Hukuk Düzeni ve Askeri Düzen
Ülkemizde ve dünyada gergin günler yaşanıyor, bu vesileyle hatırlatıp aktaralım.
“Savaş hâli” ile “barış hâli” farklıdır. Savaş ilan edildikten sonra artık “hukuk düzeni” sona erer, “askeri düzen” ortaya çıkar. Savaş düzeni ile askeri düzenin hükümleri de farklıdır. Barış düzeninde istişare edilir, istişare eden karar alır, aldığı karar uygulansa bile mağdur olanlar hakemlere giderler ve kararı iptal ettirebilirler, mağduriyetlerini giderirler.
Temel olarak aralarında dört fark vardır.
1- HUKUK DÜZENİNDE haklı olan kuvvetlidir. Devlet bunun için vardır. Haksızlığa uğrayan hakemlere gider ve haklı olduğunu ispatlar, devlet onun hakkını haksızlık yapandan alır.
ASKERİ DÜZENDE ise kuvvetli kim ise haklı odur. Hakem kararını dinlemeyene karşı savaşa girişilir. Sonunda yenen haklıdır, karşı tarafa ne isterse uygular; yaşatır veya öldürür, esir eder veya azat eder.
2- HUKUK DÜZENİNDE üste değil kurallara uyulur. Kişiler üstlerden emir alsalar bile sorumlu olan kendileridir. Üst onu yargılayamaz. Mağdur olanlar hakemlere giderler. Hakemin birini görevli, diğerini mağdur olan seçer. Hakemlerin aldığı karara göre zarar oluşursa görevlinin dayanışması zararı tazmin eder. Üstün bir sorumluluğu yoktur.
ASKERİ DÜZENDE ise astlar üstlerin emrini yerine getirirler. Astlar üstlere karşı sorumludurlar. Emri yerine getirmeyene karşı üst her türlü müeyyideyi uygular. Kısas yapılmaz, diyet ödenir. Üstün emrini yerine getiren ast sorumlu olmaz. Tüm sorumluluk en üst kademeye aittir. Ordu komutanı kesin yetkilidir.
3- HUKUK DÜZENİNDE davranışlardan sorumluluk vardır. Kişi kurallara uymuşsa, sonuç ne olursa olsun kişi sorumlu olmaz. Davranışlarda kurallara uymadığı takdirde sonuçtan sorumlu olur. Hukuk düzeni kurallar düzenidir.
ASKERLİKTE ise sonuç önemlidir. Düşmanı yen de nasıl yenersen yen, sen yendiğin için haklısın. Davranışlar suç değildir. Zararlar tazmin edilecekse sen değil mensup olduğun birlik tazmin eder. Mağlup olursan veya görevi yerine getiremezsen mazeret kabul edilmez, suçlusun. Ya ölecek ya da görevi yerine getireceksin; “Ya istiklâl ya ölüm” ifadesi budur.
4- HUKUK DÜZENİNDE sorumluluk şahsidir. Ortak sorumluluk yoktur. Anne veya baba oğuldan, oğul annenin veya babanın yaptıklarından sorumlu değildir. Kimsenin yaptıkları başkalarına yüklenemez. Bu sebepledir ki İslâmiyet’te derneklerin kapatılması yoktur, derneğe mensup olma da suç değildir.
ASKERLİKTE ise sorumluluk birliğe aittir. Başarı hepsinin başarısıdır, başarısızlık da hepsinin başarısızlığıdır. Başkan astını cezalandırabilir ama dışarıya karşı birlik sorumludur. Diyeti onlar öder. Kısas gerekiyorsa tüm birlik idam edilir. Hazreti Peygamber zamanında Hendek Savaşı’nda ihanet eden tüm Yahudi erkekleri kısasa tabi tutulmuş yani öldürülmüştür.
Savaş kararı hukuk düzeninde alınır. Başkan karar verir. Hakemlere gidilebilir. Karar istişare ile alınır. İstişarede isteyen istediğini söyler. Karardan sonra karara uyulmadığı için zarar doğarsa zarar tazmin edilir ama uymayan cezalandırılmaz. Çünkü hukuk düzeninde şahsi mesuliyet vardır. Herkes kendi içtihadı ile hareket eder. Askeri düzende artık herkesin emre uyma zorunluluğu vardır. Savaş kararı alındıktan sonra artık hukuk düzeni bitmiştir, askeri düzen başlamıştır. Kur’an; yeter güce sahip değilseniz savaşmayacaksanız, size ne kadar zulmetseler de sabredeceksiniz, oradan hicret edeceksiniz diyor. Dolayısıyla Hazreti Peygamber zamanındaki Mekke döneminde ve Medine’de iki yıl savaş izni yoktu. Hakemler kararı ile savaşılabilir ülke hâline gelen ülkenin işgali meşrudur. Burayı işgal edecekler bu yaptıklarına karşılık ücreti istihkak ederler. Bu ücret de o ülkenin yağmalanması ve halkının esir edilmesidir... (Meraklısına Not: Devamı internet sitemizdeki tefsir notlarımızda.)
Geçen haftaki “KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ” tefsir notlarımızın bir bölümünden aktardım; ibret alınsın, herkesin aklı başına gelsin, yöneticilerimiz ve halkımız bir an önce içinde bulundukları gaflet uykusundan uyansın, gerekenler yapılsın diye...