http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/AKPyi_kim_kusa_cevirdi_Erdogan_mi_Davutoglu_mu/25303#.VY2y_Pntmko
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
AK Parti’yi kimin kuşa çevirdiğinin iyi anlaşılması için Nasreddin Hoca’dan yararlanalım ve şu gergin siyaset stresini bir fıkra ile de olsa hafifletmeye çalışalım. Meşhur fıkradır, bu gibi durumlara cuk diye oturur. Ne olduğunu hatırlatalım. Nasreddin Hoca bir leyleğin gagasını ve bacaklarını budadıktan sonra demiş ki:“Hah, işte şimdi kuşa benzedin!”
Bu durumda bir soru akla geliyor: Gagası ve bacakları kesilen kuş yaşar mı?
Bir soru daha: AK Parti şimdi AKP olup bir kuşa benzediyse, acaba bu kuş hangi kuş?
O kuşun da ne olduğunu anlamak için Erbakan Hoca’mızdan istifade etmeliyiz. Hani Erbakan Hoca’mızın şu meşhur “canlı kuş - cansız kuş” ya da “içi saman dolu cansız kuş” benzetmesi var ya… Peki, bunu ne diye hatırlattım? Bu hatırlatmamın sebebi de açık değil mi? Tekrar soralım: Gagası ve bacakları kesilen kuş yaşar mı, var olabilir mi? Erbakan Hoca’nın benzetmesiyle ancak “içi saman dolu -cansız ve ruhsuz- kuş” olarak var olabilir.
Tekrar en başa dönelim. AK Parti kurulurken içi saman dolu olarak kuruldu; çünkü “canı ve ruhu” yani “Millî Görüş ve Adil Düzen” gömleği (can ve ruh) olmadan kurulmuştu...
-AK Parti’de, ilk seçimde bünyesinde olan Millî Görüş kökenli milletvekillerinin tamamına yakını, bir sonraki seçimde -1 Mart Tezkeresi’ne ‘HAYIR’ dediler diye- budandı!..
-İlk seçimden son seçime kadarki dönem arasında da budanmalar aynen devam etti!..
-AKP, 7 Haziran 2015 Seçimi’nde de ‘üç dönem’ gerekçesiyle tamamen budandı!..
Bana sorarsanız, “canlı kuş” bir yana, artık “içi saman dolu cansız kuş” da kalmadı!..
Sadece ben değil, benim gibi düşünen bir yazar, dünkü (Cuma) yazısında, bakın ne diyor: “Herkesi özellikle AKP'yi bu tablo karşısında düşünmeye davet ediyorum. Meclis'te kürsüye çıkan milletvekillerini izlerken de tanık oldum, AKP'de AK Partili milletvekili sayısı epey azalmış. Ne demek istediğimi AK Parti'nin kurucuları ve bu siyasi hareketi yakından izleyenler bilir. 2002, 2007 ruhunu kavrayanlar da... AK Parti yok artık, AKP oldu... / Bu AKP, 2002'nin 2007'nin AK Partisi değil. Ne misyon, ne kadro, ne ruh olarak. / Milletvekillerinin profiline bakın anlarsınız. AK Parti bir kadro hareketiydi. Bugün Meclis Başkanlığı için üç kişi saymakta zorlanıyoruz. İsim vererek rencide etmek istemem…”
Üstadım Süleyman Karagülle, hemen seçim sonrasındaki yorumlarından birinde şunları yazdı: “AK Parti’ye 7 Haziran Seçimi’nde Akevler’den iki profesör başvurmuş, ikisi de biri İlâhiyat (Yüksek İslâm Enstitüsü) olmak üzere iki fakülte bitirmişlerdir. Bunlardan Prof. Dr. Arif Ersoy, (Refah Partisi’nden iki dönem) Çorum Belediye Başkanlığı yapmış, uluslararası yerel yönetimin Türkiye tek temsilcisi olmuş, Millî Görüş partilerinin “Adil Düzen” öğretmenliğini yapmıştır. Prof. Dr. Sabri Tekir iki fakülte bitirmiş, profesörlük dışında Devlet Bakanlığı (Refah-Yol Hükümeti) yapmış, rektörlük yapmış ve üniversite kurucusu olmuştur. Türkiye’de bu iki profesör seviyesinde başka kaç kişi var, bilemiyorum. Bu iki profesörün iki vasfı vardır; Millî Görüşçü ve Akevler kurucularından olmak. Demek ki bu iki profesörü dışlamak sadece Akevler’den uzak kalma amacını gütmektedir. Adaylar tespit edilmeden yazdığım yazıda “bunları listeye almazsanız Akevler’i dışlıyorsunuz demektir” demiştim; durum böyle olunca bizim AK Parti ile bir ilişkimiz kalmamıştır...”
Üstad değerlendirmelerine devam ediyor. İki hafta sonra yayımlanacak haftalık “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızın bir yerindeki değerlendirme aynen şöyle: “AK Parti, Prof. Dr. Arif Ersoy ve Prof. Dr. Sabri Tekir’i 7 Haziran Seçimi’nde aday göstermemekle, Akevler ile olan ilgisini kesti diye düşünüyoruz. Bunun anlamı şudur; Akevler’in onlarla yapacağı bir iş kalmadı. Biz artık kendi gemimizi yapmaya başlamalıyız. Tufan yaklaşmıştır!”
Peki, AK Parti’yi kim “cansız/ruhsuz” kuşa çevirdi; Erdoğan mı Davutoğlu mu?!.