Reşat Nuri Erol
FIKIH BİZE AYAK BAĞI MI OLUYOR?
14.11.2015
8064 Okunma, 2 Yorum

 

FIKIH BİZE AYAK BAĞI MI OLUYOR?

Günlük okumalarımdan birini Üstad ve ilgili olabilecek çalışma arkadaşlarımızla paylaştım…

Prof. Faruk Beşer’in “FIKIH BİZE AYAK BAĞI MI OLUYOR?” başlıklı yazısını…

www.yenisafak.com/yazarlar/farukbeser/fikih-bize-ayak-bagi-mi-oluyor-2022985

Fıkıh ilmini ve ilgili çalışmaları bizler çok ama çok önemsiyoruz…

Üstad’ın ilk karşılaştığım çalışmaları fıkıhla ilgiliydi…

Bildim bileli FIKIH çalışmalarımızda hep önemli…

Mesela, TEK YOL Dergimizdeki çalışmalar…

TEK YOL’daki FIKIH yazılarımız…

Akevler Bülten’indeki yazılar…

Henüz 1970’li yıllardayız…

Anlatabildim sanırım…

Bu kadar önemli…

NOKTA!

*

İşte…

Bundan dolayı…

FIKIH üzerine yazılanları…

Daha bir özenle ve yoğun bir dikkatle okurum…

Okumanın ötesinde, bu sefer de yaptığım gibi arkadaşlarla paylaşırım…

*

ÜSTAD…

Sadece okumamış…

Minik bir değerlendirme yapmış…

‘Yazıyı makaleler kısmında yayımlayalım’ demiş…

*

Yazarın, Cevdet Paşa'dan yaptığı ve ehlinin çok iyi bildiği alıntı var...

Bu arada bir arkadaşımız konuyla ilgili olarak alıntıyı göndermişti…

ÜSTAD'ımız da o alıntıya bir değerlendirme yazmış oldu…

Önce Üstad’ın söz konusu değerlendirmesini…

Ardından yazarın yazısını sunuyorum…

İstifade edilmesi dileklerimle...

Selam, hürmet ve dua ile…

REŞAD

 

***

 

Muhterem Faruk Beşer’in yazısını makaleler kısmında yayımlıyoruz.

Alıntıların ikisi de yanlıştır.

(“Ezmanın tağayyürü ile ahkâmın tağayürrü inkâr olunamaz”)

İçtihat, Kur’an’ın değişik zamanlarda, mekânlarda, şartlarda ve hallerde uygulanmasıdır; her uygulamada yapılması gerekir.

Önceki dinlerin kitapları yerine içtihat, resulleri yerine içtihat yapan âlimler geçer.

Ahkâm değişmez. Ahkâm tebeyyün eder.


(“Mevrid-ı nasta içtihada mesağ yoktur”.)
İçtihatsız nassın uygulanması caiz değildir.

Mevrid-ı nassta da içtihat şarttır.

Mevrid-ı nassta kıyasa mesağ yoktur.

 

Cevdet Paşa o günkü geleneğin baskısı ile bu hususu yanlış ifade etmiştir.

 

Diğer hususlara tamamen iştirak ediyorum.

 

Süleyman Karagülle

 

***

 

Fıkıh bize ayak bağı mı oluyor?

Yeni Şafak; Kasım 13, 2015

www.yenisafak.com/yazarlar/farukbeser/fikih-bize-ayak-bagi-mi-oluyor-2022985

 

