Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; Moltke’den mektup var
18.01.2023
1230 Okunma, 1 Yorum

Moltke’den mektup var

 

Mehmet Tekelioğlu

 

Okuduğum kitaplara dair düşüncelerimi yazıya dökmeyi seviyorum. Fakat her kitabı okuyup bitirdikten sonra yazma imkânı bulamadığım da oluyor. Bu şekilde masamda birikmiş bir hayli kitap var. Bekleme sebebi muhtelif. Yazı yazmadığım dönemler de oluyor, araya giren başka işler ya da kitaplar da oluyor.

Helmuth von Moltke’nin “Türkiye Mektupları” çok sıra bekleyenler arasında neredeyse birinci geliyor. Çok oldu okuyalı. İyi ki okurken notlar almışım, önemli bulduğum satırların altını çizmişim. Remzi Kitabevi’nden çıkan Mektupların 1969 yılındaki ilk baskısı var elimde. Daha sonraki baskıları da aynı. Hayrullah Örs’ün çevirisi.

Şimdi ne oldu da sıra Moltke’ye geldi diyenler olduğunu tahmin edebiliyorum. Belki birinci sebep şu: Moltke’den bu yana devlet idaresindeki zihniyette pek az değişiklik olmuş. O günün problemlerini ortaya çıkaran zihniyet ile günümüzdeki problemleri yaratan zihniyet çok benziyor birbirine. Şu sıralar cereyan eden hadiseleri tahlil ederken aklıma Moltke’yi yazmak geldi.

Sultan İkinci Mahmud, bizim modernleşme ya da batılılaşma maceramızın en çok tartışılan isimlerinden biridir. Pek çok alanda devletin zâfiyetini gidermek kaygısıyla kendisinden önce kısmen başlatılan yenilikler dönemini daha da ileri götürmeye gayret ettiği söylenir. Moltke, Sultan Mahmud’un son dönemlerinde Osmanlı Devleti’nde askeri danışmanlığa başlar.

Helmuth von Moltke 26 Ekim 1800 tarihinde Almanya’nın kuzeyindeki Parchim kasabasında doğmuş. Önce 1819 senesinde Danimarka ordusunda subay olmuş, daha sonra 1822'de Almanya Genel Kurmayı bünyesine katılmış. 1835-1839 yıllarında Osmanlı ordusunda askeri öğretmen ve tahkimat uzmanı olarak çalışmış. Almanya’ya döndükten sonra bilgi ve dirayetiyle temayüz etmiş, 1858-1888 yılları arasında Genel Kurmay Başkanı olarak görev yapmış. Alman Birliğinin kurulmasında Bismarck’la beraber olmuş, özellikle 1870 yılındaki Fransa savaşının kazanılmasında baş rolü oynamış. 1891 yılında vefat etmiş.

Moltke askeri meziyetlerinin yanında geniş bilgisi, kudretli kalemiyle de şöhret kazanmıştır. Türkiye Mektupları, ailesine ve arkadaşlarına yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.

Moltke, Almanya’dan seyahat maksadıyla ayrılıyor. Atina ve İstanbul’u görüp İtalya’ya gitmek niyetindedir. İstanbul’daki temasları sırasında Serasker Mehmet Hüsrev Paşa Moltke’nin orduya yararlı olacağı kanaatine varır.

Osmanlı Hükümeti Moltke’yi Prusya hükümetinden askeri öğretmen olarak istiyor ve böylece Moltke’nin dört yıllık macerası başlıyor. İki yıl dört ay İstanbul’da kalıyor. Nizamiye askerini yetiştirmek ve boğaz ve etrafının haritasını çıkarması isteniyor. Arada Çanakkale, İzmir, Bulgaristan ve Tuna boyuna seyahatlere çıkıyor. Daha sonra 1838’de Toros Ordusuna katılmak ve Müşir Hafız Paşa’nın müşaviri olarak çalışmak üzere arkadaşı yüzbaşı von Mühlbach’la İstanbul’dan ayrılıyor. Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Adana ve civarında hakimiyet kurmaya çalıştığı dönemlerde Moltke, Fırat ve Dicle havzasında hizmet veriyor. Nizip’te Kavalalı’ya karşı kaybedilen savaşta önerilerine uymayan Hafız Mehmet Paşa’nın daha sonra pişmanlık ifade ettiği söylenir.

Moltke, mektuplarında sadece asker gözüyle müşahede ettiklerini anlatmaz, giyim kuşamdan yemek çeşitlerine, Haliç’teki kayıklardan insanların davranışına, şehirlerin ve tabiatın özelliklerine, Osmanlı yönetim ve eğitim sisteminin karakteristiklerine kadar pek çok hususa işaret eder. Gözlemleri canlı ve sahicidir.

