Reşat Nuri Erol
Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde ve gerçekçi
5.08.2018
5609 Okunma, 4 Yorum

 

Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde ve gerçekçi

Sistem yazılarına devam edeceğiz ama -söz verdiğim üzere- bugün sırada yine Adil Düzen İlmihali var… Sinan Eskicioğlu Cuma günleri ilmihal yazıları yazmaya devam ediyor, bu haftaki başlığı şöyle: “Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde, abartısız, ayakları yere basan bir İlmihal. Yazı uzunca, bu köşenin müsaadesi nispetinde bir özet yapmış olacağım.

Adil Düzen İlmihali’nin yine benzerlerinden farklarını ifade ile başlamış, yazar: “1) Öbür dünya endeksli din (İslam) anlayışı yerine, bu dünya endeksli din anlayışı ile İslam’a bakar. 2) Daha Müslüman, daha dindar ve daha ibadetvari bir hayat yerine, İslam’ın sistem olarak yaşanması yolunda Müslümanların neler yapmaları gerektiğini ve bu yolda giderken de ‘kendi içtihatlarıyla’ kendi İslam anlayışlarını oluşturmalarını hedefler. 3) Mutlak Varlık olan Rabb’in ihtiyacı varmış gibi ele alınan ibadetler mantığı yerine, esasında dünyada-hayatta yaşayan insanların ihtiyacı olan İslam’a inanılır ve buna göre İslam anlaşılmaya çalışılır. 4) İslam’ı ve mutlak yaratıcı Rabb’i savunma mantığıyla değil, Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmüttalib’in düşünce tarzıyla, ‘İslam’ı ve Kuran’ı koruyacak olan Rabb’in ta kendisidir, bizim için Kuran’ı anlamak ve yaşamaya çalışmak önemlidir’ mantığı ile hareket edilir.” Devam edelim…

İlmihaller, Müslümanlara dini yaşamada kolaylıklar sağlamak için vardır. Esas hedefleri de budur: Kolaylıklar sağlamak. Yüzyıllardan beri ilmihaller bunun için yazılması gereken eserler olmalıydı. Ancak böyle olmadığını görüyoruz. / Nasıl anlıyoruz? / Müslümanların durumlarına baktığımızda bunu hepimiz gözlemliyoruz aslında. Ama açıkça ifade etmiyoruz ya da etmek istemiyoruz. / Aklımıza iki soru geliyor: / Bir, İslam dinine inandığını söyleyen bu Müslümanlar bir şeyleri ters mi yapıyorlar? / İki, Müslümanların inandığı İslam dininde bir problem mi var?

İslam, son gelen ekmel din (sİstem) ise. Demek ki Müslümanlarda bir sorun var. 

Peki, Müslümanlarda neden sorun var? / Hz. Muhammed (sav) zamanında ve sonrasında Müslümanların ilmihallere ihtiyaçları yoktu. / Müslümanlar ne zaman ki, İslam’ı kullanmaya (ausnutzen/exploit) başladılar, işte o zaman ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / İslam’ın ne olduğunu kaynaklarından öğrenip, hayatlarında yaşamak yerine; yaşanan hayatta istedikleri şeyleri İslam kılıfına uydurmak istediler. Böylece Kuran’dan istedikleri cevapları sunan sorular yöneltmeye başladılar. / Müslümanlar, İslam’ın sunduğu tavsiyelere uymaya gayret etmeyi bırakıp; İslam’ı gösteriş, hırs, güç, son dinle övünme gibi bir basamak görmeye başladıklarında ilmihallere ihtiyaç duydular. / En basit olarak şöyle soralım: / İnsan öldükten sonra hesaba çekildiğinde, İslam’ı nasıl yaşadın diye sorulduğunda, verilecek cevaplar şöyle olacaktır: Şu hocanın, bu hocanın dediğine uydum. Allah o kişilere, senin aklın yok muydu da o kişilere uydun diye sorduğunda, bu kişiler, anlayamadığım için onlara uydum, diyecektir. Ancak Allah ayetlerinde açıkça ifade ediyor: Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız, siz hiç düşünmez misiniz? / Müslümanlar, kendilerini aldattıkları gibi, Mutlak Yaratıcı Rabb’i de kandırmaya çalıştılar. İşte bu kandırmaya çalışmanın başlamasıyla Müslümanlar ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / Müslümanlar bu duruma düşünce de, İslam hakkında eserler yazanlar, ilmihaller oluşturanlar da, kendi anladıkları gibi-kendi istekleri gibi ilmihaller meydana getirdiler. Bunlar kimi zaman yaşanan çağda devletin istek ve arzuları doğrultusunda oldu, kimi zaman da dini cemaat ve grupların istek ve arzuları doğrultusunda... / İslam hakkında yazılar yazanlar İslam’ın önemini ve farklı olduğunu sunarlarken hep başka dinleri ve başka dinden olanları ayrıştırarak bunu anlatmaya çalışmıştılar. Onların yanlışlarını vurguladıkça, sandılar ki İslam’ın kalitesi daha iyi anlaşılacak. / Ancak çok önemli olan bir maddeyi hep atlamışlardır. / Kuran bütün insanlık için gönderilmiştir. / Hz. Muhammed (sav) veda hutbesinde ‘Ey İnsanlar…’ diye hitap etmiştir…Yazının son kısmı ile devam edelim...