Diyorlar ki:
Fıkıhtan herkes istediği fetvayı bulabiliyor. Eğer fıkhî fetvalar olmasaydı mesela DAİŞ ve benzeri örgütler yaptıkları cinayetlere mesnet bulamazlardı. Bugün çok karmaşık hale gelen meselelerimizi fıkıh kitaplarına bakarak halletmeye kalkarsak karmaşanın içinden çıkamayız. O halde doğrudan Kuran'a dönmeli ve hayatımıza onunla yön vermeliyiz.
Yine diyorlar ki, bizler bugün fıkha takatinin üzerinde yükler yüklüyor ve ondan bütün meselelerimizi halletmesini bekliyoruz. Böyle yapmamız fıkha da haksızlık olur.
İlk bakışta doğru sanılan bu kanaat, içinde pek çok yanlışı barındırıyor.
Yanlışlar öncelikle fıkıhtan değil, bizim fıkıhtan anladıklarımızdan kaynaklanıyor. Daha önce de söylediğimiz gibi fıkıh aslında, müçtehitlerin kendi şartlarında anlayıp kayda geçtikleri, yazılı hale getirdikleri içtihatlar bütünü değildir. Fıkıh, hayatı Kuran ve Sünnet ışığıyla sürekli anlama çabasıdır. Ve demiştik ki, fıkıh kavramı Kuranı Kerim'de yirmi yerde geçer ve bu yirmi yerin tamamında da isim olarak değil, geniş zamanlı fiil (muzari) olarak yer alır. Bu durum fıkhın sürekli yenilenen bir anlama eylemi olduğuna, böyle anlaşılması gerektiğine işaret eder. Çünkü fiilin bu kalıbı sürekli yenilenmeyi (teceddüd) ifade eder.
Fıkıh alimleri/fukaha kendi zamanları için yapılması gerekeni yapmış ve düşündüklerini, anladıklarını yani içtihatlarını yazılı hale getirmişlerdir. Onların zamanında toplumsal gelişmeler de bu içtihatlara göre düzenlenmişti. Başka ne yapabilirlerdi?
Gerçek fakihler bütün içtihatların kesin değil, zannî bilgi ifade ettiğini ve içtihat denen zihni çabanın zamanla değişebileceğini anlamış ve ona göre davranmışlardı. Çünkü içtihat, yeterli donanıma sahip/ehil bir âlimin bütün gücünü kullanarak gerçekleştirdiği anlama çabasıdır ve manası açık nasla hükmü bildirilen bir konuda içtihat olmaz. Bu gerçekleri de genel fıkıh kuralı olarak şöyle ifade etmişlerdi:
“Ezmanın tağayyürü ile ahkâmın tağayürrü inkâr olunamaz”
“Mevrid-ı nasta içtihada mesağ yoktur”.
Yani, zaman değiştikçe içtihatların değişeceği gerçeği göz ardı edilemez ve nas (ayet ya da hadis) bulunan bir konuda içtihat olmaz demek.

