OKUMA NOTLARIMDAN…
ANAYASA VE ADİL EKONOMİK DÜZEN!
Bir hafta içinde ÜSTAD nezdinde önemli misafirlerimiz oldu ve bana aynı zamanda tercümanlık görevi de düştü ve de ilk defa tercümanlık yaparken yoruldum!
Neden yoruldum?
Anlatması ‘uzun hikâye’ olur, iyisi mi anlatmayım ama siz anlayın işte!..
Birinci misafir; on yıldan da fazla zaman öncesindeki ziyaretin devamı…
İkinci ziyaret ise ilk defa gerçekleşiyordu ama bir yönünü sevdim…
ÜSTAD, Süleyman Akdemir, Misafir ve sonra gelen Arif Ersoy…
Dördümüz (misafir dâhil beşimiz) ilk defa Yeni Bosna’daydık…
İşte…
Nedense, sevindim…
Bu birlikte oluşu ve ziyaretleri sevdim…
Bu birlikteliğin nice bereketlere vesile olmasını diledim ve sevindim…
OLACAK İNŞAALLAH…
OLACAK…
Nokta!
***
Okuma notları aktaracaktım…
Yine yazarlık damarım kabardı!
Neyse…
İki okuma notu aktaracağım…
Hem de hiç “yorumsuz” aktaracağım…
Birinci MUSTAFA KUTLU’dan olacak…
İkincisi Üstad’ın yorumlar yazdığı yazardan…
***
Önce…
MUSTAFA KUTLU’dan…
“YERLİ VE MİLLİ” ANAYASA
(Yazının başlığı böyle, tarihi şöyle; Kasım 25, 2015)
AK Parti nihayet ülkenin tarihine, geleneğine, ahlâkına ve geleceğine dair bir vizyon koydu: “Yerli ve milli”. Şimdi sıra bunun anayasasında.
Şu esaslar anayasanın ruhunu teşkil etmeli: Ahlâk, adalet, merhamet ve şefkat. Burada seküler ile seküler olmayan tartışması bizi bir yere götürmez. Kadimden bu yana ahlâka ve güce adil bir yer biçen, hükümdarı (devleti, hükumeti) ait olduğu yere koyan ilkeler şöyle dile getirilmiştir.
(Bunu birkaç kez yazdım ama önemli metinler tekrar edilmelidir).
Bir çember çizilir. Bunun adı “Daire-i adalet” veya “Adalet dairesi”dir. Altına şu metin ilave edilir: “Adldir mucib-i salah-ı cihan / Cihan bir bağdır dîvarı devlet / Devletin nazımı şeriattır / Şeriata olamaz hiç haris illa mülk / Mülk zapt eyleyemez illa leşker / Leşkeri cem edemez illa mal / Malı cem eyleyen raiyettir / Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl.
(Mülk kelimeleri melik diye de okunabilir).
Şimdi metni açıklayalım:
1. İnsanoğlu tek başına yaşayamaz (Yalnızlık Allah'a mahsus). Çünkü medeniyyetün-bit'tab'dır. Yani yaratılış itibarı ile cemiyet halinde yaşaması gerekir.
2. Cemiyet halinde yaşayan insana bütün fertlerin tabi olacağı bir mevzuat lazımdır. Bu töre olabilir, kanun, örf, şeriat olabilir.
3. Bu mevzuatı ayakta tutacak, bir teşkilata lüzum vardır. Bu padişahtır, devlettir, hükumettir.
4. Fertler cemiyet halinde yaşayabilmek için yani medeni olabilmek için örfe, padişaha, hükumete itaat etmek zorundadır.
5. Padişaha (devlete-hükumete) itaati mümkün kılan padişahın (devletin, hükumetin) adil olmasıdır.
6. Çünkü adalet mülk ve devletin salahının teminatıdır. (Adalet mülkün temelidir)
7. Mülkü korumak için askere ihtiyaç vardır.
8. Askerin varlığı için mal (toprak-mahsul-üretim) ve para gerekir.
9. Üretimi yapan, parayı sağlayan (vergi veren) raiyettir (Yani halktır).
10. Vergiyi adaletle toplamak ve harcamak padişahın (devletin, hükumetin) görevidir.
11. Cihanın ayakta durmasının (yani nizam-ı âlemin) asıl sebebi adalettir.
***
İkincisi…
ERGÜN DİLER’den….
“DAEŞ tiyatrosu” başlıklı bir yazı…
Yazarın 24 Kasım tarihli yazısı; TAKVİM’de…
Yazı değil de, yazının sonundaki “NOT” dikkatimi çekti…
Aynen şöyle:
NOT: Bazı güçlü aileler (KOÇ ve ECZACIBAŞI aileleri / RNE) son günlerde ADİL EKONOMİK DÜZENİN gerekliliğinden söz eder oldu. Kapitalizmi getirip yerleştirenler kapitalizme vurur oldu! Kapitalizmi korumak için var edilen cemaatin tasfiyesinden sonra bu çıkışlar çok ama çok önemli... Makas değişiyor, yeni oyun başlıyor gibi...
*
Bu kadar!
XaH ;&n