DAVOS, TEDAVİ ve ERBAKAN’A VEFA
DAVOS… DAVOS… dedikleri nedir ki?!.
Sömürü sermayesinin yıllık “sömürü değerlendirmeleri” yapılan bir tezgahtan başka bir şey midir?!. Hepsi bu kadarsa, yoruma ne hacet; bundan önceki iki yazımda yaptığım gibi yapmalı, işimize yani kendi gündemimize bakmalıyız… Ama serde “Erbakan Hoca’nın talebesi” olmak, bundan sonrasında da “vefa borcu” olarak O’nun sünnetini -önce “TEŞHİS” sonra “TEDAVİ” sünnetini- uygulamak var ya; bugün de öyle yapalım…
Aslında uzun söze hacet yok; TEŞHİS tek cümleyle şöyle: Beş asırda oluşmuş olan sermayenin sömürü gücü -Erbakan ve Millî Görüş Hareketi sayesinde- “SİYASETEN” sona erdi ama -gerekçelerini zaman zaman bu köşede anlattığım- “İKTİSADEN” devam ediyor…
“Devam ediyor” dediysem, “ilânihaye devam edecek” demek değildir…
Sömürü sermayesinin nasıl “siyaseten” gücü sona erdiyse…
Çok değil yakın zamanda “iktisaden” de gücü sona erecek…
“Ne zaman sona erecek?” diye soracak olursanız…
“HAK geldi bâtıl zâil oldu” gerçeği var ya…
İşte tam da o zaman zâil olacak...
“HAK” geldiğinde “BÂTIL” zâil olacaktır…
Zaten bâtıl her zaman zâil olmaya yani yok olmaya mahkum değil midir?..
Bütün mesele bizim, yani Millî Görüşçülerin eline bakıyor; Erbakan’ın bize “öğrettiği ve emanet/miras” olarak bıraktığı “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i getirmemize bakıyor…
Yani… Yine Erbakan’ın sünnetini hatırlamamız, “TEŞHİS-TEDAVİ” metodunu bilmemiz ve “TEŞHİS”ten sonra “TEDAVİ” merhalesine geçmemiz gerekiyor…
***
ERBAKAN teşhisi koydu…
ERBAKAN tedavi reçetesini de sundu…
ERBAKAN’ın bize “miras” bıraktığı son kitabın adı neydi:
“YENİ BİR DÜNYA VE ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”…
Sadece bu “İSİM” bile çok şeyler anlatıyor…
Anlayanlara ve “gömlek” çıkarmayanlara…
Yani…
“MİLLÎ GÖRÜŞ GÖMLEĞİ” ile birlikte “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN CEKETİNİ” giymeye devam edenlere ve yine Erbakan’ın yaptığı gibi son nefesine kadar “MALIYLA VE CANIYLA” bu yolda cihad edenlere, böyle yapmak isteyenlere çok ama çok şeyler anlatıyor… Evet, “anlayanlara” çok şeyler anlatıyor… Anlamayanlara ise bir şey yok!.. Bu “dünyada” da yok; öbür dünyada yani “âhirette” de yok!.. YOK!!!
***
ŞUBAT ayındayız ya…
Şubat ayında yani “ERBAKAN’A VEDA VE VEFA” ayında…
“İstanbul Vefa Grubu” Başkanımız Ahmet Aluç, birkaç gün önce aradı; “Erbakan’a Vefa olarak bu ayda neler yapmamız gerektiği” ile ilgili görüşlerimi talep etti…
Aslında, kırk yıllık “Erbakan Talebesi” ve “Millî Görüş ile Adil (Ekonomik) Düzen Çalışanı” olarak bendenizin bu konudaki “fikri” neyse “zikri” de odur; ya da bu köşede hep hatırlattığım “zikrim” neyse “fikrim” de odur… Erbakan’a gerçek anlamda “vefalı” olmak, “vefa borcunu ödemek” ancak O’nun çizdiği ve bizzat kendisinin ömrü boyunca yürüdüğü yolda yürümekle mümkün olacaktır… Yoksa; hiç kimse kusura bakmasın ve alınmasın, “Millî Görüş” gömleğini çıkararak, hele hele “Adil (Ekonomik) Düzen” ceketini hiç giymeyerek ne bu dünyada ne de âhirette hiçbir yere varılamaz; “ERBAKAN’A VEFA BORCU” da kesinlikle ödenemez… Zinhar, kimse birkaç günlük “Erbakan’ı Anma Toplantıları” ile kendisini kandırmaya çalışmasın; bilakis, bâtıla karşı Hakk’ı yani “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i getirmek için çalışsın… ERBAKAN’A VEFA BORCU ancak böyle ödenebilir…