“ADİL EKONOMİK DÜZEN” nedir?
“Erbakan’a Vefa” adına yapılması gerekenleri Şubat ayının başından beri yazdım...
Nitekim 1 Şubat 2012 tarihli yazımın başlığı şöyleydi:
Müstekbirler ve Erbakan’a vefa için yapılması gerekenler…
27 Şubat’tan itibaren, Gebze paneli vesilesiyle “Erbakan ve Ekonomi” ana konulu yazıları yazmaya başladım… “Erbakan ve Ekonomi” denince elbette ilk akla gelen “ADİL EKONOMİK DÜZEN”dir… Öyleyse, bugün bu konu üzerinde kısaca duralım…
***
Bugün dünyada sömürü sermayesinin son dört-beş asırda oluşturduğu “faizli merkezî tekel ekonomi” uygulaması vardır… Bu zalim sömürü düzeni “karşılıksız kağıt para” ile dünyayı sömürmektedir... Bu “ZALİM DÜZEN”de insanlar işsiz, insanlar aç, insanlar sefalet veya sefahat peşinde... Ekonominin bozuk olmasından dolayı “aileler” yıkılıp dağılıyor, “sosyal yapı” da çöküyor... Zina, rüşvet, anarşi, terör gibi “toplumsal hastalıklar” diz boyu...
Bunun için dünyamız öncelikle “adil bir ekonomik düzen”e ve istikrara sokulmalıdır...
Sonra da diğer “siyasî, ilmî ve ahlâkî düzen”in yola girmesi için çalışılmalıdır...
Ekonomik düzenin kanı “para”dır, kalbi “banka”dır. Para karşılıklı yani “karşılığı olan para” hâline getirildiğinde “ekonomi” düzelmiş olur. Parayı merkez bankaları basmamalıdır. Bankalar mevcut parayı “faizsiz kredilerle” işletmelidir.
***
Ana sorun paranın mal karşılığı basılması mekanizmasıdır. Biz eğer parayı “karşılığı olan para” olarak çıkarırsak kan kanseri ortadan kalkar. Karşılıksız para kanser hücreleri gibidir. Kanın temiz olması yeterli değildir. Elbette kalbin de yani bankaların da temiz çalışması gerekir. Bunun için de “FAİZ” kalkmalıdır. Gelen kan aynen geri gitmelidir. Yoksa kalpte tıkanma olur ve hayat son bulur. Paranın karşılıklı olması için çok basit bir usul vardır. Halk ürettiklerini ambara götürüp koyar. Halkın eline “belge” verirsiniz. Bu belge “mal” demektir, bu belgenin karşılığında ambarda mal var demektir. Kişi bu belgeyi bankaya verir. İşte banka da buna karşılık parayı borç olarak üreticiye verir. Böylece karşılığı olan para çıkmış olur, ambardaki mal karşılığı çıkmış olur. Sonra bu borsaya gider, başkaları mal belgesini satın alır, ambara gider, malı çeker ve kullanır. Ona malı satan da bankadan gider mal senedini kredi olarak alır ve kullanır. Sonuç olarak bankada bulunan senet kadar para piyasaya çıkmış olur. Bunlar para olarak dolaşır. Senetlerin bir kısmı borsada alınıp satılır, bir kısmı bankada bekletilir, onların yerine para dolaşır. Paranın miktarı halkın arzusuna bağlıdır. Piyasada senet pahalı ise satıcılar piyasaya alıcılar bankaya gideceklerdir. Senet satılmayacağı için değeri düşecektir. Aksi halde ise halk yani insanlar bankaya değil de piyasaya gideceklerdir. Böylece “denge” kurulmuş olacaktır.
Daha açık ifade etmek isterim.
Mal belgesini alan kişi belgeyi bankaya götürür, parayı oradan kredi olarak alır ya da borsaya gider satar. Her mal belgesinin iki çeşit fiyatı vardır. Borsada satış fiyatı var. Bankada ise kredileşme fiyatı var. Hangisinde eline çok para geçecekse onu yapar. Satış fiyatı azsa bankaya gider. Alıcı ise tersini yapar. O borsaya gider. Bankaya giden bankada fiyatı düşürür, borsaya giden fiyat yükseltir, böylece dengeye gelir.
Buradaki sorunlar şöyledir:
- Bir mal belgesinin bankadaki kredi fiyatını nasıl tesbit edeceğiz?
- Piyasadaki mal belgesinin satış fiyatı nasıl belirlenecek?
Erbakan bunu soranlara; “âlimler bunu ilim yoluyla tesbit edeceklerdir” demiştir.
Biz size Akevler çalışmasının ürettiği formülü vermiş olacağız. Bu formülü açıklamam zordur ama siz matematikçi ekonomistlerle tartışırsanız size anlatabilirler.
F = (1+Miktar) / (1+2*Miktar) * İlk Fiyat
Mal artarsa bölen çoğalır fiyat düşer, azalırsa bölen küçülür fiyat artar.
“Sömürüden kurtulmak için” insanları bu çalışmalara katılmaya davet ediyoruz...