19.05.2011
Yirminci yüzyılda ne olmuştur?
Tekniğin ilerlemesi ile dünya küçülmüş ve adeta bir köye dönüşmüştür.
Yirminci yüzyılda dört büyük değişim gerçekleşmiştir. Nedir o değişimler?
1. Eskiden aylarca, hattâ yıllarca ulaşılması mümkün olmayan yerlere çağımızda bir günde ulaşılabiliyor. Türkiye’de bir köye gitmekten daha kolay bir şekilde Vaşington’a (Washington) veya Pekin’e gitmek mümkün olmuştur.
2. Haberleşme ise artık sorun olmaktan çıkmıştır. Eskiden aylarca, belki de yıllarca sonra bir yere ulaşması mümkün olan mektupların yerine cep telefonları sayesinde bir dakikadan daha kısa zamanda veya saniyesinde sesimizle varma imkanını buluyoruz.
3. Bunun gibi akşam olduğu zaman ocak başına geçip sabahlamaktan başka imkana sahip değilken, şimdi elektrik sayesinde her yer aydınlatılabiliyor, gecemiz gündüz olmuştur.
4. Dördüncü olarak da adeta yeni insan beyni icad edilmiş, bilgisayarlar ve hesap makineleri bulunmuştur.
Bu dört büyük buluş sayesinde tüm dünya birbirinden haberdar olmuştur. Daha önce her bölgeye ve her devlete bir peygamber gönderildiği, farklı kitaplar indirildiği halde, Kur’an son kitap ve Hazreti Muhammed aleyhisselâm da son peygamber olmuştur. Bu teklik ancak III. bin yılda başarıya ulaşmıştır.
O halde şimdi çağımızdaki her türlü araçları kullanarak Kur’an’ı tüm dünyaya ulaştırdığımız zaman murad edilen gerçekleşecektir.
Gerçekleşecek de neler olacaktır?
a) Kur’an çağımızın sorunlarını çözecek şekilde yeniden yorumlanacaktır. Bugünkü müsbet ilimlerle yorumlanan Kur’an yeni “Adil (Ekonomik) Düzen”i ortaya koyacaktır. Yerinden yönetim sistemi gelecek, hakemler sistemi gelecek, faizsiz para sistemi gelecektir. Bu “Yeni Dünya Düzeni Projesi” herkese aş herkese iş bulacak sistemleri ortaya koyacaktır.
b) Bir “Bin Dil Üniversite Kenti” kurulacak, her on daire bir dile ve on aileye tahsis edilecek, dünyadaki ülkelerden gelecek insanlar bu sitede hem çalışacak hem de Arapça ve diğer bütün ilimleri öğrenecek, Kur’an’ı kendi dillerine çevireceklerdir.
c) Bir “internet sitemiz” oluşacak ve bu sitede bin dilde yayın yapacağız. Orada her insan kolayca kendi dilinde Kur’an’ı ve hükümlerini bulacaktır.
d) Bütün insanlığın yani insanların haberleşebilmeleri için bir cep telefonu ve dolayısıyla internet şebekesini “insanlık vakfı” olarak kuracağız. Görüşmeler ve yazışmalar ücretsiz olacak. Vakıf kuruluşlar cep telefonlarını ve bilgisayarlarını halka bedava denecek kadar ucuza satacaklardır.
Arapça öğrenip ilmi sonuçları kendi diline çevirenlerin din ve inanışlarına karışmayacağız, onları mü’min veya müslim etmeye çalışmayacağız. Bizim onlardan istediğimiz sadece insanların Kur’an’ı internetten takip etmeleri için halka yardım etmeleridir. Bu çağdaş imkanlardan teknik bir şekilde yararlanacağız. İşte böylece Kur’an’ın yeryüzünde bin yerde yani dünyanın her bölgesinde bir temsilcisi bulunmuş olacaktır.
Bunun dışında İstanbul’da ve Mekke’de her devlete bir “bucak” veya “ilçe” kurma imkanını sağlayacağız, karşılığında biz de onların ülkelerinde bucak veya ilçeler kuracağız. Karşılıklı “gerçek diyalog ve işbirliği” böyle doğacaktır. Zorlama yoktur ama bu “yeni dünya düzeni”nde Kur’an tüm insanlığa ulaşmış olacaktır. Teorik olarak geliştirdiğimiz “herkese aş ve herkese iş düzeni”ni tüm insanlara uygulamalı olarak göstererek anlatmış olacağız.
Şimdi düşünelim...
Bu düzende tüm insanlar bilgisayara sahip, herkes hiçbir masraf yapmadan dünya ile irtibatta... İsterse Kur’an sitesini açıyor ve kendi diliyle takip edebiliyor... Bankaya vardığı zaman “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre alışveriş yapabiliyor, selem senedini kullanıyor...
İşte Yeni Dünya Düzeni Projesi ya da Adil Dünya Düzeni Medeniyet Projesi…