Bayram ve Hac günlerinde musibet ve nasihatler-3
Bu konuda yazdığım ilk yazının altına “muallim” müstearı ile bir okuyucum tam da istediğim yorumu yazmış. Kendisine teşekkür ediyorum. Dediği şu: “İslâm’ın 5 şartını yaşamakla iş bitmiyor, haramlardan günahlardan da sakınmamız gerekiyor…” İnternetten tamamını okuyabilirsiniz. Benim demek istediğimin sırrı yorumcu kardeşimizin bu cümlesinde var. İslâm’ın beş şartını olması gereken şekliyle yaptığımızı zannediyoruz. Oysa...
Bundan önceki iki yazımda dediğim özetle şuydu…
İslâm’ın beş şartını Kur’an’da anlatıldığı “ASLINDA YAPILMASI GEREKTİĞİ” şekilde değil de, ancak “karikatürü mesabesinde” yerine getirdiğimizden; olması gereken olmuyor, asıl alınması gereken verim alınamıyor. Sonuç ortada. Hayatın “dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî” ve bir bütün olarak “sosyal” olmak üzere her alanında tam bir perişanlık var.
Neden?
Çünkü beş şartı gereği gibi yerine getirmiyoruz, sonuç olarak da hayatımızın beş alanına da İslâm’ın beş şartı olarak yaptıklarımızın yani yapmadıklarımızın etkisi yok.
Bir de sorulduğunda “Elhamdülillah, Müslümanım!” deyip de bu beş şartın hiçbirini uygulamayanların varlığını aklınıza getirdiğinizde, hâl-i pür melâlimizi varın siz düşünün!
Kur’an’dan bir âyet ve sadece “SALÂT/NAMAZ” ile meramıma açıklık getireyim.
Âyetin başlangıcı şöyle: “UTLU mâ ûhiye ileyke mine’l-KİTABİ ve ekimi’s-SALÂTE / Sana KİTAP’tan vahyedileni OKU ve SALÂTI/NAMAZI ikame et…” (29/45)
Yapılması istenen ne?
Kur’an’ın gerçekten okunup gerçekten anlaşılması ve namazın gerçekten kılınması...
Âyetin devamı şöyle: “İnne’s-SALÂTE tenhâ ani’l-FAHŞÂİ ve’l-MÜNKERİ / SALÂT (gerçek anlamda ikame edilen namaz) FAHŞA ve MÜNKERDEN NEHY EDER…”
Peki, her türlü fahşa ve münkerden uzak tutmayan namaz “gerçek namaz” oluyor mu?
Hayatımızın beş alanında da her türlü FAHŞA VE MÜNKER var olmaya devam ediyorsa, demek ki bizim kıldığımız namazlarda eksik olan bir şeyler var. Kimi kandırıyoruz; Allah’ı mı, kendimizi mi?!. Zaten âyet de müthiş bir uyarı ile sona eriyor:
“… Velezikrullahi ekberu vallahu ya’lemu mâ tennaûne / … VE ALLAH’I ZİKRETMEK BÜYÜK İŞTİR VE ALLAH YAPTIKLARINIZI BİLMEKTEDİR.”
(Ankebut Sûresi, 45. âyet)
Bakınız... Beş vakit namazın “aslında” günümüzü yani 24 saatimizi planladığı detayına girmiyorum. Cuma Namazı’nın “aslında” bir hafta öncenin muhasebesi ve gelecek haftanın planlamasının görüşüldüğü namaz olması gerektiği üzerinde de durmuyorum. İki Bayram Namazı arasında “aslında” geçen bir yılın muhasebesinin ve gelecek bir yılın planlamasının yapılmasının gerektiği gerçeğini de es geçiyorum. Namazların diğer fayda, fazilet, bereket ve hikmetlerini de geçtim. Çünkü ancak SALÂTI/NAMAZI GERÇEK ANLAMDA İKAME ETTİĞİMİZ ZAMAN onlara ulaşırız...
SALÂT/NAMAZ bahsi bu kadar hatırlattıklarımla böyleyse…
ŞEHADET, ORUÇ, ZEKÂT ve HAC bahislerini varın siz düşünün…
Bu seneki HAC günlerinde cereyan eden musibetleri hatırlatmam yeterli olsun!
Önceki yazımda da ifade ettiğim üzere... 1 Kasım Seçimi günlerindeyiz ya; seçime kadar “Asıl Yapılması Gerekenler” (AYG) yazıları yazmaya başlamıştım ama son üç yazıyla cepheyi daha da genişlettim: İslâm’ın beş şartı üzerinden yola çıkarak “hayatın dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî ve sosyal alanlarında asıl yapılması gerekenleri” gerektiği gibi yapmak…
“ADİL KUR’AN DÜZENİ” ancak İslâm’ın beş şartı “asıl yapılması gereken” şekliyle uygulandığında inşa edilecek, “HAKK’a dayalı düzen” gelecek ve “bâtıl düzen” zâil olacaktır.