Adil Düzen “denge” düzenidir
İnsanlık uygarlaşan bir topluluktur. Her bin yıllık dönem yeni uygarlığın geldiği bir aşamadır. II. bin yıl uyarlığı bitip III. bin yıl uygarlığına adım atarken yeni uygarlığı oluşturacak iki kutbun ne olacağı üzerinde durmamız gerekmektedir.
Sömürü sermayesinin başlayışına göre III. bin yıl uygarlığının dayandığı denge dinsizlik alanında lâiklik olacaktı. Güya tutucu ve gerici dindarlar ile inkılâpçı ve ilerici ateistler arasında kurulacak yarış III. bin yıl uygarlığını oluşturacaktı.
Bu anlayış 20. yüzyılın son yarısında “Adil Düzen”in ortaya çıkması ile iflas etmiştir. Bugün Çin’deki sosyalistler bile artık ateist değillerdirler. Demek ki dayatmacı dinsiz siyaset III. bin yılın alternatifi olamayacaktır. İnsanlığın III. bin yılı dayatmacı bir kutuplaşmaya dayanamayacaktır. Bunun böyle olacağı henüz 20. yüzyılın sonlarında anlaşılmıştı…
Peki, gelecekte “denge” neyin üzerinde kurulacaktır?
Gelecekte denge “İslâm” yani “barış” üzerine kurulacaktır. Barış içinde yarış olacaktır. Savaş barışı bozanlarla barışı koruyanlar arsında olacaktır. Dünyaya barışı koruyanlar hâkim olacaktır. Sömürü sermayesinin para ile oluşturduğu savaşlar geride kalmıştır. Artık bir Avusturya prensinin öldürülmesi ile çıkacak dünya savaşları yoktur.
Sömürü sermayesi ABD’deki İkiz Kuleleri kendisi yıkarak üçüncü dünya savaşını ilan etti ama sonra ne oldu? ‘Ya bizdensiniz ya da karşımızdasınız’ diyen Bush III. dünya savaşını çıkartmayı denedi ama başaramadı. Partisi seçimi kaybetti. Bugün barış taraftarı Obama ile Putin devrededir. İnsanlar yani insanlık artık “savaş” istemiyor, “barış” istiyor...
Yukarıda da ifade edildiği üzere “Barış Düzeni” de “İslâm Düzeni”dir…
***
Denge düzeni olan “Adil Düzen” diyor ki…
Biz Kur’an’ı Hazreti Peygamber ve ondan sonra gelen fukahadan öğrendik. Biz onları atlayarak Kur’an’a ulaşamayız. Bu sebeple sahabelerin icmaları ile fukahanın usulünü öğrenmemiz ve onlara uymamız gerekir.
Usul matematik gibidir. Gelişir ama değişmez. Uygulama ise durmadan yeni şartlarda yenilik ister. Eski sünnetin klasik metodundan ayrılmamız gerekir. Onların icmaları ancak bizim icmalarımızla değişebilir. O halde içtihat ve icma müesseseleri olmadan Kur’an’ı anlamamız mümkün değildir. Bizim dört çift delilimiz vardır:
a) Kitap ve Hikmet (mesalih),
b) Sünnet ve İstishab (eski şeriatlar),
c) İcma ve Örf (mahalli icmalar),
d) Kıyas ve İstihsan (müsbet ilim).
***
Diğer taraftan “denge” düzeni olan “Adil Düzen” diyor ki…
a) Aile müessesesini korumak için zina yasaklanmaktadır.
b) Özel mülkiyeti korumak için hırsızlık yasaklanmaktadır.
c) Düzenin korunması için suç isnadı ispat edilmediği takdirde cezalandırılmaktadır.
d) Tekellerin oluşmaması için de faiz yasaklanmaktadır.
Bunlar yani bu kurallar, insanlığın özgürlüklerini korumakla yükümlü Kur’an ehlinin bucaklarında uygulamaları gereken kurallardır.
***
Bu çalışma bir ekol çalışmasıdır ve bu ekol bugün dünyada mevcut bulunan düzenin “Kuvveti Üstün Tutan Düzen” olduğuna inanmakta ve onun yerine “Hakkı Üstün Tutan Düzen”in yani “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in gelmesi gerektiğini savunmaktadır…
Bu ekol sadece savunmakla kalmamakta, ayrıca kırk yıldan beri bu “denge” düzeninin yani “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in gelmesi için olanca gücü ile çalışmaktadır…
Çalışmak bizden…
Başarı Allah’tandır…