Reşat Nuri Erol
MehmetTekelioğlu; Bilge adam Nazif Satoğlu Hakka yürüdü
12.02.2024
1154 Okunma, 6 Yorum

Bilge adam Nazif Satoğlu Hakka yürüdü

12 Şubat 202413

YazarMTekelioglu

Her insanın hayatı boyunca içinden geçtiği evreler vardır. Benimki de öyle. Doğup büyüdüğüm ve liseyi bitirene kadar yaşadığım Kayseri’den sonra tahsil için gittiğim İstanbul sonrasında hiç aklımda yokken kendimi İzmir’de buldum. Evlenip İzmir’e yerleştim. Eşimin dayıları, benim de annemin halasının çocukları, İzmir’de yaşıyorlardı. İşte bunlardan biri de Nazif Satoğlu idi. 19 Ocak 2024 günü yola çıktı… Hakka doğru…

İzmir’de ben üniversitede çalışıyordum. Evimiz dayılarımızın da oturduğu Akevlerdeydi.

Benim de eşimin de aileleri Kayseri’deydi. Yani biz gurbete çıkmıştık. Eşim Hatice Hanım ilk defa anne ve babasından ayrılıyordu.

Biz bu dönemde Nazif Dayı ve eşi rahmetli Şadan Yengenin büyük desteğini gördük. Onların ilgi ve yakınlığı gurbet duygusunu en aza indirdi. Söylemezsem olmaz, Doktor Dayı dediğimiz Ahmet Satoğlu ve eşi rahmetli Binnaz Yenge de bize her zaman kol kanat gerdi.

Evimizin bulunduğu Akevler sadece bir kooperatif evleri olmanın ötesinde, aynı gayeye hizmet edecek kimseleri bir araya getiren bir oluşumdu. Bu bakımdan Akevler çevresi de bizi sarıp sarmalayan bir yapıdaydı. Akevler camiasında yaşıtlarının Nazif Beyi, kendinden küçüklerin Nazif Bey Amcası herkesin saygı ve sevgisine mazhar olmuş mümtaz bir şahsiyetti.

Akevler oluşumunun mimarlarından ikisi Nazif ve Ahmet Satoğlu kardeşlerdi. Bu iki fedakâr insan yalnız kendine Müslüman olmanın ötesine geçip başkalarına da hizmet aşkıyla Akevler bünyesinde Müslümanca yaşamanın en iyi örneklerini verdiler. Ben üç çocuğumun da yetişmelerinde ve bugünkü fikri yapılarının oluşumunda Akevler ortamının büyük katkısı olduğunu biliyorum. Aynı sitede oturmak, Nazif ve Ahmet dayılarla iç içe olmak demekti. Şadan ve Binnaz yengeler Hatice Hanım’a daima kendi kızları gibi davrandılar. 

Zaman zaman bizlere çocukluktan beri başından geçen hadiseleri anlatırdı Nazif Bey. Ama onun bilmediğimiz taraflarını biz “Hayat Hikayem” adıyla çıkardığı kitaptan öğrendik. Bir araya geldikçe de kitapta anlattığı olayların detaylarını sorduk.

Nazif Satoğlu 1927 yılında Kayseri’de doğmuş. Babası Ankara Hukuk fakültesinin ilk öğrencilerinden biriymiş. Fakat birtakım zorluklar devamına mani olmuş. Öğretmen olarak hayata devam zorunda kalmış. Kayseri’deki öğretmenliği sırasında bir haksızlığa yazılı itiraz edince sürgün yemiş. Tuhaf ama sürgün yeri İzmir… İzmir’in o zamanlar Torbalı ilçesine bağlı Doğancılar Köyü. Ulaşmak için dağları aşmak gereken bir köy. Nazif Satoğlu işte o köyde babasının öğrencisi oluyor. Nazif Bey’in sınıf arkadaşlarından Sezai Amca ile ben siyasette iken Doğancılar Köyünün kahvehanesinde buluşmuştum. Güzel bir sohbetimiz olmuş hem İsmail Hocayı hem Nazif Beyi gayet güzel anlatmıştı.  Daha sonra Yeniköy’de ve İzmir’de Kemal Reis okullarında okumuş Nazif Bey.