Adil Düzen İlmihali, İslam’ı Müslümanların tapulu malı olmadığının bilinciyle inceler ve anlamaya çalışır. / Adil Düzen İlmihali, Müslümanların daha dindar-daha katı-daha bağnaz olmaları için değil; Müslümanların ve diğer insanların normali-doğalı-İslam’ın tavsiye ettiklerini abartmadan yaşamaları içindir. / Sadece Müslümanları coşturmak için kaleme alınan ilmihallerden farklıdır. Bundan dolayı salih ameller sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlar için vardır bilinciyle konuya yaklaşır. / Unutmayalım ki, İslam’ın prensipleri kimsenin tapulu malı değildir.”

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
05.08.2018
08:55



Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde ve gerçekçi

 

Sistem yazılarına devam edeceğiz ama -söz verdiğim üzere- bugün sırada yine Adil Düzen İlmihali var… Sinan Eskicioğlu Cuma günleri ilmihal yazıları yazmaya devam ediyor, bu haftaki başlığı şöyle: “Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde, abartısız, ayakları yere basan bir ilmihal”. Yazı uzunca, bu köşenin müsaadesi nispetinde bir özet yapmış olacağım.

Adil Düzen İlmihali’nin yine benzerlerinden farklarını ifade ile başlamış, yazar: “1) Öbür dünya endeksli din (İslam) anlayışı yerine, bu dünya endeksli din anlayışı ile İslam’a bakar. 2) Daha Müslüman, daha dindar ve daha ibadetvari bir hayat yerine, İslam’ın sistem olarak yaşanması yolunda Müslümanların neler yapmaları gerektiğini ve bu yolda giderken de ‘kendi içtihatlarıyla’ kendi İslam anlayışlarını oluşturmalarını hedefler. 3) Mutlak Varlık olan Rabb’in ihtiyacı varmış gibi ele alınan ibadetler mantığı yerine, esasında dünyada-hayatta yaşayan insanların ihtiyacı olan İslam’a inanılır ve buna göre İslam anlaşılmaya çalışılır. 4) İslam’ı ve mutlak yaratıcı Rabb’i savunma mantığıyla değil, Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in düşünce tarzıyla, ‘İslam’ı ve Kur’an’ı koruyacak olan Rabb’in ta kendisidir, bizim için Kur’an’ı anlamak ve yaşamaya çalışmak önemlidir’ mantığı ile hareket edilir.” Devam edelim…

“İlmihaller, Müslümanlara dini yaşamada kolaylıklar sağlamak için vardır. Esas hedefleri de budur: Kolaylıklar sağlamak. Yüzyıllardan beri ilmihaller bunun için yazılması gereken eserler olmalıydı. Ancak böyle olmadığını görüyoruz. / Nasıl anlıyoruz? / Müslümanların durumlarına baktığımızda bunu hepimiz gözlemliyoruz aslında. Ama açıkça ifade etmiyoruz ya da etmek istemiyoruz. / Aklımıza iki soru geliyor: / Bir, İslam dinine inandığını söyleyen bu Müslümanlar bir şeyleri ters mi yapıyorlar? / İki, Müslümanların inandığı İslam dininde bir problem mi var?

