Şartlar hazırlanmıştır, inşallah yakında başaracağız
KUR’AN VE İLİM geçen haftaki tefsir çalışmalarımız notlarından derlediğim hatırlatmalarımıza devam ediyorum… “Âyette (Hûd, 85) geçen “usve” demek kalabalık yapıp gelip geçenlere mani olmak demektir. Gümrük vergilerinin alınması, vizelerin ve kotaların konması da engeller çıkarıp yasaklamalar yapmaktır. Demek ki bugünkü insanlık için “usve”, gümrük ve vizelerin konması, paralı yolların yapılmasıdır. Her türlü tekeller birer “usve”dir.
Bundan dolayıdır ki tekel olması zorunlu olan işlerde “vakıflar” kurulmakta ve vakıflara tüm arz ve talebi karşılayacak fiyat ve ücretler konmaktadır.
Kur’an’ın bu manalarını 1400 sene önce anlamak mümkün değildi. Ama biz bugün lügat manalarını yeniden hatırlama durumuna düşüyor ve sorunlarımızı çözüyoruz...
*
Fiyatlara müdahale iflastır...
*
Âyette (Hûd, 86) geçen “bakıyye” kelimesi Türkçede veya halk Arapçasında “artık” manasında anlaşılmaktadır. “Baki” demek, devam eden, tükenmeyen demektir. Müminlere hayır olan, baki olan, devamlı olan demektir. Geçici kazançlar değil devamlı kazançlardır.
“Bakıyye” demek bozulmayan, devam eden gelirdir. Bir tarlayı zurraa (ziraat yapana) verirsiniz, ondan bir vergi alırsınız. Bu bakıyyedir.
“Allah’ın bakıyyesi” Allah’ın verdiği hizmet karşılığında aldığı paydır. Şöyle düşünelim. Dört girdi vardır. “Tesis” “kira” alır, “emek” “ücret” alır, “hammadde” “bedel” alır, “devlet” ise “vergi” alır. Bunlar buna mukabil “hizmet” verirler. Tesis yapıların bakımını yapar. Emek yaşaması için harcamalar yapar. Hammadde zararına iştirak eder. Kamu da genel hizmet ile kamu görevini yaparlar. Sonunda hepsi verdiğinden fazlasını alırlar. İşte bu artan kısım biriktirilir, nüfus yetiştirilir, imar yapılır. “Allah’ın bakıyyesi” demek, topluluğun kazancı demektir. Bütçede kullanılmayan, harcanmayan kısım demektir...
*
Bugün Akevler Adil Düzen çalışanlarının yapacağı iş de bundan ibarettir, sadece Kur’an’ın söylediklerini bildirmektir. Kur’an’da genel olarak peygamberlerin hayatlarını anlatarak kıyas yoluyla günümüzdeki olayları çözmekteyiz. Bunun dışında sadece bizim bin yılımıza yani üçüncü binyıla işaret eden âyetler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz.
1) Kur’an’ın getirdiği bazı hükümler ancak bugün uygulanabilir. Elektriğin olmadığı, motorun olmadığı, bilgisayarın olmadığı, demokrasinin ve dindar laikliğin yani dizde/düzende zorlamanın olmadığı bir dünyada Kur’an kısmen uygulanabilir.
2) Kur’an’da, İsrail oğullarına, ikinci defa yükseleceksiniz, ikinci yükselişiniz en büyük olacaktır ve o gün de büyüklüğünüz son bulacaktır denilmektedir. Hazreti Süleyman zamanında ulaştıkları büyüklüğe bugün de ulaştılar, dolayısıyla bugüne işaret etmektedir.
3) Her binyılda bir yeni uygarlığın kurulacağı bildirilmekte, bunların başlangıç yıllarının Hazret İsa’nın doğumu/miladı olduğunu anlatmaktadır. O halde bugünkü uygarlık peygambersiz kurulan ilk uygarlık olacaktır. Bu uygarlığın böylece özel yeri bulunmaktadır.
4) Kur’an’da ikinci duhul tarihi ebced hesabı ile 1919 veya 1989 olarak verilmektedir.
Biz hafiz değiliz. Biz sadece Kur’an’ın verdiği bu bilgileri insanlığa, ulusumuza ve bütün cemaatlere anlatıyoruz. Ondan sonra başlarına gelecekleri biz bilememekteyiz.
Bizim bunu tamamlayabilmemiz için yaparak göstermek durumundayız. Bunun için “ADİL DÜZEN”e göre bir sanayi semti, bir tarım semti, bir dinlenme sitesini kurmamız gerekmektedir. Bunun için şartlar hazırlanmıştır. İnşallah yakında başaracağız...” (s.10-11)
Devamı var…