Buna fıkhın, moda tabirle, tarihselliği diyebiliriz. Demek ki fıkıh, yani anlama çabası, yani yorum tarihseldir. Oluştuğu zamanın ve mekânın şartlarından doğmuştur. O zaman ve o şartlar değiştiğinde fıkıh da değişmek zorundadır. Buna rağmen fıkhın birikimi olan içtihatlar önemlidir ve onlara bakmadan mesenin her boyutunu görebilmek de mümkün değildir. Eğer fıkhın/yorumun tarihselliğini göremezsek onu bütün olarak din zannederiz, hayat tıkanır ve biriler de bunun suçunu yorumda değil, Kuranı Kerim'de ararlar, onun dahi tarihsel olduğunu söyleme cehaletinde bulunurlar.
Şimdi başta sözünü ettiğimiz iddialara gelelim. Eğer bugün bazı gruplar kendi dar, hatalı ve ideolojik düşüncelerine destek olarak fıkıh kitaplarından fetvalar buluyorlarsa bu fıkhın değil, birinci derecede bu cahil insanların kendi hatalarıdır. İkinci ve bundan daha büyük hata ise, onların hatalarının fıkhın hatasından kaynaklandığını zanneden ehli ilmin yanılgısıdır. Oysa yapılması gereken şey yaşanmakta olan hayata Kitap ve Sünnet ışığıyla sürekli yön vermektir. Bunu yapamayanların kendilerini değil de fıkhı suçlamaları bir eksikliğin ve zaafın sonucudur.
Kaldı ki, keyfine göre fetva arayanlar fıkhı, hatta Sünneti bütünüyle devre dışı bıraksalar bile arzuladıkları fetvaları Kuranı Kerim'den de bulabilirler. Hz. Ali'nin Haricilerle görüşme yapmak üzere gönderdiği İbn Abbas'a dediği gibi, 'Onlara Kurandan deliller getirme. Çünkü Kuranın pek çok veçhi vardır'. Yani sen bir veçhini söylersin, onlar başka veçhini alırlar. 'Onlara Sünnetten, yani Hz. Peygamber'in uygulamalarından örnekler sun'.
Kaldı ki, hadi meselelerimizin çözümünü doğrudan Kuran'dan alalım desek bile senin anladığınla benim anladığım yine farklı olacak, farklı ayetleri delil tutacağız ve işte fıkıh yine ister istemez devreye girecek. Üstelik görüş beyan edenler fakih de olmayabilecek.
Kısaca fıkıh dinin sabitesi değildir ki, bizim önümüzü tıkamış olsun. Problem bizim yetersizliğimizden kaynaklanıyor. Bizler ümmetin önünü açacak yorumlar, anlamalar ve fıkhî istinbatlar yaptık da kabul mü görmedi?
Ama şu da bir gerçektir ki, bizim bunu yapabilmemiz uzun zamanlara muhtaçtır. Çünkü bizler şu anda hayatın her safhasında İslam'ın yaşandığı bir toplumun değil, modern ve melez bir kültürün yaşandığı bir tolumun çocuklarıyız. İnsanlar ancak yaşadıkları toplumun kültür kodlarıyla düşünebilirler. Üstüne üstlük, bir de geçmişin birikimini hesaba katmazsak, altımızı da kendimiz boşaltmış oluruz ve melez değil moloz bile olamayız.

 

***

 

Faruk Beşer

1952’de Trabzon'da doğdu. İmam Hatip okulundan sonra Erzurum İslamî İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede İslam Hukuku dalında "İslam’da Sosyal  Güvenlik" adlı teziyle doktor unvanı aldı. Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak 8 yıl muhtelif görevlerde b...devamı

 

 

�������

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
14.11.2015
03:53


http://www.yenisafak.com/yazarlar/farukbeser/fikih-bize-ayak-bagi-mi-oluyor-2022985


FARUK BEŞER

1952’de Trabzon'da doğdu. İmam Hatip okulundan sonra Erzurum İslamî İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede İslam Hukuku dalında "İslam’da Sosyal  Güvenlik" adlı teziyle doktor unvanı aldı. Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak 8 yıl muhtelif görevlerde bulundu. Malezya Milletlerarası İslam Üniversitesine öğretim üyesi olarak gitti ve orada 1993-1994 ders yılında iki dönem hocalık yaptı. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürdü. 1995’te doçent, 2000 yılında profesör Oldu. Aynı yıl Amerika’ya gitti ve University of Pittsburgh’da misafir profesör olarak araştırmalarda bulundu. 2005-2006 ders yılında Dubai’de Faculty of Islamic and Arabic Studies’te hocalık yaptı. 600’den fazla TV programı var. Halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. 22 kitabı yayımlanan yazar 2012 yılından bu yana Yeni Şafak’ta yazıyor.

Kitaplarından bazıları:

İslam’da Sosyal Güvenlik

Sosyal Riskler Sigorta ve İslam

Sosyal İslam

İslam’da Kadının Çalışması, Sosyal Güvenliği ve İslam

Zenginlik ve Fakirlik Kavramları

Bilgi Fıkıh ve İçtihat

Din, Demokrasi ve Hayat

Hanımlara Özel İlmihal

Hanımlara Özel Fetvalar

Güncel Meseleler Dinî Çözümler

Fetvalarla Çağdaş Hayat

Düşünerek İnanmak

Reşat Nuri Erol
15.11.2015
07:59


Faruk Beşer

1952’de Trabzon'da doğdu. İmam Hatip okulundan sonra Erzurum İslamî İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede İslam Hukuku dalında "İslam’da Sosyal  Güvenlik" adlı teziyle doktor unvanı aldı. Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak 8 yıl muhtelif görevlerde b...devamı 

