http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Zonguldaka_ve_butun_illere_sahip_cikmak_-_2/24676#.VVBi3fntmko
Zonguldak’a ve bütün illere sahip çıkmak…-2
Ne diyorduk?
İnsanlar köylerden kentlere doğru gidiyorlardı…
Oysa bundan sonra insanlar artık kentlere taşınmayacak, kırlar kentleşecektir. Kentlerin bütün imkânları kırlara taşınacaktır. Tekel büyük sanayi işletmelerinin hükümran olduğu kentler yerine, dağınık kırsal kentler oluşacaktır.
Halk bu kır-kentlerde bir taraftan “TARIM” yaparken, aynı zamanda diğer artan vakitlerini “SANAYİ” üretiminde geçirecektir.
Kent halkının da buralarda yani bu ‘kır-kentlerde’ dinlenme yerleri olacak, gündüz kentlerde çalışacak olan insanlar, geceleri buralara gidecektir.
Mesela, yakın bir gelecekte, ‘helikopter toplu taşımacılığı’ sayesinde İSTANBUL halkı da kent dışına çıkma imkânını bulacak ve ZONGULDAK gibi illere bile günübirlik gidebilecektir…
***
ZONGULDAK İSTANBUL’A MUHTAÇ; İSTANBUL ZONGULDAK’A…
MEKKE insanlık bedeninin yani bütün dünyanın ‘BEYNİ’ olarak kabul edilirse, İSTANBUL da bu bedenin ‘KALBİ’ olacaktır. Dünyanın bütün kan damarları burada yani İstanbul’da toplanacak ve yine buradan bütün insanlığa dağılacaktır. Çünkü İstanbul Doğu-Batı arasında tam ortadadır. Eski dünyanın güney-kuzey karalarının da tam ortasındadır. İstanbul ayrıca dünya kara, hava ve deniz yollarının kesiştiği yerdir.
Bunun anlamı şudur. İSTANBUL bugün doğuya doğru Sakarya/Adapazarı’na kadar, batıya doğru Tekirdağ’a kadar genişlemiştir. Artık Bolu, Düzce, Zonguldak, Bursa, Balıkesir, Edirne ve Çanakkale ile doğrudan komşu gibidir. Bu son vilayetlerimizi özellikle andım; çünkü ‘yarın’ denebilecek kadar yakın bir gelecekte, İstanbul’un bu çevre illerine ihtiyacı olacak, dolayısıyla bu illerimizin de İstanbul’a ihtiyacı olacaktır. Yani; İstanbul’un gerek ‘ikmal’ gerekse ‘savunma’ bakımından komşu illere ihtiyacı vardır.
İSTANBUL kendisine her zaman ve her türlü şartlarda gerekli olan enerji kaynaklarını elde tutmalıdır. Bugünkü uygulamada interkonnekte elektrik şebekesi ile İstanbul beslenmektedir. Atılacak birkaç bomba sonunda İstanbul elektrik açısından felç olur, hayat durur… İstanbul’un ‘KÖMÜR’ ile işleyen yedek santralleri olmalıdır; petrolle değil, kömürle işleyen yedek santralleri olmalıdır... Evet, evet, “KÖMÜR” ile diyorum, çünkü petrol tanklarına atılacak birkaç bomba onları berhava eder, İstanbul’u da yakıp yıkar. Elbette “kömür” deyince de, her Türk vatandaşının aklına tabii olarak “Kara Elmas Diyarı” bir şehir gelir: ZONGULDAK…
İSTANBUL rahat ve huzur içinde yaşamak istiyorsa, Zonguldak’a sahip çıkmalıdır… İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bütün İstanbul belediyeleri ile yoğun ve programlı bir işbirliğine girerek İstanbulluları organize etmeli, özelleştirmede -daha sonra “ÖZERKLEŞTİRMEK” üzere- Zonguldak kömür ocaklarını satın almalıdır... İstanbul Büyükşehir Belediyesi, aynı zamanda Erdemir ve Karabük tesislerini satın almalıdır… Böylece, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, mega İstanbul’u güven altına almalıdır...
Tekrar, dikkatle ve vurgulayarak hatırlatıyorum ki:
- Savaşı, savaşta üretim yapıp yaşayabilen devletler kazanır...
- Şu anda, sömürü sermayesi büyük bir sömürü hamlesindedir…
- Bu sömürü hamlesine karşı “Kurtuluş Hamlesi” gerekmektedir…
- Birinci Ordu da, İstanbul’dan bütün bu çalışmaları desteklemelidir...
(Bitmedi, kaldığım yerden devam edeceğim…)