Moltke, devlet idaresindeki şahsiyetleri de iyi gözlemiş ve onlar hakkında ilginç değerlendirmelerde bulunmuştur. Serasker Mehmet Hüsrev Paşa hakkında bakın neler söylüyor: “Hüsrev Paşa otuz beş yıl en yüksek devlet memuriyetlerini elinde tutmanın yolunu bulmuştur ki bu da onun becerikliliğine şan verir. Fakat bir de uzun resmi hayatında yaptığı işleri saymaya sıra gelirse, insan onun bütün işinin aslında hemen hemen yalnız, padişahın teveccühünü sağlamak için rakipleriyle mücadeleden ibaret olduğunu görerek şaşar.”

Moltke, Osmanlı aile hayatı hakkında şunları söylüyor: “Doğrusunu söylemek lazımsa şunu itiraf etmeliyiz ki bizde bir genç kız nişanlılıktan evliliğe geçtiği zaman bir basamak inmiş olur. Çünkü ona bir ömür boyunca tapmak imkânı yoktur. Doğuda kadının payesi evlilikle yükselir. Kocasının emir kulu olsa da ev idaresinde hizmetçileri, uşakları, kızları ve oğullarının amiridir.”

Bebek’te kimler oturur? Hekimbaşı da oturur, ama nasıl bir hekimbaşı: “Birçok ileri gelen Türkler Bebek'te oturur. Bunların arasında dostum hekimbaşı yani «protomedico» da vardır. Bu zat her ne kadar imparatorluğun bütün tıp teşkilatının başında bulunmaktaysa da ömründe tıp tahsili görmemiştir.” Moltke, bu çarpık zihniyeti kavramakta güçlük çekiyor. Sağlık alanında durum böyle de başka alanlarda farklı mı acaba?

Osmanlı İmparatorluğunun 1836 yılında siyasi ve askeri durumunu yansıttığı bir mektup var. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğuna set çekmek için uğraşan Batı dünyası, 1836’lı yıllarda Rusya ile çekişmesi sebebiyle Osmanlıları kollamak durumunda da kalmış. Bunda Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa’ya karşı Osmanlıların Rusya’dan yardım talebi de rol oynamış. Tabii arada Mora isyanı ve donanmanın Batılılarca tahrip edilmesi de var.  Moltke, devletin içine düştüğü zor duruma işaret ediyor ve diyor ki: “Bir zamanlar Afrika çöllerinden Hazer denizine ve Hind Okyanusu'ndan Atlantik kıyılarına kadar bütün memleketler padişahın emrinde idi. Venedik ile Alman imparatorları Bâbıâli'nin haraç defterinde kayıtlı idiler. Akdeniz kıyılarının dörtte üçü, ona boyun eğmişti; Nil, Fırat ve hemen hemen Tuna Türk nehirleri, Ege ve Karadeniz Türk iç denizleri olmuştu. Bundan daha iki yüz yıl geçmemişti ki aynı muazzam imparatorluk gözlerimizin önünde bir dağılma ve çözülme tablosu olarak duruyor ve bu hal onun yakında sona ereceğini anlatıyor gibi.” Ne kadar acı, değil mi? Moltke, Osmanlının gittiği istikameti doğru mu tespit etmiş oluyor?

Ordunun o zamanki vaziyeti de Moltke’nin gözünde zaaflarla dolu. “Şimdiki Türk ordusu eski ve tamamıyla sarsılmış bir temelin üzerindeki yeni bir yapıdır. Osmanlı hükümeti şimdiki halde güvenliğini ordusundan ziyade yapacağı anlaşmalarla sağlayabilir. / Osmanlı İmparatorluğu her şeyden önce düzenli bir idareye muhtaçtır. Şimdiki idare ile hatta bu 70.000 kişilik zayıf orduyu bile daimî olarak zor besleyebilir.”

