http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Butun_bunlar_rahmet_degil_midir/22559#.VIEpcTGsU3k
Bütün bunlar rahmet değil midir?
Sosyal olaylar iyilerle kötülere ayrı ayrı gelmez. Sıkıntı gelirse bütün insanlara gelir. Rahmet gelirse de bütün insanlara gelir. Zulüm geldiğinde o zulüm düzeninde zulmedenler ve hükmedenler de sıkıntı içinde olurlar. Bugün Amerika’daki sömürü sermayesi tüm dünyaya hâkimdir, denizdeki su gibi doları vardır. O dolar gücünü kullanarak her türlü iyilikleri de kötülükleri de yapabilmektedir. Gaz ve petrolü borularla bütün dünyaya dağıtmaktadır. İstanbul’da kanal ihalesine girebilmektedir. Karşılıksız dolarla kiraları indirip çıkarmaktadır. Ama gidin sorun/bakın bakalım, huzur içinde midir? Her gün korku içindedir; ya Çin doları kabul etmezse, ya İran riyalden, Rusya rubleden başkası ile petrolü satmazsa, o zaman dolar patronu sermayenin hâli ne olacaktır?!
Krizler ortaya çıkınca herkes için çıkmaktadır.
Rahmet olunca da herkes için rahmet olmaktadır.
Kur’an’da başka âyette kötülük yalnız kötülere dokunmayacak, kötülükten korkun diyor. Evet, biz çok iyi insan olabiliriz, cennete de gidebiliriz ama eğer bu dünyanın düzenini değiştirmezsek kötülükten kurtulamayız. Bunun gibi; eğer iyi düzen gelirse herkes yararlanır.
Nimet var, rahmet vardır. “Nimet” maddi bolluktur. “Rahmet” ise manevi ve maddi bolluktur. İnsanların huzur içinde yaşaması rahmettir. Demokrasi bir rahmettir. Özgürlük bir rahmettir. İnsanlık üçüncü binyıla doğru adımlar atarken bazı nimetleri de tatmaktadır.
Soğuk savaş en büyük sıkıntı ve zarar idi. O zulüm geçti, insanlık rahata kavuştu. İslâm âlemi esaret içinde idi; bağımsızlıklar kazandı. Sovyetler yıkıldı, ülkeler bağımsız demokratik devletlere kavuştular. Türkiye’de Batı’nın zulmüne göre hareket eden yöneticiler artık demokratik yönetimi ele aldılar. Ordu artık Batı’nın talimatı ile silaha sarılmıyor.
Bütün bunlar rahmet değil midir?
İnsanlık bugün rahmet içindedir. Dünya çapında sıcak savaşı görmeyeli 70 seneye ulaştık. Soğuk savaşı terk edeli de çeyrek asırdan fazla oldu. Dünyanın her yerinde demokrasiye doğru adımlar atılmaktadır. (Not: 789. seminer notlarımızdan aktarı-yorum.)
Türkiye başta büyük inkılâplar geçirdi ama sonunda ateizm siyasetinden rücu etti...
CHP Tanrı’yı yenemeyeceğini idrak etti, halkı zorla dinsiz yapmaktan vazgeçti...
1950-1960’larda dünyanın en geri ülkesi Türkiye’ydi, Türkiye’de en geri halk inanmış Müslümanlardı. Bugün ise dünyada en ileri ülke Türkiye’dir, siyasette de dünyaya nisbetle en demokratik ülkedir, ülkemizde çok partili sistem vardır. Dinde de en ileri ülkedir, çağın ilimleriyle mücehhez bir din anlayışı yalnız Türkiye’de vardır. Ekonomide de “halk ekonomisi” sayesinde holdingleri olan ve krizleri en az yaşayan ülke Türkiye’dir. İlimde “Adil Kur’an Düzeni”ni ortaya koyan ve geliştiren ülke Türkiye’dir.
İnsanlık sıkıntıda iken çıkış aramış, sosyalizme onun için sarılmış, dikta rejimler o sebeple doğmuştu. Bugün rahmet gelmiştir ama insanlık çare aramıyor, insanlığın çağımızdaki sorunları çözülmemiştir. Önümüzde ve üzerimizde şiddetli fırtınaları bekleyen bulutlar vardır. Onlar hâlâ eski sömürü düzenini sermaye ile sürdürme peşindedirler.
Amerika’da Obama, bugün ABD sömürü sermayesi ile anlaşmış durumda yine fitne ve fesada yavaş da olsa devam etmektedir... Rusya’da Putin, yeni topraklar (Kırım) ilhak edip büyüme peşinde... Oysa Rusya’nın fazla fazla toprakları vardır. Bugün sera ziraatı geceleyin bile yapılabilmektedir. Petrolu var, toprağı var. Sibirya’yı cennete çevirebilir. Ama hâlâ ABD dolarının peşinde koşmaktadır!!! Çin’deki durum da bundan farksızdır...
Herkesin mekri mevcut düzeni yaşatma doğrultusunda… “Mekr” sinek kapan bitki demektir. “Keyd” ise tuzak demektir. Savaşta düşmanı yanıltarak tuzağa düşürmek “keyd”dir. Askerlikte buna “taktik” denmektedir. “Mekr” planlı, programlı, uzun hedefe varmak için hazırlanan bir sistem demektir. Askerlikte buna “strateji” denmektedir. Keydde çatışmayı kazanma vardır. Stratejide ise savaşı kazanma vardır. Keydde elde ettiğinde kazanç yoktur. Mekrde ise büyük imkânlara ulaşma vardır. Böcek kapan bitki gibi ondan yararlanma söz konusudur. Keyd, yarışırken geçme sorunudur. Kim süratle ilerlerse yarışı o kazanır...