Fıkıh, içtihat, fetva ve kaza

YENİ ŞAFAK, Kasım 15, 2015
Bizi geri bırakan, ya da problemlerimizi halledilmez kılan şey fıkıh değil, fıkıhsızlıktır dedik. Fıkıh, yani Kur'an-ı Kerim ifadesiyle 'Dinde Tefakkuh' etmek. Tefakkuh bugünkü anlamıyla 'fıkıh' denen disiplinde derinleşme, 'fıkıhçı' olma demek değildir. Bu olsa olsa akademik bir unvan olabilir. Dinde tefakkuh etmiş, yani gerçek anlamda 'fakîh' olmuş olmanın belirtisi, ümmeti inzar edebilmedir, yani bir peygamber varisi olarak insanları uyarmadır. Çünkü inzar, yani akıbetin dehşetiyle insanları uyarma peygamberlerin asıl görevidir ve Kur'an-ı Kerim bu özelliği fakihler için de zikreder (Tevbe 9/122). Önce kendisi uyarılmış olmayan birisinin başkalarını uyarması da elbette anlamsızdır ve buna 'inzar' denmez. O halde inzar etmeyen ya da edemeyen kimse fakih de olmaz.

İşte bu ölçüde fakihlerin bulunduğu bir İslam toplumu kendi meselelerini halledebilir. Bu da hem ilmi bir birikime, hem de toplumda İslam'ın fiilen yaşanıyor olmasına dayanır. Yani fakih, bilgisini üstat ve kitap kadar da hayattan alan alimdir. Bunları biz çok uzun zamandır kaybetmiş olduğumuz için tekrar oluşturmamız da zaman alacaktır, ama mutlaka tekrar olacaktır. Çünkü düşüş başladığında engellenemediği gibi, yükseliş de başladığında engellenemez. Ve yükseliş başlamıştır.
Halihazır durumumuzdan fıkhı sorumlu tutanların yanılgılarından söz ediyorduk. Bunlardan biri de içtihat, fetva ve kaza kavramlarını birbirine karıştırmamızdır.

İçtihat ehlinden ve yerinde sadır olan bir anlama çabasıdır, bir görüş beyanıdır. Tarifteki iki kayıt önemlidir. Yani bir görüşün şeri anlamda içtihat sayılabilmesi için bunun ehli olan bir âlimden çıkmış olması ve hükmünü nasların (ayet ve hadislerin) zaten açıkça bildirdiği bir konuda değil, akla bırakılan şeri bir konuda olması gerekir.

Bir âlim hangi vasıfları kazanınca müçtehit olabilir? Bunun için usul kitaplarında pek çok şart zikredilir, ama usulü fıkhın zirvesini hala kimseye kaptırmayan Şatıbî bütün bu şartları iki kalemde toplar: Dinin kaynaklarının dilini, yani Arapça'yı çok iyi bilmek, makâsıdü'ş-şeria'yı, yani dinin/şeriatın maksatlarını, hedefinin ve amacının ne olduğunu kavramış olmak.