Devlet gelirlerindeki azalma başlı başına bir sorundur. Pek çok mal ve hizmete vasıtasız vergiler konmuştur. Hayvan kesimi ve un öğütme vergisi, balıkçının tuttuğu her balığın %20’sine tekabül eden vergi gibi… Bir diğer sorun da bu gelirlerin doğrudan devlet hazinesine gitmeyişiydi, arada vergi toplayanların payları vardı. Moltke’nin bu bahiste çok daha fazla şeylere parmak bastığını not edelim. Son olarak günümüzün de problemi olan enflasyon ya da paranın değer kaybına dikkat çekiyor: “Paranın ayarının bozulması artık son haddine gelmiştir. Daha on iki sene önce bir İspanyol taler'i 7 kuruştu, şimdi 21 kuruşa alınıyor. O zamanlar 100.000 Taler serveti olan bugün ancak 33.000 taleri olduğunu görmektedir. Bu bela her memleketten ziyade Türkiye'de büyüktür, çünkü burada toprağa pek az sermaye yatırılmaktadır ve servet çok defa paradan ibarettir. Avrupa'nın medeni memleketlerinde servet, kıymetli metaların herhangi gerçek bir üretiminden doğar, servetini bu yolda elde eden adam aynı zamanda devletin servetini de artırır, para ise sadece onun sahip olduğu mallar için bir ifade vasıtasından ibarettir. Türkiye'de ise para, malın kendisidir, servet de esasen mevcut olan para miktarının tesadüfi olarak şu ya da bu fertte toplanmasından ibarettir. Çok yüksek olan yüzde 20 nizami faiz, sermayelerin büyük faaliyeti için bir delil olmaktan çok uzaktır. Bu, sadece parayı elden çıkarmanın bağlı olduğu tehlikeyi ispat eder. Burada bütün zenginliklerin esas şartı onu kurtarabilmektir. Reaya, bir fabrika, bir değirmen ya da bir çiftlik kurmaktansa 100.000 kuruşa bir mücevher satın almayı tercih eder. Hiç bir yerde buradakinden fazla süs eşyası merakı yoktur ve zengin ailelerde çocukların bile taşıdıkları mücevherler memleketin fakirliği için parlak bir delildir.”

Fiyatlar o dönemde de katlanıyormuş: “Ziraatın durumu bundan da kötüdür. İstanbul'da, zorunlu ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının dört misli· arttığından şikâyet edilmektedir.”

Moltke, Sultan Mahmud’un Balkan seyahatine de katılmış. Bu gezideki izlenimlerini anlattığı mektuplardan hem Balkan ahalisinin ahvaline dair ilginç tespitleri okuyoruz hem de Padişahın halkla münasebetlerine yakından şahit oluyoruz. “Padişah her yerde çok önemli miktarda para bırakıyor ve bunlardan, önce ikamet ücretleriyle yolculuğun sebep olduğu masraflar ödeniyor, geri kalanından padişaha isim üzerine listeleri sunulmuş olan fakirler paylarını alıyor. /Yalnız camilerden değil, kiliselerden de tamire muhtaç olanlara para veriliyor. Ne olurdu bu paralar asıl ellere geçmiş olsaydı! Çünkü memurların çok yaygın ve derinlere kök salmış olan ahlaksızlığı, hükümetin savaşmak zorunda olduğu en çetin engel!” En çetin engel tespitine diyecek bir şey yok, ancak memurlar tabiri içerisine yönetimdeki başkalarını da dahil etmek gibi bir zorunluluk var sanki…

Moltke’nin, Karadeniz seyahati de çok renklidir. Karadeniz’den Dicle-Fırat havzasına geçer. Oradaki tabiat büyüleyici gelir Moltke’ye. Ancak ekilip biçilmeyen, değerlendirilmeyen arazileri görünce söylemeden edemez: “Eğer böyle zenginliklere sahip olan bir memleketin dörtte üçü işlenmemiş bir halde durursa bunun sebebini halkın acıklı sosyal durumlarında aramak lazımdır.” Ayrıca sosyolojik müşahedeleri de vardır: “Bu bölgedeki irsi aile nüfuz ve iktidarlarını, imparatorluğun geri kalan kısımlarının çoğunda olduğu gibi, yıkabilmek Bâbıâli için asla mümkün olamamıştır. Kürt beylerinin adamları üzerinde büyük bir egemenlikleri vardır. Beyler aralarında savaşırlar, Bâbıâli'nin egemenliğine karşı koyarlar, vergi vermekten kaçınırlar, asker toplanmasına müsaade etmezler ve son sığınak olarak da yüksek dağlarda kendileri için yaptıkları kalelere çekilirler.” Moltke’nin Kürtlere ilişkin çok önemli gözlemleri var.