“İslam, son gelen ekmel din (sistem) ise. Demek ki Müslümanlarda bir sorun var. 

Peki, Müslümanlarda neden sorun var? / Hz. Muhammed (sav) zamanında ve sonrasında Müslümanların ilmihallere ihtiyaçları yoktu. / Müslümanlar ne zaman ki, İslam’ı kullanmaya (ausnutzen/exploit) başladılar, işte o zaman ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / İslam’ın ne olduğunu kaynaklarından öğrenip, hayatlarında yaşamak yerine; yaşanan hayatta istedikleri şeyleri İslam kılıfına uydurmak istediler. Böylece Kur’an’dan istedikleri cevapları sunan sorular yöneltmeye başladılar. / Müslümanlar, İslam’ın sunduğu tavsiyelere uymaya gayret etmeyi bırakıp; İslam’ı gösteriş, hırs, güç, son dinle övünme gibi bir basamak görmeye başladıklarında ilmihallere ihtiyaç duydular. / En basit olarak şöyle soralım: / İnsan öldükten sonra hesaba çekildiğinde, İslam’ı nasıl yaşadın diye sorulduğunda, verilecek cevaplar şöyle olacaktır: Şu hocanın, bu hocanın dediğine uydum. Allah o kişilere, senin aklın yok muydu da o kişilere uydun diye sorduğunda, bu kişiler, anlayamadığım için onlara uydum, diyecektir. Ancak Allah ayetlerinde açıkça ifade ediyor: Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız, siz hiç düşünmez misiniz? / Müslümanlar, kendilerini aldattıkları gibi, Mutlak Yaratıcı Rabb’i de kandırmaya çalıştılar. İşte bu kandırmaya çalışmanın başlamasıyla Müslümanlar ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / Müslümanlar bu duruma düşünce de, İslam hakkında eserler yazanlar, ilmihaller oluşturanlar da, kendi anladıkları gibi-kendi istekleri gibi ilmihaller meydana getirdiler. Bunlar kimi zaman yaşanan çağda devletin istek ve arzuları doğrultusunda oldu, kimi zaman da dini cemaat ve grupların istek ve arzuları doğrultusunda... / İslam hakkında yazılar yazanlar İslam’ın önemini ve farklı olduğunu sunarlarken hep başka dinleri ve başka dinden olanları ayrıştırarak bunu anlatmaya çalışmıştılar. Onların yanlışlarını vurguladıkça, sandılar ki İslam’ın kalitesi daha iyi anlaşılacak. / Ancak çok önemli olan bir maddeyi hep atlamışlardır. / Kur’an bütün insanlık için gönderilmiştir. / Hz. Muhammed (sav) Veda Hutbesi’nde ‘Ey insanlar…’ diye hitap etmiştir…” Yazının son kısmı ile devam edelim...

“Adil Düzen İlmihali, İslam’ı Müslümanların tapulu malı olmadığının bilinciyle inceler ve anlamaya çalışır. / Adil Düzen İlmihali, Müslümanların daha dindar-daha katı-daha bağnaz olmaları için değil; Müslümanların ve diğer insanların normali-doğalı-İslam’ın tavsiye ettiklerini abartmadan yaşamaları içindir. / Sadece Müslümanları coşturmak için kaleme alınan ilmihallerden farklıdır. Bundan dolayı salih ameller sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlar için vardır bilinciyle konuya yaklaşır. / Unutmayalım ki, İslam’ın prensipleri kimsenin tapulu malı değildir.”

 

# DİĞER MAKALELERİ

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

05 Ağustos 2018
Reşat Nuri Erol
05.08.2018
08:56



Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde ve gerçekçi

 

Sistem yazılarına devam edeceğiz ama -söz verdiğim üzere- bugün sırada yine Adil Düzen İlmihali var… Sinan Eskicioğlu Cuma günleri ilmihal yazıları yazmaya devam ediyor, bu haftaki başlığı şöyle: “Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde, abartısız, ayakları yere basan bir ilmihal”. Yazı uzunca, bu köşenin müsaadesi nispetinde bir özet yapmış olacağım.