Şatıbî'nin dediğini şu ayetle de anlatabiliriz, “eğer bilmiyorsanız ehli zikirden sorun” (Nahl 16/43). 'Ehli zikrin' kim olduğunu Kur'an-ı Kerim'e dayanarak daha önce yazmıştım, kısaca Kitab'ı ve Sünnet'i iyi bilen ve bildiğini yaşayan âlimlerdir. İşte müçtehit budur. Ama müçtehidin ortaya koyduğu görüş, yani içtihat sadece kendisini bağlar, başka müçtehitler de başka içtihatlar ortaya koyabilirler.
O halde müminler muhtaç oldukları dini bilgiyi ya bizzat kendileri bilecekler, ya da mealini verdiğimiz ayete uyarak gidip ehline soracaklar. Ehil olan müçtehitlerin her hangi birisine sorabilirler, ama onların söylediklerinin dışına da çıkamazlar. Demek ki, tek tek içtihatlar bireyleri bağlamaz, ama kişi müçtehit değilse onlardan her hangi birini almak zorunda olması bakımından ise bağlar.
İçtihatlar bir talebe bağlı olmadan ortaya konan serbest düşüncelerdir. Eğer içtihat bir ferdin talebi üzerine onun müşkülünü halletmek için ve ona özel söylenmiş olursa fetva adını alır. Birey her hangi bir müçtehidin fetvasına da uymak zorunda değildir. Beğenmezse gidip başka müçtehitten fetva isteyebilir. Ama kendi müçtehit olmadıkça onların hepsinin dışına da çıkamaz, onlardan birini alıp uygulamak zorundadır.

Kaza/kadâ ise yargı demektir. Devlet ulü'l-emr olarak ümmetin maslahatını, yani topluma ve bireye daha faydalı olan içtihatları seçip onları kanun kılma hakkına sahiptir, hatta bununla görevlidir. Bunun anlamı, kanun haline getirilecek görüşlerin de mutlaka usulüne uygun içtihatlar olmasıdır. Bireyler arasındaki anlaşmazlıkları halletmek ve hukuku sağlamak amacıyla seçilip benimsenen içtihatları devlet kanun haline getirir. Bunların hâkimler/kadılar tarafından uygulanması ise kaza/kadâ, yani yargı ve hükümdür. İşte bağlayıcı olan budur.

Dolayısıyla on beş asırdır oluşan fıkıh ve içtihat hazinesinin koridorlarını dolduran içtihatlar bütünüyle bağlayıcı değildir ki, fıkıh bizi geri bırakmış olsun. Böyle söylemenin anlamı şudur: O insanlar neden bu kadar çok çalışıp bunca içtihatlar ortaya koydular? Biz şimdi onlara bakınca başımız dönüyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz. O halde tekrar sıfırdan başlamalıyız.
Evet, böyle söylemek doğru olamaz. Doğru olan şudur: Biz önümüze problem olarak çıkan meselelerimizi ya usulüne uygun içtihatlarla halledeceğiz (inşaî içtihat), ya da önceki içtihatlardan uygun olanı bulup onu alacağız (intikaî içtihat). Hiç birini yapamıyorsak suçu fıkıhta değil kendimizde arayacak ve daha çok çalışacağız çoook.





Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 131171 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 33277 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 18459 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 16438 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 16284 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 15516 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14748 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14723 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 14594 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 14501 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 14424 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 14224 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 14118 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 14115 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 14005 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13739 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 13719 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 13610 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 13462 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 13413 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 13404 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 13396 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12883 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12766 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 12643 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 12573 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 12442 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 12365 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 12208 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 12192 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 12180 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 12171 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 12147 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 12064 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 12043 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 12032 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11863 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11594 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 11588 Okunma
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11557 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 11472 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 11305 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 11220 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 11183 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 11155 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 11150 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 11113 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 11099 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 11063 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 11056 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 11029 Okunma
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 11020 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 11017 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 11015 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 10994 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 10989 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 10985 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 10976 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10875 Okunma
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10868 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10854 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10808 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10681 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10637 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 10553 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 10507 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 10502 Okunma
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 10477 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10444 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 10427 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 10354 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 10334 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 10327 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 10281 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 10237 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 10158 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 10054 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 10035 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 10012 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9936 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9870 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9854 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9820 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9810 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9792 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9763 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9702 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9644 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 9623 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 9576 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 9543 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 9498 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9439 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 9416 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 9282 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 9278 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 9255 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 9239 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Evet… Asrın idrâkine söyletmeliyiz İSLÂM’ı…
17.03.2018 9212 Okunma
1 Yorum 17.03.2018 07:18
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 888. Hafta Seminerinden…
15.11.2016 9174 Okunma
3 Yorum 16.11.2016 12:41


© 2025 - Akevler