“Dayanışma Ortaklığı” nedir?
Yazılarımızda zaman zaman geçen “Dayanışma Ortaklığı” nedir?
Hazreti Peygamber zamanında ve sonrasında Arabistan’da “akile müessesesi” vardı. “Ukl” develerin kazığa bağlandığı kulptur, kelimenin anlamı budur. İnsanlar bir akileye katıldığı yani bağlandığı zaman onun himayesine girer. Ona dokunan, ona zarar veren kimse tüm akile ortaklarına dokunmuş, tüm ortaklara zarar vermiş kabul edilir, bu sebeple tüm ortaklar hep birden onu savunurdu. Akileler arası ihtilaflar ise savaşla çözülürdü...
Hazreti Muhammed Medine’ye hicret edince muhacirleri bir akile yaptı; Hazrec kabilesini bir akile, Evs kabilesini başka bir akile yaptı. Ayrıca Arapların ve Yahudilerin isimlerini sayarak onları da ayrı akileler olarak kabul etti. Medine Anlaşmasına katılan akileler Hazreti Muhammed’i başhakem yaptılar. Çıkan ihtilafları o çözecekti. Kıtal yerine kısas, af halinde ise diyet hükümlerini koydu. “Medine Devleti” böyle kuruldu...
Bu vesileyle bilinen bir şeyi bir defa daha hatırlayalım… Hazreti Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde nüfus sayımı yaptırmıştı... Şehrin nüfusu 10 bin kişiydi… Müslümanlığı kabul edenlerin sayısı sadece 1 500 idi; yani toplam nüfusun yüzde 15’i… Oysa toplam 10 bin kişinin 4.500’ü Musevi, 4.000’i de müşrik Arap idi…
Yani… Hazreti Muhammed Medine Vesikası’nı yazıp da diğerlerine kabul ettirdiği o süreçte 10 bin kişiden sadece 1500’ünü temsil ediyordu ama kalan 8500 kişiyi ikna etmeyi başarabilmişti… Neden?.. Nedenlerini siyer kitapları yani tarih yazıyor…
Hazreti Ömer Halife olunca akile sisteminde değişiklik yaptı. Komutanlara “divan” denen defter verdi. Komutanlar kendilerine bağlananları bu deftere kaydettiler. Kim nereye isterse o akileye katılırdı. Akilede olanlardan biri bir suç işlese, o akilede mevcut olanlara eşit olarak bölünür ve tazminatı birlikte öderlerdi.
Bu sistem fıkıhta uzun uzadıya yer almaktadır.
Zaman ilerledikçe siyasi akilenin yanında ilmi akile doğdu, medreseler meydana geldi.
Sonra dini akileler oluştu, tekke ve tarikatlar meydana geldi ve gelişti.
Ahi teşkilatı loncalar doğdu, mesleki/iktisadi akileler oluştu.
Bu konu, bu mesele fıkıhta “akile” olarak geçer.
Kur’an’da “akile” kelimesi olmadığı için sonradan icat edilmiş gibi görünür. Bakara Suresi’nde “veliyyuhu” kelimesine mana verirken bunun “akile” olduğunu kabul ettik. Kur’an’ın tamamında geçen “veli” kelimesine “akile” manasını verdik, ona göre düzenlemeler yaptık. Bu çalışmalarımızı yaparken “veli” kelimesinin “akile” olduğunu bizim keşfettiğimizi sandık. Sonra hadisleri incelediğimiz zaman gördük ki Hazreti Peygamber akile müessesesini ele alırken hem “akile” hem de “veli/evliya” kelimesini kullanıyormuş.
Kur’an dayanışma ortaklıklarından genel olarak “velayet” olarak bahsetmektedir. Ayrıca dört çeşit dayanışma ortaklığından bahsetmektedir. Bunlar üzerinde duralım…
Psikolojik Dayanak: Fikir, His, İrade, Ünsiyet (sosyal yönseme).
Miyar: Sıdk-Kizb, Hüsn-Su', Nef'-Zarar, Adl-Zulm.
Vasıtalar: Lisan, Estetik, Sanat, Hukuk.
Müesseseler: İlim, Din, Ekonomi, Yönetim.
Yerler: Savami’, Salavat, Biya’, Mesacid.
Sorumlular: Ahbar, Ruhban, Rabban, Kıssis.
Mevzuat: Şir’a, Minhac, Mensek, Viche.
Emirler: İhtida, İttika, İbtiğa, İttiba.
Birleştiren: Tartışma, Sevgi, Çıkar, Korku.
Zararın Konusu: Bilgisizlikten, İhmalden, Beceriksizlikten, Kasten.
Dayanışma Ortaklığı: İlmi Dayanışma, Ahlaki Dayanışma, Mesleki Dayanışma, Siyasi Dayanışma.
Günümüzdeki Karşılıkları: Okullar, Mabetler, Sendikalar, Siyasi Partiler.
Devamı var…