İnne Hâzâ’l-Kur’âne yehdî.. ve Yubeşşiru’l-Mu’minîne...
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 897. Hafta çalışmamızı da tamamladık, İSRA Suresi üzerinde çalışıyoruz demiştik… 9. Ayetin Arapça okunuşu ve meali ile başlayıp öyle devam edelim: “İnne hâzâl kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûne’s-sâlihâti enne lehum ecren kebîren / Şüphesiz ki bu KUR’AN en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan müminlere kendileri için bir mükâfat olduğunu müjdeler.”
“Medeniyetleri Kur’an düzeni ile karşılaştırarak incelememiz gerekmektedir. / Nasıl çocuk buluğ çağına girmeden önce kendi kendini yönetemezse, buluğ çağından sonraki genç artık kendi kendisini yönetecek duruma gelirse, bugün insanlık buluğ çağına ermiştir, artık kendi içtihat ve icmaları ile yönetilecektir. / Eskiden var olan ulaşım, haberleşme, eğitim ve teknoloji seviyeleri ile insanları bir arada yaşatmak mümkün olmadığı için, her dönemde her kavme ayrı ayrı peygamberler ve kitaplar gelmişti. Şimdi ise bunlar açısından dünya bir köy gibi olmuştur. Tüm insanların bir tek ümmet olma gücüne erişilmiştir. Bununla beraber her ulusun, her ilin ve her bucağın sorunları ve çözüm yolları farklıdır. Uygarlaşmada değişim olduğu için de dünkü çözüm bugün işe yaramamaktadır. Dolayısıyla devamlı farklı yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır, bu da ancak çağın gerektirdiği farklı içtihat ve icmalarla sağlanır. / İşte Kur’an bunun için aqvemdir... / Üçüncü binyıl düzenini “Adil Düzen” çalışanları getireceklerdir. Kur’an burada bunu tebşir etmektedir... / Kur’an “Adil Düzen” çalışanlarını tebşir etmektedir. Müminleri tebşir etmektedir...” (s.6)
Sekizinci sayfadan bir bölümle devam edelim:
“Salihat-ı amel, işbölümü içinde yapılan salihattır.
- Her semt ayrı iş yapacak ama insanlığa yarayan iş yapacaktır.
- Her ilçe ayrı iş yapacak ama insanlığın lehine iş yapacak.
- Her bölge farklı işler yapacak ama insanlık için yapacaktır.
- Kıta merkezleri ayrı ayrı işler yapacaklar ama insanlık için yapacaklardır.
Semtlerde üretilenleri bucak, ilçelerde üretilenleri il, bölgelerde üretilenleri ülke ve kıtalarda üretilenleri insanlık organize edecek ve düzenleyecektir.
- Ahlâkî dayanışma nelerin yapılması gerektiğini tesbit edecek.
- İlmî dayanışma nasıl yapılacağını tesbit edecek.
- Meslekî dayanışma kimin ne zaman yapılacağını tesbit eder.
- Siyasî dayanışma ürünlerin kimlerle nasıl bölüşüleceğini tesbit eder.
Böylece herkes salihatı amel etmiş olur...” (s.8)
“Canlılarda bir kural vardır, yavaş büyüyen uzun ömürlü olur. / Benzer şekilde eğer tasarruf eder onunla yatırım yaparsanız, ileride kazançlı olursunuz, araçlar satın alırsınız, yapılar yaparsınız gün/saatiniz artar yani bir saatte ürettiğinizden daha çok gün yaşarsınız./ Günlük hayatınız için gerekli malları üretip tüketeceksiniz ama artan zamanınızı israfa değil de yatırıma yönelteceksiniz. a) Güveni sağlayacaksınız; yani insanların malları, canları, ırzları (nesilleri) ve işleri güven altında olmalıdır. b) Herkes işbölümü içinde çalışacak ve ortak üretim yapılacaktır. c) Herkes şer için değil hayır için çalışacak yani çıkar paralelliği için çalışacak, benim olsun yerine bizim olsun için çalışacak. d) Bugün için değil yarın için çalışacak...” (s.11)
“İnsanlara ‘ortak olun’ diyorsunuz; ‘taş mı yiyelim’ diyorlar! / İnsanlara ‘size avans verelim, şimdilik tasarruf edin, biriksin, sonra artık avansa ihtiyacınız kalmaz, birikimi kullanırsınız, böylece bankaya faiz vermekten kurtuluruz, sisteme ödediğiniz faiz cebinizde kalır’ diyoruz; bir türlü kabul etmiyorlar! / Bugün üretimdeki sermayenin faizini üretici işverenler ve mübadeleyi sağlayan tüccarlar ödemektedir; bire mâl olan ürün dörde satılmaktadır. / Oysa eğer insanlar önce çalışıp ücretlerini sonra alsalar, önce ödeyip malları sonra alsalar, faize verdiklerini kendileri almış olurlar. Ortak oldukları için ücretten fazlasını kazanırlar. Önceden ödeme yaptıkları için ucuza alırlar. / Ama insanlar tersini yapıyor; işçilikte avans alıyor, satın alırken de veresiye satın alıyor, böylece “fahiş faiz” ödüyorlar. Bugünkü “faizci sömürü düzeni” işte budur...” (s.12’den bir bölüm.)