http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Soruyorum_Bu_sonuc_ve_akibete/25143#.VX-Pufntmko
Soruyorum: Bu sonuç ve akıbete değdi mi?!.
Sömürü sermayesi insanları çatıştırarak ve savaştırarak dengesini kurmaya çalışıyor. Sermaye bütün dünyada insanlar arasına fitne ve fesat sokmuş, insanları çatıştırıyor, ülkeleri savaştırıyor, terör olayları çıkarıyor ve dünyayı cehenneme çeviriyor... Bir taraf böyle.
Diğer taraf ne yapıyor?
İktidarlara talip oluyorsunuz... Allah da tek başına iktidar veriyor (verdi)... Oralara geliyorsunuz, tek başınıza iktidar oluyorsunuz ama sonunda kendiniz bile rahat edemiyorsunuz. Bu arada eski dostlarınızı kaybediyor, üstüne üstlük yeni düşmanlar kazanıyorsunuz! Halkı çalışmadan borçlandırıp para dağıtmakla sorunları çözdüğünüzü zannediyorsunuz, bu arada maalesef halkımızı tembelliğe de alıştırıyorsunuz. Vergi ödemek için bile günlerce gezip duruyorlar. Şu yaşadığımız ZULÜM DÜZENİNE ve hayatına bakar mısınız; sağa baktın harç, sola baktın ceza! Hâlbuki tüm dünya anayasalarında vergi kazançtan alınır. Tüketimden vergi alınır mı? KDV bir tüketim vergisidir! Ücretlerden alınan vergi tüketim vergisidir! Siz bir şey üretmeden alıyorsunuz! Niye iş yapıyorsun, ne diye üretiyorsun diye insanları cezalandırıyorsunuz! ZALİM DÜZENİ siz sürdürüyorsunuz…
Meselenin bu genel yönü ve bu tespit burada dursun, diğer durumlara bakalım.
Şimdi ‘Ne oldu, neden oldu, 7 Haziran’daki bu seçim sonucu nerelerden kaynaklandı, biz nerelerde yanlış veya yanlışlar yaptık?’ deniyor!
Başa dönelim ve ilk adım atıldığında ne yapıldığına bakalım. Başta, en başta, yolun henüz en başında, daha ilk adımda ‘Biz MİLLÎ GÖRÜŞ gömleğini çıkardık’ dediler!!! Böyle dediler de alternatif olarak ne yaptılar, ne çözüm ürettiler, hangi gömleği giydiler?
Çözüm olarak ancak “Deli Gömleği” diyebileceğimiz “Avrupa Müktesebatı” denilen AB gömleğini giydiler. Avrupa müktesebatının ne menem musibet olduğunu bu yakınlarda ve daha önceki yazılarımda defalarca bu köşede yazdım, burada tekrar etmeye gerek yok.
Ama şu kadarını bu vesileyle bir kere daha hatırlayalım:
Avrupa, kendisi muhtacı himmet bir dede, nerde kaldı başkalarına himmet ede!
13 yıl öncesinden itibaren 13 yıllık maziye şöyle bir bakalım, neler göreceğiz…
AK Parti yolun başında ne dedi, bugün de ne diyor, ne vaat ediyor?
Faizli ve zinalı yani haksızca ve ahlâksızca da olsa zenginlik vaat etti; hâlâ ediyor!..
Sizi sömürenlerin arasına yani Avrupa Birliği’ne sokacağız dedi; hâlâ diyor!..
Bir kere daha hatırlatıp soralım: Avrupa Birliği ne demektir?
Avrupa “sömürü sistemini ve hükümranlığını”, sömürü sisteminin çarkçıbaşılığını, 2. Dünya Savaşı’ndan beri ABD’ye ve Sovyetler’e kaptırdı. Bu durum karşısında sömürülerinin devam edebilmesi için Avrupalılar birlik (Avrupa Birliği) kurdular, sömürebilmek için tekrar güçlenmeye çabalıyorlar...
AK Parti 13 yıldan beri ne diyor ve ne yapıyor?
- “Ey Avrupalılar, ey sömürü çarkını yeniden güçlendirmek için birlik (AB) kuranlar; yalvarıyoruz, ne olursunuz bizi de SÖMÜRÜ DÜZENİ içine alın, birlikte sömürelim” diyor!
Avrupa Birliği’ni istemek, o çarkın içine girmek demek, işte bu demektir.
Sömürmek demek “zulmetmek” demektir, “zalim olmak” demektir.
Peki, ZULÜM İLE ABÂD OLMAK mümkün müdür?
Atalarımızın “zulüm ile abâd olanın ahir ve akıbetinin berbat olacağını” söylediklerini bilmeyen var mıdır? YOK! Zalimlerin sonu bu dünyada böyleyken yani böylesine berbatken, âhiretteki cezası da elbette ateş olacaktır. HATIRLATIYOR ve soruyorum: Sonuç ve akıbet böyleyse; yapılanlar ve hâlen yapılmaya devam edilenler, bu sonuç ve akıbete değdi mi?!.