http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/R_Tayyip_Erdogan_Bulent_Arinc_Abdullah_Gul/25287#.VYxnw_ntmko
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset serüvenini biliyorsunuz… Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde, birlikte çalışırken yaşanmış çok önemli ve özel şeyler var ama şimdi onlardan söz etmenin sırası değil… AK Parti kurulmadan önceki görüşmeler ve o görüşmelerin içerikleri de çok önemli ama şimdi onların da sırası değil… Belki daha sonra…
Bülent Arınç’ın siyasi serüvenini ne kadar biliyorsunuz bilemem, ama ben başından beri çok iyi biliyorum… Çünkü Millî Görüş Hareketi’nin başladığı ilk yıllardan itibaren İzmir, Manisa ve Ege’de birlikte yaşanmış çok şeyler var… Şimdiye kadar Bülent Arınç’ın kendisi de dâhil, pek kimseyle paylaşmadığım bir hatıramı sizlerle paylaşmanın tam zamanıdır diye düşünüyorum… 1970’li ilk yıllardayız… MSP İzmir Gençlik Kolları Başkanı ve Gençlik Kolları Genel İdare Kurulu Üyesi olarak, sadece İzmir ve Ege’de değil, Türkiye’nin ulaşabildiğimiz her yerinde Millî Görüş bayrağını dalgalandırmaya çalışıyoruz… Bu çalışmaların azamisi Erbakan Hocamızın programları ile geçiyor…
İşte o 1970’li yılların başlangıcındaki bir günde, Ankara’da, Erbakan Hocam ile benimle ilgili çok özel şeyleri görüştükten sonra, hiç beklemediğim bir soru sordu:
- Bülent Arınç hakkında ne düşünüyorsun, ne diyorsun?
Bir özelden başka özele geçmiştik; biraz durup düşündükten sonra cevap verdim:
- Hitabet ve çalışmalarına bakarak bizim oralarda “Küçük Erbakan” diyorlar!..
Bülent Arınç’la ilgili Erbakan Hocam ile görüşmemizin hepsi bu kadar!
Ne dersiniz, Erbakan Hocam kırk yıl önce Bülent Arınç’ı benden neden sordu?!.
Recep Tayyip Erdoğan… Bülent Arınç… Abdullah Gül… Ve diğerleri…
Aslında buraya kadar yazdıklarımı, sözü Abdullah Gül’e getirmek için yazdım…
Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi 1967 yılında resmen kurulduğunda, ilk on yıl başkanımız olan Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu, Abdullah Gül’ün öz dayısıdır… Bundan dolayı Abdullah Gül henüz o yıllarda neredeyse her yaz İzmir’e dayılarını ziyarete gelirdi… Kendisini, aile yakınlarını, akrabalarını ve Fehmi Koru başta olmak üzere bazı arkadaşlarını o yıllardan itibaren tanıyoruz… Aktaracağım asıl konuya gelince…
Geçen hafta bir yazar (http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2015/06/18/ortak-aday), bir yazısında, durup dururken, Abdullah Gül ile ilgili ilginç bir anekdot aktardı; yazıdaki o bölümü -yorumsuz- aynen aktarıyorum: “Sana Erbakan'la olan bir olayı anlatacağım...” / Şaşkınlığımı gördü! Devam etti! / “Bir gün Erbakan Hoca en güvendiği ismi bana gönderdi! Ankara'ya davet etti! Ortak bir tarih belirledikten sonra o gün yola çıktım. Ankara'da bulunduğu yere geçtim! Etrafı her zamanki gibi kalabalıktı... Ben odaya girince heyecanlandı.” / Ayağa kalkıp herkese tek tek dışarı çıkmasını söyledi. Odadakiler belli bir nizam içinde çıktı! Konuyu bilmiyordum! Ama özel bir görüşme olacağı kesindi... Oda tamamen boşaldıktan sonra yanıma geldi! Yaklaştı! Odada duyabilecek üçüncü biri varmış gibi alçak bir sesle sordu: “Abdullah (Gül) Bey nasıl yükseliyor anlayamıyorum! Çok güçlü biri! Fikrin var mı?” / Hiç beklemediğim bir soruydu! Zaman kazanmaya çalışıyordum! Ne desem yanlış anlaşılabilirdi! / Bocaladığımı görünce devam etti: “Çok akıllı ve attığı adımı bilen bir insan. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda daha da iyi yerlerde olacak! Ben böyle görüyorum!” / Aslında benden onay bekliyordu! Bu netti! Ben de uzak kalamadım: / “Benim düşünceme göre de çıkabildiği kadar çıkacak Abdullah Bey...” / Benim sözlerim üzerine Erbakan "Anlaşıldı... Anlaşıldı..." diye cevap verdi!”
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Abdullah Gül çok gündemde ya; o vesileyle…