Sonunda ADİL DÜZEN ortaya çıkacaktır-1
DERGİ çalışmalarımızdan söz ettim geçen yazımda; biri 340 hafta, diğeri 843 haftadan beri devam eden… KUR’AN VE İLİM seminerlerimizin son 30 haftasında Hûd Suresi üzerinde çalıştık, son haftaya geldik ve 120-123. ayetler üzerinde durduk…
Aslında gündeme dair o kadar çok konu birikti ki; onların sadece başlıklarını ve birkaç cümlelik açıklamalarını yazsam, bu köşe dolmuş olur. Nice yazarlar onu yapıyor, iyisi mi siz o konuları onlardan okuyun; biz asli konularımıza yani KUR’AN VE İLİM merkezli çalışmalarımıza odaklanalım. Sebebini sorarsanız; sebebi yazının içeriğinde ve daha da önemlisi şunda: Sadece olanları konuşmak yani tespit ve teşhis yetmez, olanlara ÇARE VE ÇÖZÜM üretmek gerekmekte ve onlar da sadece KUR’AN VE İLİM çalışmalarında…
Evet, bu hafta Hûd Suresi çalışmamızın sonuna ve son ayetine de geldik. Ayet şöyle:
“Ve arz ve semavatın gaybı Allah’ındır. Emrin küllisi O’na rücu eder. O’na ibadet et. O’na tevekkül et. Rabbin amel ettiklerinizden gafil değildir.” (Hûd, 123)
Kâinatta iki çeşit olay vardır. Hesabi olan vardır, gaybi olan vardır. Hesabi olanlar Allah’ın sistemine tabi olan olaylardır, kurallıdır ve biz onları bilebiliriz. Yarın saat onsekizde akşam olacağını hesaplayabiliriz. Ama bazı olaylar vardır ki hesabi değil ihtimalidir, gaybidir. Bir damlanın nerde oluşacağını ve o damlanın nereye düşeceğini hesaplamamız mümkün değildir. Bir yumurtayı dölleyen milyonlarca spermin hangisinin yarışı kazanacağını, dolayısıyla bebeğin kız mı yoksa erkek mi olacağını bilemeyiz. Bunlar gaybi bilgilerdir. Biz bilemeyiz ama Allah bilmektedir. Allah için hesabi olmayan bir olay yoktur.
Bizim beynimizin gaybi olayları bilme imkânı yoktur. Heisenberg bunu matematikle hesaplamış, sistematik hatayı ortaya koymuştur. İnsanın yüzüne çok yakından bakarsanız incelikleri görürsünüz ama bütününü kavrayamazsınız, yakından bakarsanız bütününü görürsünüz ama incelikleri bilemezsiniz. Siz inceliğe bakarken o bütünü değildir, bütününe bakarsanız o da ince tarafı değildir. O halde hiçbir zaman kesin bilgiye sahip değilsiniz.
Uzakta olanlar da gaybidir. Geçmişte olanlar gayb olduğu gibi gelecekte olacaklar da gaybidir. Semavat ve gaybın bilgileri Allah’tadır. İnsanın öleceği kesindir ama ne zaman öleceği kesin değildir. FAİZLİ DÜZEN bitecek ama ne zaman, onu bilemeyiz. O halde şu tarihte bu olacaktır, bu tarihte bunu yapacağız demek gaybi olaylarda mümkün değildir.
Bu sureyi baştan itibaren bir de bu şekilde okumak gerekir.
Surenin başlarında Hazreti Nuh Peygamber kavmine ‘ben gaybı bilmiyorum’ demiştir. Biz sadece Kur’an’ın bildirdiklerini biliyoruz. Allah nurunu tamamlayacaktır. Bugünkü uygarlıktan anlıyoruz ki O’nun bize vaat ettiklerinin yapılacağı hal/durum ortaya çıkmıştır.
En yakın yıldız ile bugünkü teknoloji ile ancak dört yılda alo diyebiliriz. Biz göndersek alo sözümüz iki yılda varır. Orada da onlar alo dediği zaman iki yılda varır. Işınlama ile bile onlara ulaşmamız imkânsızdır. Bununla beraber bugün henüz tekniğini geliştiremediğimiz ışık hızından yüksek dalgalar vardır, bunları çok iyi biliyoruz. Tekniğine sahip olduğumuz zaman haberleşmeyi kolayca yapabiliriz.
Ayet gaybın ve emrin (işlerin) O’na rücu edeceğini söylemektedir. “Emr/iş” kelimesi bu surede 15 defa geçmektedir. Üçü buyruk anlamındadır. Biri genel iş olarak anlatılmaktadır. Kalanları Allah’ın azabı zamanında gelen “emr”dir. Buradaki de o emirlerden birine işaret etmekle beraber cins isim olarak “emr” müfret kullanılmış, sonra da ona küllühü diye beyan edilmiştir. Bir marifenin müfredi tamamı anlamına gelir. O takdirde cüzlerin de ona ait olduğu bildirilmektedir. Bütün bu açıklamalar günümüze açıklık getirmek için yapıldı.
Günümüze gelirsek: 1 KASIM SEÇİMİ olmuştur, biliyoruz, çünkü hisabidir. Ama alınan oy hisabi olmamıştır. Kimsenin beklemediği bir oy oranı gelmiştir... (Devamı var)