İkinci cihan harbinin sıkıntılı günlerinde Nazif Satoğlu ortaokul öğrencisidir. Ekmek ve gaz karneye tabidir. Ancak annesi Hacıkadın Hanımın nüfus cüzdanı hala Osmanlı harflerini muhafaza etmektedir. Bu sebeple onun için gaz ve ekmek karnesi verilmemektedir. Tam bu sıralarda karne dağıtımı muhtarlardan alınarak vilayete verilmişti. Vilayette bu işe bakan dairenin başında, sonradan DP döneminde Meclis Başkanlığı yapan Kayserili İbrahim Kirazoğlu vardır. Nazif Beye bir yakını ona gitmesini söyler. Çekine çekine gider, kendisini tanıtır ve durumunu izah eder. Kirazoğlu 15 günlük karne verir annesi için Nazif Beye. 15 gün dolduktan sonra bir daha gider. Bu defa üç günlük vermeye kalkınca reddeder ve geri dönmek için odadan çıkacakken sekiz günlük bir karneye ikna ederler Nazif Beyi. Aslında almak istemez, gururunu incitilmiş hisseder ama sessiz isyanı da Kirazoğlu’nu iknaya yeter.

Ortaokul ve lise yıllarında arkadaşları onun milliyetçi muhafazakâr yapısını fark etmişlerdir. O da zaten bunu saklamak derdinde değildir, bildiği doğruları etrafına anlatmaktan çekinmez.

Dünyada olup bitenleri de o yaşta dikkatle takip eder. İkinci dünya savaşının seyrini izlerken bulunduğu çevredeki insanların Almanlardan yana bir duruşu olduğunu söyler. Bu o zaman için iyi bir gözlemdir. Zaten devlet de ne kadar tarafsız gözükmeye çalışsa da Almanlardan yanadır. Hadiseleri gözlemekte bununla kalmaz, varlık vergisinin verdiği sıkıntıları, Yahudilerin İzmir’den İsrail’e göçlerini de anlatır. Hatta bir ara bir terzi yanında beraber çalıştıkları Yahudi çocuğun da aniden işi terk ederek İsrail’e gittiğini söyler.

Fikri oluşumunun temelini ailenin yapısı belirliyordu elbette. Ama Nazif Satoğlu onun üstüne daha ne kadar koyabilirim kaygısındaydı. Bunu o yıllarda çıkan Büyük Doğu mecmuasını okuyarak temin ediyordu. Ama bakın kitabında bu konuda ne anlatıyor: “Ben liseyi bitirdiğim 1947 senesinde Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı Büyük Doğu mecmuasını okuyorum diye bir sene sivil polislerce takip edilmiştim. En sonunda şişman bir sivil polise, Hisar caminin kapısında ‘beyefendi, sayemde camiye de giriyorsunuz, sevabınızın bir kısmı da inşallah bana ait olur’ demek suretiyle takip edildiğimi bildiğimi bildirmiş ve bu sayede o şahsın takibinden kurtulmuştum. Belki de böyle yapmakla hata yaptım. Kim bilir onun yerine hangi tanımadığım birini arkama takmışlardı.”

Yüksek tahsil hevesi ile bazı arayışlar sonunda İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okuluna başlar. Okulun Talebe Derneğinde görev alır. Sesimiz ve Gıdık adlı dergileri çıkarır. Hakkını savunmaktan hiç çekinmez. Bir imtihanda çok iyi kâğıt verdiğine inanır ama beklediği not gelmeyince önce Hoca, sonra okul nezdinde itiraz eder. Bu itiraz sonuç vermez. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’ye cevaplı bir telgraf çeker ve itirazını en yüksek mercide dile getirir. Heyet huzurunda yeniden tetkik ister. Bakan Okul Müdürüne gitmesini, gerekli talimatı verdiğini söyler. Müdür, Hoca ve kendisinin bulunduğu masada kağıtlar açılır, tek bir kağıttaki notu gerçekten düşüktür, ama “Efendim, ben üç kâğıt vermiştim, ikisi nerede” der. Kâğıt tomarı incelenince diğer iki kâğıdın değerlendirilmediği anlaşılır ve yüksek notla başarısını tescil ettirir.