Adil Düzen İlmihali’nin yine benzerlerinden farklarını ifade ile başlamış, yazar: “1) Öbür dünya endeksli din (İslam) anlayışı yerine, bu dünya endeksli din anlayışı ile İslam’a bakar. 2) Daha Müslüman, daha dindar ve daha ibadetvari bir hayat yerine, İslam’ın sistem olarak yaşanması yolunda Müslümanların neler yapmaları gerektiğini ve bu yolda giderken de ‘kendi içtihatlarıyla’ kendi İslam anlayışlarını oluşturmalarını hedefler. 3) Mutlak Varlık olan Rabb’in ihtiyacı varmış gibi ele alınan ibadetler mantığı yerine, esasında dünyada-hayatta yaşayan insanların ihtiyacı olan İslam’a inanılır ve buna göre İslam anlaşılmaya çalışılır. 4) İslam’ı ve mutlak yaratıcı Rabb’i savunma mantığıyla değil, Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in düşünce tarzıyla, ‘İslam’ı ve Kur’an’ı koruyacak olan Rabb’in ta kendisidir, bizim için Kur’an’ı anlamak ve yaşamaya çalışmak önemlidir’ mantığı ile hareket edilir.” Devam edelim…

“İlmihaller, Müslümanlara dini yaşamada kolaylıklar sağlamak için vardır. Esas hedefleri de budur: Kolaylıklar sağlamak. Yüzyıllardan beri ilmihaller bunun için yazılması gereken eserler olmalıydı. Ancak böyle olmadığını görüyoruz. / Nasıl anlıyoruz? / Müslümanların durumlarına baktığımızda bunu hepimiz gözlemliyoruz aslında. Ama açıkça ifade etmiyoruz ya da etmek istemiyoruz. / Aklımıza iki soru geliyor: / Bir, İslam dinine inandığını söyleyen bu Müslümanlar bir şeyleri ters mi yapıyorlar? / İki, Müslümanların inandığı İslam dininde bir problem mi var?

“İslam, son gelen ekmel din (sistem) ise. Demek ki Müslümanlarda bir sorun var. 

Peki, Müslümanlarda neden sorun var? / Hz. Muhammed (sav) zamanında ve sonrasında Müslümanların ilmihallere ihtiyaçları yoktu. / Müslümanlar ne zaman ki, İslam’ı kullanmaya (ausnutzen/exploit) başladılar, işte o zaman ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / İslam’ın ne olduğunu kaynaklarından öğrenip, hayatlarında yaşamak yerine; yaşanan hayatta istedikleri şeyleri İslam kılıfına uydurmak istediler. Böylece Kur’an’dan istedikleri cevapları sunan sorular yöneltmeye başladılar. / Müslümanlar, İslam’ın sunduğu tavsiyelere uymaya gayret etmeyi bırakıp; İslam’ı gösteriş, hırs, güç, son dinle övünme gibi bir basamak görmeye başladıklarında ilmihallere ihtiyaç duydular. / En basit olarak şöyle soralım: / İnsan öldükten sonra hesaba çekildiğinde, İslam’ı nasıl yaşadın diye sorulduğunda, verilecek cevaplar şöyle olacaktır: Şu hocanın, bu hocanın dediğine uydum. Allah o kişilere, senin aklın yok muydu da o kişilere uydun diye sorduğunda, bu kişiler, anlayamadığım için onlara uydum, diyecektir. Ancak Allah ayetlerinde açıkça ifade ediyor: Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız, siz hiç düşünmez misiniz? / Müslümanlar, kendilerini aldattıkları gibi, Mutlak Yaratıcı Rabb’i de kandırmaya çalıştılar. İşte bu kandırmaya çalışmanın başlamasıyla Müslümanlar ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / Müslümanlar bu duruma düşünce de, İslam hakkında eserler yazanlar, ilmihaller oluşturanlar da, kendi anladıkları gibi-kendi istekleri gibi ilmihaller meydana getirdiler. Bunlar kimi zaman yaşanan çağda devletin istek ve arzuları doğrultusunda oldu, kimi zaman da dini cemaat ve grupların istek ve arzuları doğrultusunda... / İslam hakkında yazılar yazanlar İslam’ın önemini ve farklı olduğunu sunarlarken hep başka dinleri ve başka dinden olanları ayrıştırarak bunu anlatmaya çalışmıştılar. Onların yanlışlarını vurguladıkça, sandılar ki İslam’ın kalitesi daha iyi anlaşılacak. / Ancak çok önemli olan bir maddeyi hep atlamışlardır. / Kur’an bütün insanlık için gönderilmiştir. / Hz. Muhammed (sav) Veda Hutbesi’nde ‘Ey insanlar…’ diye hitap etmiştir…” Yazının son kısmı ile devam edelim...

