Felsefe…
Pazar günleri “daha farklı konular üzerinde” durmaya gayret ediyorum…
Bu Pazar da biraz “FELSEFE” yapalım desem, ne dersiniz?..
Bazılarınızın “Olabilir…” dediğinizi duyar gibiyim…
O halde haydi “FELSEFE” yapalım…
Bismillahirrahmanirrahîm…
***
Üstadım Süleyman Karagülle ile birlikte aslında biz 32 haftadan beri “FELSEFE” yapıyoruz; bu felsefe çalışmalarımızdan örnekler sunma konusunda geç bile kaldım…
Muhtemelen çalışmamızın tamamı bittiğinde kitaplaşacaktır ama siz bu yazılarımıza sitemizin “İlmi Makaleler” bölümünden şimdiden ulaşabilirsiniz…
Aslında bizim kırk yıllık çalışmalarımızın tamamı tarandığında ve üzerinde gerektiği gibi durulduğunda genel olarak “ADİL DÜZEN FELSEFESİ” ortaya çıkacaktır ama daha dün birlikte olduğum ve çok önemli meseleleri görüştüğüm bir zatı muhtereme “kırk bin sayfa” dediğimde nasıl tepki verdiğini -yanımda olup da- görebilseydiniz… İnsanlar “hazır hap” istiyor… O da şimdilik bizde yok ama bu köşedeki yüzlerce “”makalemizi” öyle sayabilirsiniz… Ancak şu kadarını bu vesileyle bir kere daha hatırlatayım: Kore Üniversitesi’nde “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” üzerine “doktora” çalışması yapıldığını daha önce yazmıştım… Şu sıralar Çin’den bir “araştırmacı” çalışmalarımızla yoğun bir şekilde ilgileniyor ve bizimle tartışıyor… Asıl müjdeyi sona sakladım: Türkiye’deki bir üniversitemizde de “ADİL DÜZEN” üzerine “doktora” çalışması yapılıyor…
***
Bu kadar girizgâhtan sonra, başta da dediğimiz şeyi yapalım; FELSEFE yapalım…
Bu “FELSEFE” yazılarımızın şimdilik yeteri kadar okuyucusu bulunmayacaktır, bunu biliyoruz; ama ileride yararlananlar olur olasılığı içinde biz yazmaya başladık, 32 hafta önce felsefe üzerinde durmaya ve çalışmaya başladık, yazmaya devam edeceğiz...
Bu yazılarımızda felsefe yapmayacağız, “FELSEFEYE GİRİŞ” yapacağız...
“FELSEFE” ilme dayanır, bundan dolayı felsefe yapacakların bütün ilimlerden haberleri olması gerekir. Bunun için de bir ilim dalında “ihtisaslaşma” yerine bütün ilimlerde belli bir yere, daha doğrusu belli bir seviyeye varmaları gerekmektedir.
Önce kişinin “âlimlik derecesini” tespit etmemiz gerekir.
Yaşamak için amel etmek gerekir.
Amel de ilimli/e olur.
Bunlara “AMELİ İLİMLER” denmektedir.
Bunların üç derecesi vardır.
ÇIRAKLIK; Kur’an buna “ÜMMİ” diyor.
İŞÇİLİK; Kur’an buna “SAİL” diyor.
USTALIK; Kur’an buna “AMİL” diyor.
ÇIRAK ancak başkasının yanında ve onun nezaretinde iş yapar.
İŞÇİ ise başkasının başlattığı işi kendi başına devam ettirir, yanında çırak çalıştırabilir.
USTA ise usta olduğu işlere kendi başına başlar ve devam eder. İşçilere iş verir.
Bunların felsefede yeri yoktur.
Felsefe “tümdengelim” olduğu için pratik bilgilere ihtiyacı yoktur. Zaten eşit seviyede bilmesi gerektiğinden bu pratikte mümkün değildir.
Felsefenin asıl ilgilendiği alan “ilmî ilimler”dir.
Kur’an amelî ilimlerin bilgisine “ilim” değil de “marifet” demekte, amelî olmayan ilimlere de sadece “ilim” demektedir.
Biz bundan sonra “ilim” dediğimiz zaman amelî olmayan ilimlerden bahsetmiş olacağız. Bunların üç mertebesi vardır.
Bugünkü yerimiz dolduğuna göre; “ilimdeki bu üç mertebe” gelecek yazımızda…