ÜSKÜDAR ÇALIŞMALARI-4 Cuma, 22.04.2016
DİLLER VE MERKEZİ DİL
Her dilin kelimeleri ve gramer kuralları farklıdır. Örnek olarak Türkler baba ile amcayı ayırmazlar, ikisini bir adla, “ata” ile adlandırırlar. Teyze ile anneyi de ayırmazlar, ikisine de “ana” derler. Oysa başka diller bunları ayırırlar, babanın kardeşlerine Araplar “ammî” derler. Ananın kardeşlerine de Ermeniler “dayıze” derler, “teyze” olarak Türkçeleşmiştir. Buna mukabil Araplarda ve Ermenilerde “abla” ve “ağa” (ağabey) yoktur, Türkçede vardır. Türlerdeki aile anlayışı farklıdır. Büyük göçer aileleri ifade eder. Kurallarda da böyle özellik vardır. Arapçada çeşitli çoğullar olduğu halde diğer dillerde tek tip çoğul vardır. Böylece dillerin incelenmesi ile o toplulukların sosyal yapısı ortaya çıkar.
Dillerin karşılaştırılması ile toplulukların yapıları ortaya çıkar. Toplulukların ne kadar akraba oldukları belirlenir. Bugün DNA’ların incelenmesi ile de toplulukların biyolojik akrabalıkları belirlenmektedir. Aynı şekilde dillerin incelenmesi ile ortak kelimeler, ortak kavramlar, ortak kurallar sayesinde yakınlıkları belirlenmektedir. Bu sayede dillerin geçmişte ne zaman birbirlerinden ayrıldıkları tesbit edilmektedir.
Diller yeraltı kalıntıları gibidir. Orada yapılan incelemelerle geçmiş uygarlıklar ortaya çıkarılmakta, gelişmeler öğrenilmektedir. Dillerin karşılaştırmalı incelemeleriyle de insanlığın beynindeki evrim ve uygarlaşma öğrenilmektedir. Budizm’in İbrahimî dinlerle akrabalığı böyle tesbit edilmektedir. Vedalarda bir metin okudum, Fatiha’nın tercümesi gibi idi.
Yeryüzünde biz 1000 dil kabul ediyoruz; 6000 olduğu söyleniyor. Doğru olsa bile, diğer dilleri başka kıtalarda kurulacak Bin Dil Üniversiteleri incelesin. Biz, bizi ilgilendiren bin dili seçerek inceleyeceğiz. Adalarda konuşulan diller vardır. Kutuplarda konuşulan diller vardır. Amerikan yerlilerinin dilleri vardır. Afrika dilleri vardır. Bu dillerin incelenmesi ve bu diller arasındaki akrabalıklar bize insanlığın tek atadan türediğini kanıtlamaktadır.
Şimdi bir dili bin dil ile karşılaştırmak imkânsızdır. Bir insan bin dili öğrenemez. Bunun için bir “merkezi dil” seçilir. O merkezi dil ile bütün diller karşılaştırılır. Böylece tüm diller karşılaştırılmış olur. Nasıl inşaat yaparken tek metre kullanırsak, dillerin metresi de bir dil olmalıdır. Bu sayede tüm diller aynı birimle ölçülmüş olur. Bugünkü uygarlık Avrupa’nın Arapçadaki “mezra”yı uzunlu birimi “metre” olarak kabul etmesi ve tüm birimlerini onluk sistemine göre üretmesi sayesinde olmuştur.
İslamiyet Batı’ya Arap rakamlarını öğrettiği gibi şimdi de Arap dil yapısını öğretecektir. Bütün dünya dilleri Arapça ile karşılaştırılacaktır. Böylece ilmî kavramlardaki birlik üçüncü binyıl uygarlığını doğuracaktır. Arapçanın seçilmesinin sebebi, Kur’an benzeri bir metnin başka dillerde olmamasıdır. Kur’an konuşma dili değildir. Bugünkü Arapça ile Kur’an Arapçası arasındaki fark, Türkçe ile Kur’an dili arasındaki fark kadardır. Zaten diller konuşma dili olarak değil, ilim dili olarak karşılaştırılmalıdır.
Türkiye’de kurulacak Bin Dil Üniversitesi’nde Kur’an Arapçası tedris edilecektir. Kur’an Arapçası konuşma dili olmadığı için tedris Türkçe ile yapılacaktır. On daireden oluşan her kat kendi dili ile de tedris yapacak, Türkçe öğrenmeleri zorunlu olamayacaktır. Tüm yazılar Arapçaya çevrilecek, Arapçaya çevrilenler de her dil çalışanları tarafından o dile çevrilecektir.
Kur’an insanlara kıble olarak Kâbe’yi seçti, ona doğrulun diye emretti. Müslümanlar Orta Asya’da kıbleyi bulmak için Trigonometri ilmini geliştirdiler. Namaz vakitlerini bulmak için Astronomiyi geliştirdiler. Bu da ancak Cebir ve Geometri ilimleri ile mümkün oldu. Batılılar bu ilimleri aldılar ve bugünkü uygarlığı kurdular. Allah kıbleye doğru yönelmeyi emretmeseydi, bugünkü uygarlık olmazdı.
Şimdi de Allah bize emretmektedir ki Bin Dil Üniversitesi kurun ve tüm dünya dillerinde Kur’an’ı ulaştırın. Bu emri yerine getirmekle yepyeni bir üçüncü binyıl uygarlığını kurmuş oluyoruz. Bunu bir veya birkaç vakıf yüklenmelidir.
İslâm Medeniyeti Vakfı, Üsküdar Belediyesi Vakfı ile ortaklaşa bu işe başlamalıdır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL