http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Insanlik_yol_ayiriminda_ya_felh_ya_da_felket/25698#.Vbrc1_ntmko
İnsanlık yol ayırımında; ya felâh ya da felâket…
Denizdeki su misali karşılıksız paraları olan sömürü sermayesi sahipleri bir gün birden batacaklardır. Çin veya Rusya, İran veya Türkiye dese ki; ‘Ben karşılığı olmayan doları para olarak kabul etmiyorum, benden mal alacaklar Türk Lirasını verecekler’. Böyle dese ve yapsa, bu düşünce ve uygulama hemen dünyaya yayılır ve doların değeri sıfır olur. Sermaye elindeki altınlarını bozmaya başlar, onlar da bitince sermayenin adı sanı okunmaz olur...
Aksini de düşünebiliriz -ki sermayenin planı da budur- sömürü sermayesi III. dünya savaşını çıkarmayı başarır, güçlü devletlerin orduları ellerindeki atom ve biyolojik silahlarla birbirilerine saldırır, dünya birden cehenneme dönüp değişir, Nuh Tufanı’ndan binlerce defa daha etkili bir şekilde insanlık kendi kendini tarihin denizine gömer... Felâket budur.
İnsanlık karar verme aşamasında ve bu senaryolardan birini uygulama durumundadır.
Bu arada önemli bir hatırlatma da yapmam gerekiyor: Dolar ve Euro’nun geçmediği bir dünya düşünün, artık uluslararası ticaret ve seyahat yok olur. Demek ki sermaye ile savaşırken yerine bir şey ikame edilmesi gerekir. Bir şeyin önce alternatifini yapacaksın, sonra yıkacaksın. Siz apartman dairesinde oturacak imkânı işçiye verirseniz, hiç kimse gecekonduda oturmaz. Apartman katlarını yapmadan gecekonduları yıkarsanız halk isyan eder yahut işçi bulamayan fabrikalar iflas eder. Bu kadar şaşkın ve bu kadar aptal bir düşünce ve uygulama olabilir mi?! Ama tekel sömürü sermayesi böyle yapıyor, seni sana öldürtüyor...
Sömürü sermayesi halkları gruplara ayırmış; ‘siz devletçisiniz, siz milliyetçisiniz, siz Kürtçüsünüz, siz tutucu radikal Müslümansınız, siz ılımlı Müslümansınız, siz Atatürkçüsünüz’ vs demiş ve her birini dolarla destekleyerek faaliyete geçirmiştir. O satılmışlar kendilerinden başka herkese karşı yayın yaparlar ve dolarcıklarını alırlar. İslâmiyet’e ihanet ettikleri halde bir de İslâm kahramanı olurlar!..
Bu gidişatın ve durumun çözümü bulunacak, dolar battığı zaman onlar da batıp susacaklardır. Bunu “ADİL KUR’AN DÜZENİ” çalışmaları başaracak, kooperatifçilik başaracak, “faizsiz ortaklık ekonomisi sistemi” uygulamaları başaracaktır.
“Başarı” demişken, meselenin çok önemli bir yönünü hatırlayalım.
“Siz” toprağa tohum atar ve bakımını yaparsınız, sonrasını “O” yani “Allah” yapar.
Meseleyi şöyle izah edelim. Kentte büyüyen gence diyorsunuz ki; ‘Bak, 1 tane koydum, 7 başak verecek ve her biri bunun gibi 100 tane verecek yani bu 1’e 700 olacak.’
Genç inanmıyor. Çünkü şehirde böyle verimli bir şey yok. Aradan bir hafta geçmiyor, gelip diyor ki; ‘Amca, hani sen 700 tane getirecektin, o 1 tane de çürüdü!’
Çiftçi cevap veriyor ve diyor ki: ‘Genç delikanlı, onu ben getirmiyorum, BU TANEYİ VAR EDEN GETİRİYOR. Benim onu getirmeye nerden gücüm olacak. Tüm insanlar bir araya gelseler 700 değil 1 tanesini bile getiremezler.’
Biz sadece lambanın anahtarını çeviririz. Onu yakan ve aydınlatan biz değiliz. Aydınlatan sonunda Güneş’tir. Güneş ışığı denizlere çarpmış, deniz buharlaşmış, bulut olmuş, yağmur olmuş, nehir olmuş, baraj olmuş ve sonunda enerji üreten türbinden geçerek “elektrik” olmuş ve anahtara kadar gelmiş. Ben sadece ona yol verdim. Demek ki ben bir şey yapmıyorum, yapan “O”dur ve “O”nun izin verdiği kadarını ben harekete geçiriyorum...
Biz inanıyoruz ki vaat edilen mutlaka gerçekleşecek, Allah nurunu tamamlayacaktır. Bizim bütün söylediklerimiz ve yazdıklarımız bu senaryonun sonucunda gerçekleşecektir. Allah iradesini mutlaka gerçekleştirecektir. Bu arada biz bize düşeni yapıyor ve TEBLİĞ GÖREVİMİZİ yerine getiriyoruz. Muhataplarımızın yapacakları iki şey vardır; ya Mekkeliler gibi teslim olur ve kurtulurlar ya da Hazreti Nuh Peygamberin kavmi gibi küfür ve inkârlarında direnip “SOSYAL TUFAN” ile helâk olurlar... Allah felâha erenlerden eylesin.