15 Temmuz: Erbakan, Millî Görüş ve Adil Düzen
Her hafta Çarşamba günü, haftalık değerlendirmeler yapan bir yorum, toplu gönderim olarak bana da geliyor; bu yazıyı yazdığım bugün yani bu Çarşamba günü de geldi…
Biz, Kur’an’ın emri/ayeti gereği, her söze kulak verir ve sözlerin en iyisine yani en doğrusuna uyarız; bize gönderilen veya kendimizin dinlediği sözleri böyle değerlendiririz…
Yazıda Erbakan, Millî Görüş ve “Adil Düzen”den söz ediliyor… Saydım, bu üç sayfalık ve her haftaki gibi uzun değerlendirmede, sözünü ettiğim kelimeler defalarca geçiyor: 7 defa “Erbakan”, 5 defa “Millî Görüş”, 2 defa “Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen”…
Bu haftaki değerlendirme şu paragrafla başlıyor: “Başarısız 15 Temmuz darbesini ABD, NATO ve AB’nin (biz ‘SERMAYE’ diyoruz) bir resmen üstlenmediği kaldı. Her halleriyle darbe girişiminin başarılı olamamasından duydukları hayal kırıklığını sergilerken, Batılı dost ve müttefikler bunu Türkiye’ye yansıtmamak için herhangi bir çaba göstermeye, rol yapmaya da gerek duymadılar. Hatta ABD’li askeri bir yetkili (bize göre SERMAYE’nin adamı; RNE) adamlarımızı tutukluyorlar derken sitem mi, tehdit mi etti anlaşılamadı.”
Üç sayfadan ve toplam 29 paragraftan oluşan değerlendirmelerden, kısaca ve bizi ilgilendiren bölümlerden, köşemin sınırlarınca bazı pasajlar aktaracağım…
“Türkiye’yi hedefine koyan küresel güç, kural tanımaksızın (…), ne şekilde olursa olsun işini bitirmek istiyor. Türkiye ile hiçbir şekilde anlaşmaya, uzlaşmaya varmayı düşünmüyor. Bütün imkânlarıyla bölüp parçalamanın, tasfiye etmenin, imha etmenin yollarını arıyor. / Çünkü Türkiye’nin dayanılamaz yükselişini engelleyemediği takdirde küresel hâkimiyetinin son bulacağını, Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen kurulacağını biliyor. Nihayetinde önünde diz çökeceğinden korktuğu için Türkiye’nin ne edip edip yolunu kesmeye, imhaya çalışıyor. / Türkiye’deki 15 Temmuz Darbe Girişiminin prototipini Dünya Siyonizm’i Osmanlı Devletine karşı da yaptı. / Dünya Siyonizm’i İsrail’in kurulması için Osmanlı İmparatorluğunu yıkıp Filistin topraklarını kurtarmayı, bu amaçla da Birinci Dünya Savaşını çıkartmayı 1897 Basel (Yahudi) Kongresi’nde kararlaştırmıştı...”
Erbakan, Millî Görüş Hareketi”ni, Dünya Siyonizm’inden Osmanlı Devleti’nin rövanşını almayı hedefleyerek başlattı. Daha ilk günde 1923 hile rejimi ve köle düzenini yıkacağız, Yeniden Büyük Türkiye liderliğinde Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen kuracağız diye amacını ilan etti. / Erbakan’a, Millî Görüş’e karşı, tamamı ABD’de planlanan 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, 28 Şubat 1997 Müdahalesi beklenen sonucu vermedi. Partilerini kapatarak, siyasi yasaklı yaparak Erbakan’a engel olmak mümkün olmadı... / Millî Görüş içinde yetişen siyasi kadroların kurduğu AKP 14 yıldır tek başına iktidarda hâlâ Türkiye’yi yönetiyor. Erbakan’a yönelik yapılan askeri darbe ve parti kapatma girişimlerinin AKP iktidarına karşı da yapıldığını görmekteyiz...”
“Erbakan’ın kurduğu ve gerçekte Türkiye’yi yönetmekte olan derin devlet…” cümlesiyle başlayan ve devam eden bir değerlendirme de var…
Sonraki bir paragraf aynen şöyle: “… 15 Temmuz Darbe Girişimini kimin, nasıl önlediğine ilişkin sorular cevabını bulmuş değildir. El Cezire Televizyonu’na yaptığı söyleşi sırasında, ‘darbe girişimini eniştem haber verdi’ deyince, muhabir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı (…) sıkıştırdı: O halde darbe çok kısa sürede nasıl önlendi ve karışanlar derdest edildi?”
Şu değerlendirme de dikkat çekici: “Bütün ülkeleri Siyonist Gizli Dünya Devleti unsurları yönetiyor, daha doğrusu yönetiyor idi. Millî Görüş Türkiye’de hâkim konuma gelince millî derin devlet de tüm ülkelerde örgütünün temsilciliklerini ve siyasetteki partnerlerini oluşturmaya başladı. Bu nedenle küresel iktidarı ele geçirmek için şu anda Siyonizm ve Millî Görüş birbiriyle mücadele ediyor. Küresel güç, bu yüzden Türkiye’yi hedef yapıyor…” Ve son paragraftan ilginç bir bölüm: “Siyonistlerin Almanya’yı tehlike olmaktan çıkarmak amacıyla ördüğü Berlin Duvarını yıkan ve ülkeyi birleştiren Şansölye Helmuth Kohl’un Erbakan ile iyi ilişkileri olduğunu biliyorduk. Yahudi parası $’a (dolar) karşı, £ (Euro) da bir Erbakan projesiydi. Bu sayede Almanya AB patronu oldu...”