Muhtarlıklarda ‘Kalkınma Kooperatifi’ olmalı - 3
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Vahşi kapitalizme karşı çözüm; kooperatifleşme…” de olabilir bu yazının başlığı!
Böyle demiştik birinci yazımızın henüz ilk cümlesinde…
Bunun beş sebebini tek tek yazmıştık...
Bundan dolayı da;
Bu yazımızın en başında ‘bu yazımız önceki yazılarla birlikte okunmalı’ dedik!
Bu hatırlatmaları da ‘kooperatifleşme’ konusunun önemine binaen yaptık.
Bu girizgâhtan sonra, istifade edilmesi dua ve dileklerimizle, “Kooperatifler yarının işletmeleri mi olacak” yazısını kaldığımız yerden okumaya devam edelim…
***
“Prof. Dr. Hüseyin Polat, dünyadaki kooperatif uygulamalarında başarılı örnekleri ve Türkiye’deki kooperatifleri kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle anlatıyor;
“İspanya’nın Bask bölgesindeki Mondragon, Hindistan’da süt üreticilerinin kurduğu dünyanın en büyük süt ürünleri kooperatifi Amul, Yeni Zelanda’daki daha az ortaklı fakat iş hacmi çok yüksek olan süt ürünleri kooperatifi Fonterra ve Çin Tedarik ve Pazarlama Kooperatifleri Birliği beni en çok etkileyenler.
Japonya’daki ve Güney Kore’deki kooperatiflerde oldukça iyi. Bu ülkelerde hem tarımsal hem tüketim, finansman ve sigortacılık kooperatifleri çok gelişmiş durumda. Türkiye’den de iyi örnekler var. Ama kötü örnekler de var.”
“Bir ülkenin kooperatifçilik politikası, o ülkenin kalkınma politikası ve öncelikleri ile paralel olmalı. Devlet, kooperatiflerin gelişmesi için yasal ve idari çerçeveyi hazırlamalı, eğitim başta olmak üzere gerekli destek hizmetlerini sağlamalı, ancak yönetimine müdahale etmemelidir.”
“Türkiye’deki kooperatifler, aynen ekonomisi gibi “gelişmekte olan” kategorisinde yer alıyorlar. Zira kimi kooperatiflere devletin “aşırı” müdahalesi gözlenirken, kimi kooperatifler de görmezden geliniyor. Ayrıca, Türkiye’de kooperatiflerin “ölçek” sorunu var. Yani, çok küçük ölçekli kooperatiflerin sayısının fazla olduğu ve bunların rekabet ortamında seslerinin duyulmadığı gibi, ortaklarının çıkarlarının korunmasında da etkili olamadıkları biliniyor.”
“Gelişmiş ülkelerde, örneğin, tarımsal ürünlerin üretim ve pazarlamasında kooperatifler piyasada ortalama yüzde 60-75 oranında paya sahipler. Kooperatif bankaları ve sigorta kooperatifleri de piyasayı düzenleyici bir etkinliğe sahipler. Türkiye Avrupa’da kooperatiflerin sahip olduğu bir kooperatifler bankası bulunmayan tek ülke. Kooperatifçiliğin 7’inci ilkesi “toplum yararını gözetme” ilkesidir.”
“Türkiye’de kooperatifçiliğin önünde finansman ve mevzuat önemli sorunlar olarak karşımızda duruyor. Buna kooperatif eğitimini de eklememiz gerekiyor. Her ne kadar bazı üniversitelerimizin bünyelerinde bulunan Meslek Yüksek Okullarında kooperatifçilik bölümleri bulunsa da bu okullardan mezun olan gençlere kooperatifler iş imkânı sağlamıyorlar. Bana göre bu durum kooperatiflerimizin önemli bir kusuru.”
***
Devletler artık kendilerinden bile güçlü hale gelen uluslararası sermayeli dev şirketleri denetleyemediği gibi, birçok devlet bu şirketlerin dümen suyuna göre çalışıyor.
Bu gücü denetlemenin ve terbiye etmenin tek yolu küçük ve orta ölçekli şirketlerin ve üreticilerin birleşmesi.
10 tane bir ayrı ayrı yazıp toplandığında 10 eder ama 10 tane biri yan yana yazıp okumaya kalktığında karşında hayal edemediğin bir rakamı bulursun yani gücü.
Tıpkı kooperatifler gibi.
Vahşi kapitalist düzeni adam etmenin tek yolu kooperatifleşme.” 9.7.2023