Mala-Mal Marketleri nerelerde kurulur?
İnsanlık hücrelerinin çekirdekleri “Mala-Mal Marketleri”dir dedik, bundan önceki yazılarımızda bunların özelliklerin anlattık.
İşte bu Mala-Mal Marketlerini dört yerde kurarız.
a) KÖYLERDE “TARIM MALA-MAL MARKETLERİ” KURARIZ.
Halk tarım ürünlerini getirir ve tüccarlara satarlar; “Semt Senedi” ile satarlar. Tüccarlar bu malları kentlere götürüp satarlar. Oradan sanayi mallarını alıp köy semtlerine getirirler. Tüccarlara “Semt Senedi” kredi olarak verilir, sermayesiz ticaret yapmış olurlar. Böylece “Mala-Mal Marketi”nde o semtin ihtiyacı olan malların hepsi bulunuyor. Mallar para ile satılmıyor, mallar para ile alınmıyor, mallar değiştiriliyor, takas ediliyor...
b) KENTLERDE “SANAYİ SEMTLERİ MALA-MAL MARKETLERİ” KURULUR.
Burada da halk sanayi malları üretir ve satışa çıkarır. Köylerden gelen tarım ürünlerini satın alırlar. “Semt Senedi” ile bunları yaparlar. Bu sayede “faizsiz ticaret” gerçekleşir. Bu sistemde herkes kolayca iş bulabiliyor ve başta “işsizlik sorunu” olmak üzere pek çok iktisadî ve sosyal sorun çözüme kavuşuyor…
c) FABRİKALAR DA FABRİKA İÇİNDE “MALA-MAL MARKETLERİ” KURARLAR.
Kendi ürettikleri malları “Mala-Mal Marketi”ne koyarlar, ham maddeyi de oradan alırlar. İşçi ücretlerini ve kiraları da “İşletme Senedi” ile öderler. Bunlar da sermayesiz alınıp satılacaktır. Böylece pazarlama sıkıntısı ve işçiye ücret ödeme zorlukları ile karşılaşmayacaklardır. O fabrikada veya çarşıda malını satmak isteyen “Mala-Mal Marketi”ne getirip satmakta, karşılığında da para değil mamul mal almakta, sistem böyle çalışmakta…
d) OKUL VE HASTANE GİBİ “HİZMET YERLERİ” DE BİRER “MALA-MAL MARKETİ” AÇARLAR.
“İşletme Senedi” çıkarırlar, aldıkları ve sattıkları girdiler ve çıktılar bu senetlerle karşılanır. Hastalardan “para” değil de “mal” alınır. Halk neleri varsa onun senetlerini getirip verir, ona karşılık hizmet alırlar. Oraya hizmet verenler veya mal satanlar da hizmet alanların getirdikleri malları satın alırlar...
Dikkat edilirse sistemde “para” değil “senetler” var. Böylece hücrelerdeki DNA misali “senetler” tüm semt faaliyetlerini düzenlemiş olur. Semtlerin içinde “para” çalışmaz, para sadece “semtler arası ticarette” kullanılabilir.
Çağımız dünyasının “ekonomik, siyasi ve sosyal sorunları” çok hem de pek çok… Var olan ve hükümranlıklarını sürdüren “sistemler” çökmüş durumda, “çare ve çözüm” değil de sadece “sorun” üretiyorlar hem de giderek büyüyen ve çetrefilleşen sorunlar… İddiamız şu: Tek “çare ve çözüm” var, o da “Adil Ekonomik Düzen”dir… Ve’s-selâm…
***
Biraz gecikmeli de olsa bir sözümü yerine getiriyor, dikkatli ve duyarlı bir okuyucumuzun, geçen ay yazdığım bazı makaleler ve ele aldığım bazı hassas konularla ilgili olarak gönderdiği mesajı -yorumsuz- sizlerle aynen paylaşıyorum: “İyi günler, saygıdeğer Reşat Nuri Erol bey… Küresel Haçlı Emperyalizmi, Türkiye’yi zahmetsiz yutabilmek için, kuşbaşı et gibi parçalara bölmek, en sonunda da ayakta kalabilmiş en son Türk Devletini tasfiye edip, bizleri asimile etmek, eritmek, eritemediklerini, asimile edemediklerini de köleleştirmek ya da Orta Asya’ya sürmek istiyorlar. Türkiye ve Türk milleti, BOP çerçevesinde Küresel Haçlı Emperyalizminin hedefindedir. Çok geç olmadan bu tehlike halka anlatılmalıdır. Eğer yarın Türkiye’de Kürdistan gibi bir kukla devlet kurulursa, bunun devamı gelecektir ve Türkiye’de tüm etnik köken grupları tahrik edilip Türkiye yaşanmaz hale getirilip Balkanlaşacak ve eski Yugoslavya gibi Tarihten ve Coğrafyadan silinecektir. Eğer vatan sevgisi imandan geliyorsa, samimi inançlı her Müslüman bu mübarek ülkeyi korumalı, savunmalıdır. Saygılarımla…” Dr. Orhan Baki