“Adil Düzen İlmihali, İslam’ı Müslümanların tapulu malı olmadığının bilinciyle inceler ve anlamaya çalışır. / Adil Düzen İlmihali, Müslümanların daha dindar-daha katı-daha bağnaz olmaları için değil; Müslümanların ve diğer insanların normali-doğalı-İslam’ın tavsiye ettiklerini abartmadan yaşamaları içindir. / Sadece Müslümanları coşturmak için kaleme alınan ilmihallerden farklıdır. Bundan dolayı salih ameller sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlar için vardır bilinciyle konuya yaklaşır. / Unutmayalım ki, İslam’ın prensipleri kimsenin tapulu malı değildir.”

 

# DİĞER MAKALELERİ

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

05 Ağustos 2018
Reşat Nuri Erol
05.08.2018
08:57


http://www.ocakmedya.com/ocak_yazar/2018/08/03/adil-duzen-ilmihali-hayatin-icinde-abartisiz-ayaklari-yere-basan-bir-ilmihal/ 



Reşat Nuri Erol
05.08.2018
12:04


1967...1968...1969...AKEVLER 52 YILDIR ÇALIŞIYOR...2016...2017...2018

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 974

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 974. Hafta - 04 Ağustos 2018 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 974. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

DIŞ BORÇALAR NASIL ÖDENİR?

***

Enflasyon sorunu nasıl çözülür?

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Kur’an’la ilgilenmeniz… Kur’an’a ulaşmanız…

Kur’an’ın inzarını/uyarısını onlara ulaştırın…

Faizli işçilik yerine faizsiz ortaklık sistemi - 1

Faizli işçilik yerine faizsiz ortaklık sistemi - 2

Reşat Nuri EROL

 

***

 

