Adil Düzen medeniyetine hazırlık
Bu yazımız, bundan önceki “Sermaye, Türkiye ve ‘denge’ arayışları” başlıklı yazımızın devamı mahiyetindedir ve onunla birlikte okunup değerlendirilmelidir…
Çin ile Rusya arasında şöyle bir çekişme vardır. Rusya zannedildiği gibi Çin’e yakın değildir, hattâ en büyük tehlike olarak onu görmektedir. Aynı coğrafyada olan bu iki büyük ülkeden Rusya’nın nüfusu azdır ve kontrol ettiği alan hem geniş hem de zengin doğal kaynaklara sahiptir; bu topraklar Çin’in rüyası olabilir... Çin ekonomik açıdan büyük ölçüde dünyadan alacaklıdır… Çin Başkan Yardımcısı bugünlerde Türkiye dâhil bazı ülkeleri ziyaret ediyor... Bu ziyaretler “ekonomik” amaçlı gözükse de arka planda “siyasi hesaplar” vardır...
Küresel tekel sömürü sermaye bu süreçte kendince bir denge kuruyor... ABD’nin en büyük rakibi Çin’dir… Küresel sermaye ABD’yi kontrol edebilmek için Çin’i güçlendiriyor... İslâm âlemi ve Müslümanlarla da Çin’i kontrol etmek istiyor... Dörtlü dengenin yanına İslâm âlemini koyabilir, Türkiye’yi de bu dengenin merkezine yerleştirebiliriz… Türkiye bu büyük mücadelede ve yeni yapılanmada kilit ülke konumundadır… Önümüzdeki dönemde siyasette büyük değişiklikler beklenmektedir ve bu da bu büyük mücadelenin parçasıdır...
ABD ile Rusya birbirinin hasmı değil, dünyayı yönetmek isteyen küresel sermaye tarafından öyle görevlendirilen güçlerdir. Sermaye, geçmişte Müslümanlık-Hıristiyanlık düşmanlığı olarak kurduğu tarihî dengeyi, geçen yüzyılda rejimler üzerinde kurdu, iki dünya savaşını da o organize etti, Almanları o kullandı. Şimdi de yeni bir denge kurmaya çalışıyor...
Küresel sermaye dünya dengesini çoklu sisteme oturtmaya çalışıyor, çünkü bundan önce kurduğu ikili denge, kapitalizm-komünizm dengesi uzun vadede işine yaramadı...
Komünizm çöktü, denge bozuldu… Şimdi kapitalizm de çöküyor… Sonra?!.
Denge arayışları, denge mücadeleleri veya ‘denge savaşları’ işte böyle sürüp gidiyor…
Meselenin bir de “medeniyet” boyutu vardır ki, bizim için önemli olan da budur.
Kâinatta kutuplaşma vardır, ikili kutup vardır. İnsanlık çağımızda tek topluluk hâline gelince ikili kutup olmuştur. İsrail oğulları bu dengeyi kurup korumakla görevliydiler. Bu görev Kur’an’ın nâzil olması ile birlikte mü’minlere yani inananlara verilmiştir, gönüllülere verilmiştir. Birinci Kur’an medeniyeti döneminde İsrail oğullarının yerini o günkü Müslümanlar aldılar. Son beş yüz senedir İsrail oğulları yeniden direksiyona geçtiler...
Medeniyetler bin senelik ömre sahiptir. Kutuplanmanın gereği olarak “batı kuvvet uygarlığı” ve “doğu hak uygarlığı” oluşmaktadır. Batı uygarlığını beş yüz sene sonrasından itibaren doğu uygarlığı izlemektedir/izleyecektir. Batı zirve seviyesinde iken doğu yeniden doğup oluşmaya başlamaktadır. Kur’an’ın önerdiği “düzen” yani “Adil Düzen” bundan bin sene evvelki uygulamaydı. Kur’an düzeninin yeniden uygulanabilmesi için çağımızın ulaştığı ulaşım, haberleşme, elektrik (enerji) gücü ve bilgisayara ihtiyaç vardır...
Bugün oluşanlar, zamanımızdaki gelişmeler, çağımızdaki arayışlar tamamen “Adil Düzen”e, “Adil Ekonomik Düzen”e, “Adil Düzen Medeniyeti”ne hazırlıktır...
Dünya kıtalara ayrılacaktır... Güney Amerika devreye girecektir... Afrika devreye girecektir... Hindistan devreye girecektir… Çin zaten devrededir… Biz Avustralya’yı da ayrı kıta sayıyoruz, günü gelince o da devreye girecektir... Zamanla bunlar da ABD, AB, Rusya (eski SSCB) ile birlikte devreyi tamamlayacak ve sekiz-on blok olacaklardır...
Bunlar barış içinde olacaklar ve hakem kararlarına uyacaklar... Bunların silahlı güçleri olmayacak, silahlı güç devletlerin olacak... Devletlerarası gümrükler ve vizeler olmayacak... Hakem kararlarına uymayanları diğer devletler birleşip yıkacak ve yağmalayacak... Hakem kararlarına uyan devletlere dokunulmayacak ama hakem kararlarına uymayan devletler yok edilecek... “Yeni Bir Dünya” böyle kurulacak, “Adil Düzen Medeniyeti” böyle oluşacaktır…
Hani zaman zaman “Ve mekerû ve mekerallah…” gerçeğini yani “onların plan/proje yaptığını ama Allah’ın da plan/proje yaptığı…” gerçeğini hatırlatıyoruz ya; işte bu ilâhi gerçeğe istinaden diyoruz ki: Sermayenin yaptığı bu plan/projeler sonunda “Adil (Ekonomik) Düzen”in ve “Adil Düzen Medeniyeti”nin gelmesine ve gelişmesine hazırlıktır...