da söylenebilir: 

Mason olmak demek, külliyen kâfir olmak değildi! Medreseliler, İslâmcı yazarlar, Saray erkânı hatta Şeyhülislâmlar da mason olabiliyordu. 1918’deki büyük hezimete kadar masonluk “fikir kulübü”nden biraz fazla bir şeydi!

***

Meşrutiyet ilan edildiğinde çağdaş kavramları küfürle itham eden medreselileri ve Doğu’nun aşiret reislerini ikna için Said-i Nursî harekete geçer. Van ve çevresini dağ bayır gezer, Meşrutiyet-i meşrûanın İslâm'a aykırı olmadığını, dört hak mezhebin klasik kaynaklarına dayanarak ve İslâm tarihinden örnekler vererek ikna etmeye çalışır. 

Meşrutiyet günlerinde kamuoyunda İslâmcıların önderliğini yaptığı demokrasi, anayasa, parlamenter sistem, liberal ekonomi, siyasal katılım, insan hakları, cumhuriyet, azınlık hakları, etnik dil ve eğitim, her türlü hürriyet talebini içine alan çağdaş kavramları Said-i Nursî de savunmuş ve bu konulardaki görüşlerini “Münazarat" adlı kitabında toplamıştır. Bu yönüyle Said-i Nursî, gerçek bir İslâmcıdır. 

Teşkilat-ı Mahsusa'ya da üye olan Said-i Nursî, Harb-i Umumi’de Ruslara esir düşer. Bir süre Tiflis'te tedavi görür. İyileşince Kosturma'daki esir kampına götürülür. İki yılı aşkın esir kalan Nursî, Bolşevik İhtilali’nin yarattığı kargaşadan yararlanarak kaçar veya kaçırılır. St.Petersburg, Almanya, Varşova, Viyana, Sofya üzerinden 1918 Haziran'ında İstanbul'a gelir.

Sultan Vahdettin tarafından kendisine ilmiye sınıfında "Mahreç" derecesi verilir.  

1920'de Eski Şeyhülislamlardan Mustafa Sabri Efendi'nin kurucu başkanlığını yaptığı İngiliz Muhipler Cemiyeti üyeleriyle samimi ilişkiler kurar.

***

-Said-i Nursî, kendi hayatını bölümlere ayırır. İlk dönemi ilim tahsili ve siyasi faaliyetlerle geçmiştir. Siyasette başarısız olur. İlim tahsili ise disiplinsizdir. Dönemin kabul gören usullerine göre ders almamış, ilimleri de sırayla tedris etmemiştir. Sık sık hoca değiştirmiş, onlarla da tartışmıştır. 

-Kürt’tür. Türkçe, Arapça ve Farsçayı sonradan öğrenmiştir. Türkçe konuşmaları olabildiğince adalı ve gramer hatalarıyla doludur. 

-Oldukça cesurdur ve terbiye kabul etmeyen bir özgürlük anlayışına sahiptir. Vahşi denebilecek doğası eğilip bükülmesine ölünceye kadar izin vermemiştir. 

-Hocasının zekâsına övgü anlamına gelen Bediüzzaman ismi, zamanla gerçek ismi yerine geçecek kadar kabul görmüştür.

***

Hayatının ikinci döneminde talebelere ders verir. Milli mücadeleyi destekler. Mustafa Kemal Paşa’nın daveti üzerine Ankara'ya gelir. Altı ay kalır. Bu süre içinde Şark Üniversitesi’nin kurulması için çaba harcar. Bir iki konu daha gündeme gelir, sonunda Ankara’dan ayrılmaya karar verir. 

Bediüzzaman'ın Van'a gitme kararının duyulması üzerine Mustafa Kemal Paşa ile odasında iki saat baş başa bir görüşme yapar. Paşa, Bediüzzaman'ın Ankara'da kalması halinde milletvekilliği, üç yüz lira maaş, Şark Genel Vaizliği ve bir köşk gibi cazip tekliflerde bulunur; fakat kabul etmez. "Yeni Said öteki dünyaya çalışmak istiyor, sizinle beraber çalışmaz, fakat size de ilişmez" der, Ankara’dan ayrılır. 

Bediüzzaman; Mustafa Kemal’in de içinde bulunduğu dostları ve bir kısım milletvekili tarafından istasyondan Van’a uğurlanır.