Arkadaşlarıyla bir Konya seyahati sonrası onlardan ayrılarak Kayseri’deki yakınlarını ziyarete gider. Orada Hulusi Amcası ve onun refikası Sare Anne, Nazif Beye halasının kızı Şadan Hanımdan bahsederler ve “senin için münasiptir” derler. Aldırmaz görünür ama bu yolda ilk adım atılmıştır ancak daha vakit vardır. Fakat teklif kalbini titretir, kalbe ateş düşmüştür.

Üniversiteden mezun olmasına az kalmıştır. Talebe Derneği olarak Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’yi İzmir’e konferansa davet ederler. 1950 yılı Nisan ayında İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulunun büyük amfisinde konuşur Ahmet Hamdi Akseki. Valiye, merkez komutanına, savcı ve hakimlere, borsa ve odalara davetiyeleri Nazif Bey bizzat elden götürmüştür. İslam Dini başlıklı konferansın bir benzeri yoktur o güne kadar İzmir’de.

Mezun olduktan sonra birkaç yere müracaat eder iş için. Nihayet 1952 yılında Ticaret Bakanlığı bünyesinde pamuk eksperi olarak memuriyete başlar. İlk görev yeri Aydın’ın Koçarlı ilçesidir. İşi pamukları kalitesine göre sınıflandırmak ve balyalara gerekli mühürü vurmaktır. İstismara açık bu işte kimseye tolerans tanımaz. Hakkı neyse onu tayin eder. Bu bakımdan başının derde girdiği de olmuştur. Fakat başlangıçta bir iki hadise olsa da daha sonra onu herkes tanımış ve uygunsuz şeyler teklif edilemeyeceğini öğrenmiştir. Bir keresinde böyle bir teşebbüsü pamuk balyalarının ulaşacağı çırçır fabrikalarına kadar takip ettirmiş ve sahtekarlığı önlemiştir. Başlangıçtaki bu hadiseden sonra da kendisinin tayin ettiği pamuk tipine 25 yıl süreyle bir daha itiraz eden çıkmamıştır. 

15 Mart 1953 tarihinde Şadan Hanımla evlenir. Şadan Hanım, Nazif Beyin halasının dördüncü kızıdır. Yüzbaşı Mahmut Hulusi Satoğlu ile Leyla Satoğlu’nun kızı Şadan Hanım, kız enstitüsü mezunudur. Yüzbaşı Amca Çanakkale’de savaşmış, yaralanınca malulen geri hizmete çekilmiş, uzun yıllar tarih öğretmenliği ve Kayseri’de askeri ambar memurluğu hizmetlerinde bulunmuştur. Şadan gelin, Kayseri gibi büyük bir şehirden Koçarlı gibi küçük bir ilçeye gelmiş ama memnun ve mesuttur. Kendi tabirleriyle “iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” demişler.

Nazif Beyle Şadan Hanım ilk üzüntüyü bir ölü doğum sebebiyle yaşarlar ama bunun verdiği sarsıntıyı atlatmayı başarırlar. Daha sonra doğan oğulları da doğduktan kırk gün sonra hastalanır ve vefat eder. Artık aile için İzmir’e taşınmanın yollarını arama vakti gelmiştir. Bu maksatla Ankara’ya giderler ya tayin ya istifanın kabulü mahiyetinde bir dilekçe yazar. Bakanlıktaki tecrübeli bir daire başkanı Nazif Beyle Şadan Hanımı birlikte makamına çağırır, Şadan Hanıma sen İzmir’e git der. Nazif Beye de kısa zamanda İzmir’e tayinini yapacağız diyerek istifasını kabul etmez. Nitekim çok geçmeden İzmir tayini gerçekleşir.