‘Türklerin vergi toplayış ve askere alışları’ başlığı altında toplanabilecek gözlemleri Moltke’nin yaptığı işle beraber ülkemizi de ne kadar benimsediğinin işaretleriyle dolu. “Şikâyetin gerçek sebebi vergilerin ağır oluşu değil, keyfi oluşudur” derken günümüzde bile halledemediğimiz bir derde parmak basıyor. Bir zamanlar cep saatlerinden vergi alınırmış bazı ülkelerde. Şimdi bizde de akıllı saatlerden vergi almak cinliği yürürlükte. Bir başka üzüntüsü de şu: “Mil karelerce arazi dut ağaçlarıyla kaplı da bir okka bile ipek elde edilmiyor.”

Adalet en büyük ihtiyacımız. Hükümete sadık bazı köylerin mal ve mülklerine gösterilen saygıyı anarak şöyle diyor Moltke: “Hükümetin, adil olmanın sadece adalet icabı değil, aynı zamanda akıllıca ve menfaate uygun olduğunu kabule başlamasını görmek sevinilecek şey.”

Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra askerlik süresi on beş yıl olarak tespit edilmiştir. Her ne kadar daha sonra yedi yıla indirilmişse de Moltke bunu esprili bir dille eleştirmekten geri kalmıyor: “On beş yıl askerlik süresi sadece ömür boyuncanın başka türlü söylenişidir.”

Nizip Savaşı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın başarısından çok, Osmanlı ordusuna kumanda eden Hafız Paşanın dirayetsizliğine verilir. Moltke ve arkadaşlarının taktik önerilerine uymamanın bedelini Osmanlı Ordusuna ağır bir yenilgi olarak ödetmiştir Hafız Paşa. Savaştan sonra Paşayı karargahında ziyaret eden Moltke şöyle diyor: “Yenilmiş olan bir Türk generali omuzlarının üzerinde bir kafa bulunup bulunmadığını pek emniyetle bilemez.” Hafız Paşa kellesini kurtarmış ama görevinden azledilip Sivas Valisi yapılmıştır.

Mektupların son bölümünde Moltke, Rusya’yı modern bir batılı devlet yapmak için uğraşan Büyük Petro ile Sultan Mahmud’u kıyaslar. Osmanlıdaki geleneğin pek çok yeni adıma engel olduğunu örneklerle anlatır. Burası bizler için elem vericidir.

Moltke’nin mektupları ibretle okunmayı hak ediyor. O günden bu güne değişmeyen birkaç husus var. Bunlardan birincisi eğitim desek yanılmış olmayız diye düşünüyorum. Liyakat Moltke’nin üzerinde çok durduğu unsurların başta gelenlerinden.

Bu mektupları okuyacaklara önerim Prof. Dr. Mehmet Genç’in “Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi” adlı eserini de masalarının bir kenarında hazır tutmaları olsun.

Osmanlının ve İslam dünyasının refah toplumu olmasını engelleyen sebepler arasında bilim ve teknolojide çağa ayak uyduramayışı gösterilir. Acaba? Sebep hukuk ve yönetim anlayışındaki zâfiyet olmasın…

 

mtekeli35@gmail.com

@mtekeli35

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
19.01.2023
20:58


https://www.youtube.com/@islammedeniyetivakf5779 TÜMÜ






Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 131336 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 33329 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 18562 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 16511 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 16427 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 15549 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14798 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14786 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 14653 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 14547 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 14465 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 14314 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 14219 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 14182 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 14063 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13810 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 13781 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 13665 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 13548 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 13475 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 13463 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 13448 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12936 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12865 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 12677 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 12665 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 12532 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 12408 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 12283 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 12263 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 12238 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 12234 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 12227 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 12179 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 12136 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 12110 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11902 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 11699 Okunma
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11643 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11621 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 11505 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 11387 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 11304 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 11259 Okunma
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 11256 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 11217 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 11209 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 11139 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 11130 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 11128 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 11116 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 11072 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 11051 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 11048 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 11047 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 11046 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 11041 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 11022 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10945 Okunma
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10933 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10906 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10853 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10800 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10715 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 10620 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 10577 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 10566 Okunma
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 10562 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10482 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 10474 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 10470 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 10428 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 10391 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 10335 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 10328 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 10199 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 10135 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 10113 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 10082 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 10007 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9928 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9914 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9888 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9880 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9862 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9819 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9805 Okunma
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 9697 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9693 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 9653 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 9595 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 9538 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9511 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 9473 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 9338 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 9324 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 9323 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 9318 Okunma
Reşat Nuri Erol
Evet… Asrın idrâkine söyletmeliyiz İSLÂM’ı…
17.03.2018 9313 Okunma
1 Yorum 17.03.2018 07:18
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 888. Hafta Seminerinden…
15.11.2016 9238 Okunma
3 Yorum 16.11.2016 12:41


© 2025 - Akevler