***

Bediüzzaman hükümete karşı hiçbir fiili muhalefet yapmadığı gibi yapanları da onaylamaz. Doğu’da birkaç kez Bediüzzaman’ın desteğini almak için rahatsız edildiği bilgisi Ankara hükümeti tarafından öğrenilir. Bunun üzerine Üstat, Batı illerine doğru ölümüne kadar devam eden sürgünlere gönderilir. 

Siyaseti bıraktıktan sonra kendisini medresede talebe yetiştirmeye adayan Üstat, sürgün döneminde bunu da yapamaz ve onun açısından hayatının üçüncü dönemi başlar. Çilelerle dolu bu yıllar, onun en verimli yılları olur. 1960’ta 82 yaşında vefat ettiğinde geride 150’yi aşkın kitap ve tüm Türkiye’de hayranlık uyandıran efsanevi bir hatıra bırakır. 

Cumhuriyet tarihinde Müslümanları olumlu yönde etkileyen, en ilginç ve idealist kişidir. Hiç kimse onun gibi özverili, sabırlı, zararsız, cesur ve üretken yaşayamamıştır. Hiçbir rüşvete, protokole, rahat yaşama iltifat etmemiştir. Evlenmemiş olması, onu bambaşka bir dindarlığa ve nefis terbiyesine, dolayısıyla da yüce bir makama taşımıştır. Hiçbir Müslümanın başaramayacağı ilim, hikmet, cesaret, sabır ve nefse hâkimiyete sahip olması onu efsaneleştirmiştir. 

İslâmî ilimler yanında matematik ve fen bilimlerine olan merakı, oldukça engin yaşam tecrübesi ve keskin zekâsının ürünü fikirlerini, sürgün yıllarında görüştüğü çok az kişiyle paylaşabilmiştir.
 

Bugün tüm dünyada tanınan ve okunan bu fikirler, o tarihlerde Türkiye’de ancak taklid-i imanından başka sermayesi olmayan cahil yoksullara anlatılabiliyordu. Az sayıdaki dinleyicisinin polisçe takip edilmesi, fikirlerini anlatmasını, yazıya geçirilmesini ve meraklılarına gönderilmesini iyiden iyiye zorlaştırıyordu. 

Üstadın sürgün yıllarında kullandığı araçlar ne kadar ilkel idiyse, ona kulak verenler de o kadar samimi, yoksul ve cahildi. Samimi olarak inanan ama kendini ifade edemeyen yoksulların başlattığı dayanışmadan doğan enerji, bir süre sonra önü alınamaz hale geldi. 

Çünkü Üstat toplumun en alt katmanlarına sesleniyordu, elden ele gezen yazmalar da bilmeyenlere sözlü olarak ulaştırılıyordu. 

Gerçekten halk Üstadın yazdıklarını polis takibatına rağmen anladığı için mi sahipleniyordu yoksa hiç evlenmemiş ve oldukça mütevazi yaşayan bir bilgeye duydukları hayranlıktan dolayı mı ona sahip çıkıyordu? Bunu tam olarak kimse açıklayamadı.

***

Üstat, İslâm Dini’nin önem sırasını çağın koşullarına göre yeniden tanımladı. İman esaslarına öncelik verir. İman konularında aklı başında herkese seslenmek ister. Eserlerinde kullanmak zorunda kaldığı dil, halkın anlayamayacağı kadar adalı ve yalın Türkçeden uzaktı. Yaşam tarzına gelince, herkesi şaşkına çevirecek kadar hayranlık uyandırıcıydı. 

Üstadın eserleri bugün de okunmaktadır. Kimin ne anladığı kendisine, fakat hiç anlaşılmadığını iddia etmek yanlış olur. Dikkatli okuyucu, Risale-i Nur Külliyatı’nı birkaç başlıkta toplamaya çalışmıştır:

-Klasik İslâm kaynaklarına muhalefet anlamına gelen açıklamaları yoktur. 

-Kur’an’ı çağa göre yorumlamaya çalışmıştır. 

-İman konularının önceliği vardır, her şey göz ardı edilebilir veya ertelenebilir ama imandan vazgeçilemez, görüşündedir. 

-İslam İnanç Felsefesi denebilecek Kelam ilminde yöntem ve kaynak açısından henüz aşılamayan yenilikler yapmıştır. 

-Müslüman kardeşliğini, Türkiye ile hatta İslâm âlemiyle de sınırlı tutmaz. Geleceğin kardeşliğinin “La ilahe illallah” kardeşliği olacağı öngörüsünde bulunur. Çünkü inançsızlık en büyük tehlikedir ve Allah’a inanalar dünyanın her yerinde işbirliği yapıp inançsızlığı yenecektir. 