TAHA SÛRESİ - 12. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طه(1) مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى(2) إِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشَى(3) تَنزِيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَا(4)الرَّحْمَانُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى(5) َهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرَى(6) وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى(7) اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى(8) وَهَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى(9) إِذْ رَأَى نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى(10) فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي يَامُوسَى(11) إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِي الْمُقَدَّسِ طُوًى(12) وَأَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِعْ لِمَا يُوحَى(13) إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمْ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي(14) إِنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعَى(15) فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَتَرْدَى(16) وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17) قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى (18) قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى (19) فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى (20) قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى (21) وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى (22) لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى (23) اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24) قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي (25) وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي (26) وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي (27) يَفْقَهُوا قَوْلِي (28) وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي (29) هَارُونَ أَخِي (30) اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي (31) وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي (32) كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا (33) وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا (34) إِنَّكَ كُنْتَ بِنَا بَصِيرًا (35) قَالَ قَدْ أُوتِيتَ سُؤْلَكَ يَامُوسَى (36) وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَى (37) إِذْ أَوْحَيْنَا إِلَى أُمِّكَ مَا يُوحَى (38) أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَى عَيْنِي (39) إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى مَنْ يَكْفُلُهُ فَرَجَعْنَاكَ إِلَى أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَى قَدَرٍ يَامُوسَى (40) وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي (41) اذْهَبْ أَنْتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي (42) اذْهَبَا إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (43) فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَى (44) قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَى (45) قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى (46) فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ وَالسَّلَامُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى (47) إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَى مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّى (48) قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَامُوسَى (49) قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَى (50) قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَى (51) قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى (52) الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّى (53) كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِأُولِي النُّهَى (54) مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَى (55) وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ آيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَى (56) قَالَ أَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ أَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَامُوسَى (57) فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِهِ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنْتَ مَكَانًا سُوًى (58) قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزِّينَةِ وَأَنْ يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى (59) فَتَوَلَّى فِرْعَوْنُ فَجَمَعَ كَيْدَهُ ثُمَّ أَتَى (60) قَالَ لَهُمْ مُوسَى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَى (61) فَتَنَازَعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى (62) قَالُوا إِنْ هَذَانِ لَسَاحِرَانِ يُرِيدَانِ أَنْ يُخْرِجَاكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِمَا وَيَذْهَبَا بِطَرِيقَتِكُمُ الْمُثْلَى (63) فَأَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفًّا وَقَدْ أَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلَى (64) قَالُوا يَامُوسَى إِمَّا أَنْ تُلْقِيَ وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَلْقَى (65) قَالَ بَلْ أَلْقُوا فَإِذَا حِبَالُهُمْ وَعِصِيُّهُمْ يُخَيَّلُ إِلَيْهِ مِنْ سِحْرِهِمْ أَنَّهَا تَسْعَى (66) فَأَوْجَسَ فِي نَفْسِهِ خِيفَةً مُوسَى (67) قُلْنَا لَا تَخَفْ إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعْلَى (68) وَأَلْقِ مَا فِي يَمِينِكَ تَلْقَفْ مَا صَنَعُوا إِنَّمَا صَنَعُوا كَيْدُ سَاحِرٍ وَلَا يُفْلِحُ السَّاحِرُ حَيْثُ أَتَى (69) فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ هَارُونَ وَمُوسَى (70) قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ فِي جُذُوعِ النَّخْلِ وَلَتَعْلَمُنَّ أَيُّنَا أَشَدُّ عَذَابًا وَأَبْقَى (71) قَالُوا لَنْ نُؤْثِرَكَ عَلَى مَا جَاءَنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالَّذِي فَطَرَنَا فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا (72) إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَا أَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ وَاللَّهُ خَيْرٌ وَأَبْقَى (73) إِنَّهُ مَنْ يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى (74) وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَى (75) جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ جَزَاءُ مَنْ تَزَكَّى (76) وَلَقَدْ أَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي فَاضْرِبْ لَهُمْ طَرِيقًا فِي الْبَحْرِ يَبَسًا لَا تَخَافُ دَرَكًا وَلَا تَخْشَى (77) فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ بِجُنُودِهِ فَغَشِيَهُمْ مِنَ الْيَمِّ مَا غَشِيَهُمْ (78) وَأَضَلَّ فِرْعَوْنُ قَوْمَهُ وَمَا هَدَى (79) يَابَنِي إِسْرَائِيلَ قَدْ أَنْجَيْنَاكُمْ مِنْ عَدُوِّكُمْ وَوَاعَدْنَاكُمْ جَانِبَ الطُّورِ الْأَيْمَنَ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى (80) كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ فَيَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي وَمَنْ يَحْلِلْ عَلَيْهِ غَضَبِي فَقَدْ هَوَى (81) وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَى (82)

 

***

 

وَمَا أَعْجَلَكَ عَنْ قَوْمِكَ يَامُوسَى (83) قَالَ هُمْ أُولَاءِ عَلَى أَثَرِي وَعَجِلْتُ إِلَيْكَ رَبِّ لِتَرْضَى (84) قَالَ فَإِنَّا قَدْ فَتَنَّا قَوْمَكَ مِنْ بَعْدِكَ وَأَضَلَّهُمُ السَّامِرِيُّ (85) فَرَجَعَ مُوسَى إِلَى قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ يَاقَوْمِ أَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًا أَفَطَالَ عَلَيْكُمُ الْعَهْدُ أَمْ أَرَدْتُمْ أَنْ يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُمْ مَوْعِدِي (86) قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِنْ زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ (87) فَأَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هَذَا إِلَهُكُمْ وَإِلَهُ مُوسَى فَنَسِيَ (88)

 

***

 

وَمَا أَعْجَلَكَ عَنْ قَوْمِكَ يَامُوسَى (83)

Va MAv EaGCaLaKa GaN QaVMiKa YAv MUvSAy (Va MAv EaFGaLaKa GaN FaGLiKa YAv FuGLAv)

“Ve seni kavminden i’cal eden nedir, ya Musa?”