Nazif Beyin bir şair tarafı da var. Şadan Hanımı ara sıra Kayseri’ye gönderiyor ama arkasından şiirler yazarak kalbindeki ateşi soğutmaya çalışıyor: “Yine sevgili masum yarimi gördüm düşümde/ Yine o narin ben vardı güzel yüzünde/ Kalbim her gün onun sevgisi peşinde/ Gönüllerimiz bir, sevgili izinde/// Geceliğini örüyordu elinde/ Annesinin o iki dizi dibinde/ O da yar görmüşe benzer düşünde/ Sorulmaz ki ne yapalım yar izinde/// Bir yanına da almış görümcesini/ O da gelinini görünce unutmuş annesini/ Kıskandım doğrusu o neşelerini/ Gülerek verdiler mektup müjdesini”

Şadan Hanım-Nazif Bey çifti ilk kızları Ayşe Yaşara 1956 yılında kavuşurlar. Hacıkadın Hanımın ahdi vardır, ilk iki bebeği kaybetmenin acısıyla bu bebek kız da olsa erkek de olsa adı Yaşar olacak demişti. 1959 yılında Hümeyra Canan aileyi bir kere daha sevindirir. Arkasından Mevlüde Şenay gelir. Dördüncü evlat Lütfullah Hulusi’dir.

Nazif Beyin hadiseleri değerlendirirken gösterdiği akl-ı selim dikkate değer. İşte 27 Mayıs’a giden yolda CHP’ye bakışı: “CHP’lilerce hakir görülen halk, şakşakçı kadroları hiçbir zaman iş başında görmek istemiyordu. Çünkü Türkiye’de en büyük darbeyi daima hukukçu geçinen CHP’lilerin yaptığına inanıyordu. Laiklik maskesi altında milletin milli ve dini yaşayışı ile çarpışan kökten batıcı, kabuktan solcu, yürekten de İslam düşmanı, İttihat Terakki kalıntısı bir takım sözde seçkinlerin toplandığı CHP’yi hiçbir zaman iktidar yapmamıştı ve yapmayacaktı.”

Akevlerin kuruluşunda ve sonraki faaliyetlerinin hepsinde Nazif Satoğlu hep en önde olmuştur. Faizsiz sistemle çalışan Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi 126 ortakla 1967 yılında işe koyulurken hem Nazif Satoğlu’nun hem Ahmet Satoğlu’nun isimleri herkes için bir güven ve referans kaynağı olmuştur. Akevler hakkında burada detaya girersek bu yazı bitmez. Merak edenler “Bir sistem arayışının kısa hikayesi” adlı yazımı okuyabilirler. Burada vurgulanması gereken husus, bilhassa Nazif Satoğlu açısından şudur: Nazif Bey çok uzun süre Kooperatifin kayıtlarını tutan bir insandır. İşini çok sağlam yapmıştır. Yıllar sonra müracaat eden herkesin alacağı vereceği kuruşuna kadar defterlerde mevcuttur. Nazif Bey kooperatifin yaşayan hafızasıydı. Bu vasfını daha birkaç sene öncesine kadar muhafaza ediyordu. Kooperatif idaresinde ve muhasebesinde çalışanların her türlü sorununa Nazif Beyin kayıtları ve kendisi yetişirdi.

1969 yılındaki seçimlere Erbakan ve arkadaşlarının bağımsız milletvekili adayı olarak iştirak etmelerini kararlaştıran heyetin İzmir’den iki temsilcisi Süleyman Karagülle ve Nazif Satoğlu’ydu. İzmir’den Ankara’ya giderek yapılan toplantıya iştirak etmişler ve bilindiği gibi o seçimde Erbakan Konya adayı Süleyman Karagülle de Aydın adayı olmuştu. Seçim kampanyasında koşturdu Nazif Bey.

Nazif bey çocuklarının iyi birer tahsil yapması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, yeri geldiğinde tasarruf olsun için evden işine, yani Akevlerden Konaktaki işyerine yürüyerek de gitmiştir. Çocukları da bu emeklerin karşılığını vermiş, Yaşar matematik öğretmeni, Canan doktor, Şenay iktisatçı, Hulusi de makina mühendisi olmuştur.

Çocuklarını evlendirip torun sahibi olmanın mutluluğunu da yaşadı Nazif Bey. Dede olmayı pek bir sevmişti. Ona dede diyen ilk çocuk benim oğlum Ali Ekrem oldu. Ondan sonra aramızda kendisini Nazif Dede diye anar olduk. Daha sonra kendi torunlarıyla geçirdi günlerini. Vefat ettiğinde dokuz torun sahibiydi. Kendisini öylesine sevdirmişti ki anne babaları çocuklarına ‘ne isterseniz’ dediğinde ‘dedemi istiyoruz’ cevabı alıyorlardı.

