Kapitalizm zulmünün çözümü yazının sonunda
Bugün insanlar zulüm etmekte ve zulüm edilmektedirler; zulüm dünyasını yaşıyoruz...
Paralel devleti ele alalım. Ordumuza zulmettiler, perişan ettiler. Bunu paralelciler yaptılar. Ama iktidarın görevi bunları tesbit edip mâni olmak değil midir?.. Suç kimde?!. Aksine; o dönemde onları o destekledi veya en azından istihbarat gaflet içindeydi… Bu durumda o zulmedenlerle beraber iktidardakiler de zalim değil miydi?.. Görünürde o da mazlumdur ama gerçekte “zalim düzeni” sürdürmesi sebebiyle o da zalimdir. Millî Görüş gömleğini ve “Adil Düzen”i bırakıp kendi aklı ile paralelcileri büyüttü. Hâlâ istiğfar etmiş değildir, hâlâ “Adil Düzen”den uzak durmaktadır!.. Bu konuda edilecek kelam, yazılacak söz o kadar çoktur ki; ama arif olanlara bu kadarı yeterli olsun deyip kifayet-i kelam etmiş olalım.
Adil Düzen Çalışanları Allah’a teslim olmuş olarak, O’nun gösterdiği yolda yürümektedirler. Onların batması “Adil Düzen”in önünü açar ama biz böyle fırsatlarla yolumuza devam etmek istemiyoruz; onların batmasını fırsata devşirmek değil, onlara yardım etmek istiyoruz. O yardım da bizim yardımımız değil, Allah’ın bizim elimizle yardımı olacaktır. Ama bu yardım etme talebi/tebliği şimdiye kadar kabul görmedi! Bu durumda başlarına bir şey gelirse, o zaman kendi kendilerine zulüm etmiş olmazlar mı?.. Hûd Sûresi’nin 101. âyetinde şöyle buyruluyor: “Ve biz onlara zulmetmedik velâkin onlar kendi nefislerine zulmettiler...”
İnsanlık o kadar azgınlaştı ki… Allah’ın varlığını inkâr etti... Allah’ın gönderdiği peygamberleri ve kitapları inkâr etti... Âhireti yani amellerinin hesabını vereceğini inkâr etti... Hâlâ da bu inkârlarından vazgeçmiş değildirler; inkârlarına ve zulümlerine devam ediyorlar... Aynı âyetin devamında şöyle buyruluyor: “Rabbinin azap emri gelince, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilahlar kendilerine hiçbir fayda sağlamadı, ilahları onların sadece ziyanlarını artırdı.”
Bugünkü insanların Allah’ı bırakıp da taptıkları birçok ilâhları vardır.
- Birinci ilâhları karşılıksız paradır, gece gündüz onun peşinde koşuyor ve ona ibadet ediyorlar. Ama Rabbin emri gelince karşılıksız paranın değeri sıfır olacak ve onları hiçbir şeyden kurtaramayacak, böylece kendi kendilerine zulmetmiş olacaklardır...
- Bugünkü insanlığın ikinci ilahları sermayenin sunduğu şehvettir, zinadır. Tüm imkânlar şehvet ve açık saçıklığın yani kadının pazarlamasında kullanılmaktadır...
- Bugünkü insanların başka bir ilahları daha vardır; o da güçtür, siyasettir, iktidardır, silahtır yani her türlü güç kaynaklarıdır ve bunlar adalet için değil zulüm için kullanılmakta...
- Bundan başka ilahlar da vardır. Onlardan biri de putlaştırılan din adamlarıdır. Bunların bir kısmı Allah’a ibadet ettiriyoruz derken kendilerine ibadet ettiriyorlar...
İşte o gün geldiği zaman bu ilahların hiçbirisi onlara yardımcı olmayacaktır.
Bugün sadece Türkiye’de yüze yakın iktisat fakültesi vardır; bunların hepsi Sermaye’ye dünyayı nasıl sömürsün diye çareler arıyor. Buna göre yüzbinlerce, belki daha fazla öğrenci yetiştiriyor ama çözüm yok! Bu arada yüzden fazla ilâhiyat fakültesi ne yapar?!.
Faizli sistemde sermayenin çıkardığı karşılıksız para bundan önce işe yarıyordu. Şimdi ise yeni emek olmadığı için kimse yeni kredi almıyor. Üretici işletmeler zengin oldular. Yarın çalışanlar da zengin olacaklar. İşte o zaman Sermaye’nin ilahlığı bitecektir.
Sermaye için buna çare savaş çıkarmadır, buna çare doları batırmadır. Ama Sermaye savaş çıkaramıyor, çünkü devletler akıllandı. Doları batıramıyor, çünkü yerel paralar var, “faizsiz kredileşme sistemi” içinde faaliyetlerine devam edeceklerdir...
Prof. Dr. Arif Ersoy’un bu hususta belki otuz sene evvel yazdığı makalesi vardır. Devletler ülke paralarını birbirlerine borç verecekler. Kasa stoklarına göre kur tesbit edilecek. Dolara veya altına gerek kalmayacak. Şimdi bu makalede yazılanları uygulayabilirler...
Not: Bu yazı bundan önceki dört yazı ile birlikte okunursa birbirinin mütemmimi olur.