Savaş kapıda değil, çoktan içeri girdi bile!
DERGİ çalışmalarımız, diğer günlük ve haftalık çalışmalarımızla birlikte devam ediyor; biri bu hafta 340, diğeri 843. haftalarına ulaştı, elhamdülillah…
843. haftasına ulaşan “KUR’AN VE İLİM” merkezli çalışmalar yapan dergimizi, zaman zaman söz edip alıntılar yaptığım için bu köşenin müdavimleri iyi biliyorlar…
340. haftasına/sayısına ulaşan Adil Düzen Dergisi’nin her sayısında ise bir yazarımız ulusal medyadan seçtiği yazarın o haftaki bir veya birkaç makalesini değerlendiriyor…
Bu istikrar ve devamlılık nasıl kutlanır, yazarlar nasıl taltif edilir, çalışanlar nasıl tebrik edilir derseniz; bence, elbette onlardan söz ederek ve çalışmalarından örnek vererek…
Önceliği hanım yazarımıza yani Tayibet Erzen’e vererek başlayalım… Tayibet Hanım her hafta Mehmet Barlas’ın bir makalesini değerlendiriyor, bu hafta “Alan hakimiyeti kırsalda ve kentte farklı anlam taşıyor” başlıklı makalesini değerlendirmiş…
Mehmet Barlas özetle diyor ki: Bugün yaşadığımız hiçbir olay, bizim için ilk değildir. Terörü de sade dağlarda ve kırsal kesimde yaşamadık ki... Batı kentlerimizde bile "Kurtarılmış bölgeler" olduğunu 1980'lere dayanan yıllarda görmedik mi? Ama yazılı hafızası zayıf olan toplumlar geçen haftayı uzak tarih olarak görür. Belirli konularda elde edilen birikimler de, buharlaşırlar. / PKK'lı teröristlerin Güneydoğu kentlerinde sahneye koydukları eylemlere karşı verilen mücadelede, geçmişten alınan derslerden yararlanılması gerekir.
FARKLI ALANLAR / Güvenlik güçlerimiz terörle mücadele edilirken "Alan hâkimiyeti"ni elde etmek konusunda kırsalda çok başarılılar... Dağlardaki mağaralar bile artık güvenlik güçlerinin hedefleri arasında. Ama durum kentlerdeki terörle mücadele konusunda biraz farklı. Binlerce insanın yaşadığı bir kenti, hendeklerle, tünellerle donatan teröristlerle mücadele ederken, o kentin tüm yaşamını bütünüyle durdurmak, teröristlerden çok o kentte yaşayan ve terörle ilgileri olmayan insanları daha çok etkiler. (Tamamı için; http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/12/17/alan-hkimiyeti-kirsalda-ve-kentte-farkli-anlam-tasiyor)
TAYİBET ERZEN’İN YORUMU:
SAVAŞ KAPIDA DEĞİL, ÇOKTAN İÇERİ GİRDİ BİLE!
Türkiye hem içerde hem dışarıda hareketli günler geçiriyor. Rusya ile Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan gerilim sürerken, ülkenin doğusunda da tansiyon hiç düşmüyor. Diyarbakır’da, Şırnak’ta insanlar sokağa çıkma yasağı ile hayatlarını sürdürüyorlar. Sorsak “ülkede savaş yok”, “PKK’yı bitirdik”, “kara savaşında bizden iyisi yok” falan, filan. İcraatta ise Cizre gibi Silopi gibi avuç içi kadar olan yerler bile pislikten arınmış ve güvenli hale getirilebilmiş değil. Durum bu iken biz niye hala kendimizi kandırıyoruz ve ısrarla aslanı oynuyoruz? Türk ordusu güçlü, amenna... Peki, operasyonlar isabetli mi? Tartışalım...
Basın niye susuyor? Niye hükümet layıkıyla eleştirilemiyor? Biz hangi ara bu kadar korkak, bu kadar çıkarcı, bu kadar yalaka bir toplum olduk?
Burnumuzun dibiyle ilgilenmeyip oradaki insanları çıkar çatışmalarının içinde bıraktıkça, onlara yapılan bu zulme ortak olmuş olmuyor muyuz? Niye doğudaki insanlar eğitim gibi, sağlık gibi temel hizmetlerin bile yerine getirilemediği bir sürece maruz kalıyorlar? Niye herkesin derdi RUS GAZI da, oradaki insanların ekmek kuyruklarından haberleri yok? Bu soruların cevabı aranmıyorsa, artık Allah’ın müdahalesini bekleyeceğiz, yapacak bir şey yok.
Sonuç olarak; eğer koskoca devlet, ufak bir ilçede bile güvenliği sağlayamıyorsa, siz bu ülkeyi işgal edilmiş sayın.
NOT: Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, bugün (21.12.2015) köşesine çok önemli bir iddiayı taşıdı. Selvi, “PKK, Lice, Silvan, Varto, Kulp, Doğubayazıt, Yüksekova, Cizre, Silopi, Nusaybin, Dargeçit ve Sur’da ŞEHİR SAVAŞLARI stratejisini hayata geçiriyor” dedi. RNE