1983 yılında emeklilik hayatı başladı. Emekli oluşunu sistemdeki yolsuzluk ve rüşvetin artışına bağlıyordu. Kendi emri altında çalışan pek çok insan için soruşturma izni vermişti. Ticaret Bakanlığı Standardizasyon Dairesi İzmir Pamuk Baş Eksperi olarak çalışma hayatına nokta koydu.

İnsanın hayattta her arzusu gerçekleşseydi cennet kavramı anlamsız olurdu. Bu, herkes için böyle olduğu gibi Nazif Bey için de böyleydi. O güne kadar belki sıkıntılı ama mutlu geçen günlerine acılar da karıştı. 1985 yılında annesini, 1991 yılında babasını kaybetti. Babasının evi kat karşılığı müteahhide verilmiş ve kendilerine dört daire düşmüştü. Bunların üçü üç kardeşe verilmiş diğer daire ise babası adına Murat Reis camiine vakfedilmişti.

Birtakım acılar yaşadı ama imanı ve ferasetiyle bu güçlüklerin üstesinden gelmeye çalıştı. Eşi Şadan Hanımın hastalığı en büyük darbeyi vurdu. Sekiz yıl kadar süren bu dönemde bazı günler ümidi zirve yaptı bazı günler hüzne büründü. Çocuklarına yazdığı bir mektupta şöyle diyor: “Çektiğim ıstırap ve üzüntülere taş olsa dayanmaz derlerse de bu deyim bence doğru değil. İnsanoğlu inanç ve iradesi ile bu zorlukları da karşılayabiliyor. Çünkü insanlar doğar, yaşar ve ölürler. Bunun Allah’ın kanunu olduğunu düşünmek insanları tekrar hayata bağlıyor. İnsanoğlu inanç ve iradesiyle bunları karşılayabiliyor.”  

Eşine duyduğu özlem onu bir daha şiir yazmaya sevk ediyor. Şadan Hanımın vefatının beşinci ayında, üstelik onun misafir kabul günü olan ayın 8’inde, 8 Kasım 2009’da şöyle sesleniyor: “Seni unutmadım/ Bilmeni istiyorum seni hiç unutmadım/ Kalbimin bir yerinde hala çarpıyor adın/ Gözlerimde hatıran, kalbimde aşkın/ Sen beni bıraksan da ben seni bırakmadım/ Bu beş ay sensiz geçti, inan ben unutmadım/ Günlerim hep acı geçti,  neşeyse uğramadı/ Sen benim ilk göz ağrım ilk sevdam tek aşkımdın/ Sen beni bıraksan da ben seni bırakmadım./

Nazif Satoğlu, yukarıda bahsettiğim kitabından sonra 2017 Nisan ayından başlayarak 2018 Temmuz ayına kadar günlük tutmuş. Bu günlükleri gelini Gülsüm Satoğlu biraz da tatlı bir üstelemeyle yazdırmaya muvaffak olmuş. Söz arasında söyleyeyim, Gülsüm benim siyaset arkadaşımdır, ancak siyasiler ve parti teşkilatı onun kıymetini bilemediler. İşte bu günlükleri çocukları kitap haline getirmiş. “90’lı Yaşlar” adıyla bastırmışlar. Ne var günlüklerde derseniz, şükür var, muhabbet var, öğüt var, tabiat sevgisi var, özlem var, namaz muhabbeti var derim.

Nazif dedenin İzmir’de bize nasıl kol kanat gerdiğini söylemiştim. Bunu bir daha vurgulamak isterim. Üstelik onun bu vasfı sadece bizim için değil herkes için geçerlidir.

Nazif Satoğlu, klasik muhafazakâr aile tipinin biraz daha ötesinde, günün gereklerini iyi kavramış, çocuklarını bu istikamette yönlendirmiş, modern tarza da ayak uydurabilmiş bir kimseydi.