Herhangi bir Karadeniz ormanına girdiğiniz zaman birbirleri ile hiç ilgisi olmayan ağaçlarla karşılaşırsınız. Görünürde bu karmakarışıktır. Oysa gerçekte her bitki ve her ağaç farklı maddeler üretir. Havaya koku olarak farklı maddeler salarlar, diğer bitkiler de ondan yararlanır. Köklerle toprağa salarlar, toprak verimli hale gelir. Yaprakları dökülüp çürüyünce hepsi toprağa karışır. Hayvanlar otladıkları zaman bütün ihtiyaçlarını bir ormanda giderirler.

Kur’an okurken de ayetler arasında böyle ilgisiz ayetleri yan yana görürsünüz. Oysa onların her birinin bulundukları yerde çok derin manaları vardır. Denizi geçmişler; İsrail oğullarına hitapta bulunulmuş, onlara ne yapacakları talim edilmiştir.

Burada da anlatılanlarla ilişki kurma zorluğu var, “Seni kavminden i’cal eden nedir, ey Musa?” deniyor. Biz şimdi düşünmeye başlıyoruz. “Kavminden seni i’cal eden” ifadesi Kur’an’da bir yerde ve burada geçer. Bir şeyden i’cal etmek, ‘acele olarak ayrılmak’ demektir. Onlar üzerinde bir etki bırakarak ayrılmak demektir.

Musa ne yapmıştı da acele olarak kavmini bırakmıştı; işte burada düşünmeye başlarız. Kur’an onu açıklamaya çalışıyor. Böylece Kur’an, kelimeleri ile ezberleme yerine onu anlamaya zorlar bizi. Musa seçilmişleri alarak Tur Dağı’na gitmiş, orada 40 gün kalmıştır. Allah onu çağırmış ama zamanını bildirmemişti. O kavmindeki düzenlemelerini yap(a)madan çağrıya icabet etmişti. Niye işleri düzeltmeden acele geldin denmektedir. Böylece bize ‘acele işe şeytan karışır’ deyimi hatırlatılmaktadır.

Seçimin (24 Haziran) erkene alınması da bu tür acele alınan kararlardandır.

... ... ...

...







Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 132624 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 34438 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 19442 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 17333 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 17208 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 16665 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 16494 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 16462 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 15389 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 15333 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 15161 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 15148 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 15139 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 15086 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 14899 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 14584 Okunma
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 14567 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 14490 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 14338 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 14303 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 14211 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 14148 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 13618 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 13615 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 13572 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 13472 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 13414 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 13381 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 13223 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 13140 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 13010 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 13005 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 12914 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 12878 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 12848 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 12807 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 12774 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 12764 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 12751 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 12735 Okunma
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 12331 Okunma
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 12280 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 12259 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 12048 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 12036 Okunma
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 12035 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 11969 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 11968 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 11960 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 11901 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 11889 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 11858 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 11850 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 11786 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 11770 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 11743 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 11719 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 11651 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 11630 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 11614 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 11571 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 11489 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 11394 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 11352 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 11347 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 11196 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 11159 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 11156 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 11138 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 11112 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 11081 Okunma
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 11073 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 11050 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 11027 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 11002 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10966 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 10947 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 10934 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 10929 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 10889 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 10829 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 10726 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 10646 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 10592 Okunma
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 10558 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 10549 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 10454 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
Akıllı/âkıl, âlim ve âdil adamlar olmalı
12.04.2013 10447 Okunma
1 Yorum 12.05.2013 12:10
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 10441 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 10435 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 10422 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm/sermaye III. dünya savaşı derdinde ama
26.10.2015 10243 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 10207 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 10172 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 10146 Okunma
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 10134 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Evet… Asrın idrâkine söyletmeliyiz İSLÂM’ı…
17.03.2018 10025 Okunma
1 Yorum 17.03.2018 07:18
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 10015 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 888. Hafta Seminerinden…
15.11.2016 10006 Okunma
3 Yorum 16.11.2016 12:41
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 9933 Okunma


© 2025 - Akevler