Üsküdarlı hemşerim Aliya İzzetbegoviç!
Son iki ayda iki önemli uluslararası toplantıya katıldım; bundan önceki yazımda ve önceki ay yazdığım dört yazıda bu toplantılardan söz ettim. Bu yazı iki ay önce yazılacaktı ama araya ülkemizin yoğun gündemi ve diğer konular girdi ve bu yazı/lar gecikti! Kendi ifadesiyle (iki yerden nasıl hemşeri olduğumuzu daha önce yazdım) ‘hem Bosna hem de Üsküdar’dan hemşeri olduğumuz’ Bilge Kral Aliya 12 yıl önce Ekim ayında vefat etti, tüm dünya Müslümanları tarafından hayır ve dualarla yâd edildi ve edilmeye devam edilecek…
“VOLİMO TE ALİJA / SENİ SEVİYORUZ ALİYA” diyor ve başlıyorum.
Son iki aydaki iki önemli uluslararası toplantıdan söz ettim ki; bu toplantılarda yaşadıkları yerlerde çoğunluk ve azınlık olan Müslüman ülkelerin liderleri ve temsilcileri ile bir araya geldi. BOSNA ise ülke ve millet olarak bölgesinde hem çoğunluk hem de azınlık konumunda olan dünyadaki nadir ülke ve milletlerden biri ama bence en önemlisi…
Aliya İzzetbegoviç’i anarken, her şeyden önce şu hatırlatmalarla başlamam gerekiyor:
Bosna’da savaş bitmedi, çok yönlü ama özellikle ekonomi ve din açısından aynen devam ediyor… Müslümanları Bosna ve Balkanlar’da yok etme çabası sürüyor...
İşte, yaşadığı bütün zorluklara rağmen bu Bosna-Hersek’i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor döneminde halkının bir “BABA” gibi etrafında kenetlendiği, derin bilgi birikimiyle “BİLGE KRAL” adıyla anılan ALİYA İZZETBEGOVİÇ, ebediyete intikalinin 12. yıldönümünde de ülkesinde ve İslâm âleminde özlemle anıldı. Bosna-Hersek’in batısındaki Bosanski Şamac kentinde, 1925 yılında dünyaya gelen ve babaannesi Üsküdarlı bir Türk olan Aliya İzzetbegoviç, 1970’li yıllarda kaleme aldığı “İSLÂM MANİFESTOSU” adlı bildirgesiyle ilk defa dikkatleri üzerine çekti. İslâm coğrafyasındaki tüm Müslümanlara “İSLÂM MANİFESTOSU” ile hitap eden İzzetbegoviç, öncelikli olarak özgürlük, İslâmi düşüncenin çağımızda yeniden canlandırılması ve yaygınlaştırılması, günümüz Müslümanlarının vahim durumunun iyileştirilmesi, Batı ile İslâm dünyasının ilişkisi, yeni bir medeniyetin nasıl inşa edileceği gibi konuları bu bildirgesinde derinlemesine işliyordu...
Aliya İzzetbegoviç, Boşnakları kendi öz vatanlarında aşağılık duygusundan kurtarmak, siyasi arenada etkili olmalarını sağlamak ve ülkedeki diğer etnik unsurlarla birlikte “bir arada yaşamın en güzel örneğini göstermek” amacıyla, 27 Mart 1990 tarihinde Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurdu ve halkıyla bilinen başarıları gerçekleştirdi...
Yugoslavya’yı oluşturan 6 cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek’te 18 Kasım 1990 tarihinde yapılan ilk çok partili seçimlerde Aliya İzzetbegoviç’in genel başkanlığını yaptığı SDA, parlamentodaki toplam 240 milletvekilliğinden 86’sını kazanarak, seçimlerden güçlü çıktı. Slovenya ve Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 29 Şubat ile 1 Mart 1992 tarihlerinde ülkede referandum yapıldı. Halkın yüzde 63’ü referanduma katıldı ve Bosna-Hersek’in bağımsızlığı lehine oy kullandı, ancak Sırplar referanduma katılmadı. Referandumun ardından AB, 6 Nisan’da, ABD ise 7 Nisan 1992’de Bosna-Hersek’in bağımsızlığını tanıdı. Aynı gün, Radovan Karaciç ile Slobodan Miloşeviç, Bosna-Hersek’e karşı büyük bir savaş ve katliam başlattı... Hızla gelişen savaş sürecinde, Bosna-Hersek Başkanlığı, Bosna-Hersek Cumhuriyeti ordusunu ve savaş hükümetini kurma kararı aldı. Boşnaklar, Aliya İzzetbegoviç’in etrafında kenetlenerek, onunla birlikte bağımsızlığın ağır bedelini ödemeye başladı... Bugün SURİYE’de yaşananların daha beteri 1990’lı yıllarda BOSNA’da yaşanırken, dünya AVRUPA’nın ortasındaki katliamları görmezden geliyordu. Evler, camiler, tarihi eserler yıkılırken, insanlar toplama kamplarında işkenceye tabi tutulurken, kadınlar tecavüzlere uğrarken, o yıllarda DEVLET BAŞKANI olan ALİYA İZZETBEGOVİÇ, başkalarının ibadet yerlerine, sivillere, kadınlara asla dokunulmaması yönünde birliklerine emir veriyordu. Avrupa’nın en büyük 4’üncü silahlı gücüne sahip Yugoslav ordusunun 3 yıl boyunca dize getiremediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlaması üzerine uluslararası toplumun bakısıyla 1 Kasım 1995 tarihinde imzalanan DAYTON ANTLAŞMASI ile Bosna-Hersek’in sınırlarını korumayı başardı... (Devamı var)