Aliya İzzetbegoviç: ‘BEN BİR MÜSLÜMANIM’ - 3
Bilge Kral/Başkan Aliya İzzetbegoviç’i iki yazı öncesinde anlatmaya başlamıştım; bizzat kendi anlatımıyla hayat hikâyesini anlatmaya ve anlamaya devam edelim…
“İlkokul öğretmenlerimin hemen hepsi Sırptı… Ve durum Bosna'nın tamamında aynıydı. Bu MÜSLÜMANLARI SIRPLAŞTIRMA yönünde kararlı bir girişimdi...
“Kendimi ebeveynimin etkisinden kurtarıp hayatımı kendi seçtiğim gibi yaşamaya başladığımda henüz oldukça gençtim. 15 yaşındayken inancımda bazı tereddütler oluşmaya başladı... DİNİN TEMEL MESAJI bana hep SORUMLULUK gibi görünmüştür. Onun mesajı krallar ve imparatorlar için bile aynıdır... Tanrısız bir kâinat, bana anlamdan yoksun görünmüştür her zaman. Bu nedenle de inancım, iki yıllık sallantıdan sonra geri döndü ama farklı bir biçimde... O artık yalnızca atalarımdan devraldığım bir DİN değildi; yeni baştan edinilmiş bir inançtı. VE ONU BİR DAHA HİÇ YİTİRMEDİM...
“HAPİSTE Mart 1946'dan Mart 1949'a kadar üç yıl geçirdim… 60 veya 70 yıllık bir ömür içinde üç yıl, bin gün ve bin geceden daha fazla bir şeydir...
“Mahkûmiyetimi tamamladıktan kısa bir süre sonra, 18 yaşımdan beri tanıdığım bir kızla evlendim. HALİDA çok güzeldi, ki aynı şey benim için söylenemezdi. Savaş sırasında tanışmıştık ve hava saldırısını haber veren sirenler ne zaman çalsa bir araya gelirdik... İnsanlar panik halinde mahzenlere ve hava saldırısı sığınaklarına doğru kaçışırken, Halida ile ben, bize bir şey olmayacağından emin, bir taşın ya da en yakındaki bir parkın üzerinde oturuyorduk. Kuşkusuz ikimiz, kentte hava saldırısı sirenlerini duyduğunda mutlu olan yegâne kişilerdik.”
HALİDA Hanım, Bosna Savaşı yıllarında İstanbul’da misafirimizdi ve Aliya’nın diğer çalışma arkadaşlarıyla birlikte o yıllarda yaşanmış çok özel hatıralarımız var…
Aliya İzzetbegoviç, 1983’te İSLÂMÎ DEKLARASYON davasında söylediği şu sözlere, gençliğinden gözlerini hayata kapatana kadar inandı ve bağlı kaldı: “Bu itibarla beyan ederim ki: BEN BİR MÜSLÜMANIM ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İSLÂM DAVASININ bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İSLÂM, benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın, kısacası benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır.”
İşte, Bilge Kral / Başkan Aliya İzzetbegoviç budur ve dev eseri/kitabı “DOĞU VE BATI ARASINDA İSLÂM”ın temel tezlerini çok genç yaşta bu sayede üretebilmiştir…
Çocukluk, gençlik, hapis yılları, evliliği, mücadele anlayışı ile ilgili verebileceğim örnekler özetle bu kadar ve bu dev şahsiyet kendini bir de şöyle ifade eder: “Kendilerine deliliğin bulaştığı insanlar, mutludurlar. Ben de onlardan biri olduğumu düşünüyorum...”
Çocuğun yani insanın şahsiyetinin ilk yedi yılda oluştuğu ilmen ifade edilir. KOSOVA ve BOSNA’dan Türkiye’ye hicret ettiğimizde yedi yaşımı tamama erdirmiştim, artık Türkiye vatandaşıydım ama sekiz yaşıma kadar yaşadığım memleketlerimden hiçbir zaman kopamadım, her fırsatta gittim, hâlâ gidiyorum… Oralardaki savaşlardan sonra ve hâlen de devam eden çok yönlü olumsuzluklardan dolayı daha da bağlandım… Savaş yıllarında BOSNA VE BALKANLAR’DAKİ VARLIK MÜCADELEMİZİN sembol ismi ‘BİLGE KRAL’ BAŞKANIMIZ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ve çok yakın cihad arkadaşlarını yakından tanıdım… Bu vesileyle bir kere daha hatırlatıyorum: BOSNA VE BALKANLAR’DAKİ SAVAŞ BİTMEDİ, İslâm düşmanlarının MÜSLÜMANLARI Bosna ve Balkanlar’da yok etme çabası özellikle DİNÎ VE EKONOMİK açıdan devam ediyor… Ve ben de aslında ALİYA İZZETBEGOVİÇ’i anlatırken bir taraftan da kendimi, o topraklara olan aidiyetimi ve hâlen oralarda devam eden MÜCADELEMİZİ de anlatmış oluyorum… (Devam Edeceğim)