-Cahillik İslâm âleminin en büyük sorunudur.

 

o

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
15.08.2015
07:00


BU YAZIYI BEĞENDİM !

http://www.zaman.com.tr/yazarlar/ali-bulac/islamci-degilseniz_2310692.html

Ali Bulaç

a.bulac@zaman.com.tr

GÜNDEM

İslamcı değilseniz!

Sorumuz “İslamiyet'i din seçenler”edir. Bunlardan da kastımız dünyada ne olup bittiğini bilmeyen, araştırmayan, gelenekten tevarüs ettiği kadarıyla “dini hayata ve algı”ya sahip olan geniş kitleler değil –ki bunların tamamını biz Müslüman kabul ederiz-, dinle daha yakın ilişki kuran, İslami bilgiye, düzenli ibadete ve belli bir bilince sahip bireyler; İslami gruplar, tarikatlar ve cemaatlerdir.

Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A
A

19. yüzyılda Batı ile keskin karşılaşma sonucu sarayın, arkasından cumhuriyetin yukarıdan modernleştirici politikaları dayatması karşısında tercih yapma zorunluluğu olmasaydı kimseye “İslamcı mısın, değil misin?” diye sorulmazdı. Çünkü kurucu ideolojisi İslam olan ve Müslümanlar için daru'l-İslam sayılan Osmanlı memalikinde iyi kötü politikalar dine göre düzenlenirdi. Ne zaman ki devlet, dini referans olmaktan çıkardı, işte o zaman “İslamcılık” da bizzarure ortaya çıktı. Yeni durumda Müslüman, ya devletin ve toplumsal hayatın tanziminde Batı'yı esas alacaktı –ki Batıcılar ve Türkçüler bu yolu seçti- ya da İslamiyet'i! İşte İslamcılık, kültür, fikir hayatı, ahlaki davranışlar, kamu politikaları, sosyal ve iktisadi ilişkiler ile devletler arası münasebetlerde İslamiyet'in referans alınmasını esas alan fikri, sosyal ve politik akımların toplamına denir. Bu manada Efgani gibi siyaseti önceleyen Birinci Said ile Abduh gibi eğitimi ve imanı önceleyen İkinci Said de İslamcıdır. İslamcılığı salt siyasete endekslemenin ne gerçeklik değeri vardır ne akademik olarak kaale alınmayı hak eder. Ayrıca İslamcılık gibi bütüncül ve kuşatıcı bir akımı siyasete indirgemek akademik kariyerlerini Batılı istihbarat ve siyasi karar mercileriyle uyumlu hale getiren Jill Kepel ve Oliver Roy gibi yarı oryantalist-yarı İslamologların provokasyonlarına gelmek olur.

Modern zamanlarda var oluş mücadelesi veren İslamcılar arasındaki çekişme talihsizliğini sadece biz Türkiye'de yaşıyoruz. İran ve Arap âleminde belirgin ayrışma var ama bizdekine benzer bir inatlaşma ve çatışma söz konusu değildir. Türkiye'de dindar gruplar hayatın çeşitliliğine uygun işbölümünü ve alan taksimini bir türlü kabullenemiyor, her biri kendini merkeze alıp diğerini değersizleştiriyor. Eğer bu iki İslami kanat arasındaki tarihsel çatışma olmasaydı bugünkü trajediye de maruz kalmazdık. Hata ve yanlışlıklar tek taraflı değil.

“İslam dünyasının sorunlarının İslamcılıkla çözülemediğini” iddia etmek, İslamcı pratiğin hangi ülkede ve hangi derinlikte başarısız olduğunu göstermeyi gerektirir. İslamcılık nerede iktidar oldu da sorunları derinleştirdi? Diyanet'e sarılıp laik-milliyetçi politikalar takip eden  Türkiye modeli mi, İhvan'a tahammül gösterilmeyen Mısır'da mı, bölgede İslamcıları yok etmeye azmetmiş monarşilerde mi? İran ve Milli Görüş siyasetini ayrıca ele alacağız.

