TERÖRLE SAVAŞ ve Terör Araştırma Merkezi
Savaştayız…
TERÖR ile otuz yıldır savaştayız…
Bu savaşın YURT İÇİ ve YURT DIŞI boyutları var…
Artık ismi veya isimleri lazım değil (çünkü üçer beşer harflerle isimleri kısaca yazılanlar o kadar çoğaldılar ki!), aynı TERÖR örgütleri hem içerden hem dışardan yani ülke içinden ve ülke dışından vurmaya başladılar ya; artık yeni bir durum ile karşı karşıyayız…
Madem birçok örgütün varlığından söz ettik, bu vesileyle bir kere daha hatırlatalım; aslında karşımızda “tek örgüt” var, bütün örgütlerin tek patronu olan küresel SERMAYE!
Dış savunmayı ORDU yapar...
İç güvenliği Emniyet sağlar...
Ne var ki bunların sağladığı güvenlik geçicidir. Nitekim bu geçicilik veya bir türlü sonuçlanamama, otuz yıllık PKK ile mücadele örneğinde ayan beyan ortadadır…
TERÖR bataklığını kökünden kurutmak ordunun ve emniyetin görevi değildir...
TERÖR bataklığını kurutmak hükÜmet(ler)İn görevidir...
Türkiye’deki TERÖR hareketlerinin ana kaynağı ve ana dayanağı dışarıdadır, ülke dışındadır. Ne var ki “Terör Mİkrobu” ülkemizde uygun zemin bulmasa, dışarıdan gelen bir mikrop olarak vücudu hasta edemez, bu kadar uzun zaman içimizde barınamazdı...
TERÖR MİKROBU onlarca yıldan beri bertaraf edilemiyorsa, sorun/lar var/dır…
Evet, dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî seviyede pek çok “sorunlar” var diyoruz…
Hem de hep hatırlattığım üzere, “SOSYAL TUFAN” seviyesinde sorunlar…
TEŞHİS böyleyse ve bu seviyelerdeyse; bunu anlayıp anlaşabiliyorsak…
TEDAVİ merhalesine geçişte ve uygulamada da anlaşmamız gerek…
***
Terörü önlemeNİN bilinen metotlarla mümkün olmadığı, hem ülkemizdeki hem de bütün dünyadaki terör olaylarıyla sabittir. Mevcut tedavİ usulleri terör sorununu çözmüyor, çözemiyor. O halde yeni tedavi usul ve yöntemleri bulmamız gerekiyor...
Öyle bir merhaleye geldik ki; yeni çözüm bulmazsak yok olacağız...
Yeni tedavi usul ve yöntemleri de ancak ve ancak müspet İlİm metotları ile bulunur.
Günlük pansuman tedbirlerle ve/ya ağrı kesici ilaçlarla durumumuzu korumaya elbette mecburuz; nitekim bugüne kadar yaptığımız veya yapabildiğimiz de sadece bu oldu…
‘SAVAŞTAYIZ’ dedim, yazımın başında…
Evet, terör ile ülke içinde ve ülke dışında savaştayız…
Nitekim silahlı kuvvetlerimiz ülke dışına çıkarak terörle savaşıyor…
Silahlı güçlerimiz görevlerini aldıkları eğitim ve donanımları ölçüsünde veya daha da ötesinde kahramanlıklar da göstermek suretiyle başarı ile yapıyorlar...
Savaşta iki taraf da zayiat verir ama galip olan bir taraf olur. Bu savaşta biz de zayiatlar veriyoruz ve galip olan da biziz. Ne var ki savaşı ilanihaye sürdürmememiz gerekiyor, artık bu savaşı sona erdirecek metotları İlmen bulmamız gerekmektedir ve elzemdir.
***
Terörü önlemeK VE SONA ERDİRMEK için ne/ler yapmalı ne yapılmalı?
Madem savaştayız dedik; artık İstanbul Harp Akademisi’ne bağlı bir TERÖR araştırma merkezi kurulmalıdır. Bu merkez, sivillerin de katılacağı araştırmalar yapmalıdır. Terörü teşhis ve tedavide İLMÎ görüşü ve çözümü olan herkes dinlenmelidir ama bu arada Kur’an çözümleri de dinlenmeli ve kulak verilmelidir; yarım yüzyıllık “KUR’AN VE İLİM” yani “Adİl düzen” çare ve çözümlerine de kulak verilmelidir...
Araştırma merkezi önce terörün sebeplerini tespit etmeli, önce Terör mikrobu bulunmalıdır. Bu mikrobun yayılma vasatının ne olduğu tespit edilmelidir. Ondan sonra mikrobu yok etme yerine mikrobu etkisiz hâle getirme yolları aranmalıdır...
Hayat memat meselesi yani ölüm kalım seviyesi söz konusu ya; devam edeceğiz…