14.05.2011
Şimdi, yeni kanal projemiz yoksa ne yapacağız? Tarlalarımız yok, tarım ve hayvancılığımız çökmüş. Fabrikalarımız yok, arsaya dönüşmüş, makine parklarımız paslanıp çürümüş, sanayimiz de çökmüş. Böyle giderse, en sonunda aç bîlaç ölmeye terk edileceğiz. Başka bir yerler daha satarız. Neyimiz var neyimiz yok satabiliriz. Ondan sonra da ölürüz. Seksen yıllık KİT’leri sekiz yılda satıp yok ettik. Şimdi sıra BİT’lerde; İDO’yla başladık bile!
O halde kanalı yapmayalım mı?
Kanalı yapalım, Kanal İstanbul’u yapalım…
Hem de büyük hızla yapalım...
Nasıl yapalım?
Basit…
Önceki yazılarımızda nasıl yapılacağının ip uçlarını ve formüllerini vermiştik.
Her şeyden önce, kanal yapmak için dolar, dış sermaye, faizli sömürü sermayesi ithal etmemize gereken yoktur. Türkiye’nin makine parkını ve bakım potansiyelini çok iyi bilen mühendislerimiz söylüyor; sermaye, emek, mühendislik, teknoloji vesaire, dışarıdan hiçbir şey ithal etmemize gerek yoktur. Türkiye her şeyiyle bunu başaracak güçtedir.
Bunu zadece biz değil, zaten her kesimden herkes söylüyor veya itiraf ediyor.
Peki, o zaman sorun nedir?
Sorun bambaşka ve görünenlerden daha derindir.
***
“Akevler Mühendis ve Proje Uzmanları” ücretsiz danışmanlık yapmaya hazırdır...
İlgililer, bu proje ile ilgili sorunların nasıl çözüleceğini görecekler...
Bir köşe yazısına sığabilecek kadar basit bir hesap yapalım:
Kanal en çok 20 milyar dolara mal olacaktır.
Bunun yarısı topraktır, hafriyattır.
Diğer yarısı makinedir, işçiliktir.
Bunlar ülkemizde zaten var, âtıl olarak duruyor...
Yabancılar “yap-işlet” şeklinde yapacaklarına, kendi imkanlarımızla biz yapalım.
10 milyar dolarlık işçilik gerekir. Bir işçi senede 10 000 dolar kazanıyorsa, 1 milyon işçi bir sene çalışırsa, kanal biter. Türkiye’de zaten üç-dört milyon -veya bize göre çok daha fazla- işsiz var. Memleketin üretimi aksamadan, fabrikalarımız arsa olmadan, tarlalarımız kıraçlaşmadan, hayvancılığımız tamamen çökmeden; her sene dört kanal yaparız.
Bu durum sizin hesabınıza göre böyledir.
***
Bir de bizim hesabımız var…
Bu köşede “aş-iş-eş yani ‘işsizlik meselesi’ ve bu meselenin çözümü” ile ilgili nice yazılar yazdık; hepsi bu köşenin arşivinde duruyor, ilgisiz ilgililerin ilgisini bekliyor!..
Bizim hesabımıza göre Türkiye’de 15-16 milyon işsiz vardır.
Demek ki “Adil Ekonomik Düzen”e göre işçilere iş verirsek, çok değil, sadece bir-iki senede veya en fazla üç-beş senede dünyanın en zengin ülkesi oluruz, süper güç oluruz…
İnanmayanlar, bu konudaki onlarca veya yüzlerce makalemize baksınlar…
Güçleri ve akılları yetiyorsa, gelip bizimle görüşüp tartışsınlar…
Niçin herkes susuyor ve bize cevap vermiyor, veremiyor?
“Yanlışsınız” desinler, “hesabınız yanlıştır” desinler... Buralarda ve daha başka yerlerde cevaplarını yayınlayalım… Karşılıklı değerlendirelim… Halkımızı aydınlatalım…
Ama diyemezler?
Neden ve niçin diyemezler?
Diyemezler, çünkü demelerine sömürü sermayesi sahibi patronları izin vermez. İçe ve dışa bağlı, bağımlı olduklarından ve yazamayacağımız daha başka sebeplerden diyemezler!