Türkiye’yi kim kurtaracak?
Elbette Allah kurtaracak; hem Türkiye’yi hem de bütün dünyayı…
Ama…
Allah’ın Türkiye’yi ve dünyayı kurtarması için kulların yani insanların da bunu istemesi GEREKİYOR…
Özellikle “inançlı” olduğunu iddia eden ve “mü’min” olduklarını söyleyenlerin buna “gerçekten inanması” GEREKİYOR…
İnananların yapılması gerekenlerin sadece ucundan tutarak çalışıyormuş gibicesine “öylesine” yapması değil de, “gerçekten çalışması” GEREKİYOR…
Ülkemizdeki ve dünyadaki diğer bütün insanların da bu “GERÇEKTEN İNANAN VE GERÇEKTEN ÇALIŞANLARA” inanıp maddî-manevî destek vermesi GEREKİYOR…
Farkındayım, uzun bir tesbit oldu ama kısa bile yazdım, çünkü “mesele” çok önemli.
***
Böyle olmaz ve böyle yapılmazsa ne olacağı belli…
İnsanlık tarihinde geçmişte neler olduysa onlar olacaktır…
İnsanlık tarihi ibret almayıp helâk olan kavimlerin kıssalarıyla dopdolu…
Merhum büyük şairimiz Mehmet Âkif Ersoy diyor ki:
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
‘Tarih’i tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”
Bu köşedeki yayımlanan yüzlerce makalede ve diğer onbinlerce sayfalık çalışmalarımızda geçen “çağdaş faizci ve de zinacı zalim kapitalist düzen, dünyadaki ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki ‘dört dörtlük kirlenme ve bozulma’ ile bunlara benzere hayatın dinî-ilmî-iktisadî-siyasî alanlarındaki çöküntü” vesaireyi bu vesileyle bir kere daha hatırlatıyoruz… Elbette her zamanki gibi sadece “tesbit ve teşhis” yapmakla iktifa etmiyor, “tek tedavi, çare ve çözüm” projesi “Adil (Ekonomik) Düzen” ile birlikte hatırlatıyoruz…
***
Bu yazıyı, bir taraftan ülkemizdeki ve dünyadaki son gelişmeler, diğer taraftan dün okuduğum “Türkiye’yi bu tablodan kim kurtaracak?” başlıklı yazıya istinaden yazıyorum.
Yazıyı gazeteciler.com yazarlarından Levent Gültekin yazmış, tesbitleri özetle şöyle:
“Türkiye’de son dönemde peş peşe meydana gelen olaylara ve bunların arkasında yatan ihmallere bakınca insanın içini bir karamsarlık kaplıyor…/ Devletle ilgili her alanda, her ilişkide, her icraatta tuhaf bir düzensizlik, kalitesizlik, yüzeysellik kendini gösteriyor…/ Türkiye’de kurumlarda genel ve derin bir çürümüşlük var. Hangisini tutuyorsanız elinizde kalıyor. İşini düzgün yapan bir kurum neredeyse yok. Kurum olmadığı gibi işini yaparken yaptığı hatanın vebalini, utancını yaşayacak insanlar da kalmadı. Kimse artık yaptığın yanlıştan utanmıyor. TSK, yargı, eğitim sistemi, spor camiası, medya, iş dünyası, bürokrasi…/ Bu durum üstelik yeni değil. Yani bu kurumlar yıllardır bu halde. Yargı yıllardır olduğu gibi adaletten uzak, ideolojik, tarafgir. TSK yıllardır PKK ile mücadelede bir ihmaller zinciri yaşıyor…/ Tablo karanlık.../ Peki, hal böyleyken ne yapacağız? Nasıl çıkacağız bu çürümüşlükten? Kim bizim elimizden tutup ayağa kaldıracak? Önce toplum mu düzelecek, yoksa önce devlet mi?../ Durumumuzu bilip buradan bir çıkış yolu aramayı denemeliyiz.../ Diyeceğim o ki şapkayı önümüze koyup düşünme vakti geçmek üzere.”
“Türkiye’yi bu tablodan kim kurtaracak?” başlıklı yazıyı bizim çalışma sitemize arşivlerken, yazının hemen başlığının altına şunu yazdım: “Cevap veriyorum: ‘Adil Düzen Çalışanları’ yani ‘Adil (Ekonomik) Düzen’ kurtaracak; Türkiye’yi ve bütün dünyayı…”
Tesbit ile teşhisler böyle ve bu konuda bugünlük yazacaklarım bu kadar! Bu önemli meselenin diğer detayları geçmiş ve gelecek yazılarımızda, inşaallah… Yapılması gerekenleri esbaba sarılarak hep birlikte yapmak üzere; selam, sevgi, saygı ve de dua, dua, dua ile…