“İslamcılık sorun çözmüyor”un manası, İslam dini sorunları mı çözemiyor, yoksa Müslümanlar dinden hareketle sorunları mı çözemiyor? Hangisi? Hal buysa, “İslamiyet'i iman ve ibadetle sınırlandıralım, sorunlarımızı Batı'dan iktibas ettiklerimizle mi çözelim? Siz İslamcı değilseniz, nesiniz? Hem Müslüman'sınız hem dünya işlerinde dine müracaat etme lüzumunu hissetmeyeceksiniz. Bu nasıl Müslümanlık? “Ben sadece Müslüman'ım” diyene sorularımız var:

a) Kamusal politikalar, dış siyaset, iktisadi hayat, aile hukuku, şehir ve medeniyet tasavvuru ile sorunları anlar, analiz eder, eleştirir ve çözüm üretirken Müslüman'ın referansı nedir?

b) Müslüman'ın Kur'an ve Sünnet'e dayanma ve meşru/muteber kelam ve fıkıh usulüne göre düşünme ve çözüm üretme mecburiyeti yok mu?

c) Müslüman kendine “demokrat, solcu, muhafazakar, milliyetçi, liberal, AB'ci, Avrasyacı” vs. kimlik seçerken, seçimini İslami referanslara göre temellendirmesi gerekmez mi? “Meşruiyet, şeriat'a uygunluk”tan başka şey mi?

Diyelim ki “iman” meselesini hallettik. Pekiyi ya “salih amel” ne olacak? Müslüman, gelir adaletsizliği, yaygın yoksulluk, etnik çatışma, şehirlerin tahribi, toplumsal çözülme, zulümler, sosyal politikalar konusunda bir sözü yok mu? Varsa İslamcı, çözümü başka kaynaklarda arıyorsa laiktir. İslam'ın geleceği açısından hayati önem taşıyan Türkiye'deki sosyal İslam-siyasal İslam gerilimi, birinin din algısını seküler-laiklik, diğerininkini milliyetçi-otoriter yönde dönüştürebilir.

Reşat Nuri Erol
15.08.2015
07:08


BU YAZIDAKİ ŞU PARAGRAF DİKKATİMİ ÇEKTİ

Siyasi İslamcı partiler, yasal engeller nedeniyle asıl ideolojilerini “milli görüş”, “adil düzen” gibi isimlendirmelerle ifade edebildi. Bu partiler seçimle gelip seçimle gitmeyi kabul ettiler. Defalarca kapatılmalarına rağmen 70'lerde, 90'larda koalisyon ortağı olarak iktidara geldiler. Belediyeleri kazanıp başarılı icraatlarıyla toplumun takdirini kazandılar. Ama rejimin sivil ve askeri unsurlarını dikkate alarak hep dengeli olmak zorundaydılar. Eski Türkiye'de siyasetin alanı zaten sınırlıydı ve hiçbir zaman gerçek güce kavuşup demokratlık testinden geçmediler...

http://www.zaman.com.tr/yazarlar/abdulhamit-bilici/siyasi-islamcilik-konusunda-nicin-yanildim_2310726.html

 

Reşat Nuri Erol
15.08.2015
17:32


http://www.yenisafak.com/yazarlar/akifemre/aracsallastirilan-islamcilik-elestirileri-2018685







Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 128629 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 32540 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 17776 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 15729 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 15354 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 14800 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14140 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14014 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 13883 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 13837 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 13679 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 13544 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 13493 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 13467 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 13430 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13027 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 12930 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 12733 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 12698 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 12685 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 12657 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 12649 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12165 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12097 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 11914 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 11899 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 11879 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 11639 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 11598 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 11536 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 11470 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 11423 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 11367 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 11329 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 11306 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11177 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11083 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11051 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 10990 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 10934 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 10929 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 10701 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 10642 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 10628 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 10562 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 10560 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 10481 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 10457 Okunma
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 10431 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 10426 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 10423 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 10401 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 10357 Okunma
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 10344 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 10330 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 10311 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 10284 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10237 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10231 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10220 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 10183 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10154 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10100 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10074 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 9853 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 9839 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 9837 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 9817 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 9789 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 9788 Okunma
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 9781 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 9773 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 9709 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 9674 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 9556 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 9487 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 9484 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 9479 Okunma
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9450 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 9419 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9283 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9266 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9206 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9194 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9176 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9130 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9059 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 8993 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 8925 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 8922 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 8793 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 8738 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm/sermaye III. dünya savaşı derdinde ama
26.10.2015 8720 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 8706 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 8704 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 8663 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 8638 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm değerlendirmeleri ve çözüm
30.01.2016 8631 Okunma
1 Yorum 30.01.2016 14:35
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 8591 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 888. Hafta Seminerinden…
15.11.2016 8550 Okunma
3 Yorum 16.11.2016 12:41