Nazif Satoğlu 19 Ocak 2024 günü 97 yaşında vefat etti. Vefatından altı ay öncesine kadar gayet güzel konuşuyor, kendi ihtiyaçlarını küçük yardımlarla kendisi görebiliyordu. Son zamanlarda biraz kişileri ve olayları karıştırsa da yine de çok iyi durumdaydı. Çocuklarının gösterdiği ihtimam onu memnun ediyor, cuma namazlarına bile gidebiliyordu.

Yeğeni 11’inci cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ben de cenaze namazını kıldım. Allah rahmet eylesin…

Binnaz Satoğlu da ebedi âlemde

İzmir’deki Satoğlu’lar son altı ay içinde iki mümtaz simasını kaybetti. Dr. Ahmet Satoğlu’nun eşi Binnaz Hanım, Nazif Satoğlu’dan altı ay kadar önce, 17 Temmuz 2023 günü vefat etmişti. Hastaydı ama öyle ölümcül bir hastalığı yoktu. Fakat galiba aldığı bazı ilaçlar bağışıklık sistemini zaafa uğratmıştı. Bir ay içinde hayat dolu bir insanın vefatı gerçekten şaşkınlık yaratıyor, üzüntü veriyor.

Binnaz Hanımlarla biz çok uzun süre, yirmi yılı aşkın kapı komşusuyduk. Binnaz Hanımla benim eşim abla kardeş gibiydi. Ahmet Satoğlu hepimiz için Doktor Dayı idi. Binnaz Yengeye benim oğlum küçükken ‘Bingaz Yenge’ derdi, dolayısıyla adı aramızda Bingaz Yengeydi. Her güçlüğümüzde yanımızda bulduk onları. Çocuklarımızı beraber büyüttük. Cömertliklerini ve fedakarlıklarını böyle tahditli bir yerde anlatmak kolay değil. Onun bende kalan sözü ‘hayır, hiç olmaz’ kalıbıydı. Ne zaman bizi davet etse ve biz teşekkür etmeye kalksak ‘hayır, hiç olmaz’ der, her zaman sözünü kabul ettirirdi.

Çocukları, bizim çocuklarımızın hem arkadaşları hem abi ve ablalarıydı. Binnaz Hanım öğretmendi hem kendi çocuklarına hem bizim çocuklarımıza fahri öğretmenlik yaptı. Doktor Dayı ve Binnaz Yenge birer ahlak abidesi olmakla marufturlar.

Binnaz Hanıma rahmet, Doktor Dayıya uzun ömür diliyorum…

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:01


https://www.mehmettekelioglu.com/2024/02/bilge-adam-nazif-satoglu-hakka-yurudu/



Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:01




Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:02




Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:03




Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:03




Reşat Nuri Erol
12.02.2024
14:05







Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 130840 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 33179 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 18360 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 16354 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 16091 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 15423 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14674 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14633 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 14509 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 14398 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 14340 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 14062 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 14044 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 14021 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 13935 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13676 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 13580 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 13502 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 13336 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 13314 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 13297 Okunma
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 13278 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12775 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12708 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 12569 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 12488 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 12358 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 12278 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 12128 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 12121 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 12115 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 12069 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 12043 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 11955 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 11936 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 11897 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11790 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11506 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 11504 Okunma
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11497 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 11418 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 11219 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 11120 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 11075 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 11061 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 11049 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 11043 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 11008 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 10995 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 10988 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 10959 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 10931 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 10925 Okunma
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 10917 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 10910 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 10903 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 10891 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 10880 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10782 Okunma
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10780 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10754 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10695 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10623 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10584 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 10454 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 10425 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 10414 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10371 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 10329 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 10303 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 10268 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 10267 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 10240 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 10203 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 10133 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 10073 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 9962 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 9961 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 9925 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9884 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9757 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9754 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9753 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9713 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9671 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9647 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9615 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9587 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 9525 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 9440 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 9433 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 9356 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9343 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 9315 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 9202 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 9181 Okunma
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 9169 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 9165 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm/sermaye III. dünya savaşı derdinde ama
26.10.2015 9131 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm değerlendirmeleri ve çözüm
30.01.2016 9090 Okunma
1 Yorum 30.01.2016 14:35


© 2025 - Akevler