Dünya bizi yani “yeni medeniyetimizi” bekliyor
Önce ANADOLU desem…
Sonra AFRİKA… ASYA… AVRUPA desem…
Daha sonra Afrika’da NİL, Asya’da FIRAT ve DİCLE, Avrupa’da TUNA…
Böyle desem…
İnsanlığın medeniyet havzaları ve medeniyetler kronolojisi anlaşılır mı?
Tam anlaşılmadığının farkındayım; hatırlattığım yerden devam edeceğim…
***
OSMANLI atalarımızı ve onların stratejilerini de şu şekilde hatırlayalım; madem “Diriliş ‘Ertuğrul’” dizisi bu kadar gündemde, demek istediğime oradan da bakabilirsiniz…
Kronoloji şöyle: 1354'te Gelibolu… 1361'de Edirne… 1369'da Sofya… 1389'da Kosova…1392'de Üsküp… 1430'da Selanik… 1453'te İSTANBUL… 1463'te Saraybosna… 1468'de Belgrad… 1526'da Budapeşte… 1529'da Viyana…
Birinci DİKKAT edilecek nokta: İSTANBUL tarih olarak orta yerde kalıyor…
İkinci DİKKAT edilecek nokta: Bundan önceki “İstanbul’un Fethi ve Gelecek… GELECEK…” yazımda yazdığım üzere, “geçmişte” kalmamak, “geleceğe” odaklanmak… Fetih haftasında, Fatih ve Fetih haftasında, İstanbul’un Fethi haftasındayız ya; tam da bu vesileyle, hem ülke olarak kendimizin hem de “insanlığın geleceğine” odaklanmak…
Çünkü…
Geçmiş yaşanmıştır, GELECEK YAŞANACAKTIR...
Geçmiş araştırılır, GELECEK PLANLANIR...
Nasıl PLANLANIR?
Mesela, aynen atalarımızın yaptıkları gibi planlanabilir…
Hakka dayalı (kuvvete değil) bir düzen yani “Osmanlı Barış Düzeni”… Ya da bizim çağımız için önerdiğimiz isimlendirme ile “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Düzen MEDENİYETİ” şeklinde planlanır ve uygulanır yani yeniden inşa edilir ve yaşanır...
***
Buraya kadar yazdığım girizgâh, sözü İslâm Medeniyeti Vakfı’nda bu hafta yaptığımız “YENİ İSLÂM MEDENİYETİ” çalışmamıza getirmek içindi… Elbette geleceğimiz için; ülke olarak kendimiz ve “insanlığın geleceği” için… Nasılını özetleyelim:
İnsanlık binlerce yıl önce ortaya çıkmış, başlangıçta meyve toplayıcılığı ile yaşamış... Sonra avcılık, çobanlık, çiftçilik dönemlerini yaşamış ve devlet öncesi, tarih öncesi dönem sona ermiştir... Hz. Nuh uygarlığının ardından, Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti İsa peygamberlerin uygarlıkları gelmiştir… Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti Davut, Hazreti İsa peygamberlerin her biri bir değeri öğretmiş; sonunda Hazreti Muhammed önceki peygamberlerin ilimde, siyasette, ekonomide ve dinde yaptıklarını birleştirerek bir bütün olarak KUR’AN MEDENİYETİNİ getirmiştir... Peygamberlik artık sona ermiş, peygamberlerin yerini vârisleri olan İLİM ADAMLARI almışlardır... Demek ki YENİ İSLÂM MEDENİYETİ peygamberlerin vârisleri olan ilim adamları tarafından kurulacaktır…
Bunu anlayıp idrak edebildiysek, sorunun yarısını çözdük demektir. Geriye, bundan sonra yapmamız gerekenler kaldı ki, o da şöyle olacak: Yeni medeniyet, ondan önceki iki medeniyetin sentezinden ortaya çıkar. Miladi yılların binyıl başlarında doğan medeniyetlerden biri olacak olan yeni medeniyet, İslâmiyet ile Avrupa medeniyetinin sentezinden doğacaktır.
Doğu medeniyetleri HUKUK VE YÖNETİM, batı medeniyetleri TEKNOLOJİ VE SANAYİ inkılâbı yaparlar. BATI sanayi inkılâbını yapmıştır, şimdi DOĞU hukukta inkılâp yapacaktır. İnsanlık “TARIM DÖNEMİ HUKUKU”ndan “SANAYİ DÖNEMİ HUKUKU”na geçmektedir. Bu geçiş silahla değil, servetle değil, ancak İLİM ile başarılabilir...
İşte, Kur’an’da “OKU” emriyle ifade edilen görevle görevli olduğumuzu bilmemiz gerekmekte... Yazımın başında yazdığım insanlığın medeniyet havzaları yani bütün dünya bizi bekliyor; AFRİKA, ASYA, AVRUPA ve geriye kalan her yer, bütün insanlık…